Öncelikle forumun başlıkları çok uzun ve komik göründüğü için ciddiye alarak okumamıştım. Bu benim dikkatsizliğimden kaynaklanır. Ama akılsızlığımdan değil...Bahsettiğim muhabbetleri sohbetler içerisinde bulabilirsiniz. Benim gibi okumayan mutlaka çok kişi vardır. Sürekli sizden yardım isteyen insanlar, yani sadece doktorluk olanları bile çözüyorsunuz, maşâAllah size ne diyebilirim ki, fakat ben şahit olmadıkça bunların tekine inanmam. Sohbetlerinizin yalan olduğunu söylemiyorum. Mademki tutup Ulviyi sevmeyenlere yardım bölümü açtınız size bir hasta getireyimde iyileştirin. Zirâ ulvicik kanseri 3 dk'da iyileştiriyor. Ah bu doktorlara gidenler ne akılsızlarmış
Gelsinler ulviciğe varis, kanser, tümör, migren, felç vs. hepsine şifa olsun.
Ben diyorum "Kişi yardım istiyor, sen doktora git" diyeceğine
- Şimdi bak nasıl olmuş diyorsun ?
Sen zaten doktorluk işleri yapıyon, doktoru niye tavsiye ediyon ki
"davut kardeş anlamadın sizlere bunu demek mi şirk oluyor yoksa ben mi yanlış anladım , yoksa sizler kendinizi Allah yerinemi koyuyorsunuz. kardeş hadi bizlere şirki uyarmayı bırakta yöneticisi olduğun sitendeki arkadaşlarını büyüden kaynaklanan küfre karşı uyar orda tek yazını göremedik " diye yazmışsın, ona da cevap vereyim "Evet, yanlış anlamışsın. Ben kendini Allah'a ortak koşmandan bahsediyor ve sana destek verenlere yazmıştım onu" Sizi şirkle uyarmayı bırakayım mı ? Tabii ki bırakacağım başka yapılacak şeyler var zaten, bu kadar tekrarımdan sonra anlamışsınızdır beni...Yani İnşâAllah.
Kimlik bilgisini istememin tek sebebi ; Ulvinin size yalan söylediğine inanıyor olmam. Adının ve Soyadının vs.
Bilirsiniz yalancılıktan hayr gelmez. Benim yalan söylediğimi düşünmeniz gibi...
Burada komik birşeyi de söylemek istiyorum. Sohbet odasındaki yorumlarda genelde hastaları gördüğünü ifade ediyorsun. Yok şişlik var, şu var bu var diyorsun. Bakım esnasında sana rol yapanlara dahi, hastalık üreterek şifa veriyordun
Hatta okuyunca buraya erkek isminde gelen bir bayan vardı. O'nu neden göremediniz acaba ?
Lja otomatiğe bağlanmamın sebebi, sorularıma cevap almamış olmam. "Allah istemedikçe siz istemezsiniz" diye bir yorumda bulunmuş. İyide Allah sana irade vermiş, akıl vermiş sen gittin ateist olmak istedin. Allahmı senin ateist olmanı istedi ? Şimdi söyle kendini nasıl savunacaksın ? Bunu kendi mantığına göre yoruyorsun, bende yorayım o zaman, "Allah sana isteme iradesi vermiş, Eğer sana isteme iradesi vermek istemeseydi isteyemezdin." Bunlar seçimlerini bağlamaz...
Mu'mine sultan, şu ana kadar yasaklamamanızı takdir ediyor ve teşekkür ediyorum. Fakat yasaklanacak birşey yaptığıma inanmıyorum. Burada sadece sorguluyor ve yanıt almak istiyorum. Fakat sorularıma yanıt verilmediği halde, sorumu görmeyen kişi birde soruyor diyor ki "Soru soru diyorsun, hani soru nerde?" Biraz mesajlarıma istatistiklerden bakarsan sorularımı görürsün. (Soran kişiye diyorum) O'nların orada yazdıkları beni bağlamaz. O'nlar Ulvi'nin yaptıkları ve söyledikleri yalan ve küfürlere karşılık veriyorlar. Onların yerinde sizde olsaydınız bunları yapardınız. Gerçekten siz onları da tanımıyorsunuz. Ne olduklarını ve ne yaptıklarını dahi inkar etmiyorlar. Samimiyetime inandığınızı düşünerek sizlere yazıyorum. Çünkü samimiyim.
Yalnız şunu söylemeliyim, ben o forumdan ilgisiz geldim, yani herhangi bir sözleşmemiz ve artniyetim yoktu. Sadece "Ulvinin iziniyle" ve Emir Sultan'ın Üç kere "Ulvi ulvi ulvi" de başına koy geçer baş ağrısı demiş.. Biz evliya değiliz vs. vs. demiştiniz daha önce fakat mu'min sultan tevessul olayında sizi nerdeyse evliya konumuna getirecek bir paylaşımda bulunmuştu. Zaten yazdığınız herşey sizin övünmeniz, kibriniz, büyüklenmeniz. Evliya modunda olduğunuzu gösteriyor.
Birde diyor ki, Ulvinin manası başkadı, Hatip dedirtmiyor diyor;
ulvi:
Besmele çekip
ulvi hocanın izniyle desin ve bassın topuklarına
şimdi
Besmele çeksin
ulvi hocanın izniyle desin
sağ eline üfürsün ve vücudunu meshetsin teyzem
BY-NoKTa:
soledım hocam
ulvi:
geçmişmi teyzemin ağrıları
BY-NoKTa:
yuruyor ama hocam
agrı devam edıyor.
Ben gerçekten sizin gibi insanları anlayamıyorum, benim kapasite sizilerin anlayış kapasitesini almıyor. Çünkü gözler önünde büyüttüğünüz bu kişi Allah'a kendini bir yandan ortak koşarken, diğer yandan vesile olduğunu söylerken, diğer yandanda asıp keserken.. Hiç siz akıl sahipleri düşünüp, bunun çelişkilerinin üzerinde düşünmüyorsunuz.
- Bir yandan kendini Allah'a ortak koşar.
- Bir yandan kendini Allah'a vesile kılar.
- Bir yandan kendini aciz gibi göstererek, tevazu ve ilgiyi çeker.
Bunun gibi şirk içeren onlarca telaffuz var. Ayrıca bu ulvicik Allah kadar sevdiğini
iddia eden müridlere sahip, ne yazıkki bu zat bu sözlerden zevk duyuyor.
Şimdi yukardaki kısa bir örnekten enaniyetin iz ve işaretlerini inceleyelim;
Kendi Akıllarını BeğenmeleriKendi aklını beğenen insanların özelliklerinden biri "bence" ile başlayan ve "ben bilirim"
üslubu altında kibir taşıyan cümlelerdir. Aslında bu tür cümlelerin altında yatan düşünce
genellikle karşısındakine kendi fikrinin doğru olduğunu zorla kabul ettirme çabasıdır.
Bu insanlar gerçekte son derece bozuk mantık örgülerine sahip oldukları halde
karşısındakilere mutlaka düşüncelerini kabul ettirmek için tartışmaya girer,
bu uğurda küser, darılır ve çocuklanırlar.
Şeytan Takipçilerini Azaba SürüklerBir insanın ilgi çekme çabası, Kuran ahlakına hiçbir şekilde uymadığı ve şeytani
fikirlere dayandığı için hiçbir zaman istenilen sonuçları vermeyecektir. Aksine nefsin
destekçisi olan, insanlara kötülüğü ve çirkin davranışları emretmekle görevli olan şeytan,
iman etmeyen ya da zayıf imanlı insanlara fısıldadığı bu tavırlar ile kendisi gibi, kendisine
uyan insanları da cehennem azabına sürükler.
Bu tür kişilerin içine düştükleri zavallı durumu
Yüce Allah bir Kur'ân ayetinde şöyle haber verir:
"Dinlerini bir oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini
mağrur kılanları bırak. Onunla hatırlat ki, bir nefis kendi kazandıkları ile helake düşmesin;
böylesinin Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de
kabul olunmaz. İşte onlar kazandıkları dolayısıyla helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından
dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır."(En'âm Suresi, 70)
2- Kendi Prensiplerinin OlmasıEnaniyetli insanlar, tüm hayatlarını Allah rızasının olmadığı birtakım ideolojiler üzerine
kurarlar ve buna 'hayat felsefesi' adını verirler. Bu ideolojilerinin doğru olduğuna ve kendilerinin
asla hata yapmayacaklarına öylesine inanmışlardır ki sonunda onlara doğrular gösterildiğinde
dahi enaniyetlerinden dolayı bu ideolojilerinden ve hayat felsefelerinden vazgeçmezler.
Konunun daha iyi anlaşılması için kitlesel bir örnek vermek gerekirse, evrimciler bu tür hayat
felsefelerine körü körüne inanan grupların başında gelirler. Tüm kanıtlar canlılarda evrimin
olmadığını göstermesine ve çoğu evrimci de bu gerçeği itiraf etmesine rağmen enaniyetlerinden
dolayı Allah'ın varlığını ve O'ndan başka İlah olmadığını kabul etmek istemezler. Oysa Yüce
Allah bir Kur'ân ayetinde bu tür enaniyetli kişilerin cehenneme boyun bükmüş kişiler olarak
sürüleceklerini şöyle bildirir:
"Rabbiniz dedi ki: "Bana duâ edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten
büyüklenen müstekbirler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir."
(Mu'min Suresi, 60)
3- ÖvünmeleriEnaniyetli insanların gözlerinde büyüttükleri, gurur meselesi yaptıkları zenginlik,
güzellik, mevki, eğitim durumu, kültür, mal ve çocuklar gibi birçok konu vardır.
Söz konusu kişiler bu konuları sık sık gündeme getirip kendi aralarında bir övünme aracı
olarak kullanırlar. Ancak sahip oldukları herşey, Allah'ın kendileri için belirlediği kaderleri
doğrultusunda gelişmektedir. Bundan dolayı gurura kapılmak, gerçekte haksız yere
büyüklenmek olur. Çünkü sahip oldukları herşeyi onlara Yüce Allah bir imtihan konusu
olarak vermektedir. Ahirette de hepsinden tek tek hesaba çekileceklerdir. Bir ayette
bu tür kimseler şöyle haber verilir:
"Kendilerini övgüyle temize çıkaranları görmedin mi?
Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir.
Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar."
(Nisa Suresi, 49)
4- İlgi Çekmeye ÇalışmalarıEnaniyetli insanlar toplum içinde değer kazanmak için açık açık "Ben bundan daha iyisine layığım",
"Bana herkesten fazla sevgi gösterilsin, herkesten daha üstün olduğum hissettirilsin" gibi
ifadelerle bu düşüncelerini dile getirmezler. Ancak değişik hayat tarzları, farklı konuşma üslupları
kullanır veya gençliklerini, güzelliklerini, zenginliklerini, iyi eğitim gördüklerini, yabancı dil bildiklerini
hareket ve konuşmalarına yansıtarak kendilerini diğer insanlardan farklı göstermeye çalışırlar.
Oysa asıl beğenisi kazanılacak ve hoşnut edilecek tek varlık Yüce Allah'tır. Ancak bu kimseler
insanların ilgisini çekmeyi ve onların sevgisini kazanmayı amaç edinirler. Aslında bu kendi
nefislerinin kıskançlık ve kibirini tatmin etmek için kullandıkları bir acizlik göstergesidir.
Şeytan, kendi nefsini ilah edinen (Yüce Allah'ı tenzih ederiz.) bu insanları bu gizli yöntemle
etkilemektedir. Çünkü şeytan bu biçimde ilgi çekmeye çalışan insanları sadece insanların
beğenisini kazanacak davranışlar geliştirmeye yönlendirir. Onları Allah'ı düşünmekten alıkoyar,
Allah'ın hoşnut olacağı Kuran ahlakından uzak yaşamaları konusunda onlara telkinlerde bulunur.
5- Hata Yapmaktan KorkmalarıEnaniyetli insanların sahip oldukları büyüklük gururu, hata yapınca küçük düşecekleri,
insanların gözünde değer kaybedecekleri düşüncesini doğurmuştur. Bu nedenle kendilerini
her türlü hatadan soyutlamaya çalışır, hiçbir hatayı kendilerine yakıştırmaz, kabul etmez,
asla hata yapmayacaklarını düşünürler. Bu tutumları ile sürekli negatif bir hava oluşturdukları
için de, kimse yanlarında rahat edemez; herkes onlarla beraber olmaktan huzursuzluk duyar.
Müminler ise Allah'a karşı acizliklerini bildikleri ve dünyada onlara verilen eksiklikleri
kabul ettikleri için hata yapmaktan korkmazlar. Büyüklük iddiası ile ortaya çıkmadıkları
için eksiklikleri, yanlışları olması onları etkilemez, kusur işlediklerinde ya da kendilerine
hataları söylendiğinde hemen boyun eğer ve Allah'tan bağışlanma dilerler. Çünkü
insanlara karşı "prestijlerini korumak" gibi bir endişeleri yoktur; tek amaçları
Allah'a kul olmak, O'nu razı etmektir. Yüce Allah Kuran'da müminlere şöyle duâ
etmelerini emreder:
"... Rabbimiz, unuttuklarımızdan ya da yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma.
Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine
güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet, bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın.
Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et."(Bakara Suresi, 286)
6-Eleştirilmekten HoşlanmamalarıEleştirilmek, kibirli ve gururlu insanların hiç hoşlanmadıkları bir durumdur. Bu tip insanlara
eleştiri yapıldığında prestijlerini kaybetme endişesiyle mimiklerinin doğallığı bozulur,
ses tonlarında ani iniş çıkışlara rastlanır, doğal hallerinde bulunmayan "tikler" ortaya çıkar.
Bu hal içerisinde rahatlığı, huzuru bir türlü yakalayamazlar. Enaniyet sahiplerinin aksine
müminler ise, kendilerine özellikle ayetlerle bir hatırlatma yapıldığında hemen boyun
eğerler. Nitekim Secde Suresi'nde müminlerin bu özelliği imanın bir göstergesi olarak
bildirilmiştir:
"Bizim ayetlerimize, ancak onlarla kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye
kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayanlar iman eder."
(Secde Suresi, 15)
7- Aşağılık Kompleksi İçinde OlmalarıEnaniyet her zaman gurur ve büyüklenme olarak düşünülmesine rağmen gerçekte
aşağılık kompleksi veya eziklik de bir enaniyet göstergesidir. Bu tip insanlar kendilerini
sürekli olarak diğer insanlardan daha aşağı konumda görür ve bunun ezikliğini yaşarlar.
Aslında bu da kendine benlik vermenin bir çeşididir. Çünkü güzel olmadığını, fakir
olduğunu düşünen kişi kendisinde var olan bu eksikliğin yine kendinde olan bir özellikten
kaynaklandığını zannederek bunu bir eksiklik ve bir kusur olarak görür. Bunu düşünürken
aslında tüm bunları verenin Yüce Allah olduğunu unutur. Müminler ise Allah'ın verdiğine
her zaman razı olurlar ve fiziki özelliklerini ne eziklik ne de enaniyet konusu yaparlar.
Bedenlerinin, mallarının gerçek sahibinin Allah olduğunu, bunlarla denendiklerini, önemli
olanın insanın ruhu ve Yüce Allah'a olan samimi yakınlığı olduğunu bilirler.
8- Sonuç: Enaniyet Şeytanın ÖzelliğidirKibir şeytanın en önemli özelliklerinden biridir. Allah'ın huzurundan da kibiri ve itaatsizliği
yüzünden kovulmuştur. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilmiştir:
"Yalnız İblis hariç. O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu.
Allah Dedi ki: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi?
Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?""
(Sad Suresi, 74-75)
Şeytan, bu hastalığını insanlara bulaştırmak ve mümkün olduğu kadar çok insanı
Allah'ın yolundan saptırıp kendisiyle birlikte cehenneme sürüklemek ister. İnsanları
cehenneme sürüklemek için onların nefislerindeki büyüklenme arzusunu kullanarak
yaklaşır. Bu hastalığa yakalanan bir kimsenin aklı örtülür, şuuru kapanır ve Allah'ın
dosdoğru yolundan uzaklaşır.
İnsanın, şeytanın vasfı olan kibirden kurtulması, "kovulmuş şeytandan Allah'a sığınması",
Allah'ın sonsuz gücünü düşünüp kavraması, bu güç karşısında kendi küçüklüğünü, acizliğini
anlaması ve Allah'a duyduğu saygı dolu korkunun artması ile mümkündür.
İşte bu insanlar Kuran'da bildirilen "temiz akıl sahipleri" olan müminlerdir. Allah onlara
"doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış" vermiştir (Enfal Suresi, 29). Bu anlayış ile müminler,
dünya hayatının çok kısa olduğunu, ahiret için, cennete kavuşmak için hazırlık yapmaları
gerektiğini fark ederler. Böylece nefislerindeki büyüklenme arzusunu da tamamen engeller,
Allah'ın izniyle şeytanın enaniyetinden arınırlar.
Ne söylersem söyleyeyim, beni akılsız, kendinizi akılüstü gördüğünüz için faydam olmayacaktır.
Şu ana kadar en azından yasaklamadığınız ve anlamaya çalıştığınız için teşekkür ediyorum.
Allahtan hepiniz ve kendim için hidâyet diliyorum.
Allah gizli ve açık enaniyetten cümlemizi muhafaza eylesin. İnşâAllah.
Ve's-Selâm.