iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeÇarş. Nis. 28, 2010 8:02 am

Gençliğe Hitabe,


Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…
Zaman bendedir ve mekan bana emanettir!” şuurunda bir gençlik…
Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında dört devre…
Birincisi iki buçuk asır… Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet…
İkincisi üç asır… Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet…
üçüncüsü bir asır… Allahın, Kur’an’ında “belhümadal – hayvandan aşağı” dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret… Ya dördüncüsü ?…


Son yarım asır!.. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde planında kurtarıldıktan sonra ruh planında ebedi helake mahkumiyet…

İşte tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören…


Bunları, yükseltici aşk, süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi…


Beşinci devrenin kapısı önünde nur infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik…


Gökleri çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün “dikey”leri “yatay” hale getirecek bir çığlık kopararak “mukaddes emaneti ne yaptınız?” diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik…


Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik…


Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında “Hakimiyet Hakkındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti

Hakka kölelikte bilen bir gençlik…


Emekçiye “Benim sana acıdığım ve seni koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın.!


Ama sen de, zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş bırakılamazsın!” diyecek…


Kapitaliste ise “Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!” ihtarını edecek…Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına,vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik…


Bir buçuk asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığı, Türk’ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin, İslamda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslam alemine ve bütüıı insanlığa model teşkil edecek bir gençlik…


“Kim var?” diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert “ben varım!” cevabını verici, her ferdi “benim olmadığım yerde kimse yoktur!” fikrini besleyici bir dava ahlakına kaynak bir gençlik…


Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnetsayacak kadar gözü kara ve o nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik…


Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin; ve gerçek kahramanlık madeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu ustası bir gençlik…


Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı,çıkartma kağıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi,mümin zindanı mabedi, temeli yıkık ailesi, hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldağı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik…


Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara “siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız !


Gerçek müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!” diyecek ve gerçek müslümanlığın “nasıl” ını ve “ne idüğü” nü her haliyle gösterecek bir gençlik…


Tek cümleyle, Allahın, kainatı yüzü suyu ,hürmetine yarattığı Sevgilisinin fezayı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve O’ndan başka hiçbir tutamak,dayanak, sığınak tanımayacak ve O’nun düşman larını ancak kubur farelerine layık bir muameleye tabi tutacak bir gençlik…


İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda görüyorum.şekillenmesi,billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerimden kan çekerek yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında, uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil!
Allahın selamı üzerine olsun…


Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgar, artık ne yandan esersen es!.



Necip Fazıl KISAKüREK






.....

_________________________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeÇarş. Nis. 28, 2010 8:02 am

TABUT




Tahtadan yapılmış bir uzun kutu;
Baş tarafı geniş, ayak ucu dar.
Çakanlar bilir ki, bu boş tabutu,
Yarın kendileri dolduracaklar.



Her yandan küçülen bir oda gibi,
Duvarlar yanaşmış, tavan alçalmış.
Sanki bir taş bebek kutuda gibi,
Hayalim, içinde uzanmış kalmış.



Cılız vücuduma tam görünse de,
İçim, bu dar yere sığılmaz diyor.
Geride kalanlar hep dövünse de,
İnsan birer birer yine giriyor.



Ölenler yeniden doğarmış; gerçek!
Tabut değildir bu, bir tahta kundak.
Bu ağır hediye kime gidecek,
Çakılır çakılmaz üstüne kapak?





Necip Fazıl Kısakürek (1930)
ÇİLE, Büyük Doğu Yayınları 9.Baskı ARALIK 1983





,,,
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeÇarş. Nis. 28, 2010 8:03 am

ŞEHiRLERiN DIŞINDAN



Kalk, arkadas, gidelim
Dereler yoldasimiz,
Daglar omuzdasimiz.
Dunyayi seyredelim,
Sehirlerin disindan.
Esmerden, sarisindan,
Kacalim, kurtulalim
Haydi yuru, bulalim,
Kat kat cikmis evlerin,
O cam gozlu devlerin
Gizledigi alemi
Bir tuy gibi yel alsin,
Bir dal gibi sel alsin,
Bizden, menhus elemi.
Attigimiz naralar,
Yol acsin karanlikta.
Ceksin bizi magaralar,
Bir derin ormanlikta.
Otturup sert bir islik,
Yilanlari cagralim.
Pesinden ciglik ciglik,
Cakallara bagralim,
Otelim baykuslarla.
Kizil aksam ustleri,
Hicret eden kuslarla,
Sema, deniz ve yeri,
Cepcevre, iklim iklim,
Dolasalim, gezelim
Yollar bizden biir izdir,
Ne duysak sesimizdir,
Ne gorsek benzer bize.
Hic sasmayan bir saat
Gibi isler tabiat,
Uyarak kalbimize
Mevsimler bogum bogum,,
Zamanin ipliginde.
Basi gorunmez dogum,
Sonu olculmez hayat...
Hayvan, nebat ve cemat,
Hepsi ilk gencliginde.
Olen olur, yipranmaz;
Giden gider, aranmaz.
Boyle gecer omrumuz,
Bir gun gelir, oluruz.
Haberimiz olmadan.
Ve o zaman, o zaman,
Hayat neymis gorursun
Birak, keyfini sursun,
Sehirlerin, koleler
Yeter bizi tuttugu
Tukensin velveleler
Kalk arkadas, gidelim
Insanin unuttugu
Allah'i zikredelim;
Gul ve sumbul hirkamiz,
Sullar, kuslar, halkamiz...

N.F.KISAKUREK


______________________________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeÇarş. Nis. 28, 2010 8:04 am

VEDA





Elimde, sükutun nabzını dinle,
Dinlede gönlümü alıver gitsin !
Saclarımdan tutup, kor gözlerinle,
Yaşlı gözlerime dalı ver gitsin !





Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta,
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalı ver gitsin !





Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru bir yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin !





Necip Fazil--1923
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeÇarş. Nis. 28, 2010 8:08 am

F E Z A P i L O T U





Yirminci yüzyılın ablak yüzlü pilotu
Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu ?
Bir odun parçasına at diye binen çocuk
Başında çelik kulaf, sırtında plastik gocuk.
Uzakları yenmiş Fatih edasındasın|
Dibsizliğin dibini bulmak sevdasındasın...
Allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yariş...
Farkında değilsin ki, Ay Dünya'ya bir karış
Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;
Seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe
Kavanozda, kendini deryada sanan balık;
Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kalabalık;
Fezada 'Allah diye bir şey yok' iddiasi
Gel gör, kaç füzeye denk, bir mü'minin duası;
Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.
Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza;
Kalptedir, olumsuzluk kefili kutsi imza.
Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
Bizdedir ve bizdedir Arş'a giden astronot,
Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,
Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.




Bizimkiler ışığa gem vururda binerler;
Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler......




Necip Fazil KISAKÜREK 1972
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeÇarş. Nis. 28, 2010 8:09 am

SERSERİ






Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.




Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile lanet ederim.




Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin peşinden yürür giderim...







Necip Fazıl Kısakürek (1924)
ÇİLE, Büyük Doğu Yayınları 9.Baskı ARALIK 1983
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeÇarş. Nis. 28, 2010 8:10 am

ÇİLE




Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birden bire dam.
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı. İhtiyar bacı!
Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum değdi burnuna(yok)un.
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.

Bir bardak su gibi calkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk,
Al sana hakikat , al sana rüya!
İşte akıllılık , işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta , bana çil horoz
Yepyeni bir dünya etti hediye.

Bu nasıl bir dünya hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen , hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük , yetiş takma gözde cam!
Otursun yerine , bende her şekil;
Vatanım sevgilim , dostum ve hocam!


Aylarca gezindim , yıkık ve şaşkın .
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın
Her fikir içimde bir çift kelepçe.



Niçin küçülüyor eşya uzakta ?
Gözsüz görüyorum riyada, nasıl ?
Zamanın raksı ne , bir yuvarlakta?
Sonum varmış , onu öğrensem asıl ?

Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beynin zarında sülük.
Selâm , selâm sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım : Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana , ihtiyar ağaç.

Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan , Allahsıza kadar sığınak
Teselli pınarı , sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş , şehvet;
Karınca sarayı , kupkuru kelle....

Akrep , nokta nokta ruhumu sokmuş.
Mevsimden mevsime girdim böylece
Gördüm ki , ateşte cımbızda yokmuş.
Fikir çilesinden büyük işkence.



Evet her şey bende bir gizli düğüm
Ne ölüm terleri döktüm , nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!



Ufuk bir tilkidir , kaçak ve kurnaz.
Yollar bir yumaktır, uzun dolaşık
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman nedir inimde ?
Camdan keskin , kıldan ince kılıcın,
Bir zehirli kıymık gibi beynimde.

Lügat , bir isim ver bana halimden ;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım tutun elimden
Aynalar söyleyin bana ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Bela mimarının seçtiği arsa ;
Hayattan muhacir , eşyadan öksüz?

Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki , Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var , ne hakikatta .
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış
Boşuna gezmişim yok tabiatta.
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.


Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın , hem geleceğin.

Açıl susam açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde maverâ dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı
Bin bir avizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma şenlik
Ve çevre çevre nur , çevre çevre nur.
İç içe mimari , iç içe benlik;
Bildim seni ey Rab , bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni âhenk , al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta
Ver cüceye , onun olsun şairlik
Şimdi gözüm büyük sanatkârlıkta.

Ötelet öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim
Gökte Samanyolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefis, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem , Sonsuza varmak...




1939





,,,
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Necip Fazıl Kısakürekten anlamli siirler   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeCuma Nis. 30, 2010 8:22 pm

TARiH
-1-
Bindörtyüz su kadar sene evveldi;
Mekke’ye Yemen’den bir düsman geldi.
Çil yavrularından çokluk ordular, Kâbeyi yıkmaya geliyordular.
Önlerinde bir fil vardı, kocaman...
Ot bitmez çöllerde bir sel ki, yaman.
Kureys, yeryüzünde en soylu oymak,
Đbrahim Peygamber neslinden yumak,
Dağlara çekildi hâli görünce.
Ev, Allah’ın Evi, bütün düsünce...
Dediler: Kâbeye sahibi kefil!
Birden bir sey oldu, yere çöktü fil.
Ebabil kusları... Gök benek benek...
Olur... Elverir ki, Allah ol desin:
Küçük serçe koca kartalı yesin!
Derya derya ahenk, dalgalarında,
Minicik birer tas, gagalarında,
Düsmanın üstüne kuslar üsüstü.
Her tas bir askerin basına düstü.
Ölen, kaçan, çığlık, nâra, kıyamet!
Keremli Mekke’de, derken selâmet...
Fil tarihi, iste olus, sene bir!
Bindörtyüz su kadar evvel, gene bir!


ZAMAN
-2-
O güne kadar zaman,
Sarılan bir makara,
Sonra çözülen iplik...
Yıldızlar gökte harman...
Dünya yüzü kapkara;
Gölge gölge gariplik...
Zaman, esrarlı rakkas;
Bir (var) da ve bir (yok) ta;
Bassız, sonsuz helezon...
Bir kılıç veya makas...
Gün kesildi tek nokta;
O gün hersey bas ve son...
Putlar devrildi o gün,
Toprağa battı göller.
Bir alamet her isde...
Bütün varlıklar ölgün,
Hasret yağmura çöller;
Kâinat bekleyiste...


Bir sey oluyor; nedir?
Topraktan tüten davet?
Göklerin kinayesi?
Mekke’de bir hanedir;
Orada gaye, evet,
Gayeleri gayesi...
MEKKE’DE BĐR HANE
-3-
Mekke’de bir hane...
Bin evden bir tane.
Ne mermer bir saray,
Ne billûr Kâsâne.
Mekke’de bir hane...
Mekke’de bir hane...
Öyle ki, zamane;
Yalanlar gerçek de,
Gerçekler efsane.
Mekke’de bir hane...
Mekke’de bir hane
Mekke bir puthane.

Allahı düsünen,
Üç buçuk divane.
Mekke’de bir hane...
Mekke’de bir hane...
Ve anne ve anne.
Basında melekler
Çepçevre pervane,
Mekke’de bir hane...
Mekke’de bir hane...
Doğuran Âmine.
Doğan ilk ve sondur;
Gerisi bahâne...
Mekke’de bir hane...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeCuma Nis. 30, 2010 8:47 pm

DOĞUM
-4-
Abdullah’ın mahzun dulu Âmine,
Erdi gayelerin gaye demine.
Diyor ki: «Çekmedim tek lâhza sancı;
Birden bir seslenis duydum, yakıcı:
Âmine, ne güzel hal oldu sana!
Gebesin, Varlığın Nuru insana!
Arkamı sığadı bir beyaz kanat;


Ve serbet sundular; cennetten bir tad.
Silindi içimden korku ve tasa...
Sanki doldurmuslar göğü bir tasa,
Döküyorlar, günes günes tepemden.
Geceler kalktı mı yoksa âlemden?
Nur yağmuru... Artık uzaklar yakın...
Önümde, hasmetli yurtları Sarkın;
Sütun sütun Đran, kubbe kubbe Rum.
Đste parmağımı değdiriyorum.
Etrafımda kızlar, âhenkten ince;
Hiç sekil görmedim sekillerince.
Esrarlı ellerde ibrik ve leğen;
Bir soluk, bir soluk yelpazeleyen;
Ve o ses, hep dağ tas eriten sedâ:
Đnsanlar, ediniz yokluğa veda!
Var olmaya sebep, âleme rahmet
Son Peygamber doğdu, ismi Muhammed!...
Doğmustu öksüzüm, haber doğruydu:
Sahadet parmağı göğe doğruydu.»
NUR
-5-
Yok bile yokken O vardı;
O bir nur... Ki mutlak saffet.
Âdem, Allah’a yalvardı;
O nur için beni affet!
Adem’in alnında bir nur;
Derken öbür Peygamberde.
Âyet ki, çıplak okunur;
Ne bir harf, ne zarf, ne perde.
Geçti bilmem kaç nesilden,
O nur, Đlâhi dâhi dâire...
Đbrahim’den, Đsmail’den,
Vesaire vesaire...
O nur, o nur, elde sancak;
Aktarılır, nebi nebi.
Bir beklenen var ki, ancak,
Nurun ezelden sahibi...
Nur sırdır, ısık üstü sır;
Vurduğu esya gölgesiz.
Onsuz insan kör ve sağır;
Ülkeler onsuz, ülkesiz.
Son Peygamber, son Peygamber!
Đlk olunca sona geldi.
Nur, fezayı tutan çember,
Ondan gelip O’na geldi.
O SABAH
-6-
Kureysin kapısında o sabah bir Yahudi:
«Soylu insanlar, dedi;
Var mı dünyaya gelen bir erkek çocuk sizde?
Gece, kabilenizde?»
«Bilmiyoruz!»... «Arayın, sırtında isaret var!»
Arastırıp buldular.
Yahudi, Nur-Çocuğa baktı: Đlâhi nisan!
Homurdandı perisan:
«Peygamberlik Đsrail Oğullarından gitti.
Olacak oldu, bitti!
Devlet sizin artık, Doğudan Batıya dek.
Devlet ki, yok ona denk!»
Aynı sabah, Medine...
Bir Yahudi yine,
Bağıran, çığlık çığlık:
«Yandık, çöktük, yıkıldık!
Safak vakti bu gece,
Gölgeler titresince,
Bir yıldız doğdu: Ahmed,
Bizim için kıyamet!»
SÜTNĐNE
-7-
Halime, Halime, sevgi kucağı;
Çölde Beni Saad onun bucağı.
Taze annelerle geldi Mekke’ye,
Bir yavrucak bulup yetistirmeye...
Bu is, asillerde o zaman âdet;
Yavru, sütnineye çölde emanet...
Hepsi kısmetini aldı, gönlü hos;
Bir Halime Hatun, kalan eli bos.
Dedi ki: «Besbelli benim kısmetim,
Su herkesin arka döndüğü yetim...»
Anlatsın olanı tek tek Halime:
«Yavruyu sefkatle aldım elime,
Baktım mısıl mısıl uyuyor bebek,
Sarmıs vücudunu bir yesil ipek,
Üstüne bir beyaz sof dolamıslar,
Yavruyu misklerle kokulamıslar.
Öyle güzeldi ki, daldım yüzüne,
Girdim gündüzleyin, nur gündüzüne.
Elim, iradesiz, O’na uzanmıs...
Đste, gülümsüyor yavru, uyanmıs...
Gözlerinde göğütutan bir ısık:
Gülüyor, göklerle kanı kaynasık...
Feza süzülürken kirpiklerinden,
Öptüm, gözlerinin ara yerinden.
Meme verdim, sağı aldı, sol hayır!
Hep beraber yola çıktık dağ, bayır.»


[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeCuma Nis. 30, 2010 9:15 pm

Üstadin Siir´leri cok güzel, Emegine Saglik Kardesim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Empty
MesajKonu: Geri: Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/   Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/ Icon_minitimeCuma Nis. 30, 2010 10:43 pm

ARO abim devami gelecek

BÂDiYE
-8-
Yağmurdan temizdir orada insan
Ve yağmur suyundan berrak bir lisân.
Sanki gökten yere serpilmis bir dil.
Yıldızlar basların üstünde kandil.
Öyle yakın ki, ay tutulur elle,
Ufuklar çizilmis gibi, pergelle...
Saffetin zemini, dümdüz bir çarsaf:
Orada her mevcut, açık, duru, sâf...
Çırçıplak vatanı mücerret fikrin;
Renk, ısık, mesafe, derin mi derin...
Đste bâdiye!
Dalga dalga kum.
Bas verdi tohum,
O geldi diye.
Bitkindi merkep,
Sütsüzdü deve.
O geldi eve, canlandılar hep.
Bir garip seyran;
Bereket taskın.
Rızk, bası askın;
Kabile hayran...
BASINDA BĐR BULUT
-9-
Halimenin kızı Seymâ;
Her ân O’na sahrada es.
Üstlerinde dipsiz sema,
Baslarında kızgın günes.
Yıllar geçmis, O serpilmis,
Oyunlarla yok ilgisi.
Tenhaları kucak bilmis;
Đzbe kırlar ve ikisi...
Kayboldular bir sıcak gün,
Halimeyi aldı merak.
Sahralarda kostu üzgün, kadıncağız, çırpınarak.
Göründüler, iste iste!
Geliyorlar mesut, mesut.
Bir garip hal, bu geliste:
Baslarında bir ak bulut.
Seymâ dedi: Gölgedeyiz;
Tepemizde bir çift kanat.
Dere, tepe, gezmedeyiz,
Sıcaklardan yana rahat.
Basında bir bulut... Sâhi!
Yürür, durur, gider, bekler.
Bulut değil, yâ ilâhî!
Tac tutuyor O’na gökler...
YARILAN GÖĞÜS
-10-
Bir gün de, Halimenin oğlu kostu çığlıklı:
«Anne, anne, gel, birkaç adam, garip kılıklı,
Süt kardesimi alıp bir sırta çıkardılar;
Arka üstü, karnını boydan boya yardılar!»
Yavrunun, ağlayarak verdiği haber tamam!
O, kırda, bir derenin içindeyken üç adam
Bir anda çıkageldi, çıkmıs gibi pusudan;
Küçükler bucak bucak kaçıstılar korkudan.
Birinin elinde, kar dolu bir altın leğen;
O’na ne bir sey soran, ne de bir laf söyleyen;
Yatırdılar, kestiler ve açtılar karnını.
Nur-Çocuk, oynamadan göğe bakan alnını,
Acısız, seyrediyor onları gözucuyla...
Onlar ki, yücelmisler göklerin sorgucuyla,
Karnından çıkanları karda temizlediler.
Ve yerine koydular, meshedip gizlediler.
Biri göğsünü yardı; kalbini tel tel söktü;
Đçinden birkaç damla uyusuk kanı döktü.
Sonra nurdan bir mühür bastı nur yatağına, ve yerlestirdi sultan yüreği, otağına.
Oksayıp kaldırdılar, mübarek yavrucağı,
Açıla dursun, O’na sonsuzluğun kucağı...
Ürküttü Halimeyi harika üstü yetim;
Âmine’yi boyladı: Buyrun, yavrunuz teslim...

ANNENiN ÖLÜMÜ
-11-
Medine
Yolunda anne...
Ve yanında Nur-Çocuk...
Dönüsünde, betbeniz uçuk,
Bir menzile varıp yatağa düstü.
Geleceği, rüyasında, açık görmüstü:
Onun oğlu, onun oğlu, beklenilen Peygamber;
Fânileri sonsuzluğa erdirici son rehber...
Genç annenin dudağında bir hazin siir:
Her diri can verir, her yeni eskir;
Öleceğim ben de, hakikat!
Kalacak ismim fakat.
Büyük toplumda,
Oğlumda...
Elveda!
Dinmekte seda.
Ve açılmakta kafes...
Nur-Çocuk gözü, son nefes...
Yanakları ıslak, eriyis bitim...
Anneden de öksüz kaldı babadan yetim.
Melek dedi: «Sahibi yok, Sevgilinin, Yârabbi!»
Dedi Allah: «Sevgilimin ancak benim sahibi!»
Üzerinde hiç kul hakkı kalmasın diye,
Bu nasip Allah’tan O’na hediye.
Ümm-ü Eymen, sevgili dadı,
Onun yanına aldı.
Yön, kutlu ülke,
Yol, Mekke...

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Necip Fazıl KISAKÜREK,/,,şiirleri,,/
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Necip Fazıl Kısakürek İle Röportaj...
» Sakarya Türküsü / Necip Fazıl Kısakürek
» :Necip Fazıl kısakürek Türk gençliğine hitabe
» Ali Ulvi Kurucu Şiirleri
» Rıfat Araz Şiirleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Türkiye - Dünya Gündemi -Yaşam - Kültür - Sanat - Spor - Gezi

 :: Şiir Bölümü
-
Buraya geçin: