iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Temiz Toplum Özlemi

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
sevban
Normal Üye

Normal Üye
sevban


Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 29/04/10
Nerden : esfele safilinde

Temiz Toplum Özlemi Empty
MesajKonu: Temiz Toplum Özlemi   Temiz Toplum Özlemi Icon_minitimeCuma Nis. 30, 2010 1:17 pm

Müslüman’ın Dünyevileşme İmtihanı

Özellikle son yıllarda pozitivist anlayış, insanı inançlardan ve ahiret bilincinden uzaklaştırmıştır. Günümüzde birçok değer yargısı değişmekte ve ahlâkî bir erozyon hızla devam etmektedir. Dünyevileşen insanın elinden tutulup Rabbiyle buluşturulması ve tekrar ona ahiret bilincinin verilmesi gerekmektedir. Her türlü kötülüğün temelinde inançsızlık vardır. Özellikle ahiret bilincinden uzaklaşan insanlar daha kolay kötülük yapabilmekte ve günah işleyebilmektedir.


Dünyevileşme gün geçtikçe artmakta, insanlar zevk peşinde koşmaya başlamakta ve sadece tatmin arayışına girmektedirler. Dünyevileşen günümüz insanı, nefsini tatmin için her türlü yola başvurmaktadır. Zevk ve sefâ, insanımızı hızla tembelliğe, atâlete, köşe dönmeciliğe itmektedir. Zevk kültürü, insanlar arası ilişkileri bir mücadele zemininde ele almaktadır.

Günümüz inanan insanları olarak biz de öyle bir hâle gelmişiz ki, önceliklerimiz tamamen değişmiştir. İnsanın dünya ve ahiret hayatı adına birinci sırada yer vermesi gerekli olan şeyler, maalesef olması gereken konumda değildir. Her nedense günümüz insanları, en çok düşünmeleri gerekli olan şeyleri en az düşünür hale gelmişler. En önemli ve hiç unutulmaması gereken şeyleri de en son sıraya koymuşlardır.

Mesela, insanın hiç unutmaması gereken şeyler;
- Allah’ın varlığı, birliği, büyüklüğü ve O’nun rızası,
- Dünya hayatının geçici olduğu ve bir gün gelip her canlı gibi ölümü tadacak olmamız, olması gerekirken bizler, bu hususları hiç hatırımıza getirmiyoruz. Bu dünyada ebedî olarak yaşayacakmışız gibi hareket ediyoruz.

Çare; Allah’ın Kitabında

Temiz toplum arayışlarının arttığı son yıllarda, insanlar büyük bir ahlakî erozyona uğramışlardır. Bugün toplumumuzda cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, kapkaç gibi suçlar yaygın bir hal almıştır. İnsanlarda helal-haram mefhumu adeta kalmamıştır. Bugün insanlar cebine para girsin de nereden nasıl girerse girsin düşüncesindedir. Çalışmadan, emek sarf etmeden köşe dönmenin yollarını aramaktadırlar.

Günümüz insanının problemleri kanaatimizce şunlardan kaynaklanmaktadır:

1. Allah’tan gereği gibi korkmamak,
2. Ahireti ve hesabı unutmak,
3. Doğru ve dürüst olmamak,
4. Güvenilir olmamak,
5. Çalışmamak, tembellik etmek.

İnsanları dünya ve ahiret saadetine kavuşturmak için indirilmiş olan Kur’an, günümüz insanlarının problemlerine ışık tutmakta ve çözüm yolları göstermektedir.

Yukarıda saydığımız hususlara Kur’an’dan şu şekilde çareler bulmaktayız: Ahzab suresi 70.ayette Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin. (Böyle davranırsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzab, 33/70-71)

Bu ayetlerde inananların dünya ve ahiretteki mutluluk ve huzuru iki madde halinde özetlenmektedir.
a) Allah’tan saygı ile korkmak ve emirlerine karşı gelmekten sakınmak.
b) Her hâlukârda doğru söz söylemek ve dürüst olmak.

Bu iki madde, âdeta İslam ahlâkını bütünüyle içine almaktadır diyebiliriz. Çünkü kim Allah’ın emir ve yasaklarına riayet ederek O’ndan hakkıyla korkar, daima doğru söz söyler ve dürüst olursa, Allah onun işlerini düzene sokar ve o kimse ilahî mağfirete nail olur.

“Kim Allah ve Rasulüne itaat ederse işte onlar, Allah’ın nimetlerine mazhar ettiği nebiler, sıddıklar, şehitler, sâlih kişilerle beraber olacaklardır. Bunlar ne güzel arkadaşlardır.” (Nisa, 4/69)

1. Allah korkusu: Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ona beklemediği yerden rızık verir…” (Talak, 65/2, 3)

2.Doğru sözlü olmak: Her zaman ve her konuda ilkesel olarak doğru söz söylemek, hangi durumda olursanız olun maksadı açık, yerinde ve mümine yakışan söz söylemek, Hak’tan asla ayrılmamak gerekir.

Cennet Ehlinin Ahlakı

Nitekim Allah Resulü (sas), bir hadislerinde şöyle buyurur: “Bana şu altı şey hakkında söz verin ben de cennete gireceğinize dair garanti vereyim:
- Konuştuğunuz zaman doğru konuşun.
- Söz verdiğiniz zaman sözünüzü yerine getirin.
- Emanette emin olun.
- Irzınızı, namusunuzu koruyun.
- Gözlerinizle harama bakmaktan sakının.
- Ellerinizi haramdan uzak tutun.”(1)

Nesefî de şöyle demiştir: “Doğru söz söylemek ve dili muhafaza etmek her iyiliğin başıdır.”(2) Ahmet Yesevî de: “Kötülükten korunmak istiyorsan eline, diline, beline sahip ol...” demiştir.

Burada Asr-ı Saâdetten çok güzel bir doğruluk örneği sunmak istiyorum: Hz. Ömer, hilâfeti döneminde insanların durumlarını öğrenmek için geceleri Medine sokaklarında dolaşırdı. Bir gece Medine sokaklarında dolaşırken bir kadının kızına şöyle seslendiğini işitir.
— Kızım, yarın çarşıda satacağımız süte biraz su kat.
Kız:
— Anneciğim, bu işin dinen yasak olduğunu bilmiyor musun? Nitekim Müminlerin Emiri Ömer de süte su katılmasını yasakladı.
Anne:
— Kızım sen suyu ilave et, korkma, Ömer bizi nereden görecek.
Bu duruma son derece üzülen kız:
— Ama anneciğim Ömer görmese de Allah görüyor ya!

Bu karşılıklı konuşmayı dinleyince kızdaki Allah korkusu, Ömer’in çok hoşuna gitmişti. Daha sonra evine dönünce bu ailenin kim olduğunu öğrenen Hz.Ömer, o kızı oğlu Âsım’a istemiştir. İşte Hz. Ömer’in gece gezintisi oğlu Âsım’ın bu kızla evlenmesine vesile olur. Bu evlilikten Ömer b. Abdülaziz’in annesi Ümmü Âsım dünyaya gelir. Yani, o Allah korkusuyla dopdolu olan genç kız, âdil halife Ömer b. Abdilaziz’in ninesidir. Ömer b. Abdilaziz ise, tarihte ikinci Ömer olarak şöhret bulmuştur. (3)

İşte Allah korkusuyla dolu olan kadınların büyütüp yetiştirdiği çocuklar, adâletiyle ün kazanan devlet başkanı ve âlimler olurlar. Şunu unutmamak gerekir ki, her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir büyük kadın vardır.

Bir doğruluk örneği de günümüzden sunalım: Ülkemizde bir şehirde kaçak elektrik kullanan bir ailenin kızı, şöyle diyerek fetva soruyor:
- Hocam! Evimizde uzun zamandan beri kaçak elektrik kullanılmaktadır. Anne ve babamı: “Ey babacığım ve anneciğim! Bu yaptığımız kanunen yasaktır, suç işliyoruz. Dinen de helâl değildir.” Diyerek birçok kez uyardım. Fakat bir türlü onları bundan vaz geçiremedim. Bu kaçak elektrikle su ısıtıyoruz abdest alıyoruz, namaz kılıyoruz. Bu aldığımız abdest ve kıldığımız namaz sahih oluyor mu?

İşte ülkemizden içinde Allah korkusu olan ve doğru sözlü bir mü’min kızımızın îtirafları böyledir. Demek ki, Allah korkusu ve doğru sözlülük insanı bu derece mükemmel bir hâle getiriyor. Toplumumuzda bu şuurda insanların sayısı çoğaldıkça mutlaka birgün düzlüğe çıkacağız.

Her Müslümanın Görevi

Toplumumuzdaki problemlerin çözümü için insanlarımızda toplumsal duyarlılığın artması gerekir. Bu toplumda yaşayan her fert toplumsal sorunlarla ilgilenmek durumundadır. “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” felsefesi artık terk edilmelidir. Şu husus çok iyi bilinmelidir ki, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak bir toplumun başarısı, selâmeti ve salâhı için her Müslümanın yapması gereken en önemli İslâmî görevlerden birisidir. İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak toplumu sâhil-i selâmete ulaştıracak bir kurtuluş gemisidir.

İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmanın çok önemli olmasından dolayı Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette bu konu üzerinde durmuştur. Nitekim Cenâb-ı Hakk, bu ümmetin en hayırlı ümmet olmasının sebeplerinden birinin de, iyiliği emretmeleri ve kötülükten sakındırmaları olduğunu şu ayet-i kerimede açıklamıştır:

“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız ve Allah’a inanırsınız...”(Al-i İmran, 3/110)

Yüce Allah, bu ayet-i kerimede, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmayı imandan önce zikretmiştir. Hâlbuki iman olmadan ibadetler kabul edilmez. Yani ibadetler kabul edilmesi için iman şarttır. İşte bu ayet-i kerimede Yüce Allah, öneminden dolayı, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmayı, imandan önce zikretmiştir. Çünkü toplumun salâhı ve düzeni buna bağlıdır.

Yüce Allah, Tevbe suresinde mü’minlerin sıfatlarını sayarken şöyle buyurmaktadır: “İnanan erkek ve kadınlar, birbirlerinin velisidirler. İyiliği emrederler, kötülükten sakındırırlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Rasûlüne itâat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Allah dâima üstündür, hikmet sahibidir.” (Tevbe, 9/71)

Dikkat edilirse yine Yüce Allah, bu ayet-i kerimede de, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmayı namazdan ve zekâttan önce zikretmiştir. Halbûki namaz ve zekât, İslamın temel hükümlerindendir. İşte bu, mü’minlerin iyiliği emretme ve kötülükten sakındırmaya çok fazla önem vermeleri gerektiğini göstermektedir.

İsrailoğulları Neden Lanetlendi?

Ayrıca, iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak, mutlaka mü’minlerde bulunması gereken sıfatlardandır. Biraz önce söylediğim gibi bu hususta birçok ayet vârid olmuştur. İyiliği emretmeyip, kötülükten sakındırmayanlar bu vasıflarını kaybederler.

Nitekim Yüce Allah, İsrâil oğullarını bu görevi terkettikleri için yermekte ve onları lânetleyerek şöyle buyurmaktadır:“İsrâiloğullarından kâfir olanlar, Dâvûd ve Meryem oğlu İsâ diliyle lânetlenmişlerdir. Bunun sebebi söz dinlememeleri ve sınırı aşmalarıdır. Onlar işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür.” (Maide, 5/78-79)

Görüldüğü gibi, Yüce Allah, bu ayet-i kerimede İsrâiloğulları kâfirlerinin lânetlenme sebeplerini bizlere açıklamaktadır. Nitekim onlar, Allah Teâlâ’ya isyan etmişler, haddi aşmışlar ve yaptıkları kötülüklerden birbirlerini vazgeçirmeye çalışmamışlardır. Bu ayet-i kerime ayrıca onların bu kötü durumlarına düşmekten bizleri sakındırmaktadır. Bizler ne zaman İsrâiloğullarının yaptıkları gibi yaparsak o zaman, -Allah muhafaza- onların hakettikleri lânet ve cezayı bizler de hak ederiz.

Kim tek Allah’a ibâdet eder, Yüce Allah’ın emrettiklerini yapar, yasaklarından kaçınırsa, büyük sevabı hakeder ve Allah tarafından övülen güzel sona erişir. Kim de doğru yoldan saparsa, büyük azabı ve lâneti hakeder, dünya ve ahirette hüsrâna uğrar.

Sevgili Peygamberimiz (sav), bir hadis-i şeriflerinde ümmetini bu görevi yerine getirmeye teşvik ederek şöyle buyurmaktadır: “Sizden bir kimse, bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; eğer buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbi ile buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.”(4)

İman’dan Mahrum Kalanlar

Yine bu hususta İbn-i Mes’ûd’dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte, Hz. Peygamber (sav): “Allah tarafından benden önce gönderilen her peygamberin kendisine sâdık ashâbı ve havârîlerî vardı. Bunlar onun sünnetine yapışırlar, emirlerine uyarlardı. Sonra bunların yerlerine öyleleri geldi ki, yapmadıkları işlerle övünürler, emredilmedikleri işleri yaparlardı. Bir kimse, bunların zikredilen işleri yapmasına eliyle engel olursa, o kimse mü’mindir; bir kimse diliyle bunlara karşı koyarsa, o da mü’mindir; bir kimse, bunlara karşı kalbiyle buğz ederse, o da mü’mindir; bu kadarı (bile) yapmayanda artık hardal tanesi kadar bile iman yoktur”(5) buyurmuştur.

İşte bütün bu deliller ışığında, eğer ailemizin, toplumumuzun ve milletimizin içinde bulundukları bu kötü durumdan kurtulmalarını istiyorsak, nerede ve ne makamda olursak olalım, gücümüzün yettiği nisbette iyiliği emredip, kötülükten sakındırmaya çalışmamız gereklidir. Ailemiz ve bütün mü’minlerle birlikte dünya ve ahirette saâdete erebilmemiz için bu hususta olanca gayretimizi sarfetmemiz gerekmektedir.

Nitekim Yüce Allah:“Ailene namazı emret, kendin de o(nun güçlükleri)ne dayan” (Tâhâ, 20/132) “Ey inananlar, kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki, onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında gayet katı, şiddetli, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.” (Tahrim, 66/6) buyurmaktadır.

Peygamber Efendimiz (sas)’de bir hadis-i şeriflerinde: “Ya iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırsınız, yahut Allah sizin kötülerinizi sizin başınıza musallat eder. Sonra iyileriniz duâ etmeye kalkışır, fakat duâları kabul olmaz.” (6) buyurmaktadır.

İşte, bu duruma düşmeden önce, her mü’min gücü nisbetinde iyiliği emretmeli ve kötülükten sakındırmalı, ilim ve teknikte ileri gitmiş ülkeler seviyesine çıkmak için elinden geleni yapmalıdır.

Notlar: 1- Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V, 323. 2- Nesefi, Medariku’t-Tenzil, III, 315. 3- Bkz., Hasan İbrahim, İslam Tarihi, I, 413. 4- Müslim, İman, 78 (49); Tirmîzî, Fiten, 11 (2173); Ebû Dâvûd, Salâtü'l-Iydeyn, 248(1140). 5- Müslim, İman, 80 (50). 6- et-Taberânî, el-Evsât'ta.

PROF. DR. MEHMET SOYSALDI
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mavilim
Medaratör

Medaratör
mavilim


Mesaj Sayısı : 497
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 39

Temiz Toplum Özlemi Empty
MesajKonu: Geri: Temiz Toplum Özlemi   Temiz Toplum Özlemi Icon_minitimeCuma Nis. 30, 2010 1:22 pm

sizi burada görmek çok güzel emeğinize sağlık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rayiha arşınca
Medaratör

Medaratör
Rayiha arşınca


Mesaj Sayısı : 1038
Kayıt tarihi : 06/06/09

Temiz Toplum Özlemi Empty
MesajKonu: Geri: Temiz Toplum Özlemi   Temiz Toplum Özlemi Icon_minitimeCuma Nis. 30, 2010 1:39 pm

Cennet Ehlinin Ahlakı

Nitekim Allah Resulü (sas), bir hadislerinde şöyle buyurur: “Bana şu altı şey hakkında söz verin ben de cennete gireceğinize dair garanti vereyim:

- Konuştuğunuz zaman doğru konuşun.
- Söz verdiğiniz zaman sözünüzü yerine getirin.
- Emanette emin olun.
- Irzınızı, namusunuzu koruyun.
- Gözlerinizle harama bakmaktan sakının.
- Ellerinizi haramdan uzak tutun.”(1)

Nesefî de şöyle demiştir: “Doğru söz söylemek ve dili muhafaza etmek her iyiliğin başıdır.”(2) Ahmet Yesevî de: “Kötülükten korunmak istiyorsan eline, diline, beline sahip ol...” demiştir.

ALLAH razı olsun abim çok güzel bi paylaşım emeğine sağlık...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sevban
Normal Üye

Normal Üye
sevban


Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 29/04/10
Nerden : esfele safilinde

Temiz Toplum Özlemi Empty
MesajKonu: Geri: Temiz Toplum Özlemi   Temiz Toplum Özlemi Icon_minitimeCuma Nis. 30, 2010 1:53 pm

Rahman razı olsun devam edecek inşallahu rahman
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Temiz Toplum Özlemi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Temiz Toplum Özlemi
» Şeytanın Amacı: Dejenere Toplum
» Rasulullah''ı Kaybeden Değil Ona Kavuşan Toplum Olmalıyız

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

İslamiyet ( Her Müslüman 'a Lazım Din 'i Bilgiler )

 :: İslamiyet Genel
-
Buraya geçin: