iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6 Empty
MesajKonu: Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6   Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6 Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 3:52 pm

Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6

''Ve her bilgi sahibinin üstünde bir başka bilen vardır.''
(Yusuf 76)


Zikrettiğimiz bu ayet diğer ayetler gibi, bir mezhebe bağlanmanın gerekliliğini ispat etmektedir. Şöyle ki: Her meslek dalında ‘bilgi birikimini' ifade eden unvanlar vardır. Asistan, doktor, doçent yardımcısı, doçent, profesör gibi kavramlar bilgi birikimini ve bilgi yeterliliğini ifade eden unvanlardandır. Her meslekte bu tür unvanlar olduğu gibi fıkıh ilminde de fıkıh âlimlerinin mertebe ve derecelerini bildiren unvanlar vardır. Her bir unvan, o mertebedeki fakihin bilgi seviyesini bildirmektedir. Fıkıh ilmindeki bu unvanlar ve bilgi mertebeleri yedi kısımdır.


Bu mertebeler şunlardır:


1- Müctehid-i fi-ş şer: Mutlak müctehid olan âlimlerin mertebesidir. Bu âlimler, dört delil olan, , sünnet, icma ve kıyastan hüküm çıkarmak için usul ve kaideler koymuşlar ve koydukları kaidelere göre hükümler çıkarmışlardır. İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Malik ve Ahmed İ. Hanbel Hazretleri, bu tabakadaki âlimlerdendir.

2- Müctehid-i fi-l mezhep: Mezhepte müctehid olanlardır. Bunlar, hüküm çıkarmak için usul ve kaideler koyamamışlar, mezhep imamının koyduğu kaidelere göre dört delilden hüküm çıkarmışlardır. İmam-ı Yusuf, İmam-ı Muhammed ve benzerleri bu tabakadadır.

3- Müctehid-i fi-l mesele: Sadece bazı meselelerde ictihad yapabilen âlimlerdir. Bunlar, mezhep imamının bildirmediği ve hakkında ictihad yapmadığı meselelerde, mezhebin usul ve kaidelerine göre hüküm çıkarırlar. Ancak bu hükmün, mezhebin kaidelerine göre çıkartılması şarttır. İmam Tahavi, Ahmed b. Ömer, İmam Serahsi ve benzerleri fıkıh ilminin bu tabakasındadır. Demek İmam-ı Serahsi gibi, "Şemsu-l Eimme" yani; "İmamların Güneşi" lakabıyla meşhur bir âlim bile, mezhep imamının ictihad yaptığı bir meselede, kendi fikrini ileri süremiyor ve ictihad yapamıyor. Sadece mezhep imamının hakkında ictihad yapmadığı bir meselede, mezhep imamının belirlediği usul ve kaidelere göre ictihad yapabiliyor. Acaba İmamların Güneşi olan İmam-ı Serahsi, böyle ictihad yapamaz ve mezhep imamının sözünden dışarı çıkmazsa günümüzdekilerin ictihad yapmaya hakkı olur mu?

4- Ashab-ı Tahric:
İctihad derecesinde olmayıp müctehidlerin çıkardığı kısa ve kapalı bir hükmü açıklayan âlimlerdir. Bunlar delillerden hüküm çıkarmamışlardır. El- Cessas lakabıyla meşhur; Ebu Bekr Ahmed b. Ali er-Razi bu tabakadaki bir âlimdir. Evet, meşhur el- Cessas, sadece bir mukallit olup ictihad yapamamıştır. Günümüzdeki ictihad heveslilerinin kulakları çınlaya! Acaba onlar, el-Cessas'tan daha mı âlim ki, onun kalkışamadığı bir işe cüret ediyorlar?

5- Ashab-ı Tercih: Müctehidlerden gelen birkaç rivayet arasından birini tercih edebilen âlimlerdir. Bunlar mukallittir ve ictihad yapamazlar. Mukallit; taklit eden demektir. Ashab-ı Tercih, fıkhî hükümlerde ictihad yapmamış, bağlı bulundukları mezhep imamını taklit ederek, onun hükmüyle amel etmişlerdir. Bunlar sadece aynı meselede yapılan birkaç içtihattan birisini tercih edebilirler. Ebu-l Hasan Kudûri ve emsalleri bu tabakadadır.

6- Ashab-ı Temyiz:
Bu mertebede bulunanlar da mukallit olup bir mezhep imamına bağlıdırlar. Bunlar, bir mesele hakkında gelen çeşitli rivayetleri kuvvetlerine göre sıralayıp yazmışlardır. Kitaplarında reddedilen rivayet bulunmaz.

7- Ashab-ı Fetva:
Zayıf haberleri, kuvvetlilerinden ayırabilen ve bir mezhep imamına bağlı olan mukallitlerdir. Bunlar, okuduklarını iyi anladıkları ve anlayamayan diğer mukallitlere açıkladıkları için fıkıh âlimlerinden sayılmışlardır.

Ömer Nasuhi Hazretleri
, "Hukuk-u İslamiye ve Istılahat-ı Fıkhiye Kamusu" isimli eserinde, müctehidlerin bu yedi tabakasını izah ettikten sonra, İbn-i Abidin Hazretleri'ni yedinci tabakaya misal vermektedir. İbn-i Abidin Hazretleri ise dokuzuncu asrın en büyük Hanefi fıkıhçılarından olup her bir cildi dokuz yüzü aşkın sahifeden oluşan altı ciltlik "Reddü-l Muhtar" isimli fıkıh eserinin sahibidir.

Yani günümüzdeki bütün fıkıhçıların kaynak kitap olarak kullandığı "Reddü-l Muhtar" isimli eserin sahibi olan, dokuzuncu asrın o büyük fakihi İbn-i Abidin Hazretleri, sadece mukallit olup ictihad yapamıyor ve fıkhî meselelerde İmam-ı Azam Hazretlerini taklit ediyor, ona tabi oluyor.

Hâl böyleyken nasıl olur da, İbn-i Abidin Hazretleri'nin yapamadığı ictihadı, onun yazdığı eseri okumaktan ve anlamaktan âciz olanlar yapabilir?

İctihad yapmanın ne kadar zor olduğunu şu gelecek misallerle de anlayabilirsiniz:

"İnsanların ve cinlerin müftüsü"
lakabıyla meşhur olan Şeyhülislam Ebu-s Suud Efendi, asrının güneşi olan ve "Hüccetü-l İslam" yani "İslam'ın Delili" lakabıyla meşhur olan İmam-ı Gazali hakkında şöyle der: "İctihada ait meselelerde, müctehid olmayan İmam-ı Gazali ve emsallerinin sözlerine itimat caiz değildir."

Düşünün bir kere, İmam-ı Gazali gibi bir Hüccetü-l İslam, ictihad yapamıyor ve fıkhi meselelerde İmam-ı Şafi'nin mezhebine girerek ona tabi oluyor. Ve Ebu-s Suud Hazretleri; "İmam-ı Gazalinin, kendi mezhebine ters düşen bir sözü olursa ona itibar edilmez." buyuruyor. Şimdi sormak gerekir: İmam-ı Gazali gibi asrının güneşi olan bir âlim bile ictihad yapamazken ve İ. Şafi Hazretleri'ne tabi olurken, bu asrın insanına ne oldu da ictihada heveslendi? Ve kendisini ictihada ehil görmeye başladı? Acaba imam-ı Gazali'den daha mı âlim ki, İmam-ı Gazali'nin girişemediği bir işe girişiyor?

Celaleddin-i Suyuti Hazretleri, yakaza dediğimiz uyanıklık âleminde tam yetmiş defa Peygamberimiz (s.a.v.) ile görüşmüştür. Yani Efendimiz (s.a.v.), vefatından sonra tam yetmiş kere Celalettin-i Suyuti Hazretleri'ne misafir olmuş ve ona temessül etmiştir. Acaba, Celalettin-i Suyuti Hazretleri nasıl bir makama sahiptir ki, yetmiş defa Efendimiz'in sohbetine mazhar olmuştur. Aynı zamanda bu zat değişik ilimlerde tam dört yüz eser yazmıştır. İşte böyle bir zat, ictihad yapmak istediğinde zamanının âlimleri; "İctihad devri geçmiştir. Sen ictihad yapmaya muktedir değilsin." diyerek, onu ictihaddan men etmişlerdir.


Şimdi yine soralım:

Böyle dört yüz değişik eserin müellifi olan ve yetmiş defa Efendimiz'in sohbetine uyanık iken mazhar olan bir zat ictihad yapamıyorsa, bu zamanın insanlarına ne oldu ki Celaleddin-i Suyuti'nin yapamadığını yapmaya çalışıyorlar? Acaba kendilerini Suyuti Hazretleri'nden daha mı âlim zannediyorlar? Ya da onun muktedir olamadığı ictihada bunlar mı muktedir oldular? Hâlbuki bunlar, Suyuti hazretlerinin eserlerini anlamaktan bile âcizdirler. Nerede kaldı ona yetişmek ve onu geçmek. Geçtiğini zanneden ancak zannıyla hükmeder ve vehmiyle geçer. Hakikatte ise zamanımızın sahte müctehidlerinin boğulduğu yerde, bu zatın topuğu bile ıslanmamıştır.

Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri de ictihadın zorluğunu şöyle anlatır: "Bir usul kaidesidir ki, fakih olmayan, velev ki usul-ü fıkıhta müctehid dahi olsa icma-ı fıkıhta muteber değildir. Çünkü onlara nispeten âmîdir."

Bu ibareyi biraz açalım. Usul-u fıkıh: Fıkhın usul ve kaidelerini öğreten derin bir ilimdir. Değil bu ilimde müctehid olabilmek, bu ilmi öğrenmek bile bir ömür alır. Bununla birlikte, mesela bir kimse, kendisine ihsan edilen özel bir yetenekle bu ilimde müctehidlik makamına ulaşsa, yine de fetva veremiyor ve dört delilden hüküm çıkaramıyor, sözüne itibar edilmiyor. Bediüzzaman Hazretleri'nin: "Onlara nispeten âmîdir." sözü de çok manidardır. Âmî: Okuma yazma bilmeyen kişiye denilir. Demek usul-u fıkıhta müctehid bile olsa, mezhep imamlarına kıyasla okuma yazma bilmeyen bir çocuk gibi sayılıyor.

Acaba usul-ü fıkıh ilminin müctehidleri, mezhep imamlarına kıyasla okuma yazma bilmeyen bir çocuk gibi olursa, usul-ü fıkıhtan habersiz olanlar, onlara kıyasla hangi mertebede olur? Ve bir usul-u fıkıh müctehidinin yapamadığı dört delilden hüküm çıkarma işini bu kişiler nasıl yapar?

Yine "Müceddid-i Elf-i Sâni" yani "İkinci bin yılın müceddidi" lakabıyla meşhur olan İmam-ı Rabbani Hazretleri, kendi abdest suyundan şifa niyetiyle içmek isteyen birisine ‘olur' veya ‘olmaz' diye cevap verebilmek için, fıkıh kitaplarını tam üç gün mütalaa ediyor ve sözünü büyük müctehidlerin sözüne dayandırarak cevap veriyor. Acaba ilim semasının güneşi ve parlak bir yıldızı olan bu zat, ictihad yapamazken ve en küçük bir meselede bile kendi rey ve görüşünü beyan edemezken, bu zamanın insanlarına ne oluyor da İmam-ı Rabbanileri geçiyor? Onların yapamadıklarını yapıyor? Ya da yapıyorum zannediyor. Aslında yaptığı; kendisini ve kendine uyanları ateşe atmaktan başka bir şey değil.

İşte bu din, bu hassasiyet ile muhafaza edildi. Herkes kafasına göre hüküm verseydi, bu din böyle indiği gibi muhafaza olur muydu?

Şimdi delilimizi özetleyelim:
Yusuf suresi 76. ayette "Ve her bilgi sahibinin üstünde bir başka bilen vardır." buyrulmuş. O hâlde her meslekte olduğu gibi, fıkıh sahasında da bilgi birikimini ifade eden unvanlar ve mertebeler olmalıdır. Âlimlerin ittifakıyla bu mertebeler yedi kısımdır.


Buna göre:

Ashab-ı Temyiz; Ashab-ı Fetva'dan,

Ashab-ı Tercih; Ashab-ı Temyiz'den,

Ashab-ı Tahric; Ashab-ı Tercih'ten,

Müctehid-i Fi-l mesele makamından olanlar;
Ashab-ı Tahric'ten,

Müctehid-i fi-l Mezhep makamında olanlar; Müctehid-i Fil-l mesele makamında olanlardan,

Ve Müctehid-i fi-ş Şer makamında olanlar da; Müctehid-i fi-l Mezhep makamından olanlardan üstündür.

Ve fıkıh sahasındaki söz, en üst makamda olan mezhep imamlarına aittir.


Nasıl ki bir asistan profesörlüğe soyunamaz ve onu taklit edemez. Eğer taklit etse ehl-i tahkikin nazarında maskara olur. Aynı bunun gibi, fıkıh ilminde asistan olan, hatta asistan bile olamayan bu zamanın insanları ve sözde âlimleri; Müctehid-i fi-ş Şer makamında olan mezhep imamlarının işine soyunamaz ve onlar gibi ictihad yapamaz. Eğer yapsa maskara olur ve zaten olmuşlar...

Öyle ki İbn-i Abidin, İmam-ı Gazali, İmam-ı Suyuti, İmam-ı Rabbani gibi tahkik ehli âlimler; fetva vermeye cesaret edememişler ve kendilerini fetva verme makamında görmemişler. Bunlar, mukallit makamında kalarak dört mezhep imamına tabi olmuşlar. Acaba bu asrın insanına ne olmuş ki, daha Fatiha'yı bilmeden kendini İmam-ı Azam zannediyor. O büyük zatlarla yarışa giriyor. Ve onlara karşı muaraza ediyor.


Sözün özü:
Her bilenin üzerinde bir bilen vardır. Fıkhı en iyi bilenler ise Müctehid-i fi-ş Şer mertebesinde olan dört mezhep imamıdır. Ve bizlere düşen, fıkhi konularda bu zatlara tabi olmak ve onların peşinden gitmektir.


En son Zinnureyn_Ali tarafından Paz Mayıs 23, 2010 6:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
loyal
Medaratör

Medaratör
loyal


Mesaj Sayısı : 618
Kayıt tarihi : 01/02/10

Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6   Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6 Icon_minitimePtsi Mart 15, 2010 4:52 pm

Allah(cc) razı olsun

emeğine sağlık bu devirde öğretmensiz öğrenim görülmüyo
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 6
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 7
» Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 5
» Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 4
» Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 3
» Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayet´ler - 2

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Reddiye Kitabı Ve İslama Davet ( Nasıl Müslüman Olurum )

 :: Ehli Sünnet inkarcılarına Reddiye
-
Buraya geçin: