iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR ) |
| | PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNDE ÇOCUK EĞİTİMİ | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
haydarı kerrar Administrator
Mesaj Sayısı : 2630 Kayıt tarihi : 24/05/09 Nerden : ANKARA
| Konu: PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNDE ÇOCUK EĞİTİMİ Salı Mayıs 26, 2009 9:13 pm | |
| PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNDE ÇOCUK EĞİTİMİ
Çevirenin Önsüzü
Allah'a hamd, Rasûlü'ne salât ve selâm olsun.
"Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi" adıyla dilimize kazandırdığımız bu eserin orjinal adı “Menhecü't-Terbiye en-Nebeviyye li't-Tıfl maa Nemâzic Tatbîkiyye min Hayâti’s-Selefi's-Sâlih" dir. Adından da anlaşılacağı üzere eser, Peygamberimizin (s.a.v.) çocuk eğitimi konusunda izlediği metodu tetkik mevzuu yapmış Sahabe, Tâbiûn ve Etbâu’t-Tâbiîn’den teşekkül eden selef-ı sâlihin örnek hayatlarıyla bunu açıklamış, muahhar dönemin ilim ve irfan ehli büyük şahsiyetlerinin/eğitimcilerin uygulamalarıyla da konuyu zenginleştirmiştir. Kendilerini eserleriyle yakından tanıdığınız ilim adamları; Prof. Dr. Muhammed Fevzi Feydullah Abdurrahman Hasan Habenneke, Ahmed el-Kallâş ve Prof. Dr. Mahmûd et-Tahhan tarafından yazılan takrizlerin ve yapılan değerlendirmelerin, eserin ehemmiyeti ve mahiyeti hakkında okuyucuları aydınlattıklarını ve kitabı yeteri kadar tanıttıklarını düşünüyoruz.
Gerçekleştirdiğimiz bu çeviri hakkında, şu hususların bilinmesinde fayda görüyoruz:
* Çeviri esnasında, prensib olarak eserin orjinal metnine bağlı kalmakla birlikte, mâna ve maksadın yansıtılmasında anlaşılırlık ilkesi ve Türkçe'nin akıcı üslûbu dikkate alınmıştır. Bu zor işi yapmaya çalışırken-çok sınırlı ve az da olsa- bazan özet olarak nakledilen pasajlar olmuş ve kısmen tasarruflar yapılmış, bazan da mâna ve maksadın daha iyi anlaşılması için birkaç cümle ilave edilmiştir.
* Yazar Muhammed Nûr Süveyd'in gözünden kaçan ve tarafımızdan tesbit edilebilen hataları düzeltilmiştir. Söz konusu hataların bir kısmı dipnotlarda açıklanırken, diğer bir kısmı, işaret edilmeksizin doğru şekliyle aktarılmıştır. Meselâ yazarın "Mecmau’z-Zevâid ve Menbau-l-Fevâid" adlı kitabın müellifi Nureddin Ebu’l-Hasen Ali el-Heysemî (807/1404)'yi İbn Hacer el-Heysemî şeklinde vermesi[1] ikinci gruba giren hatalar için bir örnek durumundadır. Eserde dizgi veya matbaa hatası sandığımız ciddi bazı yanlışlar da tashih edilmiştir. Ayrıca, kullanılan kaynaklardan nakil esnasında meydana gelen atlamalardan doğan eksiklikler de tamamlanmıştır. Tabîi bu, karşılaştırma imkânı bulduğumuz nakiller için geçerli bir husustur.[2]
* Müctehid imamlar arasında münâkaşa mevzuu olan veya yanlış anlamaya müsait bazı hüküm ve meseleler için dipnotta açıklama yapılmıştır,
* Eserde geçen hemen hemen bütün hadislerin tahrici yapılmış; ilmî usul ve ölçülere göre kaynakları gösterilmiştir. Bir çok yerde, yazarın göndermede bulunduğu tek kaynakla yetinilmemiş, rivayetin geçtiği diğer hadis literatürü de ilave edilmiştir. Bazan yazar, bir hadis için meselâ "Hayâtü's-Sahâbe" adlı talî bir eseri kaynak gösterdiği halde[3], araştırmadan sonra o hadisin Kütüb-i Sitte'de bulunduğu tesbit edilmiştir. Aynı başlık altında sıralanan benzer bazı rivayetler -ki, bunların sayısı oldukça azdır- tekrar tercüme edilmemiş, dipnotta onlara atıfta bulunmakla iktifa edilmiştir.
* Dil ve Üslub bakımından, geniş bir okuyucu kitlesi nazar-i itibara alınarak, imkân nisbetinde sade ve yaşayan/konuşulan Türkçe tercih edilmiştir. Bununla beraber, yer yer çetrefil ve devrik cümle yapılarından bütünüyle kurtulmak da mümkün olamamıştır.
* Bütün dikkat ve gayretimize rağmen, farkedemediğimiz hatalar mutlaka olacaktır. Yaptığımız bu çevirinin tam ve mükemmel olduğu iddiasında değiliz. Ancak hataları asgarî seviyeye indirdiğimizi ifade edebiliriz. Samimi ve yapıcı tenkitlerine her zaman ihtiyaç duyduğumuz ilim çevresi ve tüm okuyucular tarafından, tashihi gereken noktalarda yapılacak uyarı ve katkılar için minnettar kalacağız.
Bu çalışmamın, milletimizin ilim, irfan ve kültür hayatına zenginlikler getirmesini Yüce Allah'tan niyaz ediyorum.
Konya 1994
Dr. Zekeriya GÜLER[4]
Bismillahirrahmanirrahim
Üçüncü Baskı İçin
Allah'ım! Yerler ve gökler dolusu sana hamdolsun.
Ey Rabbimiz! Sen olmasaydın eğer hidayete ermezdik biz
Sadaka-zekat vermezdik, namaz kılmazdık biz
İndir bize sükûnet ve güveni
Karşılaşırsak eğer sabit kıl ayakları [5]
Allah'ım, gözleri ve gönülleri çeviren Rabbim!
Kalplerimizi dininde sabit kıl.
"Rabbimiz! Bizi hidayete ilettikten sonra kalplerimizi saptırma. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütuf ve keremi en bol olan sensin,"[6]
"Rabbim! Yüreğime genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimden bağı çöz ki sözümü iyi anlasınlar."[7]
"Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında hak (ve adalet) ile hükmet. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın."[8]
"Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin. Sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize yağmuru bol bol göndersin ve gücünüze güç katsın. Günah işleyerek O'ndan yüz çevirmeyin."[9]
"Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da bazı günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı azaptan korusun. Allah'ın davetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ı âciz bırakacak değildir. Onun için Allah'tan başka dostlar da yoktur. Böyleleri, açık bir sapıklık içindedirler."[10]
"O iman etmiş olan kimse şöyle dedi: Ey kavmim! Siz bana uyun, sizi doğru yola ileteceğim. Ey kavmim! Bu dünya hayatı geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten devamlı kalınacak yurttur. Kim bir kötülük işlerse, onun misli kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mü'min olarak iyi bir amel işlerse, işte onlar cennete girerler, orada hesapsız olarak rızıklandırılırlar. Ey kavmim! Nedir başıma gelenler? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz. Siz beni Allah'ı inkâr etmeye ve hakkında bilgim olmayan şeyleri ona ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, aziz ve çok bağışlayan Allah'a davet ediyorum. Gerçek şudur ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir yanı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, haddi aşanlar da ateş ehlinin kendileridir. Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını çok iyi görendir. Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden (iman etmiş olan) o zâtı korudu. Fir'avun'un kavmini de kötü azap kuşatıverdi."[11]
Muhammed Nur Süveyd
16 Ramazan 1410/11 Nisan 1990[12]
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd, alemlerin rabbi olan Allah'a, salât ve selam efendimiz Muhammed'e (s.a.v.), âl ve ashabına olsun.
Ömer İbnü'l-Hattab'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ameller niyetlere bağlıdır. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan odur. Hicreti Allah'a ve Rasûlüne (yönelik) olan kimsenin hicreti (nin sevabı) Allah'a ve Rasûlü’nedir. Hicreti, eline geçecek bir dünyaya veya evleneceği bir kadına (yönelik) olan kimsenin hicreti de (niyet ve hedef itibariyle) hicret ettiği şeyedir."[13]
Eğitimle İlgili Sözler
1- Bir adam el-A'meş'e:
"Etrafındaki şu çocuklar ne yaparlar?" dedi. el-A'meş:
"Sus, bunlar dininin emir ve talimatım okuyup ezberliyorlar" cevabını verdi.[14]
2- Bir adam İbn Sahnûn'a:
"Kendi işimi kendim görüyorum, ilim tahsili için yanımda bulunan oğlumu meşgul etmiyorum" dedi. îbn Sahnûn da ona şu karşılığı verdi:
"Bu yaptığın işin, hac ve cihaddan daha sevap ve daha faziletli olduğunu biliyor muydun?"[15]
3- "Meşguliyetler çoğalmadan önce çocukların eğitim ve öğretimi konusunda acele ediniz. Zira ileriki yaşlarda çocuk aklen daha olgun olmakla birlikte, kalben daha meşguldür."[16]
4- "Ben bilginin gücüne inanıyorum, kültürün gücüne inanıyorum ama eğitimin gücüne daha çok inanıyorum."[17]
İthaf
Çocukluk yıllarımda beni Kur'an ve Sünnet ezberine teşvik eden babama,
Muhabbet, vefa, ihlas ve ilim sevgisini gönlüme ekip yeşerten anama,
Bu çalışmanın ecir ve sevabını sevgili ana babama ithaf ediyorum.
Ben, yüce Allah'tan dünyada ve ahirette kabul buyurmasını, hüsn-i hatime ihsan etmesini umuyor ve şu ayet-i kerimelerle dua ederek O'na yöneliyorum:
"Bana dua edin ki kabul edeyim."[18]
"Ey Rabbimîz! Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana boyun eğen bir ümmet çıkar."[19]
"Ey Rabbim! Bana tarafından temiz/hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz sen, duayı hakkıyla işitensin."[20]
"Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: Rabbim! Bu Mekke şehrini emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut."[21]
"Ey Rabbim! Beni ve neslimden gelecekleri gereği gibi namaz kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamızı kabul buyur. Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap edileceği kıyamet günü beni, ana babamı ve mü'minleri bağışla."[22]
"Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve nesiller bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl."[23]
"Ey Rabbim! Beni, bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmeye ve râzî olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle de beni sâlih kullarının arasına kat."[24]
"Ey Rabbim! Beni, bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmeye ve râzî olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Neslim hakkında da bana hayır ihsan buyur. Ben sana döndüm ve elbette ben müslümanlardanım."[25] | |
| | | haydarı kerrar Administrator
Mesaj Sayısı : 2630 Kayıt tarihi : 24/05/09 Nerden : ANKARA
| Konu: Geri: PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNDE ÇOCUK EĞİTİMİ Salı Mayıs 26, 2009 9:15 pm | |
| Takriz I
Hadis ilimlerine gösterilen ilgi ve sünnetle alâkalı araştırmalar, çağdaş İslâmî hareketin en bariz özelliklerindendir. Bunun birkaç sebebi vardır.
1- Ümmetin, Peygamber'e (s.a.v.) gelen vahyin her iki çeşidine; (metlüv) tilavet olunan vahiy demek olan Kur'an'a ve (gayr-i metlüv) tilavet olunmayan vahiy demek sünnet'e yeniden sarılmasını sağlamak.
2- Eski şeref ve izzetini yitiren ve gerileyen Islâm ümmeti, bunu tekrar kazanabilmek için tüm modern ilerleme ve kalkınma yollarını denedi ama birşey göremeyince artık kesinlikle bu ümmetin ilkleri (olan sahabe nesli) nin düzeldiği şeyle düzeleceğini anladı. Önceki araplar ve müslümanlar, şüphesiz kitap ve sünnetle düzelmişler ve yücelmişlerdir.
3- Bu asırda sünnetle ilgili çalışmaları, peygamberlerinin sünneti konusunda insanları şüphe ve tereddüde sevkeden müsteşriklere (oryantalistlere) cevap nitelediğinde olmuştur. Müsteşrikler, en çok hadis rivayet eden sahabilere dil uzatarak, hadislerin metin ve senedlerini, kısmen veya tamamen zayıf rivayetler olduğu öne sürülerek sahih hadis kitaplarını tenkid ederek ve bazı hadislerde görülen ihtilafları gündeme getirerek bunları yapmışlardır. Tabii bütün bunlar, bazı güç ve yetki sahiplerini sünneti terketme ve Kur'an'la yetinme görüşünde olmaya cür'et kazandırmıştır.
Bundan dolayı mütehassıs hadis âlimleri, söz konusu zan ve şüpheleri iptal etmek ve sünnet etrafında oluşturulan asılsız şeyleri reddetmek için karşı koymuşlardır. Bu itibarla sünnetle meşgul olmak, bir nevi İslâm'a ve İslâm ilimlerine hizmet sayılmış, şeriatı ve şeriatın delillerini müdafaa etmek olmuştur. Ancak asrımızda sünnete gösterilen büyük ilgi -sünnete taraftar olanlara ve diğerlerine göre hiçbir zaman sünnetin, Kur'an-ı Kerîm'in önüne geçirilmesi manasına gelmemiştir. Nitekim bu hiçbir zaman -sünnetle yeni meşgul olmaya başlayanlar akıllarından geçirse de- İslam fıkhının göz ardı edilmesi ve Arap dili ve edebiyatının kenara itilmesi demek de değildir. Kur'an, müslümanlanın ilk kitabıdır. Hiçbir müslüman buna karşı çıkamaz. Önem bakımından sıralamada Sünnet, Kur'an'dan sonra gelir. Sünnet, Kur'an'ın genel ifade eden (âmm) nassını tahsis eder (özelleştirir), mutlak olanını kayıtlar, kapalı (mücmel) olanını beyan eder, manasını açıklar, hedeflerini izah eder ve maksatlarını gerçekleştirir.
İslâm fıkhı, Kur'an ve sünnete dayanır, onlardan beslenir ve hükümleri onlardan çıkarılır. Bu, İslâm fıkhına canlılık, hareket ve süreklilik kazandıran güç ve şeriatın ruhu sayılan içtihatla gerçekleştirilir. Çünkü şeriat -eş-Şâtıbî'nin de dediği gibi- müstakil olarak her konuda detaylı açıklama yapmamış; sayısız meseleleri içine alacak şekilde küllî kaideler ve genel prensibler getirmiştir. Yeni ortaya çıkan ama hakkında Kur'an ve sünnetten bir delil olmayan hadise ve meselelerin çözümünde ictihad, sahabe, tabiîn ve etbâ-ı tabiîn neslinde selef ve halefin takibettikleri yol olmuştur. Peygamber (s.a.v.), ictihad etmek üzere sahabenin önünde Muâz'a izin vermiş, Kurayza oğullarıyla ilgili verdiği hükümde Sa'd b. Muâz'ın içtihadına mavâfakat etmiştir.
Bazı selef muhaddislerinin çeşitli yollarla/delillerle ictihad hareketini gerçekleştirdiklerini görmekteyiz: Ahmed b. Hanbel (r.a.), sünnete sıkı sarılmakla birlikte "masâlih-i mürsele" (bir kayda bağlı olmayan maslahatlar) ile amel etmiştir. Medinelilerin imamı olan Mâlik de "sedd-i zeria" (kötülüğe vasıta olan yolları kapama prensibi) ve örfle amel etmiş, kıyas ve maslahatı kabul etmiştir.
Hanefi'lerden sözedilirken onların, hadisi terkettikleri ve reyle/kıyasla amel ettikleri anlamında "ehl-i rey" olduklarını söylemek de doğru değildir. Ebû Hanife' nin (r.a.) şöyle dediği sabittir:
"Allah'ın kitabı ve Rasûlü’nün sünnetinde gelen şeylerin başımızın ve gözümüzün üstünde yeri vardır." Hatta onun şu sözleri de erbabınca malumdur:
"İçlerinde hadis tahsil edenler bulundukça insanlar salâh içinde devam ederler. Hadissiz ilim talep ettikleri zaman ise bozulurlar." Onun şu sözü de meşhurdur:
"Allah'ın dininde rey ile hüküm vermekten sakınınız. Sünnete tâbi olunuz. Kim (sünnet çizgisinden dışarı) çıkarsa sapar."
Şüphesiz burada Ebu Hanife'nin "rey" ile kasdettiği şey, Kur'an, sünnet ve bunlardan kaynaklanan kıyâsa dayanmaksızın salt akıl ve hevâ mahsûlü verilen hükümdür. Hüküm çıkarmada yetenek mânasında kullanılan "rey" ise, hem Hanefiler için hem de diğer müctehid imamlar için geçerlidir; bu manada onlar için "ehl-i rey" denebilir. Bu sebeple el-Meârif adlı kitabında İbn Kuteybe, hadis otoritelerinden olduğu halde el-Ezvâî ve Süfyân es-Sevrî'yi "ehl-i rey" arasında saymıştır. Hatta bazı yazarlar -el-Huşenî'nin "Kudâtü Kurtuba" adlı eserinde naklettiği gibi- Mâlikilerin de "ehl-i rey" olduklarını belirtmişlerdir.
İslâm ümmeti içinde, kendi görüşünü Peygamber'in (s.a.v.) sünnetine tercih eden kimse -inşaallah- bulunmayacaktır. Bu konuda İmam Şafiî'nin (r.a.) er-Risâle’sindeki şu sözü yeterlidir:
"Kendisine Rasûlüllah'ın (s.a.v.) bir sünneti ulaşan hiçbir kimsenin, onu bir başkasının sözü için terketmesi olacak şey değildir."
Bu asırda ilmî kalkınmanın alâmeti, hadisle meşgul olmak ve sünnete hizmet etmektir. Bu da henüz basılmamış yazma eserlerin edisyon kritiğini yaparak neşretmek, hadis metinlerini şerhetmek, senedlerine özen göstermek, araştırmacılara kolaylık ve pratiklik sağlaması için hadislerle ilgili fihrist çalışması yapmak ve sahih olanları zayıf olanlarından ayıklamakla gerçekleştirilebilir, örnek ve model olması itibariyle Rasûlüllah'ın (s.a.v.) hayatıyla ilgili -mesela, savaş ve barış durumundaki hayatı, evindeki özel hayatı, sahabe arasındaki uygulamaları, münâfıklar ve zimmîler karşısındaki tutum ve davranışları gibi- müstâkil çalışmalar yapmak da bu kabildendir. Peygamber' in (s.a.v.) ibadet, muamele, fetva, muhakeme, had cezalarının tatbiki, insanlar arasında kardeşliğin tesisi, sözleşmelerin sağlam yapılması hasımların barıştırılması gibi âlimlerin müstakil eserler -ki, bunların en önemlilerinden birisi Ibnu'l-Kayyım'ın Zâdu'l-Meâd adlı eseridir- meydana getirdikleri konularda Peygamber'in (s.a.v.) takibettiği yolu araştırmak da buraya girmektedir.
Elinizdeki bu eser, Peygamber'in (s.a.v.) yol, sîret ve sünnetinin belli bir bölümünü özenle işlemiş olan değerli bir kitaptır. Genel manada din eğitimi veya nebevî eğitim konusunda eserler yazılmıştır ama -ilmî sınır ve ölçüler içinde- Hz. Peygamber'in çocuk eğitimi ile ilgili bir kitap telif edilmemiştir, işte bu nokta, neslin eğitimi hususunda nebevî yolun müstakil, canlı ve önemli bir bölümüdür.
Yazar, konuları bir mü'min akidesiyle, bir münevver düşüncesiyle, derin bir âlim tefekkürüyle ve estetik zevk sahibi bir mühendis düzeni ve planıyla işlemiş ve şu bölümlere ayırmıştır:
Ana babaya öğütler; süt çocuğunun hakları; sütten kesilmesinden ergenlik dönemine kadar çocuk şahsiyetinin yapısı -ki bu, kitabın en önemli bölümüdür-; çocuk eğitiminin mihveri (ekseni). Bu bölümde yazar, çocuğun itikâdî, amelî, içtimaî, ahlâkî, sıhhî, fikrî, duygusal, fiziksel ve cinsel yapısını ele almıştır; çocuğun ana baba haklarını koruması ve onlara iyi davranması; çocuğu etkileyecek nebevî eğitim yolları, çocuğun disipline edilmesi ve cezalandırılması. Yazar, kırkı babalara kırkı da çocuklara yönelik olmak üzere iki kırk, yani seksen hadisle kitabını tamamlamıştır. Araştırmasında yazar, eğitim, hadis, tefsir, fıkıh, davet, İslâm tarihi, kültür ve medeniyeti konusunda güvenilir kaynaklara başvurmuş, kullandığı her kaynağı göstermiş ve söylediklerini belgelemiştir. Eğitimle ilgili gördüğü her fikri hadislerle, selefin uygulamaları ve pedagogların tecrübeleriyle desteklemiş, çocuk eğitimine ilişkin nazariyelerini dinî hakikatlerle, tarihî vak'alarla ve müslüman eğitimcilerin gözünde kesinleşmiş tablolarla sağlamlaştırmış, birçok ilginç noktayı gözler önüne sermiştir. Bu yüzden kitabı gerçekten de bir dinî çocuk eğitimi ansiklopedisi, müslüman çocuğun eğitiminde söz konusu edilen hadislerin, selef-i sâlihîn sözlerinin ve pedagogların yol ve tecrübelerinin büyük bölümünün bir fihristi olacak niteliktedir. Ben bu değerli kitabın, İslâm toplumunu teori ve pratikte büyük çapta etkileyeceği, eğitimci ana ve babaların, bulûğ çağına gelmemiş hatta gelmiş çocukların önemli ölçüde istifade edecekleri kanaatini taşımaktayım. Yazar eserini kolay ve anlaşılır bir dille yazmış, Kur'an ayetleriyle pekiştirmiş, sünnet, kıssa, hikmet ve güzel sözlerle süslemiştir. Mü'minlerin ruh ve gönül dünyası için, tüm müslüman cemaatler tarafından kabul görmüş olan söz konusu kaynak ve malzemelerden daha etkili bir şey olamaz.
Ben bu kitabın büyük bir bölümünü gözden geçirdim ve çok istifade ettim. Keşke bu kitabı (daha önce) elde etme ve gözden geçirme imkanım olsaydı! O zaman belki çocukların eğitimindeki metodumu değiştirirdim. Böylece onları içinde bulundukları toplumun tesirinden kurtarır ve daha faydalı olurdum. Ki bu toplum, faydasız ve lüzumsuz şeylerle çocukların boş zamanını öldürmek için görülmemiş bir şekilde tahrik edici yol ve vasıtalarla kötü örnek olmaktadır. Çocuklara ilmi sevdirmemekte, onlara bir istikbal vermemekte, onlara azim ve yüksek himmet duygusu kazandırmamaktadır. Bu kitabı okuyacağım ve faydalanacağım. Birçok insanda okuyacak ve istifade edecektir. Yorucu bir çalışmadan sonra çocuk eğitimi sahasında büyük bir boşluğu dolduran ve ümmete önemli bir hizmet sunan yazara dünya ve ahirette tevfik, ecir ve sevaba nail olması için hep birlikte dua edeceğiz.
Allah'a karşı ben hiçbir kimseyi tezkiye etmiyorum. Sünnet, suyu çekilmeyen bir kaynak olarak devam edecektir. Her gelen -isterse yeryüzündeki tüm insanlar olsun- nübüvvet havuzundan (nasibini) çıkaracaktır. Önceki nesil sonraki nesle keşfetmek üzere çok şeyler bırakmıştır. Allah Peygamberimiz Efendimiz'i (s.a.v.) lâyık olduğu şekilde mükâfatlandırsın.
Prof. Dr. Muhammed Fevzî Feydullâh
KUVEYT -11 Zülka'de 1404/8 Ağustos 1984[26]
Takriz II
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a, salât ü selâm, öğretmenlerin hayırlısı, eğitimcilerin efendisi Muhammed'e (s.a.v,), âl ü ashabına olsun.
Genç mühendis Muhammed Nûr Abdulhafîz Süveyd, "Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi" adıyla neşre hazırladığı kitabından beni haberdar etti. Hadis, İslâm ahlâk ve eğitimi ile ilgili kaynaklardan bilgi toplamak için senelerce çalışma yaptığını, eserini güzel ve sistemli bir şekilde bölümlere ayırdığını gördüm. Onu bu güzel çalışmaya sevkeden şey, teori ve pratiğiyle nesli sünnete göre eğitebilmek için müslüman aileleri uyarma ve yönlendirme arzusu olmuştur. Yazar konuyla alakalı birçok kaynak okumuş, eserini hazırlarken tedrici bir yol izlemiş, eşlerin nikah akdinden itibaren gebelik, doğum, çocukluk, temyiz, ergenlik öncesi ve ergenlik sonrası döneme kadar çocukla ilgili verilmesi gereken bilgileri vermiştir. Kanaatimce yazar, elinden gelen bütün gayreti sarfetmiştir. İslâmî çocuk eğitimi konusunda merak ettiği yerlere bakmak isteyen kimse, bu kitapta hazır ve faydalı bilgiler görecek ve çok istifade edecektir.
Ben bu çalışmasından dolayı, Allah'ın, müellif kardeşimizi mükâfatlandırmasını, sünnete göre çocuklarını eğitmek isteyen müslüman aileler için faydalı kılmasını niyaz ediyorum.
Allah'ım! Adımlarımızı düzelt, bize doğruyu göster, rızana uygun amelleri bize ihsan eyle! Sen çok cömert ve çok ihsan edensin. Duamızın, sonu da şudur: "Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur."
Abdurrahmân Hasan Habenneke el-Meydânî
KUVEYT- 28 Ramazan 1405[27]
Takriz III
Sahasında böyle bir kitap yazılmamıştır. Nasıl olsun ki? Bu eser, yavruların gönüllerini kâinatın efendisine bağlamaktadır. Çocukların eğitimi hususunda kitabın ele aldığı her konu için, en büyük eğitimci -Peygamber (s.a.v.) nin irşadından bir temel görebilirsin. Allah şahit, kitabı okurken bende birkaç kez ürperti meydana geldi ve birçok yerde gözlerim yaşardı.
Allah, müellifi hayırla mükâfatlandırsın, müslümanları da eseri binlerce basmaya muvaffak kılsın. Eserin, özellikle ilkokullarda İslâm eğitimi ders kitabı olarak kabul edilmesi yerinde bir karar olur.
Ahmed el-KALLÂŞ[28]
Takriz IV
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a, salât ü selâm eğitimcilerin önderi, efendimiz, Peygamberimiz Muhammed'e ve âlû ashabına olsun.
Kıymetli kardeşim Muhammed Nûr SÛVEYD, değerli kitabı "Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi"nin bir nüshasını bana takdim ettikten sonra, kitap hakkında bir değerlendirme yazısı/rapor istedi. Kitabın sayfalarını karıştırdım ve içindekilerine vâkıf oldum. Gördüm ki eser, çocuğun eğitimi sahasında yararlı bilgilerle doludur. Bu kitabın orijinal tarafı, müslümanlara şu mesajı vermek olmuştur: "Artık çocuğun eğitimi konusunda Rasûlullah'ın (s.a.v.) sîret ve sünnetinden beslenmiş, ideal, pedagojik bir yöntem/program bulunmaktadır. Müslümanların, eğitimle ilgili görüş ve teorileri İslâm'dan sapmış olanlardan veya gayr-i müslimlerden ithal etmelerine gerek yoktur. Hevâsından konuşmayan peygamberlerinin sünnetinde, bunlara ihtiyaç duyurmayan yeterli bilgi mevcuttur."
Kitap, okuyucuların da göreceği gibi hâlis bir niyet eseri, duygu dolu ve emek mahsulüdür. Yazar, konu hakkında kaynak ve delil olabilecek hadisleri başarılı bir şekilde toplamış ve her delili uygun yerde kullanmıştır. Kitap, şekil ve düzen itibariyle de çok mükemmeldir. Bu da yazarın kabiliyet, düşünce ve estetik zevkini göstermektedir.
Kısaca şunu söylemek istiyorum: Her müslüman ailenin okumak üzere bu kitabı alıp evinin kütüphanesine koyması ve içindekileri tatbik etmesi gerekir. Arap aleminde ve tüm müslüman ülkelerde eğitim bakanlıklarının okul ders kitabı olarak bu kitabı tamamen veya kısmen kabul etmesi çok yerinde bir karar olur.
Sözümü bitirirken, yüce Allah'tan yazarı mükafatlandırmasını ve hesap gününde –ki o gün, ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah’a kalb-i selîm ile gelenler (fayda bulur)- bunu onun amel defterine koymasını diliyorum. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah a mahsustur
Prof. Dr. Mahmûd et-TAHHÂN
Kuveyt Üniversitesi
Şeriat Fakültesi
Tefsir ve Hadis Bölüm Başkanı
Kuveyt 21 Cemâzîyelevvel 1408[29] | |
| | | | PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNDE ÇOCUK EĞİTİMİ | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|