iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Ehl-i Kitabın Müslümanlara Karşı Davranış ve Tavırları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haydarı kerrar
Administrator

Administrator
haydarı kerrar


Mesaj Sayısı : 2630
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : ANKARA

Ehl-i Kitabın Müslümanlara Karşı Davranış ve Tavırları Empty
MesajKonu: Ehl-i Kitabın Müslümanlara Karşı Davranış ve Tavırları   Ehl-i Kitabın Müslümanlara Karşı Davranış ve Tavırları Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 2:53 am

Ehl-i Kitabın Müslümanlara Karşı Davranış ve Tavırları

1- ‘Ümmîlere karşı sorumluluğumuz yoktur’ derler.

Ehl-i kitap, daha önce kendilerine kitap verilmemiş olan ilk devir Arap müslümanlarına “ümmîlere karşı sorumluluğumuz yoktur” diyerek emânetlerini yerine getirmez, müslümanlara borçlarını ödemek istemezlerdi. “Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iâde eder. Fakat öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iâde etmez. Çünkü bunlar, ‘ümmîlerin malını almakta bizim için vebal yoktur’ derler. Allah'a karşı da bile bile yalan söylerler.” (3/Âl-i İmrân, 75) Yani onlar, bu zihniyetleriyle Arapların malını kendilerine mubah görüyorlardı.

2- Ehl-i kitap, İslâm dini ile alay eder, müslümanlara ezâ verirler.

“Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah’tan korkun; eğer mü’minler iseniz. (Ezanla) birbirinizi namaza çağırdığınız zaman onu eğlence ve oyun yerine koyarlar. Çünkü onlar düşünmez bir topluluktur.” (5/Mâide, 57-58) Müslümanlarla, onların ezanlarıyla, namazlarıyla alay etmek kâfirliktir. Yine böyle kitaplı kâfirler, müslümanlarla elleriyle baş edemeyince dilleriyle ezâ vermeye çalışırlar. “Size eziyetten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşsalar bile, size arkalarını dönüp kaçarlar, sonra onlara yardım da edilmez.” (3/Âl-i İmrân, 111) “And olsun ki mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takvâ gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir.” (3/Âl-i İmrân, 186)


3- Müslümanlara hâinlik ederler.

Ehl-i kitap kâfirleri, müslümanlara bir iyilik ulaşmasını istemezler. “Eğer size bir iyilik dokunursa onları tasaya düşürür. Şayet size bir fenalık gelirse ona sevinirler. Eğer göğüs gerer, sakınırsanız onların hilekârlıkları size hiçbir şekilde zarar veremez. Şüphe yok ki Allah, ne yaparsa hepsini (ilmiyle) çepeçevre kuşatıcıdır.” (3/Âl-i İmrân, 120) “...İçlerinden birazı müstesnâ, daima onlarda hâinlik görürsün.” (5/Mâide, 13) İhânet, bunların âdetleridir. Selefleri, peygamberlerine verdikleri sözü bozup onları öldürmekle hıyânet ettikleri gibi, halefleri de, Peygamberimiz’e hıyânet eder dururlar. Verdikleri sözde durmazlar, müslümanların düşmanlarına yardım eder, Peygamber’i öldürmeye ve zehirlemeye teşebbüs ederler. (7)

Kur’ân-ı Kerim’in Ehl-i Kitaptan Övdükleri

Kur’ân-ı Kerim’de, yukarıda örneklerini gördüğümüz şekilde, ehl-i kitabın daha çok menfî yönleri üzerinde durulur. Ancak, onlardan az da olsa bir zümrenin Kur’ân-ı Kerim’de takdir edilip övüldüklerine de şâhit oluruz. Acaba bunlar kimlerdir? Bu hususa şu âyet-i kerimeler ışık tutmaktadır: “Ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secde ederek Allah’ın âyetlerini okurlar. Onlar Allah'a ve âhiret gününe inanırlar. İşte bunlar sâlih insanlardandır. Yaptıkları hiçbir iyilik inkâr edilmeyecektir. Şüphesiz Allah (günahlardan) korunan müttakîleri bilmektedir.” (3/Âl-i İmrân, 113-115) Bu âyetler, ehl-i kitaptan müslüman olan Abdullah bin Selâm, Sa’lebe bin Şu’be ve kardeşi Useyd bin Şu’be, Useyd bin Ubeyd ve benzerleri hakkında inmiştir. Dolayısıyla âyetler, bu kimselerin hem sâlih kimselerden olduklarını belirtmekte, hem de yahûdi âlimlerinin aleyhteki şâhitliklerini reddetmektedir (Taberî, Câmiu’l-Beyân, 4/52-53; Beydavî, 1/177; Âlûsî, 4/35). Âyetlerin sevkinin kitap ehlinin mü’minleri hakkında olduğu açıktır (Elmalılı, 2/1160). Nitekim; “Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a inanırsınız. Ehl-i kitap da iman etseydi, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinden iman edenler var; fakat onların pek çoğu yoldan çıkmış fâsıklardır.” (3/Âl-i İmrân, 110) buyurulmaktadır.
Bu âyetlerde, ehl-i kitabın, eski hallerinde kalmayıp Hz. Muhammed (s.a.s)’e ve onun getirdiği dine inanmalarıyla ancak doğru yolu bulacakları açıkça ifade edilmiş oluyor ve onların müslüman olanları övülüyor. Yani sizin gibi iman edip emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i ani’l-münker yapsalardı, işte bu kendileri için hayırlı olurdu, deniliyor. “Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah'a ve hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek iman ederler. Allah’ın âyetlerini az bir pahaya satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.” (3/Âl-i İmrân, 199) . Taberî, bu âyetin Câbir’den, Necâşi vefat edince, Peygaamber (s.a.s.)’in “Çıkın ve kardeşinizin namazını kılın” dediğini ve dört tekbirle cenaze namazını kıldırdığını, münâfıkların da: “Şuna bakın, kendisini hiç görmemiş bir yabancı hıristiyana namaz kılıyor” dediklerini nakletmekle beraber, âyetin, içinde geçen vasıftaki her ehl-i kitap mensubu için uygun geleceğini belirtir (Taberî, 4/218-220; Âlûsî, 4/173-174).
Bu âyet-i kerimenin aynı zamanda genel olarak tüm ehl-i kitaptan imana gelenlere ve hatta gelecek olanlara şâmil olduğu ve Mücâhid’in de bu görüşte olduğu ifade edilmiştir. Çünkü Âl-i İmrân sûresi, 114. âyetindeki ”iman ederler” ibâresi, açıkça gelecek zaman anlamı da ifade eder. Bu da gösteriyor ki, bunlar cidden müslüman olacaklardır. Nitekim bu zamana kadar da olagelmiş ve yine olacaklardır (Elmalılı, 2/1264-1265). “Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iâde eder. Fakat öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iâde etmez. Çünkü bunlar, ‘ümmîlerin malını almakta bizim için vebal yoktur’ derler. Allah'a karşı da bile bile yalan söylerler.” (3/Âl-i İmrân, 75) Yahûdi âlimlerinden olup Hz. Muhammed (s.a.s.)’e iman eden Abdullah bin Selâm, Kureyş kabilesinden birisinin kendisine emanet bıraktığı 1200 okka altını teslim etmişti. Yine yahûdilerden Fenhas bin Azûra da diğer bir Kureyşlinin emanet bıraktığı bir dinar parayı inkâr etmişti. Bir dinar, çok küçük bir paradır. Bu emanete ihanetinin sebebini ise, “adam sen de! Ümmîlerin (okuyup yazması olmayan Arapların) hakkı mı olurmuş? Vesikası, müeyyidesi bulunmayan ve hele dini ayrı olan kimselerin haklarını yemek helâldır” inancında olmaları gösterilmiştir (Âlûsî, 3/202). Görüldüğü gibi bu kanaat hakka, hakkaniyete aykırıdır. Nitekim müteâkip âyette Allah şöyle buyurmaktadır: “hayır, kim sözünü yerine getirir ve (günahtan) korunursa, şüphesiz Allah da müttakîleri sever.” (3/Âl-i İmrân, 76)
Bu âyet-i kerimelerde açıkça görüldüğü gibi, ehl-i kitaptan Cenâb-ı Hakk’ın övdüğü kimseler, onlardan sadece müslüman olanlar ve müslümanlıklarını samimiyetle yaşayanlardır. Onlara ehl-i kitap denilmesi, müslüman olmadan önceki halleri itibarıyladır. İşte kitap ehlinden samimiyetle müslüman olanlara da Yüce Allah, elbette ecir ve mükâfatlarını verecektir. Nitekim geçen âyetlerde de bu husus belirtilmişti. Şu âyetlere de bakalım: “Eğer kitap ehli iman edip (Allah’ın azabından) korunsalardı, onların kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.” (5/Mâide, 65) Ayrıca ehl-i kitaptan müslüman olanlar, hem kendi peygamberlerine, kitaplarına ve dinlerine, hem de Muhammed (s.a.s.)’e, Kur’an’a ve İslâm dinine inandıkları için, onların ecirleri iki misli verilecektir. “Bundan (Kur’an’dan) önce kendilerine kitap verdiklerimiz, buna inanırlar. Onlar Kur’an okunduğu zaman: ‘Ona iman ettik. Çünkü O Rabbimizden gelmiş hakikattir. Esasen biz daha önce de müslüman idik’ derler. İşte onlara sabretmelerinden ötürü, mükâfatları iki kere verilecektir...” (28/Kasas, 52-54) (Cool
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ehl-i Kitabın Müslümanlara Karşı Davranış ve Tavırları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ehl-i Kitabın İslâm’a Ters Tutum ve Davranışları
» (Resulullah´in sav. Hayati 48. Sayfa) MÜSLÜMANLARA KARŞI BOYKOT
» Müslümanın Sakınması Gereken Bir Davranış Bozukluğu:
» müslümanlara atılan iftiralar
» Ehl-i Kitabın İslâm’a Aykırı Ortak Yanları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Reddiye Kitabı Ve İslama Davet ( Nasıl Müslüman Olurum )

 :: diğer din ve inanışlar ve Reddiyeleri
-
Buraya geçin: