iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 3. tefekkür dersimiz gıybet

Aşağa gitmek 
+2
sahra
mümine sultan
6 posters
YazarMesaj
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeC.tesi Kas. 20, 2010 11:47 am

Gıybet ve Zararları (Vaaz) 3. tefekkür dersimiz gıybet PrintButton 3. tefekkür dersimiz gıybet EmailButton

Yüce Allah, var ettikleri içinde insanı, en mükemmel olarak yaratmış, ona güzel bir fiziki yapı vermiş, hayatını devam ettirebilmesi için iyiyi kötüden ayırma kabiliyeti olan akıl vermiş, kalbindeki duyguları ve aklında kurguladıkları şeyleri ifade etmesi içinde ilahi bir lütuf olan dil vermiştir. Rabbimiz insanların her husus da iyilikler ve güzellikler içerisinde olmalarını arzu ederken, kendilerine yakışmayacak çirkinliklerinde her çeşidinden uzak durmalarını öğütlemektedir. İnsanoğlunun dilinden çıkan ve kendisine dünya ve ahiret sıkıntısı getiren zararlardan biride gıybettir.
Sözlükte "uzaklaşmak, gözden kaybolmak, gizli kalmak" gibi anlamlara gelen "gayb" kökünden türeyen gıybet, dinî bir kavram olarak, bir kimseden, gıyabında hoşlanmadığı sözlerle bahsetmek demektir.[1] Kur’an-ı Kerimde Yüce Rabbimiz gıybeti yasaklamış ve gıybet edenlerin kardeşinin etini yediği benzetmesi yapılarak insanların bu yanlış davranıştan uzaklaştırmak istemektedir. Nitekim Hucurat Süresinde şöyle buyrulmaktadır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيراً مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌوَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضاً أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَنيَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتاً فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌرَّحِيمٌ
“Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.”[2]
Sevgili Peygamberimizde bir hadislerinde gıybeti şöyle tarif etmektedir. "Gıybet nedir, bilir misiniz?" Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber: "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu. Söylenen ayıpeğer okardeşimde varsa,ne dersiniz?" diye soruldu. "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir," buyurdu.[3]
Gıybetin en önemli özelliği kişinin hakkında bilgi sahibi olmadığı konu hakkında ileri geri konuşmasıdır. Oysaki Allah-u Teala bir ayette bizlere şu tavsiyede bulunmaktadır.
وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً
"Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi, yaptıklarından sorumludur."[4]
İnsan bazen söylediği sözlerin kimse tarafından duyulmayacağı zannına kapılır. Oysaki insanlar tarafından bilinmese bile, insanı yaratan ve dünyada yaptıklarını hesaba çekecek olan Allah-u Teala yarattıklarının neler yaptığını bilmekte ve her insana yapmış olduklarını, konuşmuş olduklarını yazıcı birer melek görevlendirmiştir. Kur’an-ı Kerim bu hususa şöyle işaret etmektedir.
مَا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ
"İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında onu gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın." [5]
İmam Gazali Gıybet hakkında şu önemli bilgileri bizlere aktarmaktadır. Gıybet duyduğu zaman insanın hoşuna gitmeyen, gıyabında yapılan konuşmadır. Söylemiş olduğun şey, ister bedeninde, ister nesebinde, ister ahlâkında, ister fiilinde, ister zihninde, ister bünyesinde olsun hiçbir fark yoktur. Hatta elbisesinde, evinde ve bineğinde bile hoşuna gitmeyen bir eksikliği belirtsen yine gıybet olur. Dil ile söylemek, ancak başkasına Müslüman kardeşinin bir eksikliğini anlattığın ve hoşuna gitmeyen bir vasfını belirttiğin için haram olmuştur. Bu bakımdan ta'rizen kendisinden bahsetmek, açıkça kendisinden bahsetmek gibidir. Bu hususta fiil de söz gibidir. İşaret, îma, dudak bükme, göz kırpma, yazı, hareket ve maksadı belirten her türlü söz, açıkça söylemek gibidir. O halde bunların tümü gıybet ve haramdır. Başkasının durumunu hikâye etmek sûretiyle taklidini yapmak da gıybettir. Aksayarak yürümek veya kişinin yürüdüğü gibi yürümek gıybettir. Yazı ile gıybet de böyledir. Çünkü kalem de bir dildir. Bir kitabın yazarı, belli bir şahıstan bahseden kitabında onun konuşmasını çirkin gösterirse gıybet olur.
Gazali gıybet etmenin sebeplerini şöyle ifade etmektedir. Kızdığı insan için kinini hafifletmek, arkadaşlarına uymak, kendi aleyhine harekete geçeceğini anlayan kişinin atak davranması, kendisine isnat edilen bir kusurdan kurtulma, gösteriş ve övünme isteği, haset, eğlenmek, şakalaşmak, vakitleri eğlenerek geçirmek, hor görmek, şaşkınlığın tezahürü, başkasına acımak ve Allah için gazaplanma görünümü altında gıybet etmek.[6]
Gıybeti mübah kılan sebepler vardır. Bunlar altıdır:
1. Tezallüm: Zulme uğramış bir kimsenin, hükümdar veya hâkim gibi, zâlime karşı kendisine yardımcı olabilecek yetki ve kudrete sahip birine gidip "Falan bana şöyle şöyle haksızlık etti" demesi câizdir.
2. Bir kötülüğün önlenmesi veya bir asînin yola getirilmesini temin için yardım istemek: Kişinin, güçlü olduğunu sandığı bir kimseye gidip sırf bir kötülüğü ortadan kaldırmak niyetiyle, "Falanca şu kötü işleri yapıyor, onu bundan alıkoy" demesi câizdir. Böyle bir niyet taşımazsa, bu yaptığı haramdır.
3. Fetvâ almak: Bir kişinin müftü'ye gidip "Babam, kardeşim, kocam veya falan adam bana zulmetti. Bunları yapmaya hakları var mıdır? Bundan kurtulmamın, hakkımı almamın ve haksızlığı önlememin yolu nedir?" gibi sözler söylemesi, ihtiyaçtan dolayı câizdir. Ancak, "Şöyle şöyle yapan bir kimse veya bir eş hakkında ne dersiniz?" diye üstü kapalı olarak durumu arz etmesi ihtiyata daha uygun ve fazilete daha muvafık olur. Nitekim böyle bir üslupla da maksat hasıl olur. Bununla beraber, inşallah aşağıda zikredeceğimiz Hind'in rivayet ettiği hadiste olduğu gibi haksızlık eden şahsın açıkça söylenmesi de câizdir.
4. Müslümanları şerden sakındırmak ve iyiliklerini istemek (nasihat): Bunun çok çeşitli uygulaması vardır:
a) Hadis râvilerinden ve şahitlerden kusurlu olanları cerhetmek. Bu, müslümanların icmâı ile câizdir. Hatta yerine göre vâcip bile olur.
b) Bir kimse ile dünürlük, ortaklık, komşuluk, alış-veriş vs. yapılmak, emânet bırakmak istenildiği zaman ve benzeri durumlarda kendisine danışılan kişinin bildiğini gizlememesi, aksine, büyük bir hayırhahlıkla bildiklerini olduğu gibi söylemesi gerekir.
c) Dini ve din bilimlerini öğrenmek isteyen birinin, bid'atçı veya günahkâr (fâsık) bir hocadan ders aldığına şâhid olup zarar göreceği endişesine kapılan kimsenin, o öğrenciye öğüt verip hocasının halini açıklaması gerekir. Bu da yine sırf öğüt vermek maksadına yönelik olmalıdır. Bu iş tehlikeli ve yanılgıya açıktır. Çünkü uyarıda bulunan kişi çekememezlik duygusuna kapılmış olabilir. Şeytan onu yanıltabilir. Bu noktada çok uyanık ve dikkatli olmak gerekir.
d) İster ehli olmadığı için, ister günahkâr olduğu için isterse başkaları tarafından yanıltıldığı için yahut daha başka bir sebepten dolayı üstlendiği görevi gerektiği şekilde yapmayan bir yetkilinin durumunu daha üst bir yetkiliye bildirmek suretiyle o görevlinin dürüst hareket etmesini sağlamasını veya onu görevden uzaklaştırarak lâyık olan bir başka kişiyi görevlendirmesini sağlamaya çalışmak, onu buna teşvik etmek câiz ve gereklidir.
5. Fıskı ve bid'atçılığı âşikar olan kimsenin, meselâ açıkta şarap içmek, insanların malına el koymak, haksız öşür almak, haraç kesmek, zorla baş olmaya, başa geçmeye çalışmak, kötü ve gayri meşrû işlere yönelmek gibi tavırlar gösteren kimsenin hakkında konuşmak câizdir. Çünkü kendisi kötülüğünü açığa vurmuştur. Ancak onun açığa vurduklarının dışındaki başka ayıplarının anılması -onların da söylenmesini gerektiren daha başka sebep veya sebepler yoksa- haramdır.
6. Tarif etmek: Bir insan şaşı, topal, sağır, kör ve buna benzer başka lakaplarla biliniyorsa, onu sırf tarif edebilmek için bu lakapları kullanmak caizdir. Ancak bu lakapların, kişinin değerini düşürme amacıyla takılması haramdır. Böyle lakaplarla bilinen kişilerin bu lakaplar söylenmeden tarif ve tanıtımı mümkün olduğu sürece bunları kullanmamak daha doğrudur.[7]
Gıybet dile getirmek dinimizde nasıl yasak kılınmışsa gıybet dinlemekte aynı şekilde yasak kapsamına alınmıştır. Nitekim Yüce Rabbimiz müminlerin vasıflarını bizlere şu şekilde bildirmektedir. “Mü'minler, boş ve faydasız şeylerden yüz çevirirler.”[8] Bir başka ayette ise şöyle buyrulmaktadır.
وَإِذَا سَمِعُوا اللَّغْوَ أَعْرَضُوا عَنْهُ وَقَالُوا لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ لَا نَبْتَغِي الْجَاهِلِينَ
“Boş sözü işittikleri vakit ondan yüz çevirirler ve, “Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size. Selam olsun size (bizden size zarar gelmez). Biz cahilleri istemeyiz” derler.”[9]
Gıybet edildiği zaman aynı ortamı paylaşan insanlar, gıybet edenin yapmış olduğu şeyin hatalı olduğu dile getirilmeli ve bu hatalı şeye devam edilmesini engellemelidirler. Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimizde bir hadislerinde gıybet edenin gıybetini susturmanın kişiye getireceği kıymeti şöyle ifade etmektedir.
منْ ردَّ عَنْ عِرْضِ أخيهِ، ردَّ اللَّه عنْ وجْههِ النَّارَ يوْمَ القِيَامَةِ
“Kim, (din) kardeşinin ırz ve namusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyamet günü o kimseyi cehennemden korur.”[10]
Yukarıda gıybet ile ilgili yapmış olduğumuz izahatlar ışığında gıybetin zararlarını şöyle ifade edebiliriz.
1.Gıybet toplumun huzur ve güvenini zedeleyen bir unsurdur. Toplumda fertlerin birbirlerinin arkalarından konuşmaları sebebiyle kişiler arasında güven ortadan kalkar. Birbirinegüvenmeyen fertlerin meydanagetirdiği toplumda da asla huzur ve güven olmaz.
2.Bir insanı arkasından çekiştirdiğimiz zaman, kendisi yanımızda olmadığından dolayı kendisini savunamaz. Nasıl ki bir ölü kendini savunamazsa yanımızda olmayan bir insanda kendini öyle savunamaz. Bu sebeple ayet-i kerimede “sizden biriniz ölmüş kardeşinizin etini yemek ister mi” ifadesiyle bu husus hatırlatılmaktadır. İşte gıybet de bir ölünün etlerini parçalayıp yemek gibi çok çirkin bir davranıştır.
3.Gıybet kişiye dünya ve ahiret sorumluluğu getirmektedir. Dünyada arkasından gıybet ettiğimiz kişiden helallik almakla mükellefiz. Eğer helallik alınmazsa kul hakkına girileceğinden dolayı, ahirette Sevgili Peygamberimizin bizlere bildirmiş olduğu “Müflis” edenlerden olunacaktır. Ahirette kul hakkının karşılığı ya kazanılan sevabın ödenmesi yada eğer sevap yoksa hakkını yediğimiz insanın günahlarını almamızla olur ki, gıybetin sonucunda kul hakkı, kul hakkının sonucunda ise dünya ve ahiret sıkıntısı vardır.
4.Gıybet, hakkında bilgi olunmayan bir şeyin peşine düşmek demektir ki, buda insana fayda yerine zarar getirecektir.
5.Kur’an-ı Kerim’de her konuşulan şey kayıt altına alındığı ve kayıt altına alınan şeylerden hesaba, sorguya çekileceğimiz bizlere bildirilmektedir. Ahirette sıkıntı çekmemek için dünyada dilimize sahip çıkmalıyız. Dünyada kendisine sahip çıkılmayan bir dilin sıkıntısı ise ahirette çok büyük olacaktır.
6.Kişinin gıybet etmemesi dilini koruması Allah’a ve ahiret gününe imanının tam ve kamil ifadesidir. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde bu hususa şöyle dikkat çekmektedir. "Allah'a ve âhiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun."[11] Şunu da ifade etmekte fayda var ki, hayır söylemek veya sükut eylemek, imanın aslının değil, olgunluğunun göstergesidir.
7. Müslüman’ın en önemli özelliği ise, en üstün vasfı ise dilinden emin olunmasıdır. Gıybet edildiği zaman kişilerin birbirine olan güveni ortadan kalkmaktadır. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde kendisine hangi Müslüman en üstündür sorusuna "Dilinden ve elinden müslümanların emniyette olduğu kimse" cevabını vermiştir.[12]
8.Gıybet eden kişi söylediği söze pek dikkat etmeden söz söylemektedir. Önemsenmeyen bir söz ise, kişiye birçok sıkıntılar getirebilir. Bir hadislerinde Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmaktadır. "Kul, Allah'ın hoşnut olduğu bir sözü söyler, fakat onunla Allah'ın rızâsını kazanacağı hiç aklına gelmez. Halbuki Allah, o söz sebebiyle, kendisine kavuştuğu kıyamet gününe kadar o kimseden hoşnut olur. Yine bir kul da Allah'ın gazabını gerektiren bir söz söyler fakat o sözün kendisini Allah'ın gazabına çarptıracağını düşünmez. Oysa Allah, o kimseye o kötü söz sebebiyle kendisine kavuşacağı kıyamet gününe kadar gazap eder."[13]
9.Dilin korunmasının önemi çok büyüktür. Çünkü dilin korunmaması kalbi katılaştırır. Çok söz söyleyenlerin ise dilini koruma imkanı yoktur. İşte gıybet gibi hususlar kalbin katılaşmasına sebep olmaktadır.
10.Dil kalbin ve aklın aynasıdır. Kişinin maddi ve manevi hayatının tesirlerinin ortaya çıkmasıdır. Bu sebeple dile hakim olmak kalbe ve akla hakim olmak demektir. Bir başka ifadeyle kalp ve akıl ne kadar düzgünse dilde o kadar düzgün olur. Peygamber Efendimiz bu hususu çok güzel bir örnekle zihinlerimize sunmaktadır. "İnsan sabahlayınca, bütün organları dil'e baş vurur ve (âdeta ona) şöyle derler: Bizim haklarımızı korumakta Allah'dan kork. Biz ancak senin söyleyeceklerinle ceza görürüz. Biz, sana bağlıyız. Eğer sen doğru olursan, biz de doğru oluruz. Eğer sen eğrilir, yoldan çıkarsan biz de sana uyar, senin gibi oluruz."[14]
11. Çok konuşan çok yanılmaktadır. Konuşulan şey hakkında konuştuğumuz kişide varsa onun adı gıybettir. Eğer yoksa iftira etmiş oluruz. İkisi de tehlikeli ve sıkıntılı bir durumdur. İftiranın getirdiği zararlar ise, gıybetten daha kötüdür.
12.Gıybet, hüküm olarak haramdır. Bu sebeple gıybet yapmamızın karşılığında kul hakkını yememizin karşılığı olan günahın yanında birde haram bir fiili işleme günahını kazanmış olacağız.
Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz ki, kendimiz için istemediğimiz bir şeyi başkası için yapmamız hiç hoş bir davranış şekli değildir. Çünkü bir insanı arkasından, onun bulunmadığı yerde, kendisinde olan ve fakat duyduğu zaman asla hoşlanmayacağı bir şeyle anmak ve çekiştirmek çok çirkin bir davranıştır. Böyle bir davranış şeklinin bize yapılmasını asla arzu etmeyiz. Bu sebeple bizlerde gıybet denilen bu hastalıktan kurmalı, yapmış olduğumuz gıybetler için Yaratanımızdan tövbe dilemeli ve hak yemişsek ödeşme yeri olan ahiret bırakmadan bu dünyada helallik almalıyız.
Yüce Rabbim bizleri dilimize sahip çıkanlardan, gıybet etmeyenlerden eylesin. Yapmış olduğumuz hataları dergah-ı izzetinde af eylesin.
Allah’a emanet olun. Cumanız mübarek olsun.
Ahmet ÜNAL
Vaiz

[1] Dini Kavramlar Sözlüğü, DİB Yayınları, “Gıybet” maddesi

[2] Hucurat, 49/12

[3] Müslim, Birr 70

[4] İsra, 17/36

[5] Kaf, 50/18

[6]Daha fazla bilgi için bkz. İhya-u Ulumi’d-Din, İmam Gazali, c.III, s. 315-348

[7] Riyazü’s-Salihin, c.VI, s.471-472

[8] Mü’minun, 23/3

[9] Kasas, 28/55

[10] Müslim, Birr, 20

[11] Buhârî, Edeb 31

[12] Buhârî, Îmân 4

[13] Riyazü’s-Salihin, Hadis No:1519

[14] Tirmizi, Zühd, 61

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sahra
Seçkin Üye
Seçkin Üye
sahra


Mesaj Sayısı : 903
Kayıt tarihi : 26/05/10
Yaş : 45
Nerden : KAYSERİ

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeC.tesi Kas. 20, 2010 11:48 am

ALLAH RAZI OLSUN ABLAM EMEĞİNE SAĞLIK.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeC.tesi Kas. 20, 2010 1:39 pm

aminn rabbim dilimizi gıybetten muhafaza eylesin amin...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeC.tesi Kas. 20, 2010 1:49 pm

(Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina edip tevbe eder de, [bir daha yapmazsa], Allahü teâlâ onun tevbesini kabul eder. Gıybet edilen, gıybet edeni affetmedikçe, affolmaz.) [İbni Ebid-Dünya, Deylemi, Taberani, Beyheki, Tergib ve Terhib, İ. Şarani, İ. Gazali]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeC.tesi Kas. 20, 2010 2:16 pm

Gıybet, insanın sevaplarının azalmasına, başkasının günahlarının kendine verilmesine sebep olur Bunları her zaman düşünmek, gıybet etmeye mani olur (İslam Ahlakı)
Gıybet, insanın sevaplarının azalmasına, başkasının günahlarının kendine verilmesine sebep olur..
(Miraca çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm "Bunlar kim" dedim Cebrail aleyhisselam, "Gıybet ederek insanların etini yiyen, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir" dedi) [Ebu Davud]

(Kıyamette bir kimse, sevap defterinde, yapmadığı ibadetleri görür "Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır" denir) [Harâiti]

(Bir cemaat içinde bulunurken, bir kimse hakkında gıybet edildiğini görürsen, o kimse için yardımcı ol Ve cemaatı da ondan men etmeye çalış veya oradan kalk git) [İEbiddünya]

(Bir kimsenin yanında din kardeşi gıybet edilir de, yardıma muktedirken ona yardım etmezse, Allahü teâlâ o kimseyi dünya ve ahirette rezil eder) [İbni Ebiddünya]

(Kıyamette, sevap defteri açılan bir kimse, "Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım, burada yazılı değil" der "Onlar, silinip gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı" denir) [İsfehani]

(Gıybet edeni dinleyen de günahta ortaktır) [Taberani]

(Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir Kişi zina edip tevbe eder de, [bir daha yapmazsa], Allahü teâlâ onun tevbesini kabul eder Gıybet edilen, gıybet edeni affetmedikçe, affolmaz) [İbni Ebid-Dünya, Deylemi, Taberani, Beyheki, Tergib ve Terhib, İ Şarani, İ Gazali]

(Miracda göğüslerinden asılarak azap edilenleri gördüm “Bunlar, kaş göz işaretiyle alay ve gıybet edenlerdir” dendi Nitekim Kur’anda, [mealen] şöyle buyuruluyor: (İnsanları arkadan çekiştirip, kaş göz ile alay edenlerin vay haline!) [Hümeze1] (Beyheki)

(Miracda, Cehennemde kokmuş leş yiyenlerin kim olduğunu sordum “Bunlar, gıybet ederek insanların etlerini yiyenlerdir” dendi) [I Ahmed]

(Gıybet ve kovuculuk, kişinin imanını zayıflatarak yok eder) [İsfehani]

(Cehennemden en son çıkan, gıybetten tevbe edendir Cehenneme ilk giren, gıybetten tevbe etmeden ölendir) [RNasıhin]

(Gıybet, etmek leş yemekten daha kötüdür) [İHibban]

(Biri için söylenen kusur, onda varsa, gıybettir, yoksa iftira olur) [Müslim]

(Gıybet edenin duası kabul olmaz) [Şir’a]

(Gıybet eden Cehennemliktir) [İsfehani]

(Dört kişinin, çektikleri şiddetli azaptan, Cehennemdekiler rahatsız olur Biri, ateşten bir tabut içindedir, ikincisi bağırsaklarını yerde sürür, üçüncüsü kan ve irin kusar, dördüncüsü kendi etini yer İlki borçlu olarak öldü İkincisi idrardan sakınmazdı Üçüncüsü, müstehcen konuşurdu Dördüncüsü, gıybet ve kovuculuk ederdi) [Taberani]

Yeni defnedilen iki ölü için Resulullah efendimiz buyurdu ki: (Şimdi onların kabirleri ateşle dolduruldu, azap içindedir Feryatlarını insan ve cinden başka her mahluk işitti Eğer gizleyebilseydiniz, benim işittiklerimi siz de işitirdiniz Bunlardan biri, idrardan sakınmazdı, öteki de, insan eti yerdi [gıybet ederdi]) [İAhmed, İbni Cerir]

(Gıybetini yaptığı kişi, gıybet edeni affetmedikçe, mağfiret olunmaz) [Deylemi]

Gıybet olunanın bundan haberi yoksa, tevbe ve istiğfar etmekle ve ona hayır dua etmekle affolur (Ya Rabbi beni de, gıybetini ettiğim kişiyi de affet) diye dua etmelidir! İki hadis-i şerif meali :
(Gıybetin kefareti, gıybet edilenin mağfireti için dua etmektir) [İbni Lâl]

(Gıybet eden, gıybet edilen için mağfiret dilerse gıybet günahına kefaret olur) [Hatib
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeC.tesi Kas. 20, 2010 2:26 pm

Başkalarının gıybetimizi yapma sebeplerini nasıl yok ederiz? İnsanlar niçin gıybet yapıyorlar? İşte çözümler:

• Gıybet yapmamak: Gıybet edenin gıybeti yapılacaktır. Dilimizi gıybete karşı dişlerimizin ardına hapsedersek, başkalarının gıybetlerini dahi önleyebiliriz. Dilini tutanla alay etmeye kalkanın kalbine, gizli bir elem ve hatta korku ilham edilecektir. En güvenlisi susmaktır; övmeyeceğimiz kimsenin gıyabında konuşmamaktır.

• Övünmemek ve başkalarını küçümsememek: İnsanlar başkalarının övünmelerini veya huzurlarında küçülmeyi kabullenemezler. Aramızdaki eşitliği bozduğumuzda, izzetlerini korumak için bizi aşağılama ihtiyacı duyacaklardır. Başarılarımızı, hizmetlerimizi gizleyemeyiz, gizlememeliyiz; tecrübelerimiz dostlarımıza model olacak ve onları heyecanlandıracaktır. Ama anlatırken kendimizi onlardan büyük görüyorsak, içimizde onlara yönelik bir küçümseme varsa, bu duygu algılanacak; bu durum vücut dilimize ve konuşmamıza da yansıyacaktır. Âlimin ilmine saygı göstermeli; ama çocukla da çocuklaşabilmeliyiz.

• Kıskanmamak/kıskandırmamak: Kıskandığımız insanın güzel vasıflarını reddederiz; göreceği zarardan mutluluk duyarız. Kıskandırmanın inceliklerini burada sıralamak zor; en basit formülü şudur: Kimseyle rekabet etmeyen, başarıyı sonuçlar olarak değil, niyetler ve gayretler olarak gören insan kıskanamaz ve haklı şekilde kıskandıramaz. “Kıskandırmayayım” diye hizmetlerini gizlemek ve hiçbir şey yapmıyormuş gibi bir izlenim vermeye çabalamak, ihsana nankörlüktür; insanları başarılı modellerden mahrum etmektir, insanlara pısırık bir örnek sunmaktır. Kıskançlığın olmadığı yerde sadece takdir, sevgi, saygı ve muhtemelen gıpta vardır. Temiz bir ruh, kardeşine dua edip destek olduğunda, iyiliğine ortak olacağını bilir ve kıskanmaz.

• İkiyüzlü olmamak: İnsanlar çıkarlarının veya korkularının etkisi altında ikiyüzlü davranmaya kalkışabilirler. İkiyüzlü olmayanın gıybetini yapmaktan korkarsınız; ikiyüzlünün gıybeti ise çok kolay ve pervasızdır. Dahası, ikiyüzlü olmayanın kendisi de kolaylıkla gıybet yapamaz. Çıkarlarını düşünerek iki yüzlü davrananlar, çıkarlarından mahrum olmakla cezalandırılacaklar. Basit korkuları nedeniyle ikiyüzlülüğe teslim olanlar, dayanılmaz korkularla yüzleşecekler.

İki yüzlülük, hiç bir başarının, hiç bir kazanımın, hiç bir mutluluğun yolu olmamıştır. İkiyüzlülük insanda ne şeref bırakır, ne irade ve ne de cesaret... Bir insanın yüzüne gülüp onu takdir eden, gıyabında sözü geçtiğinde aynı şeyi yapmıyorsa ikiyüzlüdür. İnsanlara ikiyüzlülük yapan şüphe etmesin ki, ruhu Yaratıcısına da ikiyüzlülük yapıyordur.

• Kendini temize çıkarmamak: Kişisel kusurlarını reddeden insan, kusur işlediğinde suçu başkasına atacak; en azından, “Onun yüzünden yaptım” diyecektir. Böyle insanlar, başkalarını öfkelendirecek, üzecek ve haklarında gıybet yapılmasına yol açacaklardır. Kusurumuz varsa derhal kabul etmeli; başkasının suçu varsa bile, başkalarını suçlamakla vakit geçirmemelidir. Çünkü, hakkın dağıtılmadığı yerde, suçlunun kim olduğunun bilinmesinin hiçbir pratik faydası yoktur.

• Eğlence için aşağılamamak: Kimi insanlar Firavun gururuna sahiptirler. Ben merkezlidirler ve kişisel çıkarlarından başka odakları yoktur. Onların tek zevkleri başkalarını eğlence için aşağılayıp durmaktır ve bu onların hastalığıdır. Bu tür insanları insan yerine koyup muhatap olanlar, aynı geleceği paylaşacaklardır.

• Üzüntü veya öfkeye teslim olmamak: Kimi zaman da kişinin işlediği kusura üzüldüğümüz için, iyilik zannıyla gıybetini yaparız. Bazen de bu kusur nedeniyle öfkeleniriz ve kalbimiz bu duyguların etkisi altında onu manen cezalandırmak için aşağılamak ister; dilimizi tutamayız. Üzüntü, öfke veya infialin dostlarımızı ânında harcamamıza yol açmaması gerekir. Zira gün gelir, haksızlık yaptığımızı algılar, pişman oluruz.

• Alışkanlığa direnmek: Hayatımız boyunca yaşadığımız aşağılanmalar, gıybeti ruhumuza sindirmiş ve bizim için güçlü bir alışkanlığa dönüştürmüş olabilir. Ailede, mahallede, okulda, askerde, işte ve her yerde sürekli küçümsenmişsek, insan onurunu korumanın değerini idrak etmemiz zordur. Bu tür alışkanlıkları teşhis etmeli ve karşımıza almalıyız.

• Gıybet salgınına karşı korunmak: Önemli bir nokta da gıybetin içinde yaşadığımız toplumun hemen tüm bireylerine veba gibi bulaşmasıdır. TV ve gazeteler her gün gıybetle siftah yaparsa, her sabah işler gıybet seanslarıyla başlarsa, en içten dostlarımız gıybetin içerisine ölümüne saplanmışlarsa, virüsü kapmadan günün akşamına ulaşmak son derece zordur. Gıybetten ancak konuşma özürlünün kurtulabileceğini bilmeli ve gıybet karşısında çok katı ve dikkatli olmalıyız.

• Failleri gizlemek: Gıybetten korunmanın susmaktan sonra gelen en kestirme yoludur. Kötülüğü sahibinden soyutlayarak zemmedersek gıybet yapmış olmayız. “Adamın birisi sürekli yalan söylüyordu, bir tanıdığım sürekli burnunu karıştırıyordu...” Bunlar şükür ki gıybete bir şartla girmezler: Sizi dinleyenler o kişinin kim olduğunu tahmin edemiyorlarsa gıybet değildir; ama vasıflarından tanımaları hâlinde ismini söylemeseniz de gıybete girer. Kişinin kendisi kendini tahmin etse sorun değil, birisi burnunu karıştırıyorsa, bunu herkes de yapabilir. Ancak isimler meçhul olduğunda bile, iftira, aşağılama gibi şeyler her hâlükârda yasaktır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ykmz
Medaratör

Medaratör
ykmz


Mesaj Sayısı : 820
Kayıt tarihi : 12/04/10

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeC.tesi Kas. 20, 2010 4:21 pm

• İkiyüzlü olmamak: İnsanlar çıkarlarının veya korkularının etkisi altında ikiyüzlü davranmaya kalkışabilirler. İkiyüzlü olmayanın gıybetini yapmaktan korkarsınız; ikiyüzlünün gıybeti ise çok kolay ve pervasızdır. Dahası, ikiyüzlü olmayanın kendisi de kolaylıkla gıybet yapamaz. Çıkarlarını düşünerek iki yüzlü davrananlar, çıkarlarından mahrum olmakla cezalandırılacaklar. Basit korkuları nedeniyle ikiyüzlülüğe teslim olanlar, dayanılmaz korkularla yüzleşecekler.

İki yüzlülük, hiç bir başarının, hiç bir kazanımın, hiç bir mutluluğun yolu olmamıştır. İkiyüzlülük insanda ne şeref bırakır, ne irade ve ne de cesaret... Bir insanın yüzüne gülüp onu takdir eden, gıyabında sözü geçtiğinde aynı şeyi yapmıyorsa ikiyüzlüdür. İnsanlara ikiyüzlülük yapan şüphe etmesin ki, ruhu Yaratıcısına da ikiyüzlülük yapıyordur.

Allah razı olsun mümine sultan.. Kendimi muhasebe ettim yazında inşAllah hata yapmayız bu konu çok önemli ama şunu da söyleyim ben insanların kaç tane yüzü olduğunu çözemiyorum bazen...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimePaz Kas. 21, 2010 1:22 pm

güncel........
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Medine Gülü
Yeni Üye

Yeni Üye



Mesaj Sayısı : 65
Kayıt tarihi : 29/09/10
Yaş : 49
Nerden : rize

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimePaz Kas. 21, 2010 2:00 pm

ALLAH RAZI OLSUN..HZ. MUHAMMED (SAV)EN GÜZEL VASIFLARINDAN BİRİ EMİN OLMASIYDIKİ,,O DEDİYSE DOĞRUDUR,,,,DENMESİNDE EN ÖNEMLİ VASFI,,ABDÜLKADİR GEYLANİ HAZRETLERİ YALAN SÖYLEMEZDİ,,KISSALARIYLA AÇIK,,,...İNSAN KENDİNİ BAŞKALARININ AYNALARIYLA DA GÖRMELİ,,,,İNANCI NE OLURSA OLSUN KENDİNDEN HABERDAR OLMALI,,AMA ELHAMDÜLLİLAH MÜSLÜMANIM DİYENE YAKIŞMAYAN TASAAVURLARDAN,,YÜZE SÖYLEYEMEDİĞİNİ,,,ALLAH HER ANIMIZA VAKIF Kİ ,,ŞEHADET EDERİZ,,,,ÇIKARLAR İÇİN SUSAN DİLLERİN DE KONUŞAN DİLLERİN DE ŞERRİ BÜYÜK,,,FİTNE ,GIYBET ,İFTİRA GERÇEK MÜMİNİN VASFI OLAMAZ....MUHAKKAKKİ BİR HESAP SAATİ VARDIR VE GELECEKTİR...İMTİHAN ALEMİNDE ELBETTE İŞİMİZ KOLAY OLMAYACAK ,,,GÖZÜN,DİLİN VE HER TÜRLÜ NEFSİN (KENDİMİNKİ BAŞTA)ŞERRİNDEN HAKKA SIĞINIRIM....ELİNİZE SAĞLIK MÜMİNE SULTAN....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Emir Sultan
Medaratör

Medaratör
Emir Sultan


Mesaj Sayısı : 1130
Kayıt tarihi : 16/01/10
Nerden : Lefkoşa/k.k.t.c.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimePaz Kas. 21, 2010 2:08 pm

"Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi, yaptıklarından sorumludur."

Selamün Aleyküm,Allah Razı Olsun güzel kardeşim,yine çok güzel bir paylaşım yapmışsın,Allah Senden Razı Olsun.Emeğine Sağlık,Ellerine Sağlık.Cenab-ı Allah'ım senden Gani Gani Razı Olsun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gece001
Yeni Üye

Yeni Üye
gece001


Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 09/11/10
Yaş : 49

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimePaz Kas. 21, 2010 2:44 pm

Emeklerinizden dolayı Allah c.c. sizden razı olsun kardeşlerim. Bizde naçizane birşeyler yazmak isteriz.
Yanlışımız olursa affola...

Gıybet ve iftira


Türkçe karşılığı “çekiştirme” olan gıybeti, Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır.” diye tarif etmiş, “Din kardeşinin yüzüne karşı söylemediğin şeyi ardından söylemen gıybettir.” (Ebû Davud) buyurmuştur.

Dolayısıyla bir kimsenin bedeni, soyu, ahlâkı, işi, sözü, dini, dünyası, elbisesi, evi, arabası velhasıl her şeyiyle ilgili, işitince üzüleceği bir kusuru arkasından söylemek gıybettir.

Eğer hakkında konuştuğumuz kişi yanımızda olsaydı cümlelerimizi değiştirme ihtiyacını hissedecek miydik? Cevabımız evet ise, -doğruyu söylemek kaydıyla- bu yaptığımızın adı gıybettir. Söylediklerimiz onda yoksa ayrıca bir de iftirada bulunmuş olacağız ki, bu daha da büyük bir fecaattır.

O bakımdan, bir müslümanın gözüyle görmediği, kulağıyla duymadığı, inceleyip araştırmadan başkalarına naklettiği dedikoduların iftiraya dönüşmesi işten bile değildir. Dilden dile dolaşan bir sözün değişime uğramadan tam olarak doğruyu ifade etmesi çok zordur. “Her duyduğunu nakletmesi, kişiye yalan olarak yeter.” (Müslim) buyrulmuştur.

Dinleyen, hakkında konuşulan kişiyi tanımıyorsa gıybet olmaz. Kâfirin gıybetinin ise caiz olup olmadığı ihtilaflıdır. Fakat mal, can, ırz ve dini için müslümanlar tarafından güvence verilmiş olan Ehl-i Kitap (Yahudi ve Hıristiyan) Alimlerin gıybetini yapmak da caiz değildir.

Allah c.c. bizleri muhafaza etsin her ikisinden de...
Selamunaleyküm
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimePtsi Kas. 22, 2010 10:21 am

gıybet mi ağır suçtur, iftira mı? sürpriz bir cevap bekliyor sizi!
3. tefekkür dersimiz gıybet 0hnm00sgiybet%281%29
Gıybet mi ağır suçtur, iftira mı? Cevabı açık: elbette ki iftira! İftirada kardeşini kendisinde olmayan kötü sıfatla anıyorsun. Zaten bunu yüzüne karşı da söyleyemezsin. Gıybette ise hiç olmazsa doğruyu söylüyorsun. Arkadan konuşuyorsun ama kendini haklı bile görebiliyorsun. Gıybet işte bu özelliği dolayısıyla özür dilenmesi çok daha zor bir suçtur. Gıybet için hellalik dilemek iftira için helallik dilemekten çok daha utandırıcıdır. Niye mi?

Birincisi: Gıybet için özür dilemeye yeltenmek çok daha zordur. Gıybette, söylediğini zaten doğru bildiğin için, gıybet edilen hakkında senin söylediğinden aykırı bir gerçeklik çıkmayacaktır. Yani kardeşin sen onu gıyabında nasıl andıysan öyledir zaten. Söylediklerin doğru çıktığı için, vicdanın özür dileme konusunda daha az tahrik olacaktır. Belki hiç azap duymayacaktır. Ama iftirada söylediğinin aksi çıktığı için, en başından vicdan azabın seni özür dilemeye zorlayacaktır. Şu durumda, gıybetin istiğfarı iftiranın istiğfarından daha geç gelir, daha güç gerçekleşir.
İkincisi: Gıybetin için gıybet ettiğin kişiyle yüzleşmen çok daha zordur. Çünkü helallik istemek için suçunu itiraf ettiğinde, sen kendi gıybet suçunla yüzleşeceksin ve kendini utandıracaksın. Ama gıybetine konu olan sıfat kardeşinde de gerçekte var olduğundan onu da kendi kusuruyla yüzleştireceksin. Özrünle kendini ve kardeşini birlikte utandıracaksın. Ayrıca, onu utandıracak olman seni daha da utandıracağından özür dilemenin önündeki psikolojik eşik çok daha yüksek olacaktır. Ama iftirada, sen sadece kendini utandırırsın. Kardeşin için zaten kendisinde olmayan bir kötülükten senin gözünde aklandığını öğrenmekle, utanmak yerine sevinebilir. En fazla kızabilir. Kızdırmak ise utandırmaya kıyasla daha kolay göze alınır. En azından kardeşini utandıracak olmanın seni daha utandırması gibi elini kolunu bağlayan bir özelliği yoktur.

Kabul: İftira atmak, gıybet etmekten çok daha ağır bir suç. Ama gıybet için özür dilemek iftira için özür dilemekten çok daha zor geliyorsa, iftiradan korktuğumuzdan çok daha fazlasıyla gıybetten sakınmamız gerekiyor değil mi?

SENAI DEMIRCI HOCADAN
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeSalı Kas. 23, 2010 11:51 am

güncelll
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

3. tefekkür dersimiz gıybet Empty
MesajKonu: Geri: 3. tefekkür dersimiz gıybet   3. tefekkür dersimiz gıybet Icon_minitimeÇarş. Kas. 24, 2010 2:57 pm

gıybet-Babam bana bir hikaye anlattı; dedi ki:
Gönderilen peygamberlerden biri bir rüya görür; rüyasında kendisine şöyle denir:
-"Sabah olunca , karşına ilk çıkanı ye. ikinci çıkanı sakla üçüncü çıkanın dileğini kabul et dördüncü geleni üzme. Beşinciden de kaç."
Sabah oldu; dışarı çıktı. Yola koyulup gitti. Karşısına bir dağ çıktı. Bu koca dağı görünce şaşırdı. Kendi kendine şöyle dedi:
-Rabbim bana bunu yememi emretti.
Sonra , şöyle dedi:
-Rabbim bana gücümün yetmeyeceği bir şeyi emretmez. Onu yemeğe karar verdi. Dağa doğru yürüdü. Yaklaştıkça dağ küçüldü. Tam yaklaştığı zaman koca dağ bir lokmaya dönüşmüştü. Onu tutup yedi, Baldan tatlı buldu. Allah'a hamdetti, yürüyüp gitti. Karşısına altından bir leğen çıktı.
Şöyle dedi:
-Rabbim , bunu da saklamamı emretti.
Bir çukur kazdı. onu gömdü. Yürüdü, az gittikten sonra dönüp baktı. Leğen toprak yüzüne çıkmıştı. Geri döndü, tekrar gömdü Biraz gitti; baktı ki, yine çıkmış bir daha gömdü, yüne toprak üstüne çıktı. Kendi kendine:
-Ben emredileni yaptım, diyerek bırakıp gitti.
Karşısına bir kuş çıktı. Peşinden bir şahin onu kovalıyordu.
Kuş ona şöyle dedi:
-Ey Allah'ın peygamberi, beni sakla. Bana yardım et. Onu aldı. Koynuna sakladı.
Peşinden şahin geldi; şöyle dedi:
-Ey Allah'ın peygamberi, ben açım. Sabahtan beri de bu kuşun peşindeyim. Onu yakalamak istiyorum. Kısmetime engel olma.
Kendi kendine şöyle dedi:
-Üçüncünün dileğini yapmam emri verildi. yaptım. Dördüncüyü üzmemem emredildi. Şimdi ne yapacağım.
Bu işe şaştı. Sonra bıçak aldı;kendi uyluğundan bir parça et kesti.
Şahine attı; o da kapıp kaçtı.
Daha sonra kuşu saldı. Bundan sonra, yürüyüp gitti. Kokmuş bir leş gördü. Onu da bırakıp kaçtı.
Akşam olunca şu duayı yaptı:
-Ya Rabbi, emrini yerine getirdim. Bu işlerin manası ne se bana bildir.
Daha sonra, rüyasında şöyle anlatıldı.
-Birinci görüp yediğin öfkedir. Önce koca bir dağ gibi görülür; sabırla öfke yutulursa, baldan tatlı olur.
İkincisi iyi amelindir. Ne kadar saklarsan sakla; yine meydana çıkar.
Üçüncüsü, sana bırakılan bir emanettir, ona hıyanet etme.
Dördüncüsü şudur: Bir insanin sana bir dileği ulaşırsa, onu yerine getir; isterse sana lâzım olan bir şey olsun.
Beşincisi gıybettir. İnsanların gıybetini edenlerden kaç.
Şüphesiz herşeyi bilen Allah'tır.


BU DÜNYANIN CEFASINDAN SEFASINA SIRA GELMEZ, GAFİL OLMA İLME ÇALIŞ GİDEN GÜNLER GERİ GELMEZ..
BİZİM YOLUMUZ İMAN, İSLAM VE AHLAK-I MUHAMMEDİ'YEYİ AŞILAMAKTAN İBARETTİR.
GAYE: RIZA-İ İLAHİDİR.
VASİYETİM OLSUN; TEFRİKAYA DÜŞMEYİNİZ. KAVMİYET GÜTMEYİNİZ. EHLİ SÜNNETİN GAYRİ OLAN YANLIŞ YOLLARA SAPMAYINIZ....
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN (K.S)
[/size][/size][/url]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
3. tefekkür dersimiz gıybet
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 5.tefekkür dersimiz Sabır
» 2.tefekkür Dersimiz Marifetullah
» HANGiSi daha HAYIRLIDIR ?tefekkür dersimiz
» 4.tefekkür dersimiz Sözlerimize edep elbisesi giydirmeliyiz
» 5.TEFEKKÜR dersimiz kadınlar neden örtünmek istemez?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

bynokta Kafe - Eğlence ve Duygu Dünyası

 :: Anılarınız, Hatıralarınızm Yazılarınız Ve Paylaşmak İstedikleriniz
-
Buraya geçin: