iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR ) |
| | sabahlar ya rasulallah | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
YaKaZa Yeni Üye
Mesaj Sayısı : 41 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: sabahlar ya rasulallah C.tesi Ekim 23, 2010 8:55 am | |
| Gönül fikr-i hayalinle sabahlar ya Resulallah Olur şem'-i cemalinle sabahlar ya Resulallah
Alil-i pister-i hicrin enin u zir edip dilden Temenni-i visalinle sabahlar ya Resulallah
Seherlerde gönül teşrifin özler dide-i cana Tenezzül İhtimalinle sabahlar ya Resulallah
Ziya-i şem'-i ruhsarın nihan olur ise dilden Hayal-i zulf-i halinle sabahlar ya Resulallah
Leyali-i tahayyül içre dil bezm-i tasavvurda Cemal-i bi-misalinle sabahlar ya Resulallah
Şeb-i gamda gürisne bi-neva dil han-i valsınla Ümid-i hoş nevalinle sabahlar ya Resulallah
Hadis-i züIfünü tahdis ederse leyle-i hicran Salahi kıyl u kalinle sabahlar ya Resulallah
Uşşaki, "sabahlar" kelimesinin degişik anlamlarnı şiirine redif yapmış. Bu şiiri ilginç kılan unsurlardan birisi, redif durumundaki sabahlar kelimesi ile cinas yapılmasıdır. Bilindiği gibi cinas kafiyeyi oluşturan kelimeler ayni zamanda kafiye kelimelerdir. Burada rediflerle cinas yapılarak değişik bir üslup denenmiş. Sabahlar redifi şiirde şu anlamlarda kullanlıyor: 1.Sabahlar: Sabah kelimesinin çogulu. 2. Sabaha kadar uyuyamamak, geceyi uykusuz geçirmek. "ya Resulallah, gönlüm, Senin hayalinin fikriyle sabahlar. Sabahlar Senin güzelliğinin nuruyla aydınlanır." diyor şair. Gönlünde sevdası olanın gözünü uyku tutmaz. Sevgilinin düşüncesi aşığın uykularını kaçırır. Gönül, zihin bir düşünce ile meşgul olursa daima uyanık kalacaktır. Geceyi zihninde yogunlaştırdığı fikirle geçiren insanın, sabahı da ayni düşünce ile başlayacaktır. Şair diyor ki: "Sabahlar senin güzelliğinle aydınlanır." Buradan iki mana çıkıyor: birincisi, sen; düşünmekten, sana aşık o/maktan dolayı gönlüm büyük bir mutluluk içerisindedir. ikincisi ise, dünyanın dönüşü, gecenin gündüzün oluşu senin yüzün suyu hürmetinedir. Burada aynı zamanda, "Vema erselnake illa rahmete'n-Ii'I-alemin"94 ayetine telmih yapılmıştır. "şem'-i cemal" terkibi ile Peygamber Efendimizin yüzü muma, sonra da dünyayı aydınlatan Güneş'e benzetilmiştir. Çünkü sabah, güneşin kendisini göstermesiyle başlar. Bu sözle Peygamber Efendimizin fiziki bakımdan güzelliğini ifade etmek maksadının dışında, karanlık bir çağ yaşayan, her türlü melanetin hüküm sürdüğü dünyaya İslam'ın nurunu yaymasına da işaret edilmş. İkinci beyitte şair kendisini, "sevgili" olarak gördüğü Hz. Muhammed'den ayrı kalmanın verdiği acıyla hastalanıp yatağa düşen bir dertli gibi tarif ediyor. Ah çekip, inleyen bu hastanın bütün arzusu ve ilacı ise Peygamberine kavuşmaktır. Seher vakitleri duaların makbul olduğu zamanlar olarak bilinir. Ayrıca seher rüzğarı aşığa sevgiliden haber getiren bir postacı gibi tasavvur edilir. Bunun için de şair: Seherlerde gönül teşrifin ozler dide-i cana Tenezzül ihtimalinle sabahlar ya Resulallah diyerek sevgilinin gön/ünde ve gözünde tecelli, etmesini dilemektedir. Bu beyitte Hz. Muhammed'e gösterilmesi gereken tazim,şairin dilinde münasip ve nezih bir şekilde dile getiriliyor. Şerefli olanlar "teşrif' ederler. Ayrıca "tenezzüI" kelimesini kullanıyor şair. Cünkü tenezzüI büyükten küçüğe, yukarıdan aşağıya gösterilir. TenezzüI kelimesinin nüzul, nazil kelimesi ile aynı kökten geldiği unutulmamalı. Eğer sevgili, tenezzül ederse sevenin gönlü müşerref olur. Dördüncü beyit edebi sanatlarla dolu ve zengin manaların yüklü olduğu bir böIüm. Önce günümüz Türkçesiyle nesre çevirelim: "va Resulallah, senin etrafı aydınlatan muma benzeyen yüzünün ışığı gönülden kaybolursa, gönlüm saçının ve ben'inin hayaliyle sabahlar." Peygamber Efendimizin yüzü aydınlıktır. İslam'ı temsil eder. Onu hayal etmek gönle ve ruha ışık verir; onları aydınlatır. Aydınlık, gündüzün; karanlık ise gecenin özelliğidir. Divan şiirinde sevgilinin yüzü daima aydınlık ve aydınlığın kaynakları (güneş, ay, mum, çerağ...) olarak düşünüIür. Saç ve yüzündeki ben ise aşığa geceyi hatırlatır. Çünkü bunlar karadır. Dolayısıyla aşık geceyi de karalamaz, kötülemez; zira onda da sevgiliden bir iz bulur. Beyitte hemen her kelimenin birbiriyle yakınlık ve zıtlık bakımından anlam iIişkisi içerisinde olduğunu görüyoruz: Mum ışık saçar. Işığın olduğu yerde hiçbir şey "nihan" olmaz. Aydınlığın olmadığı yerde karanlık hüküm sürer. Karanlık ise zülfün ve hal (ben)'in vasıflarıdır. "Gönlüm tahayyül gecelerinde, tasavvur meclisinde senin eşsiz güzelliğinle aydınlanır." diyen şair, Hz. Muhammed'i bütün karanlıkların aydınlatıcısı, çıkmazlar içinde olanların kurtarıcısı olarak görmektedir. Şiirde insan ruhuna karanlık ve kasvet veren kavramların anlatılıp çözümlerinin Hz. Muhammed'de bulundugu sık sık ifade edilirken; birbirine zıt olan ışık-karanlık, gece-sabah, siyah-beyaz gibi tablolar çizilerek ışığın, sabahın, beyazın Hz. Muhammed'i temsil ettiği izah edilmeye çalışılıyor. Aşağıdaki beyitte de aynı anlatımlar söz konusudur: Şeb-i gamda gürisne bi-neva dil han-ı valsınla Ümid-i hoş, nevalinle sabahlar ya Resulallah "Ya Resulallah, gam gecesinde aç, fakir ve nasipsiz olan gönlüm, kavuşma nimeti, bahşiş ve bağışlama ümidiyle sabahlar." Son beyitte ise şair "hadis" kelimesinin hem terminolojik hem de sözlük anlamını düşünerek (tevriyeli) kullanıyor. "Ya Resulallah, ayrılık gecesi senin saçının hadisini söylerse, Salahi de senin dedikodunla sabahlar." "Hadis" ve "tahdis" aynı kökten türemiş kelimelerdir. Hadis, Peygamber Efendimizin sözleri için kullanılan bir terimdir. Beyitte bunun mukabili olarak kıyl u kal (dedikodu, boş söz) kullanılmış. Şair, Hz. Muhammed sevgisini terennüm etme maksadıyla yazdığı bu na'tinde musikiyi ön plana çıkarmıştır. Şiirin bütününde, özellikle I (gönüI, hayal, leyal, Resulullah, olur, cemalinle, alil, dil...) ve y (hayal, ziya, tahayyüI, leyl, leyal...) seslerinin bulunduğu kelimeleri şuurlu olarak, ustalıkla seçip mana ile birleştirmesini bilmiştir. Aruzun işlek vezinlerinden Mefailun/ Mefailun/ Mefailun/ Mefailun/ kalıbıyla yazılan bu şiirdeki ahengi sağlayan hususlardan biri de -bize göre- seçilen kelimelerdeki seslilerin belirli bir düzen içerisinde gitmesindendir. Mesela a seslisinden sonra, kafiyeyi oluşturan kelimeler başta olmak üzere, i ünlüsü gelmiş kelimeler tercih ediliyor: hayalinle, cemalinle, visalinle, ihtimalinle hayal-i, halinle, leyali, cemal-i, misalinle, nevalinle, hadis-i, tahdis, alil, Salahi, kalinle gibi. Şairin klasik edebiyatın mazmunlarını başarıyla kullandığı söylenebilir. Ancak bir kısım kelimelerin ("sabahlar" kelimesi hariç) tekrar edilmesi şairin bu kelimeleri "gözde" kabul etmesiyle açıklanabilir. Mesela tamamı yedi beyitlik bu şiirde "gönül" ve onun sinonimi olan "dil" kelimesi sadece son beyitte kullanılmamış; yani bu kelime 6 kez; hayal-tahayyül:3, şem':2, cemal:2, zülüf:2... defa tekrar edilmiş. 94 Enbiya Suresi.107. ayet: "(Resulüm) Biz, seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik:”
Salahi-i Uşşaki (1705-1782)
| |
| | | | sabahlar ya rasulallah | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|