iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Ehl-i Kitabın İslâm’a Aykırı Ortak Yanları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haydarı kerrar
Administrator

Administrator
haydarı kerrar


Mesaj Sayısı : 2630
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : ANKARA

Ehl-i Kitabın İslâm’a Aykırı Ortak Yanları Empty
MesajKonu: Ehl-i Kitabın İslâm’a Aykırı Ortak Yanları   Ehl-i Kitabın İslâm’a Aykırı Ortak Yanları Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 2:51 am

Hıristiyanların inançla ilgili İslâm’a aykırı görüşleri:

Dinlerinde aşırı giderler: 4/Nisâ, 171; 5/Mâide, 77.
Hıristiyanlar ‘Allah İsa’dır’ dediler: 5/Mâide, 17, 72.
‘İsa Allah’ın oğludur’ dediler: 9/Tevbe, 30; 3/Âl-i İmrân, 79-80.
Teslisi kabul etmekle kâfir oldular: 4/Nisâ, 171-172; 5/Mâide, 73.
Hz. İsa’yı ve annesi Meryem’i tanrı edindiler: 5/Mâide, 116, 75.
Din adamlarını tanrı edindiler: 9/Tevbe, 31; 3/Âl-i İmrân, 64.


Ehl-i Kitabın İslâm’a Aykırı Ortak Yanları

Hıristiyan ve yahûdilerin ortak bâtıl inançları:

1- Yahûdiler ‘İbrâhim (a.s.) yahûdi’, hıristiyanlar da ‘hıristiyandır’ derler.

“Ey kitap ehli! İbrâhim hakkında ne çekişip duruyorsunuz? Tevrat da İncil de ondan sonra indirilmiştir. (Buna da) aklınız ermiyor mu? Haydi (diyelim) siz biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız; ama hiç bilginiz olmayan şey hakkında neden çekişip duruyorsunuz? Halbuki (her şeyi) Allah bilir, siz bilmezsiniz. İbrâhim ne yahûdi, ne de hıristiyandı. Fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı. Müşriklerden de değildi. Doğrusu insanların İbrâhim’e en yakın olanı (zamanında) ona tâbi olanlarla, şu peygamber ve (şu) mü’minlerdir. Allah, o iman edenlerin yârı (yardımcısı)dır.” (3/Âl-i İmrân, 65-68) Ve yine bkz. 2/Bakara, 140.

2- Allah'a karşı yalan uydurup iftira ederler.

Yahûdiler Peygamber Efendimiz’e dediler ki: “Sen İbrâhim’in tevhid dininden olduğunu iddia ediyorsun. Halbuki o, senin gibi deve eti yemez, deve sütü içmezdi, bunları haram sayardı.” Bunun üzerine şu âyetler nâzil oldu: “Tevrat indirilmeden evvel -Yâkub’un kendisine haram kıldığı şeylerden başka- yiyeceğin her türlüsü İsrâiloğulları için helâl idi. De ki: ‘Eğer doğru iseniz, Tevrat’ı getirip okuyun. Artık kim bundan sonra Allah'a yalan uydurup iftira ederse, işte onlar zâlimlerdir.” (3/Âl- İmrân, 93-94)

3- Allah yolundan bile bile saptırmak isterler.

“Bakmaz mısın şu kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanlara? Kendileri sapıklığı satın alıyorlar da istiyorlar ki siz de yolu sapıtasınız.” (4/nisâ, 44) “Ehl-i kitaptan çoğu, hak ve doğru olan kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek isterler.” (2/Bakara, 109) Ve yine bkz. 3/Âl-i İmrân, 69, 99-100; 2/Bakara, 109.




4- Ehl-i kitap, ‘ancak yahûdi ve hıristiyan olanlar cennete girecek’ derler.

“(Yahûdiler ve hıristiyanlar:) ‘Yahûdi ve hıristiyan olanlardan başkası cennete girmeyecek’ dediler. Bu onların kuruntusudur. (Habibim, onlara) söyle: ‘(Eğer bu iddianızda) doğru iseniz, delilinizi getirin!” (2/Bakara, 111); yani isbat edin. Getirecekleri bir delilleri ve isbatları yoktur. Ehl-i kitabın kendi muharref kitaplarında bile, cennete sadece kendilerinin gireceklerine dair mutlak imtiyaz ifade eden bir delilleri bulunmadığı gibi; bugün Allah'a, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e ve O’nun getirdiklerine iman etmeden onların cennete gireceklerini iddia edenlerin de çarpık yorumlarından başka getirebilecekleri bir delilleri yoktur. “(Yahûdiler ve hıristiyanlar müslümanlara:) ‘Yahûdi veya hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız’ dediler. De ki: ‘Hayır! Biz dosdoğru İbrâhim dinine (uyarız). O (Allah'a) şirk/ortak koşanlardan değildi.” (2/Bakara, 135) Demek ki ehl-i kitap doğru yolda değildirler. Şirke bulaşarak Hz. İbrâhim’in doğru yolundan eğrilmişlerdir. Cennete girebilmek için ise gerçekten doğru yolda olmak lâzımdır. Öyleyse doğru yolda nasıl bulunulur? Bunun cevabı, hem ehl-i kitap ve hem tüm insanlık için işte şu âyet-i kerimededir: “Eğer sizin iman ettiğiniz gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Şayet yüz çevirirlerse, (size karşı) muhâlefet içine düşerler. Onlara karşı Allah sana yeter. O hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.” (2/Bakara, 137) Müslümanlar gibi iman ise, Allah'a, Hz. Muhammed (s.a.s.)’e ve O’nun Allah’tan getirdiklerinin tümüne gerektiği şekilde inanmaktır. Allah’ın verdiği cennetin anahtarı, işte bu iman ve buna dayanan sâlih ameldir. (3)



5- Ehl-i kitap, kendilerine beyyineler geldikten sonra ihtilâfa düşmüşlerdir.

“Allah katında hak din İslâm’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü, ihtilâfa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, (bilsin ki) Allah hesabı pek çabuk görendir. Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: ‘Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim.’ Ehl-i kitaba ve ümmîlere de de ki: ‘Siz de Allah'a teslim oldunuz, İslâm’ı kabul ettiniz mi? Eğer teslim olurlarsa hidâyeti/doğru yolu buldular demektir. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen, yalnızca tebliğdir/duyurmaktır. Allah, kullarını çok iyi görür.” (3/Âl-i İmrân, 19-20) “Kendilerine kitap verilenler, ancak o açık delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler. Ehl-i kitap ve müşriklerden İslâm’ı kabul etmeyen kâfirler ebedî olarak orada kalmak üzere cehenneme gireceklerdir. Onlar halkın en şerlileridir.” (98/Beyyine, 4-6)


6- Aslında Ehl-i kitap da müşriktir.

Hıristıyanlar; Hz. İsa’ya, yahûdiler; Hz. Uzeyr’e Allah’ın oğlu demektedirler. Bu ise açık bir şirktir. “Yahûdiler, ‘Uzeyir Allah’ın oğludur’ dediler. Hıristiyanlar da ‘Mesih (İsa) Allah’ın oğludur’ dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözleridir. (Sözlerini) önceden kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin. Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!” (9/Tevbe, 30) “Şüphesiz ‘Allah, Meryem oğlu Mesîh’tir’ diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır...” (5/Mâide, 17) “Andolsun ‘Allah, üçün üçüncüsüdür’ diyenler de kâfir olmuşlardır. Halbuki bir tek Allah’tan başka hiçbir tanrı yoktur.” (5/Mâide, 73) “Ehl-i Kitapdan ve müşriklerden İslâm’ı kabul etmeyen kâfirler, ebedî olarak cehennem ateşine girerler. İşte onlar, halkın en şerlileridir.” (98/Beyyine, 6)


Ehl-i Kitab’ın Küfür ve Şirki

Müşrik, Tevhid dinini tanımayıp, İslâm’ı kabul etmeyen bütün gayri müslimlere denilir. Çünkü bütün gayr-i müslimler, bilinçli veya bilinçsiz mutlaka şirk içindedirler. Hıristıyanlar, Hz. İsa’ya; yahûdiler, Hz. Uzeyr’e Allah’ın oğlu demektedirler (9/Tevbe, 30). Onlar böyle inanmakla beraber bir Allah fikrini de kabul ederler. Onlar, dışarıdan bakınca tek Allah inancını benimsedikleri zannedilse bile müşriktirler. İslâm’ın iman esaslarını kabul etmedikleri için mutlak anlamda müşrik kabul edilirler. Kur’ân-ı Kerim, kitap ehline bazen açıkça ‘kâfir’ (inkârcı) de demektedir. “Ne kitap ehlinin kâfirleri ve ne de müşrikler Rabbinizden size bir iyilik inmesini isterler.” (2/Bakara, 105) “Şüphesiz ‘Allah, Meryem oğlu Mesîh’tir’ diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır...” (5/Mâide, 17) “Andolsun ‘Allah, üçün üçüncüsüdür’ diyenler de kâfir olmuşlardır. Halbuki bir tek Allah’tan başka hiçbir tanrı yoktur.” (5/Mâide, 73) “Ehl-i Kitapdan ve müşriklerden İslâm’ı kabul etmeyen kâfirler, ebedî olarak cehennem ateşine girerler. İşte onlar, halkın en şerlileridir.” (98/Beyyine, 6)
Müşrik, kâfir ve ehl-i kitap arasında esasta bir fark yoktur; hakikî müslümanların dışında bütün din mensupları kâfirdir, müşriktir; ebedî cehennemliktir. Kitap ehli ile diğer gayr-i müslimler ve müşrik denilen gruplar arasındaki fark, teferruatla ilgilidir ve daha çok müslümanların bu kâfir gruplarla ilişkileri açısından fıkhî konularla, muâmelâtla ilgilidir. Allah katında geçerli din, ancak İslâm’dır (3/Âl-i İmrân, 19). Allah’ın râzı olduğu tek din İslâm dinidir (5/Mâide, 3). Kim İslâm’dan başka bir din arar seçerse, böyle bir din, kendisinden asla kabul edilmeyecektir (3/Âl-i İmrân, 85). “De ki: ‘Ey kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size gönderilen Kur’an’ı uygulamadıkça hiçbir temeliniz olmaz.’ Rabbinizden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.” (5/Mâide, 68)
Uzeyir Allah’ın oğludur diyen yahûdiler, buzağıya tapan İsrâiloğulları ve Hz. İsa’ya Allah’ın oğludur diyen ve teslisi kabul eden hıristiyanlar da şirke düşmektedirler. “Yahûdi ve hıristiyanlar, müslümanlara şöyle dediler: ‘Bizim dinimize girip yahûdi ve hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız.’ Sen de ki: ‘Hayır, biz hak yol üzere bulunan İbrâhim’in dinindeyiz. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı.” (2/Bakara, 135) Bu âyet-i kerimenin son kısmındaki “O hiçbir zaman müşriklerden olmadı” cümlesi, ehl-i kitabın şirke bulaştıklarının ve müşriklere benzediklerinin târiz yollu bir ifadesidir. (Bkz. Celâleyn, 1/84; Zemahşerî, 1/194; Nesefî, 1/77; Âlûsî, 1/394; Elmalılı, 1/514). Şirk şâibesi hıristiyanlarda daha çoktur. Kur’an, Hz. İsa’yı Allah kabul eden hıristiyanları kâfir ilân ettiği (5/Mâide, 17) gibi, ‘Allah, üçün üçüncüsüdür’ diyenlerin de kâfir olduğunu (5/Mâide, 73) açıklar. Hz. Meryem’i de tanrı edinen hıristiyanların bu şirkini de Kur’an haber verir (5/Mâide, 116). Bâkire Meryem’in hâmile kalmasıyla -hâşâ- Allah’ın doğduğunu kabul etmek, Allah'a en büyük saygısızlık ve en âdî putperestliktir. Tapılacak zatı önce ölümlü kılmak, sonra da Allah olarak ilân etmek, hatta Allah’ın eti ve kanı diye komünyon âyinindeki ekmek ve şaraba tapınmak galiz bir küfürden, çirkin bir şirkten başka bir şey değildir.
Bazıları İznik konsiline teslisi baskıyla kabul ettirenin Bizans imparatoru Konstantin olduğu görüşündedir. Mûsâ (a.s.) şeriatının Allah’ın mutlak bir oluşu ile ilgili “Benimle birlikte başka ilâhlar edinmeyeceksin” şeklindeki ilk emri ve cumartesinin kudsiyyeti hıristiyanlıktan Konstantin’in emriyle kaldırılmıştır. (4) Sonra ehl-i kitaptan hıristiyanların papazları onlara bir şeyi helâl kılıp haram edebilmektedirler. İşte bu, onlara Allah’ın yetkisinde olan teşrî’, yani şeriat koyma selâhiyeti vermektir ki, bu da küfürdür. “De ki: ‘Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda anlamı eşit bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına tapmayalım; O’na hiçbir şeyi şirk/eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse işte o zaman, ‘Şâhit olun, biz müslümanlarız” deyin.” (3/Âl-i İmrân, 64) “Onlar Allah’ı bırakıp bilginlerini, hahamlarını, râhiplerini, Meryem’in oğlu Mesih’i rabler/tanrılar edindiler. Halbuki onlar da ancak bir olan Allah'a ibâdet etmekten başkasıyla emr olunmamışlardır. O’ndan başka tanrı yoktur. O, bunların şirk/eş tutageldikleri her şeyden münezzehtir.” (9/Tevbe, 31) Bir önceki âyette “O’na hiçbir şeyi şirk/eş tutmayalım” (3/Âl-i İmrân, 64) demekle, Cenâb-ı Allah’ın hâlen hıristiyanların Allah'a şirk koştuklarını târiz yoluyla ifade etmiş bulunmaktadır.
Tevbe 31. âyetinde ise hemen bütün müfessirler şu hâdiseyi naklederler: Adiy bin Hâtim şöyle anlatır: “Boynumda altın bir haç olduğu halde Rasûlullah’a geldim -ki o zaman Adiy hıristiyandı-. Rasûlullah Berâe (Tevbe) sûresini okuyordu. “Ya Adiy şu boynundaki putu at” buyurdu. Ben de attım. Âyetteki “Onlar hahamlarını ve papazlarını Allah’tan başka rabler edindiler” ifadesine geldi. Ben: ‘Yâ Rasûlallah! Onlar, papazlarına ibâdet etmiyorlar ki’ dedim. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Onlar Allah’ın helâl kıldığını haram eder, hıristiyanlar da haram kabul etmez mi? Allah’ın haram kıldığına helâl derler, hıristiyanlar da onu helâl saymaz mı?” Ben de ‘evet’ dedim. Rasûlullah (s.a.s.) “İşte bu, onlara tapmaktır/ibâdet etmektir” buyurdu. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’an 10, hadis no: 3292; Elmalılı, 4/2511-2512; Zemahşerî, 1/371; İbn Kesir, 2/348)
Hıristiyanlar, papazlarına günahkârın günahını affetme yetkisi tanımışlardır. Cennet ve cehennemin anahtarları papazların ellerinde olup onları dilediklerine satabileceklerini ve buna hiç kimsenin itiraza hakkı olmadığını iddia ve kabul edecek kadar imtiyazlar tanımışlardır. Konsillerde papazların aldıkları kararlar aynen bir nass gibi dinden kabul edilmektedir. Hem de konsilde çıkan bu yeni karar, isterse eski kararlarla ve hatta dinin temel umdeleriyle çelişmiş olsun, kabul görmektedir. Bu, râhipleri rab/tanrı yerine koymak değil de nedir? Bu, onların “dâllîn” olduklarından başka neyi gösterir?
Bu yetkililer, şarabı, domuz etini helâl kılmışlar, Hz. İsa sünnetli olduğu halde, Kitab-ı Mukaddes’te sünnet emredildiği halde bunlar sonradan sünnet olmayı kaldırmışlardır. Cumartesinin hürmetini kaldırıp pazara vermişlerdir. Halbuki İsa (a.s.) bu günkü İncillerde birçok yerde anlatıldığı şekilde, cumartesilerin sıkı bir takipçisi olup mâbedlerde halkın tedâvi işleriyle özellikle cumartesi günleri ilgileniyordu. Hıristiyanlar, teslisten vazgeçmedikleri müddetçe müşrik vasfından da uzaklaşamazlar. Onlar “Baba, Yaratıcı’nın mecâzî bir başka ismi ve hak olan tek Allah anlamındadır; Oğul, Allah’ın sadece bir kulu ve peygamberi/elçisi; Kutsal Ruh da kudreti sonsuz olan Allah’ın meleklerinden biridir” diye iman etmedikçe çok tanrılı olmaktan kurtulamazlar.
Bütün bunlara rağmen yahûdi ve hıristiyanlara “ehl-i kitap” olarak Kur’an’ın ve İslâm hukukunun özel bir statü tanıması, onların hakkaniyetlerinden ileri gelmez. Müslümanların ehl-i kitap hanımlarla evlenebilmeleri, onların kestiklerinin yenilebilmesi ve İslâm idâresinde onlara zimmî bir statü tanınması gibi ayrıcalıklar, aynı zamanda müslümanlara hayatı kolaylaştırmada bir genişlik ve kolaylık sağlamak hikmetine mebnî olsa gerektir; yoksa onlar hak yolda oldukları için değil. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Kendilerine kitaptan nasip/pay verilenleri görmedin mi; cibt ve tâğuta, putlara ve bâtıl (tanrılar)a iman ediyorlar, sonra da kâfirler için: ‘bunlar, Allah'a iman edenlerden daha doğru yoldadır’ diyorlar. Bunlar, Allah’ın lânetlediği kimselerdir; Allah’ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı da bulamazsın.” (4/Nisâ, 51-52) (5)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ehl-i Kitabın İslâm’a Aykırı Ortak Yanları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ehl-i Kitabın İslâm’a Ters Tutum ve Davranışları
» Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”
» "İKİNCİ CİLT" 43. HİKAYE AYKIRI GİDİŞ
» Zamane Çıkarmalarının Ortak Özelliği ( İnancın Gücü )
» Ehl-i Kitabın Müslümanlara Karşı Davranış ve Tavırları

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Reddiye Kitabı Ve İslama Davet ( Nasıl Müslüman Olurum )

 :: diğer din ve inanışlar ve Reddiyeleri
-
Buraya geçin: