iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Kabir Azabi - Imam Gazali

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Kabir Azabi - Imam Gazali Empty
MesajKonu: Kabir Azabi - Imam Gazali   Kabir Azabi - Imam Gazali Icon_minitimeC.tesi Ekim 31, 2009 8:03 pm

KABİR AZABININ MÂNÂSI

Şimdi «Kabir azabını» anlatmamıza sıra geldi. Kabir azabı da iki kısımdır: Rûhanî ve cismanî. Cismanî olanı herkes bilir. Ruhanî olanı ise, kendini bilenden başkası bilmez. Ruhunun hakikatini bilmesi, kendi zâtı ile kaim [var] olması ve kıyamı için bedene muhtaç olmasını, ölümden sonra bâki olduğunu, ölümün onu yok eylemediğini, ölümün ise; gözünü, elini, ayağını, kulağını ve bütün hislerini alması olduğunu, hisleri kendisinden alınınca; hanım, evlât, mal, mülk, ev, hizmetçi, hayvan, akraba ve yakınları; hattâ yer, gök ve his ile anlaşılanların hepsinin ondan alınacağını bilmesidir. Eğer bu şeyleri seviyorsa ve kendi varlığını bunlara vermiş ise, ayrılırken zaruri olarak azabda kalır. Hepsinden vaz geçmiş ve burada hiç birine tutulmamış ise, hattâ ölmeyi arzu ediyor hâlde ise, rahata kavuşur. Allahü Teâlâ'yı sevmeyi elde etmiş, O'nun zikrine ünsiyet peyda etmiş [dostluk, ülfet meydana getirmiş] ve bütün varlığını O'na vermiş ve dünya meşguliyetini lüzumsuz ve perişan kabul etmişse, ölünce maşukuna kavuşur, üzücü ve düşündürücü şeyler aradan kalkar, mes'ud ve mesrur olur.
Şimdi, bir kimsenin kendini tanıdığı ve baki kalacağını bildiği hâlde, bütün arzu ve sevgisinin nasıl dünyada olabileceğini ve sonra, dünyadan göçünce, sevdiklerinden ayrıldığının azabı ve elemi içerisinde olacağında şüphe edip etmeyeceğini düşün! Bâhusus [hususiyle] Peygamber Efendimiz bunu haber veriyor ve buyuruyor ki: «İstediğini sev, muhakkak ki ondan ayrılacaksın». Bir de, Allah'tan başkasını sevmeyen, dünyayı ve içerisindekileri düşman bilen, dünyadan ancak kendi azığını alan kimsenin, dünyadan giderken sıkıntıdan kurtulup, rahata kavuşacağında şüphe olup olmayacağını düşün! O hâlde bunu anlayana kabir azabının varlığında ve müttekilere olmayacağı hususunda şübhe kalmaz. Hattâ dünya, onun ve kendini tamamen dünyaya verenlerin evidir. Böyle olduğu «Dünya, mü'minlerin zindanı, kâfirlerin Cennetidir» (1), hadîs-i şerifinden anlaşılıyor.
(1) M. Zühd. I; T. Zühd. 16: C. Zühd, 3: Hm. II, 197. 323, 389, 485.





KABİR AZÂBININ HAKİKATİ VE DERECELERİ


Kabir azabının aslı şimdi öğrendiğin gibi dünya sevgisidir. Bu azab da farklıdır. Dünyayı isteme derecesine göre, bazılarına çok, bazılarına az olur. Meselâ kalbi bu dünyaya yalnız bir cihetten bağlı olan bir kimsenin azabı; mal, mülk, hizmetçi, hayvan, mevki, azamet ve bütün dünya ni'metlerine sahip ve kalbi bunların hepsine bağlı olan kişininki gibi değildir. Hâttâ bu dünyada bir kimseye, bir atı çalındığını söyleseler, on atının çalınmasından daha az üzülür. Eğer bütün malını alsalar, malının yarısının alınmasından daha çok üzülür ve azab çeker. Bütün malının alınmasına da hanımının ve çocuklarının hırsızlar ve yağmacılar tarafından alınıp götürülmesinden ve yalnız başına kalmasından az üzülür. Ölüm de malını, evlâdını, hanımını ve dünyada olan her şeyini yağma edip kendisini yalnız bırakandır.
O hâlde, herkesin cezası ve rahatı dünyaya bağlılığı ve ondan kesilmesi miktarıncadır. Dünya ni'metleri yüzüne gülen ve kendini bu ni'metlere verenler hakkında Allahü Teâlâ'nın, «Bu şiddetli azab onlara, dünya hayatını âhiret ni'metleri üzerine tercih ettikleri içindir» (1), buyurduğu kimselerin azabları çok şiddetli olur. Bununla alâkalı olarak şöyle bildirildi: Resûlullah (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurur ki; «Muhakkak ki, dar maişet onun içindir» (2), âyet-i kerîmesinin ne mânâya geldiğini bilir misiniz? Ashâb-ı Kiram (aleyhimürrıdvân), «Allah ve Resulü daha iyi bilir», dediler. Buyurdu ki: «Kâfirin azabı kabirdedir, doksan dokuz ejderhayı ona musallat ederler. Ejderhanın ne olduğunu bilir misiniz? Onlar doksan dokuz yılandır. Her yılanın dokuz başı vardır! Onu sokarlar, yalarlar ve üzerine üflerler. Bu, kıyamete kadar devam eder».
Basiret sahipleri bu ejderhaları, basiret gözü ile görmektedir. Aptallar derler ki; «Biz onun mezarına baktık, bunlardan hiçbirini görmüyoruz. Eğer mezarda böyle şeyler olsaydı, gözümüz sağlamdır, biz de görürdük». Bu ahmak bilmiş olsun ki, bu ejderha ölenin rûhundadır. Onun ruhundan dışarı çıkmaz ki, başkaları görebilsin. Hattâ, ölümden önce de bu ejderha onun içinde idi, o ise onlardan gafil idi, bilmiyordu. Ve yine bilmiş olsun ki, aynı zamanda bu ejderha, onun kendi sıfatlarından meydana gelmiştir. Başlarının sayısı da, onun kotü ahlakının dalları sayısıncadır. O ejderhanın tıynetinin aslı, dünya sevgisindedir. Sonra, dünya sevgisi sebebi ile zuhur eden kin, çekememezlik, kibir, hırs, aldatma, hile, düşmanlık, makam sevgisi, şan, şöhret hayranlığı ve bunun gibi fena ahlâklar sayısınca kendisinde başlar meydana gelir. Bu ejderhanın nasıl olduğu ve başlarının çokluğu basiretin nuru ile anlaşılabilir. Ama, sayıları ancak peygamberlik nuru ile bilinebilir. Çünkü onlar, kötü ahlâkın sayısını bilirler. Biz ise bilemeyiz. O hâlde, bu ejderha kâfirin ruhu içerisinde yerleşmiştir ve örtülüdür. Allah ve Resulünü bilmemek sebebi ile değil, belki bütün benliğini dünyaya verdiği içindir. Nitekim Allahü Teâlâ buyurur: «Bu şiddetli azab onlara, dünya hayatını âhiret ni'metleri üzerine tercih ettikleri içindir» (3). Ve yine buyurdu: «Kâfirler Cehenneme arz edildiği gün (onlara denilir ki), siz dünyada iyiliğinizi giderip, yalnız dünyadan faydalandınız» (4). Eğer insanların sandığı gibi, bu ejderha onun dışında olsaydı daha kolay olurdu. Zira bir an ondan ayrılabilirdi. Fakat ruhunda yerleşmiş olduğundan ve hakikatle kendi sıfatı olduğundan ondan nasıl kaçabilir?
Bir kimse cariyesini satıp ve sonra ona âşık olduğu gibi, ruhunda bulunan ve onu sokan o ejderha da, ona âşıktır. Kalbinde örtülüdür ve bugüne kadar acısını hissetmemiştir. Bunun gibi, bu doksan dokuz ejderha, ölümden önce de kendinde olup bugüne kadar acısını duymaması onlardan haberi olmadığı içindir. Maşukla beraber olunca, aşkın kendisi rahata sebep olduğu gibi, ayrılık vaktinde de üzülmeye sebep olur. Çünkü, aşk, sevgi olmasaydı, ayrılıkta üzüntü olmayacaktı. Bunun gibi rahata sebep olan dünya sevgisi ve aşkı, azaba da sebep olur. Makam sevgisi ejderha gibi, mal sevgisi yılan gibi, saray ve ev sevgisi akrep gibi kalbini sokar ve kemirir. Ve daha buna benzer nice şeyler!
Cariyenin âşığı, ayrılık zamanında, bu dertten kurtulması için kendini suya ve ateşe atmayı veya bir akrebin kendini sokmasını istemesi gibi, kabirde azab çekerken de, insanların bu dünyada bildikleri akrep ve yılanın kendisine azab etmesini, canını yakmasını ister. Zira bu acılar bedene olmaktadır ve dışardan gelmektedir. Ruhundaki ejderhaların acısı ise ruhunda olup, bilinen gözlerden hiçbiri bunu görmez.
Demek ki, hakikatte herkes, kendi azabının sebebini buradan götürmektedir. Bu da onların kalblerindedir. Bunun için Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu; «Bu ceza, yaptıklarınızın size iadesinden başka bir şey değildir». Ve yine bunun için Allahü Teâlâ buyuruyor: «Eğer ilm-i yakın ile bilseydiniz, elbette Cehennemi görürdünüz» (5). Ve yine bunun için buyurdu: «Elbette Cehennem, kâfirleri içine alıcıdır, kuşatıcıdır» (6). «Cehennem onları ihata edicidir. Onlarla beraberdir», buyurdu da «Onları ihata edecek» buyurmadı.
(1) 16 - Nahl: 107.
(2) 20 - Tahâ: 124.
(3) 16 - Nahl: 107.
(4) 46 - Ahkâf: 20.
(5) 102 - Tekâsür: 4-5.
(6) 29 Ankebût: 54.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Emir Sultan
Medaratör

Medaratör
Emir Sultan


Mesaj Sayısı : 1130
Kayıt tarihi : 16/01/10
Nerden : Lefkoşa/k.k.t.c.

Kabir Azabi - Imam Gazali Empty
MesajKonu: Geri: Kabir Azabi - Imam Gazali   Kabir Azabi - Imam Gazali Icon_minitimeÇarş. Şub. 03, 2010 11:08 pm

Allah Razı Olsun değerli paylaşımların için,Emeğine sağlık.

CENAB-I ALLAH YAR VE YARDIMCIN OLSUN.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
loyal
Medaratör

Medaratör
loyal


Mesaj Sayısı : 618
Kayıt tarihi : 01/02/10

Kabir Azabi - Imam Gazali Empty
MesajKonu: Geri: Kabir Azabi - Imam Gazali   Kabir Azabi - Imam Gazali Icon_minitimePerş. Şub. 04, 2010 3:56 pm

allallah yardımcımız olsun emegıne sağlık

bunlara düçar olmamak için ölmeden once olmek olumu dusnmek lazım
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Kabir Azabi - Imam Gazali Empty
MesajKonu: Geri: Kabir Azabi - Imam Gazali   Kabir Azabi - Imam Gazali Icon_minitimePerş. Şub. 04, 2010 8:53 pm

Cümlemizden... Sagolun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
loyal
Medaratör

Medaratör
loyal


Mesaj Sayısı : 618
Kayıt tarihi : 01/02/10

Kabir Azabi - Imam Gazali Empty
MesajKonu: Geri: Kabir Azabi - Imam Gazali   Kabir Azabi - Imam Gazali Icon_minitimeSalı Mayıs 25, 2010 5:36 pm

guncell..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kabir Azabi - Imam Gazali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kabir´deki Eyderhalar bas gözüyle görülebilir mi? Imam - Gazali
» Kabir azabı ayet ve hadisler
» İMAM GAZALİ
» İmam-ı Gazâlî
» Ölüm nedir? İmam’ı Gazâli’

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

İslamiyet ( Her Müslüman 'a Lazım Din 'i Bilgiler )

 :: Ölüm ve Ötesi
-
Buraya geçin: