iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR ) |
| | hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
mümine sultan Administrator
Mesaj Sayısı : 6157 Kayıt tarihi : 15/01/10 Yaş : 48 Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.
| Konu: hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? Cuma Haz. 18, 2010 10:08 am | |
| [size=21]her güne bir esma işleyelim mi
hayatımızda nasıl yaşattık nasıl tefekkür ettik burada paylaşalım mı? ?
ilk isim REZZAK olsun mu dostlar
bu gün rezzak ismini hayatımızın yaşantımızda nasıl tefekkür ederiz
birazdan ev hanımları mutfağa geçeceğiz REZZAK olan rabbim ...... çeşit çeşit rızıklarla mutfağımızı donatmış dimi.
elime yumurtayı alınca bir an düşündüm
REZZAK olan rabbim her canlının yaşama potansiyeline uygun REZZAk isminin tecellisiyle rızıklandırıyor. tavuk için onun yaşamına uygun yem le dimi..........
benim için yumurta bu gün REZZAK ismini bana OKUTTURUYOR
zeytin yağını elime alınca SUBHANALLAH ne büyüksün.koskaca kainat benim için çalışmış şu zeytin yağı soframa gelebilmesi bana REZZAK ismini okutabilmesi için
nasıl koca kainat çalıştı? ?
okyanuslar buharlaştı....bulutları rüzgar sürükledi.....yağmurlar yağdı.....güneş adeta pişirdi......hava atmosfer hepsi bizim için rabbimin merhametinden RAHMAN oluşundan dimi
şu an bunları düşünüyor olmamızda bizim rızıklanmamız değil mi dimiii? ?
______________________________
[/size] | |
| | | mümine sultan Administrator
Mesaj Sayısı : 6157 Kayıt tarihi : 15/01/10 Yaş : 48 Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.
| Konu: Geri: hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? Cuma Haz. 18, 2010 10:17 am | |
| [size=12]Yağmurlarla Senin rahmetin yağar, dereler, çaylar, ırmaklarla akan sınırsız şefkatindir. Anneler, kucaklarının sıcaklığını Senin merhame*tinden aldı ve göğüslerinden yavrularının ağızlarına akan Senin ik*ramındır.
Gönülden gönüle yankılanan sevgilerde "Vedûd" ismin cilvelenir. Çünkü, Sensin sonsuzca seven ve sevilen. Kalbler, sevmeyi Senden öğrendi. Bahar tablosunda muhabbetten kalbi kanayan güller, vuslatın hasretiyle ağaçların minberlerinde besteler yapan bülbüller Senin "Cemîl" ismini terennüm ederler.
Sen, süslü sûretler veren "Musavvir!" Eserlerine, hiçbiri diğerinin aynı olmayan biçimleri verensin. İlminle ölçer, iradenle seçer, kudre*tinle biçersin. Kâinat kitabın, yeryüzü sayfan, cümle canlılar ve cansızlar kudret kelimelerindir Senin.
Yıldızların nûranî parıltıları "Nûr" isminin gölgeleridir. Dağlarda azametin, volkanlarda kibriyan, semalarda celâlin yankılanır. Kışın "Mümît" isminin fırtınasıyla öldürür, baharda "Muhyî" isminin sabâ rüzgârıyla can verirsin.
Bahar gelini Senin "Müzeyyin" isminle süslenir, tek arzusu Senin güzeller güzeli isimlerinle nakışlanıp, yine Senin ezelî nazarına bir an olsun görünebilmektir. Senin ilahî huzurunla bir an şereflenen varlığa yokluk yaklaşamaz.
Her eserinde gördüğüm varlık şevki, yaşama arzusu, beka meyli Senden gelen "nazar" sırrıdır, "huzur" neşvesidir.
Sen teksin, birsin, eşi, benzeri, ortağı, yardımcısı olmayan "Ehad"sin. Temelde birbirine benzeyen, yardımsız, yardımcısız yapamayanlar Senin "eserlerin"dirler, Sana işaretler ederler. Onların âcizliği kudretini, fakirliği zenginliğini, fâniliği bekanı dile getirir.
Büyük küçük bütün ya*rattıklarının ihtiyaçlar içinde çırpınışlarına şahit oldukça, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, sayıya gelmez muhtaçların her an yardımına koşan "İnayet"ini ve "Samediyet"ini düşünürüm.
Gafletle bakanların gözünde, eserlerin Sana perdedir. Sineklerin örümcek ağına takıldıkları gibi, bu "kesret" perdelerine takılıp kalarak Sana ulaşamayanlardan olmak istemem. Senin isminle nakışlanmayan sevgileri sevmem, sonu "firâk elemi", ayrılık acısıdır.
Varlıklarda "sebebi muhabbet olan hüsün ve ihsan ve kemâl" Sendendir ve Senindir. Yerdeki ışıltılarına dalıp da nazenin güneşi sevmeyi unutanları... gölgelerin aşkıyla asılları göz ardı edenleri...
Ve Senin adına olmayan sevgilerin şiddetini gördüğüm, başkaları için söylenen şarkıları duyduğum günden beri...
“Bana her şey seni hatırlatıyor !”
[/size] | |
| | | mümine sultan Administrator
Mesaj Sayısı : 6157 Kayıt tarihi : 15/01/10 Yaş : 48 Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.
| Konu: Geri: hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? Ptsi Ekim 04, 2010 11:06 am | |
| 1-Kainat Kitabında Esma Hüsna Tecellileri Tefekkür Ediyoruz..1-EHAD C.C
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Allah bizi kendisine kulluk etmek ve kendisini tanıttırmak için yarattı. Bunun için kendisini bize tanıttıracak muallim ve muarrifleri de yarattı. Bu muallim ve muarriflerin en camii ve küllisi üç tanedir. 1- Kainat kitabı2- Hz. Muhammed ( a.s.m )3- Kur’an-ı KerimBu saydığımız tanıtıcıların her birisi Allah’ı bize ( okuyabilenlere ) tanıttırmakta ve tarif etmektedir. Bu külli kaideden hareketle diyebiliriz ki, madem Allah kainat ile bize tüm esma ve sıfatlarını tanıttıracak, elbette onda her türlü kemal ve cemalini içeren esma ve sıfatlarını tecelli ettirecektir. Dolayısıyla “kainatta her türlü esma ve sıfat-ı ilahi tecelli etmiştir” diyebiliriz. Kainattan maksat, sadece gördüğümüz bu maddi alemi anlamamak gerektir. Kainat bütün halk yani yaratılmış alem demektir. Böylece alem-i misal, Levh-i mahfuz, cennet ve cehennem, ve tüm mahlukatın tamamını kainat olarak anlamak yerinde bir tarif olacaktır. Selam ve dua ile... Sorularla İslamiyet Editörü
EL-VÂHİD (EL-EHAD)
Ehad ismi, Esmâ'ül Hüsna' hadisinde geçmemekle birlikte, Vahid İsmiyle farkını belirtmek maksadıyla burada açıklanmasında fayda görülmüştür]
Vahid: "Kemâl sıfatları bütün eşyayı kuşatan, eşi ve benzeri olmayan, bölünmez ve parçalanmaz tek zât."
"Sıfatlarında şeriki olmayan."
Ehad: "Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan yegâne zât"
"Zâtında şeriki olmayan."
“Sizin ilâhınız tek bîr ilâhtır; O'ndan başka ilâh yoktur." [Bakara: 2/16.]
Vahid ve Ehad isimlerinin her ikisi de ALLAH'ın birliğini ifade ederler. Hatibi bu iki isim arasındaki ince farkı şöyle ortaya koyar:
"Ehadiyet zâtın birliğidir, Vahidiyet ise sıfatta ortaklığı red içindir."
Nur Külliyatında da Vahidiyet ve Ehadiyet için şu izah getirilir:
"Vahidiyet ise, bütün o mevcudat birinindir ve birine bakar ve birinin icadıdır demektir. Ehadiyet ise herşeyde Hâlık-ı Külli Şey'in ekser esması tecelli ediyor demektir."
ALLAH, Vahid'dir, birdir. Sıfatları bütün mahlukati kuşatmıştır. Nihayetsiz kudret, sonsuz ilim, mutlak irade... ancak O Vahid'e mahsustur.
ALLAH, Ehad'dir, birdir. Mahlukatın zâtlarındaki bütün noksanlıklardan, sıfatlarındaki bütün eksikliklerden, fiillerindeki bütün acizliklerden münezzeh olan ve onların hiçbirine benzemeyen yegâne bir, tek bir, benzersiz, eşsiz bir ancak O'dur.
ALLAH, Vahid'dir. O'nun kemâl sıfatları bütün eşyayı kaplamış, kuşatmıştır.
Bütün âlemlerde faaliyet gösteren tek kudret O'nun, her şeyde tecelli eden tek ilim O'nun.
Semadaki bütün yıldızlar da, dünyadaki bütün insanlar, hayvanlar, bitkiler de O'nun. Denizler, nehirler, ovalar O'nun. Cinler, ruhaniler, melekler O'nun...
Ve ALLAH Ehad'dir, zâtı birdir. Her mahlukuna müstakil bir zât ve ona mahsus sıfatlar takmış ve o mahlukunun her ihtiyacını bizzat görmekte ve onda birçok esmasını tecelli ettirmektedir.
ALLAH'ın birliğine iman eden bir insanın bu imanını amel âlemine nasıl dökeceği, nasıl bir ruh haleti taşıması gerektiği Nur Külliyatından Mektubat adlı eserde şöylece nazara verilir:
"ALLAH birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma, onlara tezellül edip minnet çekme, onlara temellük edip boyun eğme, onların arkasına düşüp zahmet çekme, onlardan korkup titreme. Çünki Sultan-ı Kâinat birdir, herşey'in anahtarı O'nun yanında, herşey'in dizgini O'nun elindedir; herşey O'nun emriyle halledilir."
Ehad: “Bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan yegâne zât” “Zâtında şeriki olmayan.”
Üstadımız; EHAD ismini ekleyerek mebde ve müntahayı birleştirmiştir. Ehadiyet, Cenab-ı Hakk’ın her bir şeydeki birlik tecellisidir. Mahir bir sanatkârın yaptığı her bir eser, o sanatkârı gösterir.
Eğer o sanatkâr herbir eserine kendine has taklid kabul etmez mühürler vurmuşsa,
o eserler “Beni ancak falan sanatkâr yapabilir” diye ilan ederler.
Yaratılmış her bir eserdeki hususi mühür, o yüce yaratıcının tek olduğunu bildirir.
Bu noktadan baktığımızda ehadiyet,
“herbir şeyde Halık-ı külli şeyin ekser isimlerinin tecelli etmesidir.
” Yani, küçük bir canlı bile, her şeyi yaratan Allah’ı ekser isimleriyle bildirir, tanıttırır.
Canlılar içerisinde insan, Ehadiyetin özel mazharıdır.
Çünkü her insan, kâinatın küçük bir misalidir
“Âlem büyük bir insan, insan küçük bir âlemdir
”İnsanlar içerisinde de Hz. Muhammed (asm) Ehadiyetin en has muhatabıdır. Zira hadis-i kudsinin ifadesiyle, bütün kâinat onun hürmetine yaratılmıştır.
Hz Ali efendimizin kendi tefekkür aleminden bakmıştır Üstadım zerrelerden yıldızlara kadar bütün kainatı hallac pamukları gibi taramıştır.
Tevsi ; genişleme manasıdır Üstadım iki derece tevsi ederek daha ilerisini göstermiştir. 15, şuanın 3 kısmının 2. işaretin
Tecelli-i Ehadiyet:
Yüce Allah cisim ve cismanî olmadığı için zaman ve mekân onu kayıt altına alamaz.
Kevn ve mekân onun şuhuduna ve huzuruna müdahale edemez. Sebepler ve vasıtalar ona engel olamaz.
Teveccühüne ve her şeyi bir anda görmesine, bütün ihtiyaçları bir anda işitmesine ve her yerde ilim, irade ve kudreti ile bir anda bulunmasına hiçbir şey engel olamaz.
Bunun için bir işi diğer bir işine mani olamaz.
Her işi bir iş gibi kolay yapar.
Bir çekirdekte bir ağacı ve neslini yerleştirdiği gibi, bir insan hücresinde de bütün insanlık neslini yerleştirir ve zamanı gelince ortaya çıkarır.
Bütün kâinatı bir tek varlık gibi kolayca idare eder. Nasıl ki nuraniyet sırrı ile güneş bir zerreye verdiği tecelliyi aynı anda bütün varlıklara verir ve bir işi diğerine mani olmadığı gibi, bir zerreye verdiği ışık ile bütün zerrelere verdiği ışık arasında hiçbir zorlama ve farklılık olmaz.
Biri ile tümü arasında fark yoktur.
Yüce Allah da nur ve nurani olan bütün esma ve sıfatı ile her yerde hazır ve her şeye nazır olarak bütün esması ile her yerde tecelli eder ve bütün eşyayı bir tel şey gibi idare eder
Aynı anda her yerde birden bütün işleri bizzat kendisi yapar, bir iş diğerine mani olmaz. Her şeyi külfetsiz kolayca bir anda yapabilir.
Ehadiyet itibariyle her bir mevcut, her bir eser bütün eserleri ve varlıkları müessir-i hakiki olan Allah’a verir.
Her bir fiil-i icâdi, yani yaratılan şey bütün ef’âli ve eşyayı failine ve yaratanına mal eder.
Bir sineğe hayat veren bütün sineklere ve sinekle alakalı olan her şeye ve yeryüzüne hayat veren zat olabilir.
Çünkü hepsi anı kanuna bağlıdır. Kanunu kim koymuş ise o kanuna tabi olan tüm varlıkları yaratan ve kanuna tabi kılan da o olmak gerektir. Çünkü kanun bir silsiledir, ef’âl onun ile bağlıdır.
| |
| | | AFFeYYLeMeVLaM Yeni Üye
Mesaj Sayısı : 10 Kayıt tarihi : 02/10/10
| Konu: Geri: hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? Ptsi Ekim 04, 2010 12:07 pm | |
| tşk ler esmalara zaten büyük ilgim var güzel bir konu olmuş syn mod | |
| | | mümine sultan Administrator
Mesaj Sayısı : 6157 Kayıt tarihi : 15/01/10 Yaş : 48 Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.
| Konu: Geri: hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? Ptsi Ekim 04, 2010 12:09 pm | |
| Kış aylarında güneş ışınları olmadığı için, bulutların bulundukları yüksekliklerde hava sıcaklığı çok düşük olunca, yükselen su buharı, sublime denilen şekilde sıvı hale geçmeden, bu aşamayı atlayarak doğrudan buz kristali haline dönüşür. 0.1 milimetre çapındaki buz kristalleri birbirlerine yapışarak kar tanelerini oluştururlar. Eğer bulut ile yer arasındaki hava sıcaksa bu kar taneleri yere düşene kadar yağmur tanesi haline dönüşebilirler, ama soğuksa yere kadar kar tanesi olarak inmeyi başarabilirler. Hafiflikleri nedeniyle yere o kadar yavaş inerler ki 3 bin metreden inmeleri 2 saat alabilir. Bazen bulutun altındaki sıcaklık öyledir ki, bir kısmı kar, bir kısmı yağmur damlası halinde düşerler, biz buna "sulu sepken" diyoruz. Yani yağmur veya kar yağmasını belirleyen ana unsur, bulut ile yer arasındaki hava sıcaklığıdır. Genel kanının aksine kar yağması havayı ısıtmaz, aksine ısınan hava karın yağmasına sebep olur. Çok soğuk havanın içine su alma kapasitesi daha azdır. İçine alamadığı su ya "don" şeklinde yeryüzünde kalır ya da "kırağı" oluşur. Bu şartlarda kar kesinlikle oluşamaz. Hava 3 derece gibi biraz ısınınca, su buharı yeryüzünden yükselebilir, çok yüksekliklerdeki soğuk hava tabakalarına ulaşabilir ve kar yağışı meydana gelebilir. Biz de sanki k ar yağdığı için hava ısınmış gibi algılarız. Kar tanesinin oluşumu hakikaten bir mucizedir. Gerçi bazı kayak merkezlerinde, kar yağışı yetersiz olduğu zamanlarda suni kar üretiliyor ama bu görüldüğü kadar kolay değil. Doğal kar tanelerinin ortasında çekirdek olarak toz parçacılarının olduğunu biliyoruz. Eğer bunlar olmazsa saf su -40 derecede bile kristalleşemiyor. İlk olarak 1975'de Berkeley, California Üniversitesinden Prof. Steve Lindow "snomax" denilen bir proteini toz parçacıları yerine kullanarak suni kar üretmeyi başardı. Bu madde sayesinde daha hafif ve kuru kar tanelerinin üretilmesi sağlandı ve Norveç'te yapılan 1994 kış olimpiyatlarında çok yaygın olarak kullanıldı. Kar kristalleri altıgen bir şekil içindedirler. Her bir koldan 3 ve 12'li kollar çıkar. Bu dizilişin sebebinin oksijen atomlarının diziliş şekli olduğu sanılıyor. Sebebpler dairesinde acıklanan bu... Her kar tanesi..Evvekden Ahire kadar yağan ve yağacak olan KAR TENELERİ....... EHAD DİYE ALLAH'IN BİRLİĞİNİ VE KUDRETİNİ GÖSTERİRİR.... GÖREN BAKAN GÖZLERE EHAD EHAD EHAD DER...[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Çok yukarlardan tane tane düşer,o rüzgarlara rağmen birleşmez. [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Meleklerin dansıdır,her bir kar tanesini yaratılan bir melek indirir. [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Kar taneleri. Allah’ın başka bir mucizesi. Bir bilim adamı kar tanelerini mikroskopla inceliyor ve hayretler içinde kalıyor. Sonuç: Hiçbir kar tanesi diğerine benzemiyor. Her kar tanesi birbirinden farklı. Birinciyi inceliyor, beşinciyi inceliyor, onuncuyu, yüzüncüyü, binlercesi….Ve şunu görüyor: Her kar tanesi hassas bir şekilde ince ince işlenmiş, en ince detayına kadar düşünülmüş bir mükemmellikte. Bir ressam bile bunu yapamaz, diyor. Ve itiraf: Sanki bir sanatçı bana sanatını gösteriyor. Evet. En büyük, kusursuz sanatçı Allah’ın Sani(sanatlı yaratan),Ehad,Bedi c.c ismi tecelli ediyor. Elimizde bir imkanımız olsa ve bütün yağan kar tanelerini bir araya getirip inceleyebilsek, hepsinin birbirlerinden tamamen farklı olduklarını görürüz. Bunun nedeni, kar tanelerini meydana getiren su moleküllerinin moleküler özelliği ve kar kristallerinin buna bağlı olarak farklı geometrik yapılarda oluşmalarıdır. Asıl dikkat çekici olan ise; meydana gelen bu çeşit çeşit kar tanelerinin mükemmel ve kusursuz bir simetriye sahip oluşlarıdır. Birbirleriyle gevşek bir şekilde bağlanarak kar tanesini meydana getiren kristaller, birbirlerinden o kadar farklı şekillerde oluşurlar ki, hiçbir kar tanesi bir diğerine benzemez . Kar kristallerindeki muhteşem yapının fark edilmesi, bilim dünyasını şaşırtmış ve bilim adamlarında büyük bir hayranlık meydana getirmiştir. Öyle ki, kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan Amerikalı Wilson Bentley, gördüğü muhteşem sanat karşısında çok etkilenmiş ve elli yıl boyunca sürekli kar kristali resmi çekerek bu kar tanelerini incelemiştir. Bentley keşfettiği kristal aleminin eşsizliğini ise şöyle dile getirmiştir: “Mikroskobun altında kar tanelerinin mucizevi güzellikte olduğunu keşfettim. Bu güzelliğin başkaları tarafından görülmemesi ve gerekli önemin gösterilmemesi büyük bir kayıp. Her kristal bir tasarım harikası ve hiçbir dizayn bir daha tekrarlanmıyor....” Kar kristallerinde görülen farklılıklar bitip tükenmediği için günümüzde halen bu konuda araştırmalar devam etmektedir. Çoğu Zaman Farkına Varılmayan Sanat Eserleri Gökyüzünden düşen kar tanelerinin her birinin birbirinden farklı olduğu çoğu insanın bilmediği bir konudur. Bilinse bile bu gerçeğin muhteşemliği üzerinde fazla düşünülmemiş olabilir. Oysa kar kristallerinin hepsinin altı köşeli olup yapılarının birbirinden farklı olması çok büyük bir mucizedir. Böyle bir çeşitliliği hiçbir sanatçı, mimar ya da bilim adamı gerçekleştiremez. Üstelik, Yüce Allah bu sanatı 0.1 milimetre olan bir mekanın içerisine yerleştirmiştir. Amerikalı Fizik Profesörü Kenneth Libbrecht kar kristallerinin bu muhteşem yapısı üzerinde araştırma yapan bir başka bilim adamıdır. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde çalışmalarını yürüten Libbrecht kar tanelerinin gerçek fotoğraflarını çekerek, Allah'ın yaratma sanatındaki kusursuz güzelliği gözler önüne sermiştir. Profesör Libbrecht, şimdiye kadar yapılan çalışmalar içinde kar tanecikleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda su molekülü ihtiva eden iki kristalin bile bulunmadığını ifade etmiştir. Libbrecht teknolojik cihazların yardımıyla görüntülediği kar kristallerinin açıları, motifleri ve renkleri arasında bile farklılıklar olduğunu ispatlamıştır. Kar Kristalleri Nasıl Oluşuyor?Bir kar tanesi küçük bir toz tanesi etrafında oluşmaya başlar. Oluşan bu kristal gitgide büyür ve köşelerinden itibaren küçük kollar oluşmaya başlar. Hava soğudukça bu kolların büyümesi biraz daha hızlanır. Hava değişimlerine maruz kaldıkça, oluşan bu yapı üzerinde kılcal uzantılar gelişir. Kar çevreye savruldukça ve değişik koşullara maruz kaldıkça bu yapılanma devam eder ve her koşula uygun farklı bir özellik kazanmaya başlar. Tek bir kar tanesindeki her kol aynı gelişmeyi yaşadığından bütün kollar birbirine benzer ve son derece kompleks bir yapı meydana gelir. Meydana gelen altıgenle bağlantılı olarak altının katlarına bağlı bir simetri oluşur ve kristal üç boyutlu yapısını kazanmış olur. Evreni en ince ayrıntısına kadar Allah yaratmış ve Kendi sıfatlarıyla şekillendirmiştir. Var olan her şey O'ndandır. Tüm güzellikler, incelikler O'nun aklının tecellileridir. İnsana düşen, Allah'ın yarattıklarındaki eşsiz sanatı görmek ve bunların üzerinde düşünmektir. Allah Örneksiz Olarak Yaratandır
Her bir kar tanesi Allah'ın izni ile yeryüzüne düşer.
Karın oluşabilmesi için gerekli tüm etkenleri yaratan Allah'tır.
Isı değişimi, hava akımları, kristalleşme Allah'ın dilemesiyle gerçekleşir.
Allah her bir su damlasını soğuk hava ile karşılaştırır ve çok ince buz parçalarına dönüştürür. Her şeyi en güzel şekilde yaratan Allah, trilyonlarca kar tanesini ihtişamlı bir sanatla yeryüzüne gönderir. Her şeyin Allah'ın dilemesiyle var olduğu bir ayette şöyle bildirilmektedir: “Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117) Burada Allah'ın sonsuz yaratma gücünün daha iyi anlaşılabilmesi için karla kaplı olan bir manzarayı gözünüzün önüne getirin. Ağaçların, yolların, arabaların ve evlerin çatılarının karlar altında olduğu bir sokağı düşünün . Şimdi burada var olan kar taneciklerini saymaya kalktığınızı farz edin. Böyle bir sayma işlemini başarmak imkansızdır. Çünkü bir metre küp karda bile 350 milyon tane kar taneciği bulunduğu tahmin edilmektedir. Şimdi bu 350 milyon tane kar taneciğinin her birinin farklı altıgen motifleri olduğunu düşünün. Daha sonra karşınızda duran karla kaplı manzaraya bakın ve kaç tane farklı kar kristali motifi ile karşı karşıya olduğunuzu düşünün. 350 milyon tane birbirlerinden açıları, renkleri ve motifleriyle farklı deseni bile insanın zihninde canlandırması mümkün değildir. Dünyada hiçbir ressamın veya hiçbir tasarımcının birbirinden farklı 350 milyon resmi veya desen çalışması yoktur. Allah ise sadece bir metreküp karda 350 milyon ayrı desen yaratmaya kadir olandır. Kuran'da Rabbimiz'in yaratma ilmi şöyle haber verilmektedir: “Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp düşünmez misiniz? Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl Suresi, 17-18) | |
| | | mümine sultan Administrator
Mesaj Sayısı : 6157 Kayıt tarihi : 15/01/10 Yaş : 48 Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.
| Konu: Geri: hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? Ptsi Ekim 04, 2010 12:13 pm | |
| - GünahKar demiş ki:
- tşk ler esmalara zaten büyük ilgim var güzel bir konu olmuş syn mod
biz teşk. ederiz sayın üye:) | |
| | | firdevs Aktif Üye
Mesaj Sayısı : 306 Kayıt tarihi : 09/03/10
| Konu: Geri: hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? Salı Ekim 05, 2010 9:33 am | |
| ORGANLARIMIZDAKİ EHADİYAT MÜHRÜ Vücudun bağışıklık sistemi mikropları ve öbür yabancı maddeleri tanıyarak yok eder (bak. BAĞiŞIKLIK).
Bu nedenle, hastanın kendi bacağından alınarak yüzüne aşılanan bir deri parçası pek sorun çıkarmaz.
Çünkü nakledilen deri sonuçta kişinin kendi dokusudur ve yeni yerinde öbür dokularla uyuşabilir.
Ama bağışıklık sistemi bir başkasından alınan doku ve organları "yabancı" olarak kabul edeceğinden gerekli önlemler alınmazsa vücuttan atmaya çalışır.
BU EHADİYAT MÜHRÜDÜR. VE KORUMASIDIR.
Buna doku uyuşmazlığı denir.
Bunu önlemek için önce alıcı ile vericinin dokularının uygun olduğundan emin olmak gerekir.
Yapılacak iş özel bağışıklık testleriyle her iki tarafın doku tipleri'm saptamaktır.
Örneğin A, B, O, AB Rh pozitif ve negatif kan grupları bu testlerle belirlenmiş birer doku tipidir.
Kalp nakli gibi durumlarda ise nakledilecek organın büyüklüğünün ve biçiminin uygun olması da çok önemlidir.
Hastaların değiştirilmesi gereken organlarına, örneğin böbreklerine ilişkin bütün bilgiler genellikle merkezi bir bilgisayarda saklanır ve böbrek nakli yapılacak hastalara uygun verici bulmak için bu bilgilerden yararlanılır. [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Yakın akrabaların doku tipleri genellikle birbirine çok yakındır. Bu nedenle, örneğin kemik iliği naklinde en uygun vericiler hastanın yakın akrabalarıdır. [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Tek yumurta ikizleri arasındaki böbrek nakli ameliyatları çok başarılı olur; çünkü ikizlerin doku tipleri aynıdır ve nakledilen dokunun ya da organın alıcı tarafından reddedilmesi söz konusu değildir. Kronik, yani yıllardır süregelen bir hastalıkta organ nakline karar verilmişse uygun bir verici bulununcaya kadar beklenebilir. Ama kaza geçirdiği için bir organını değiştirmek gereken ağır yaralı bir hastada, eğer uygun bir verici varsa ya da organ bankasında alıcının doku tipiyle uyuşan bir organ bulunuyorsa, çok hızlı davranmak hasta için yaşamsal önem taşır. Nakledilecek organ özel bir buz kutusu içinde taşınırsa ameliyatın yapılacağı yere bozulmadan ulaşabilir. Günümüzde organ nakli ameliyatlarının öbür ameliyatlardan pek farkı yoktur (bak. Cerrahî). Kalp naklinde alıcı bir kalp akciğer makinesine, böbrek naklinde ise yapay böbrek denen diyaliz makinesine bağlanır. Organ naklinden sonra vücudun yeni organı reddetmemesi için alıcıya "bağışıklık sistemini bastıran" ilaçlar verilir. Bu ilaçlar alıcının bağışıklık sisteminin çalışmasını ve yeni organa tepki göstermesini engeller. Ama bağışıklık sistemi engellendiği için vücudun mikroplara karşı koyma gücü de çok azalmıştır. Organ nakli ameliyatlarında doku uyuşmazlığından sonra en büyük güçlük alıcının başka bir ağır hastalığa yakalanmadan bu dönemi atlatmasıdır. Vücut organı benimseyip tepki vermemeye başladığında bu ilaçlar azaltılır. Nakledilebilen Organlar Kornea nakli çok sık yapılan ve ret olaylarına pek ender rastlanan bir ameliyattır. Çünkü gözün bu katmanında kan damarları olmadığından bağışıklık sisteminin hücreleri bu dokuya ulaşamaz; büyük hastanelerin çoğunda gözün kornea katmanının dondurularak saklandığı "göz bankaları" bulunur. Vericiden alınan kemik iliğinin hastaya bir şırıngayla aktarıldığı kemik iliği nakilleri de oldukça sık uygulanır. Böbrek, pankreas, kalp gibi temel organların nakledilmesi bu kadar yaygın değildir. Başarılı bir ameliyattan sonra alıcılar yeni kalpleriyle 15 yıl, yeni böbrekleriyle 20 yıl yaşayabilirler. Bugün bir hastaya aynı anda kalpakciğer, hatta kalp akciğerkaraciğer nakli yapılabilmektedir. Plastik ya da metal kalp kapakçıkları gibi yapay organların (protezlerin) ameliyatla yerine yerleştirilmesi organ nakli sayılmaz. HER ORGANIN DOKUSUN ÖZEL OLUŞU....
BU EHADİYAT MÜHRÜDÜR
| |
| | | | hep birlikte esma-ül hüsna ile tefekkür edelim ne dersiniz? | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|