iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 bilimsel olarak duanın gücü

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ebu damdam
Yeni Üye

Yeni Üye



Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 31/03/10

bilimsel olarak duanın gücü Empty
MesajKonu: bilimsel olarak duanın gücü   bilimsel olarak duanın gücü Icon_minitimeCuma Nis. 02, 2010 6:53 pm

Duanın gücünü keşfeden ilaç
şirketleri şimdi ‘duayı modern tıp’ ile birleştirmenin yollarını arıyor.

Amerikalı ünlü şarkıcı Aretha Franklin 60’lı yıllarda ‘I say a
little prayer for you’ (Senin için küçük bir dua ediyorum) isimli
şarkısını söylediğinde, kalpten dile getirdiği bu cümlenin, kısa bir
süre sonra tıp dünyasında ter akıtan bilim adamlarına ilham vereceğini
bilemezdi elbette. 70’lerden itibaren yapılan araştırmalar, dua etmenin,
insan sağlığı üzerinde olumlu etki yarattığını gösteriyor! Duanın
gücünü araştıran uzmanlar, şaşırtıcı verilere ulaşıyor. Klinik deneyler,
insanın kendisi ya da bir başkası için ettiği duaların, hem eden hem
edilen kişinin fiziki ve ruhi yapısına olumlu yönde katkıda bulunduğunu
gösteriyor. Duanın gücünü keşfeden klinik, vakıflar ve ilaç şirketleri
şimdi ‘duayı modern tıp’ ile birleştirmenin yollarını arıyor. Sir John
Templeton Vakfı, bu istikametteki arayışların meyvesi olarak ortaya
çıkan ‘Mind-Body’ (Ruh/Beden) alanındaki araştırmalar için yılda 30
milyon dolar harcıyor. ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü de ‘düşünce’ odaklı
tıp için 3,5 milyon dolarlık bir fon ayırmış durumda. Dünyanın en ünlü
kalp cerrahlarını bünyesinde barındıran Cleveland Clinic’in hemen yanı
başında bulunan Case Western Reserve Tıp Fakültesi’ndeki doktor
adayları, tıp tarihi ve hastaya genel yaklaşım konularında ‘hastanın
inancı’ konusunu da ders olarak görüyor. İngiltere’de binlerce insan
hastanelerdeki yakınları için dua ediyor. Hatta birçok kişi, bir araya
gelerek yakınları için toplu dualar ediyor. Dua edenler arasında
doktorlar ve diğer sağlık personeli de bulunuyor. Bilim adamlarına göre
grup dualarında daha güçlü bir frekans yakalanabiliyor. Duanın maddi
etkilerini gösteren en önemli araştırmanın sahibi ise, Harvardlı bilim
adamı Herbert Benson. Dua eden kişilerin beyin MR’larını çeken Benson,
bu tarama ile vücudun ve beynin dua ederken değiştiğini ortaya koyuyor.
‘Yaptığımız beyin taramalarında, düzenli şekilde ibadet eden kişilerin,
diğerlerine nazaran daha düşük tansiyona sahip olduklarını, daha az
gerilim içinde olduklarını görebiliyoruz.’ diyen Benson’ın bulgularına
göre, dua ya da ibadet esnasında vücut fonksiyonları rahatlıyor ve beyin
büyüyor. Yer ve gök dua üstünde durur der büyükler. Kur’an-ı Kerim’in
tavrı çok nettir bu konuda: ‘Duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz olurdu.’
der ayette (Furkan, 25/77)’. Müslüman doğarken dua mırıltıları ile
doğar, onunla büyür, günlük işlerine onunla başlar. Yalnız Müslümanların
değil ehl-i kitabın ve hatta Budistlerin bile bütün kainatıdır dua.
Ellerde tesbih ‘Rab’ zikredilir. Ancak son yıllarda ‘dua etmek’ dini bir
ritüel olmaktan bir adım öteye geçerek tedavi aracı olmaya başladı. Dua
ile iyileşme süreci arasındaki bağlantıyı incelemek amacıyla yürütülen
araştırmalar son derece önemli sonuçlar ortaya koyuyor. ABD ve
İngiltere’de yapılan araştırmalara göre, hastalar için dua etmek,
hastaların rahatsızlık belirtilerini azalttığı gibi, iyileşme sürecini
de hızlandırıyor. Diğer bir deyişle; hem ‘dua eden’ hem de ‘dua edilen’
şifa buluyor. Durum böyle olunca başta Amerika ve İngiltere’de olmak
üzere birçok ülkede ‘dua kulüpleri’nin sayısında artış gözleniyor.
Birçok insan başı sıkıştığında ve hastalık kapısını çaldığında,
doktorlarla birlikte duaya da başvuruyor. Dua eden sıhhat buluyor
1960’lı yıllarda sadece şarkılara tema olan ‘dua’ 90’lı yılların
ortalarından sonra ciddi anlamda araştırma konusu oldu. Bu tarihten
sonra ABD’deki ‘dua ve sağlık’ konulu araştırmaların sayısı neredeyse
ikiye katlandı ve ortaya çarpıcı sonuçlar çıktı. Sözgelimi, Michigan
Üniversitesi’nin araştırmasına göre, dindarlarda depresyon ve stres daha
az görülürken, Chicago’daki Rush Üniversitesi’nin araştırmasına göre,
düzenli olarak ibadet ve dua edenlerdeki erken ölüm oranının, dine bağlı
olmayanlara göre yüzde 25 daha az olduğu tespit edildi. Dua eden kalp
hastalarının, ameliyattan sonraki birkaç yıl içindeki ölüm oranlarının,
etmeyenlere nazaran yüzde 30 daha az olduğu ortaya çıktı. Columbia
Üniversitesi’nde yapılan araştırmada ise, üreme sorunları yaşayan
kişiler için düzenli olarak dua okundu ve bir süre sonra bu kişilerdeki
döllenme başarı oranının yüzde 8’den yüzde 16’ya çıktığı gözlemlendi.
San Francisco Hastanesi’nde 393 kalp hastası üzerinde yapılan bir başka
araştırmada ise, 150 hasta için düzenli olarak dua edildi. Tanımadıkları
kişilerin kendilerine dua ettiği bu hastaların, ilaç tedavisine daha
çabuk cevap verdikleri tespit edildi. ‘Dua ile terapi’nin yoğun olarak
kullanıldığı Duke Üniversitesi’nden kardiyaloglar da dua eden hastaların
daha hızlı iyileştiğini kanıtladı. Üç yıl süren bu çalışmada 795 kalp
hastasına dünyanın çeşitli yerlerinden, aralarında Amerika’da yaşayan
Müslümanların, Nepalli Budist rahiplerin ve Manchester’li
Hıristiyanların oluşturduğu 26 ayrı grup, dua etti. Yine 1998’de
yayınladığı bir araştırmayla Dr. Elizabeth Targ, Afrika’daki bazı AIDS
hastalarının toplu yapılan dualarla iyileşme gösterdiklerini kaydetti.
Bazı araştırmalarda hasta ve dua edenin karşılıklı olarak birbirlerinden
haberdar olmasa bile, ‘dua’nın yine şifa verici etkisini göstermesi,
bilim adamları tarafından meselenin en etkileyici kısmı olarak
nitelendiriliyor. Öte yandan inancın fiziki etkilerine yönelik bilim
dünyasında sonuçları merakla beklenen son araştırma ise İngiltere’de
yapılıyor. İngiliz bilim adamları, teologlar ve beyin uzmanlarından
oluşan bir grup iki yıl sürecek bir çalışma sonucunda ‘Neden bazı
insanların inançları güçlü, bazılarının değil?’, ‘İnancın acı üzerindeki
etkisi nedir?’ sorularının cevabını araştırıyor. İngiltere’de yeni
oluşturulan ‘Zihin Bilim Merkezi’ne bağlı bilim adamları, bu sayede
inancı, inancın gücünü ve sarsılma noktalarını anlamaya çalışacak. Grup
duaları daha etkili Bilimsel çalışmaların da ‘duanın gücünü’ kanıtlaması
doğal olarak dua gruplarının sayısını ve duaya olan talebi artırıyor.
Nitekim İngiltere ve İrlanda’da sadece çeşitli Hıristiyan mezheplerine
ait binin üzerinde dua grubu var. Küçük bir ada ülkesi olan Singapur’da
bile 31 dua grubu bulunuyor. İngiltere’de bir milyondan fazla
Hıristiyan’ın bağlı olduğu bir cemaatin sözcüsü Janet Holloway’a göre
araştırmalar, duanın hastalar üzerinde pozitif etkisinin olduğunu
kanıtlıyor. Holloway, ‘Birçok doktor alternatif terapiler arayışında
iken biz de duayı bir alternatif olarak görüyoruz.’ diyor.
PSİKİYATRİ PROFESÖRÜ HAROLD G. KOENIG: Dindarlar daha
uzun ve sağlıklı yaşıyor
Dua etmeyenlere kıyasla, dua edenler
üzerinde yaptığınız klinik deneylerden ne gibi sonuçlar elde ettiniz?
Dua edenler ya da dindar hastalar, stresle daha kolay başa çıkıyor,
depresyona girme oranları daha düşük oluyor, girseler de daha kolay
çıkabiliyor. Depresyon, kişilerin hasta olduklarında yaşadıkları ciddi
bir zihinsel sağlık sorunudur. Ümitlerini kaybedip her şeyden
vazgeçerler. Din ve dua ise yaşama manâ katar, insana ümit verir. Bunlar
ise kişinin ruhunu ayağa kaldırarak onu depresyondan çıkartır.
Yaptığımız bir çalışmada, sağlıklı ve dua eden ihtiyarların, etmeyenlere
oranla yüzde elli oranında, ortalama 6 yıl daha fazla yaşadıklarını
gördük. Görüyoruz ki duanın zihinsel sağlığa katkısı, aynı zamanda
fiziksel sağlığı da etkiliyor. Yaptığınız klinik deneylerde sadece
Hıristiyanlar üzerinde mi çalıştınız yoksa diğer dinlerin mensupları da
araştırmalara dahil edildi mi? Amerika’dakilerin yüzde 90’ı Hıristiyan
olduğu için bulgularımız doğal olarak Hıristiyanlarla ilgili haliyle.
Bununla birlikte dünyanın diğer yerlerinde de, sınırlı da olsa Müslüman
ve Yahudilere yönelik olarak benzer çalışmalar yapıldığını biliyoruz.
Müslümanlarla ilgili olan çalışmalar Malezya’da yapılıyor. Buna göre
endişe, depresyon ve üzüntü, dua edildiğinde ya da Kuran okunduğunda
hissedilir derecede azalıyor. Bildiğim kadarı ile dua ya da Kur’an
okumanın fiziksel sağlık üzerindeki etkilerine dönük bir çalışma yok.
Ama yapılırsa aynı sonuçları vereceğine eminim. Dua etmenin, çaresi
olmayan hastalıkların tedavisinde önemli bir rol oynayabileceğine
inanıyor musunuz? Dua etmek, iyileşmeyi hızlandırabilir mi? Son yüz yıl
içersinde yapılan bin 500 çalışmadan hareketle, ki bu çalışmaların yüzde
ellisi dindar insanların zihinsel ve fiziksel olarak daha sağlıklı
olduğunu göstermekte, dua etmenin gerçekten de tedavi edilemez
hastalıklar üzerinde etkili olduğunu ve iyileşmeyi hızlandırdığını
söyleyebilirim. Tabii ki daha da fazla araştırma lazım. Ama, eldeki
veriler, düzenli dini hayat yaşayan kişilerin, daha mutlu, fiziken ve
ruhen daha dirençli olduklarını gösteriyor. Ruhen sağlıklı olmalarının,
bağışıklık, kan ve kalple ilgili sistemler üzerinde de olumlu etkisi
olduğunu biliyoruz. Stres, bedenin doğal tedavi sistemlerinin direncini
kırıyor. Dua ve dini yaşam ise stresi azaltıyor, iyileşmeyi
hızlandırıyor. Ama tabii ki bundan kişilerin sadece hastalandıklarında
dua etmeleri gerektiği sonucunu çıkarmamak lazım. Sağlıklı iken de
edilmeli ki, savunma sistemleri sürekli tetikte olsun, beden direnci
düşmesin. Böylelikle sağlıklı kararlar alabilirler, bu da stresi
azaltır.
LARRY SCHERWİTZ, PH. D. (California Pasifik Tıp Merkezi) ‘Enerjimiz
dua ile zaman ve mekânı aşıyor’
Dua, hayatımızda büyük bir rol
oynuyor. Üstelik sadece dua edilen adına değil, dua eden adına da. Dua
etmek, bir tür amaç, dikkat ve istikamet harmonisi. Aynı zamanda kalbi,
kutsal olana açmak manâsına da geliyor. Böylelikle amacımızı ve
dikkatimizi kalbimiz sayesinde bir yere kanalize ediyoruz. Şöyle de
diyebiliriz; dikkatimiz ve kalbimizdeki enerji, dua yoluyla, zaman ve
mekanı aşıyor. Tabii bu, bu konu üzerinde araştırmalar yapan biri olarak
benim kişisel yorumum. Bir de araştırmalar var. Çoğu kontrollü olan bu
araştırmaların sonuçlarına göre; dua etmenin insan organizması üzerinde,
birçok durumda, mütevazı ama istikrarlı bir etkisi var. Ne kadar çok
dua edilirse, bu etkinin daha da artacağına dair emareler olmakla
birlikte, henüz bunu destekleyecek yeterli veri elde etmiş değiliz. Ama
sonuçlar, inancımızı destekliyor. Peki dua herhangi bir hastalığın
tedavi süresini kısaltıyor mu derseniz; hastalık ve tedavi, sadece
bedenle değil, ruh hali, kalp ve ruhun kendisiyle de ilgili bir
süreçtir, derim. Duanın kalp ve ruh üzerindeki etkileri ortada iken,
hastalığın iyileşmesine yardımcı olmuyor diyemeyiz.
ENES ERGENE (İlahiyatçı-yazar) ‘Müslüman’ın bütün
kâinatı duadır’
Dua ve zikir, Müslümanların her zaman en önemli
gündemidir. Dua ve zikir, bir Müslüman’ın bütün hayatını kuşatır.
Nitekim Kur’an açık olarak şöyle der; “Ey iman edenler! Allah’ı çokça
zikredin, sık sık anın. O’nu sabah-akşam takdis ve tenzih edin...”
(Ahzab, 33/41); “Duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz olurdu.” (Furkan,
25/77); “Anın beni ki, anayım sizi.” (Bakara, 2/152); “Onlar Allah’ı
ayakta, oturarak, hatta yan gelip yatarken de anarlar.” (Âl-i İmran,
3/191)... Burada ideal bir Müslüman’ın portresi çizilir âdeta. Yani bir
anlamda onun zikir ve tesbihle sürekli iştigali vurgulanır. Bu
süreklilik onu evrâd u ezkarla bütünleştirir. Nasıl günde üç defa
cismani açlığını giderme ihtiyacı duyuyorsa, öyle de, her hali ve
tavrında Allah’ı zikrederek rûhî ve manevi açlığını giderir. Velhasıl,
Hz. Ali (ra), Efendimiz’in (sas) talim ettiği gece okunacak duaları
hayatı boyunca hiç terk etmemişti. Kendisine, “Nehrevan gecesi de mi?”
diye sorulduğunda, “Nehrevan gecesi de.” buyurdular. İmam Rabbâni
Hazretleri bir nâfile ve evrâd âşığı idi. Üstat Bedîüzzaman Hazretleri
üç cilt olan Mecmûatü’l-Ahzâb’daki duaları, onca meşgalesine rağmen on
beş günde bir hatmediyordu. Bir taraftan risaleleri yazıyor, Kur’an’la
meşgul oluyor, mahkeme ve müdafaa işleriyle uğraşıyor, yazılan
risaleleri tashih ediyor ve bin türlü rûhî ve manevi baskıya maruz
kalıyor, ama yine de Mecmûatü’l-Ahzâb’ı okumaya devam ediyordu. Hem
talebelerinin hem de meskûn bulunduğu mahallerdeki komşularının
şehadetiyle, geceleri sabahlara kadar ibadet ve ezkâr ile âh-u zâr
ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
bilimsel olarak duanın gücü
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» duanın gücü
» duanın gücü okuyun anlayın artık
» Atlantis'in Bilimsel Kanıtları
» Kuran-i Kerimde ki Bilimsel Mucizeler
» Bilimsel ve İlimsel Tartışma Nasıl Olur

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Uzay, Dünya ve Bilim

 :: Sağlık ve Tıp
-
Buraya geçin: