Hadisi
Şerifte; “Duadan daha güzel Allah-ü Tealaya ikram edilecek hiçbir şey
yoktur.” (Tirmizi, İbn. Mace)
Hadisi Şerifte;
“Ezanla ikamet arasında yapılan dua geri çevrilmez.”(Nisai)
Hadisi
Şerifte; “Muhakkak ki Rabbınız cömert ve ayıplayıcıdır. Kulu, kendisine
elini kaldırdığı zaman kulunun elini boş çevirmeyi ayıplar.”Tirmizi,
Ebu Davut)
Hadisi Şerifte; “Resülüllah (sav) dua
etmek için ellerini uzattığında ellerini yüzüne sürmeden ellerini
toplamazdı.”
(Tirmizi, Ebu Davut, İbn. Mace)

Hadisi Şerifte; “Allah-ü Tealaya dua edin. Onun fazlından isteyin. Çünkü
Allah-ü kendisinden istenilmesini sever.”
(Tirmizi)
Alıntıdır


Birazda aşağıda var Dua'ya
karşı çıkanlar İnşaallah bu seferde Peygamber Efendimiz'den iyi
bildiklerini iddia etmezler

1762 - Hz. Büreyde
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bir
adamın şöyle söylediğini işitti: "Allah'ım, şehâdet ettiğim şu hususlar
sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan
Allah'sın, birsin, samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana
muhtaç), doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur."

1791
- İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu
vesselâm) akşam olunca şu duayı okurdu:
"Elhamdulillah geceye erdik. Mülk de, Allah için geceye erdi. AIlah'tan
başka ilâh yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamdler
0'nàdır, O, her şeye kâdirdir. Rabbim! Bu gecede olacak hayrı, bundan
sonra olacak hayrı senden taleb ediyorum. Bu gecede olacak şerden ve
bundan sonra olacak şerlerden sana sığınıyorum. Ràbbim! TembeIlikten
yaşlılığın kötülüklerinden sana sığınıyorum. Rabbim! Cehennem azabından,
kabir azabından sana sığınıyorum!"
İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) devamla, Resülullah (aleyhissalatu
vesselâm)'ın sabah olunca şu duayı okuduğunu söyledi:
"ElhamduIiIIah sabaha erdik. Mülk de AIIah için sabaha erdi."
Müslim, Zikr 75, (2723); Tirmizi, Daavât 13, (3387); Ebu Dâvud, Edeb
110, (5071).
1792 - Ebu Selâm, Hz. Enes (radıyallâhu anh)'ten naklediyor: "Resülullah
(aleyhissalatu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim: "Kim akşama ve
sabaha erdiği zaman: "Rabb olarak Allah, din olarak İslâm'a, resül
olarak Muhammed (aleyhissalatu vesselâm)'e razı olduk" derse onu razı
etmek de Allah üzerine bir hak olmuştur".
Rezin bu duaya: "Kıyamet günü" ifadesini ilave etmiştir.
Ebü Dâvud, Edeb 110, (5072) İbnu Mâce, Dua 14, (3870).
1793 - Abdullah İbnu Gannâm el-Beyâzi (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim sabaha erdiği
zaman: "Allahım, benimle veya mahlukatından herhangi biriyle hangi nimet
sabaha ermişse bu sendendir. Sen birsin, ortağın yoktur, hamdler
sanadır, şükür sanadır" derse, o günkü şükür borcunu ödemiştir. Kim de
aynı şeyler akşama erince söylerse o da o geceki şükür borcunu eda
eder."
Ebu Dâvud, Edeb 110, (5073).

Uyuma ve Uyanma Duaları

1794 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) yatağına girdiği zaman şu duayı okurdu: "Bize yedirip içiren,
ihtiyaçlarımız görüp bizi barındıran AIIah'a hamdolsun. İhtiyacını
görecek, barınak verecek kimsesi olmayan niceleri var!"
Müslim, Zikr 64, (2715); Tirmizi, Daavât 16, (3393); Ebü Dâvud, Edeb
107, (5053).
1795 - Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm) yatağına girdiği zaman, ellerine üfleyip
Muavvizeteyn'i ve Kul hüvallahu ahad'i okur ellerini yüzüne ve vücuduna
sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi
kendisine yapmamı emrederdi".
Buhari Fedâilu'l-Kur'ân 14, Tıbb, 39, Daavat 12; Müslim, Selâm 50,
(2192); Muvattâ, Ayn 15, (2, 942); Tirmizi, Daavât 21, (3399); Ebu
Dâvud, Tıbb 19, (3902).
1796 - Hz. Huzeyfe İbnu'l-Yemân (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) yatağına girince şu duayı okurdu:
"Allahım! Senin adınla hayat bulur, senin adınla ölürüm".
Sabah olunca da şu duayı okurdu:
"Bizi öldürdükten sonra tekrar hayat veren AlIah'a hamdolsun!. Zaten
dönüşümüz de O'nadır".
Buhâri, Daavat 7, 8, 16, Tevhid 13; Tirmizi, Daavât 29, (3413); Ebü
Dâvud, Edeb 177, (5049).
1797 - Hz. Berâ (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Yatağına girdiğin zaman şu duayı oku:
"Allahım nefsimi sana teslim ettim, yüzümü sana çevirdim, işlerimi sana
emanet ettim sırtımı sana dayadım. Senin rahmetinden ümitvarım,
gazabından da korkuyorum. Senin ikabına karşı, senden başka ne melce
var, ne de kurtarıcı. İndirdiğin Kitab'a, gönderdiğin Peygamber
(aleyhissalâtu uesselâm)'e imàn ettim"
"Eğer bunu okuduğun gece ölecek olursan fıtrat üzere ölmüş olursun.
Şayet sabaha erersen hayır bulursun."
Buhâre, Daavât 7, 9; Tevhid 34; Müslim, Zikr 56, (2710); Tirmizi, Daavat
76, (3391); Ebu Dâvud, Edeb 107, (5046, 5047, 5048).
Tirmizi'nin bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Resülullah (àleyhissalâtu
vesselâm), uyumak isteyince sağ yanı üzerine dayanır ve şöyle dua
ederdi: "Allàhım! Kullarını topladığın -veya yeniden dirilttiğin- gün,
beni azâbından koru".
1798 - Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm) geceleyin uyanınca şu duayı okurdu: "Allahım!
Seni hamdinle tenzih ederim, Senden başka ilah yoktur. Günahım için
affını dilerim, rahmetini taleb ederim. Allahım ilmimi artır, bana
hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma. Katından bana rahmet lutfet.
Sen lutfedenlerin en cömerdisin".
Ebu Dâvud, Edeb 108, (5061).
1799 - Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu
vesselâm) yatacağı sırada şu duayı okurdu:
"Allahım, kerim olan Zât'ın adına, eksiği olmayan kelimelerin adına,
alınlarından tutmuş olduğun hayvanların şerrinden sana sığınırım.
Allahım sen borcu giderir günahı kaldırırsın. Allahım senin ordun mağlub
edilemez, và'dine muhalefet edilemez. Servet sahibine serveti fayda
etmez, servet sendendir. Allahım seni hamdinle tesbih ederim".
Ebu Dâvud, Ebed 107, (5052).
1800 - Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir gün, Hâlid İbnu Velid
el-Mahzumi (radıyallâhu anh):
"Ey Allah'ın Resülü, bu gece hiç uyuyamadım" diye Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselam)'e yakındı.
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu tavsiyede bulundu:
"Yatağına girdinmi şu duayı oku: "Ey yedi kat semânın ve onların
gölgelediklerinin Rabbi, ey arzların ve onların taşıdıklarının Rabbi, ey
şeytanların ve onların azdırdıklarının Rabbi! Bütün bu mahlükâtının
şerrine karşı, bana himâyekâr oI! 0l ki hiç birisi, üzerime âni
çullanmasın, saldırmàsın. Senin koruduğun aziz olur. Senin övgün
yücedir, senden başka ilah da yoktur, ilah olarak sâdece sen varsın."
Tirmizi, Daavât 96, (3518).
1801 - İmam Mâlik'ten rivayete göre, ona şu haber ulaşmıştır: "Hâlid
İbnu'l-Velid (radıyallâhu anh), Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselam)'e:
"Ben uykuda iken korkutuluyorum. (Ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?)"
diye sordu. Ona şu tavsiyede bulundu:
"Allah'ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O'nun gadabından, ikabından,
kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve (beni kötülüğe
atan) beraberliklerinden AIlah'a sığınırım! de!".
Muvatta, Şi'r 9, (2, 950).

Evden Çıkış ve Eve Giriş Duaları

1802 - Ümmü Seleme (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalatu vesselam) evinden çıktığı zaman şu duayı okurdu:
"Allah'ın adıyla Allah'a tevekkül ettim. AIIahım! zillete düşmekten,
dalâlete düşmekten, zulme uğramaktan, cahillikten, hakkımızda cehalete
düşülmüş olmasından sana sığınırız".
Tirmizi, Daavât 35, (3423); Ebü Dâvud, Edeb 112, (5094); Nesâi İstiâze
30, (8,268); İbnu Mâce, Dua 18, (3884).
1803 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Evinden çıkınca kim: "Allah'ın adıyla, Allah'a
tevekkül ettim, güç kuvvet Allah'tandır" derse kendisine: "İşine bak,
sana hidâyet verildi, kifâyet edildi ve korundun da" denir, ondan şeytan
yüz çevirir".
Tirmizi, Daavât 34, (3422); Ebü Dâvud, Edeb 112, (5095); Nesâi, İstiâze
(8,268).
1804 - Ebü Mâlik eI-Eş'àri (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kişi evine girince şu duayı
okusun: "AIIahım! Senden hayırlı girişler, hayırlı çıkışlar istiyorum.
AIIah'ın adıyla girdik, AIIah'ın adıyla çıktık, Rabbimiz AIIah'a
tevekkül ettik". Bu duayı okuduktan sonra ailesine selam versin".
Ebu Dâvud, Edeb, 112, (5096).

Oturma - Kalkma Duaları

1805 - Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalatu vesselâm) hazretleri buyurdular ki: "Kim, malâyâni
konuşmaların çok olduğu bir yere oturur da, oradan kalkmazdan önce şu
duayı okursa bu yerde oturmaktan hasıl olan günahından arınmış olur:
Allahım! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden başka ilah olmadığına
şehâdet ederim. Senden mağfiret diliyorum, Sana tevbe ediyor (af taleb
ediyorum)".
Tirmizi, Daavât 39, (2329).
1806 - İbnu Ömer hazretleri (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) bir cemaatte oturduğu zaman, ashâbı için şu
duayı okumadan nadiren kalkardı:
"Allahım! Bize korkundan öyle bir pay ayır ki, bu, sana karşı işlenecek
günahlarla bizim aramızda bir engel olsun. İtaatinden öyle bir nasib ver
ki, o bizi cennete ulaştırsın. Yakîninden öyle bir hisse lutfet ki
dünyevi musibetlere tahammül kolaylaşsın.
Allahım! Sağ olduğumuz müddetçe kulaklarımızdan, gözlerimizden,
kuvvetimizden istifade etmemizi nasib et. Aynı şeyi bizden sonra gelecek
olan neslimize de nasib et. İntikamımızı, bize zulmedenlerden
almışlardan kıl (mazlumlardan değil). Bize tecavüz edenlere karşı bizi
muzaffer kıl. Bize, dini musibet verme. Dünyayı, ne asıl gayemiz kıl, ne
de ilmimizin son hedefi. Bize merhametli olmayanı bize musallat etme."
Tirmizi. Daavât 73, (3497).

Seferde Okunacak Dua

1807 - İmam Mâlik'e ulaştığına göre Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm) sefer arzusuyla ayağını bineğinin özengisine koyduğu zaman şu
duayı okurdu:
"Bismillah! Allahım! Sen seferde arkadaşım, ailemde vekilimsin. Allahım,
bize arzı dür, seferi kolaylaştır. Allahım, yolun meşakkatlerinden,
üzüntülü dönüşten, mal ve ailede vuküa gelecek kötü manzaralardan sana
sığınıyorum".
Muvatta, İsti'zân 34, (2, 977).
1808 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissâlatu vesselâm), seferden dönerken, uğradığı her tümsekte üç
kere tekbir getirir, arkadan da: "Lâ ilâhe iIlaIIâhu vahdehu Iâ şerike
Ieh, Iehü'I-mülkü ve Iehü'I-hamdü ve hüve aIâ külli şey'in kadir.
(AIIah'tan başka ilah yoktur. O tekbir, ortağı yoktur, mülk O'nundur,
hamd O'nadır. O herşeye kadirdir) dönüyoruz, tevbe ediyoruz, kulluk
ediyoruz, secde ediyoruz, Rabbimize hamdediyoruz. AIIah va'dinde sâdık
oldu, kuluna yardım etti. (Hendek Harbi'nde) müttefik orduları tek
başına helâk etti" derdi.
Buhâri, Daavât 52, Ömer 12, Cihâd 133, 197, Megâzi 29; Müslim, Hacc 428,
(1344); Muvatta, Hacc 243, (1,421); Tirmizi, Hacc 104, (950); Ebu
Dâvud, Cihâd 170, (2770).
1809 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir adam Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselam)'e:
"Ey Allah'ın Resülü, ben sefere çıkmak istiyorum bana tavsiyede bulun!"
diye talepte bulundu. Efendimiz:
"Sana Allah'tan korkmanı ve (yol boyu aştığın) her tepeııin başında
tekbir getirmeni tavsiye ediyorum!" buyurdu. Adam döneceği sırada şu
duada bulundu: "Allah'ım! Ona uzaklığı dür, yolculuğu kolay kıl."
Tirmizi Daavat 47, (3441).
1810 - Abdullah el-Hatmi (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) birisiyle vedalaştı mı şöyle derdi: "Dininizi
emânetinizi ve işlerinizin âkibetini Allah'ın muhafazasına bırakıyorum".
Ebu Dâvud, Cihâd 80 (2600); Tirmizi, Daavât 45, (3439).
1811 - Hz. Abdullah İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) seferde iken gece olunca şu duayı
okurdu:
"Ey arz, benim de senin de Rabbimiz Allah'tır. Senin de, (sende
bulunanların da sende yaratılmış olanların da, senin üzerinde
yürüyenlerin de şerrinden Allah'a sığınırım. Arslanın, iri yılanın,
yılanın, akrebin ve bu beldede ikâmet eden (insilerin ve cinni)lerin,
İblis'in ve İblis neslinin şerrinden de Allah'a sığınırım."
Ebu Dâvud, Cihâd 80, (2603).
1812 - Havle Bintu Hàkim (radıyallâhu anh ) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurmuşlardır ki: "Kim
bir yerde konakladığı zaman şu duayı okursa, oradan ayrılıncaya kadar
ona hiçbir şey zarar vermez: "Eüzü bi-kelimâtillahi't-tâmmât min şerri
mâ halâka. (Allah'ın eksiksiz, mükemmel kelimeleri ile, yarattıklarının
şerrinden AIlah'a sığınıyorum.)"
Müslim, 54, (2708); Muvatta, İsti'zân 34 (2, 978); Tirmizi, Daavât 41,
(3433).

Üzuntu ve Tasa Halinde Dua

1813 - Hz. Sa'd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Balığın karnında iken, Zü'n-Nün'un yaptığı dua
şu idi: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inni küntü mine'z-zâlimin.
(Allahım! Senden başka ilâh yoktur, seni her çeşit kusurlardan tenzih
edirim. Ben nefsime zulmedenlerdenim.)" Bununla dua edip de icâbet
görmeyen yoktur."
Tirmizi, Daavât 85. (3500).
1814 - Hz. İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm) üzüntü sırasında şu duayı okurdu: "Halim ve
azim. olan Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi olan
Allah'tan başka ilah yoktur. Kıymetli Arş'ın Rabbi, arzın Rabbi,
Semâvât'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur."
Buhâri, Daavât 27, Tevhid 22, 23; Müslim, Zikr 83, (2730); Tirmizi,
Daavât 40, (8431); İbnu Mâce, Dua 17, (3883).
1815 - el-Hudri (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bir gün Mescid'e girdi. Orada Ensâr'dan Ebü Ümâme (radıyallahu
anh) denen kimse ile karşılaştı. Ona:
"Ey Ebu Ümâme, niçin seni namaz vakti dışında Mescid'de oturmuş
görüyorum?" diye sordu.
"Peşimi bırakmayan bir sıkıntı ve borçlar sebebiyle ey Allah'ın Resülü"
diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselâm):
"Sana bazı kelimeler öğreteyim mi? Bunları okursan, Allah, senden
sıkıntını giderir ve borcunu öder."
"Evet, ey Allah'ın Resülü, öğret!" dedim.
"Öyleyse, dedi, akşama çıktın mı sabaha erdin mi şu duayı oku: "AIlahım
üzüntüden ve kederden sana sığınırım. Aczden ve tembellikten sana
sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Borcun galebe
çaImasından ve insanların kahrından sana sığınırım."
(Ebü Ümâme) der ki: "Ben bu duayı yaptım, Allah benden gamımı giderdi,
borcumu ödedi."
Ebü Dâvud, Salât 367, (1555).
1816 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Fâtıma
(radıyallâhu anhâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek bir
hizmetçi taleb etmişti. Resülullah ona:
"Şu duayı oku(man senin için hizmetçi edinmenden daha hayırlı)" dedi:
"Allahım! Sen yedi semânın Rabbi, Arş-ı Âzam'ın Rabbisin. Sen bizim
Rabbimiz ve herşeyin Rabbisin. Tevrat, İncil ve Furkân'ı indiren, tohum
ve çekirdekleri açansın. Her şeyin şerrinden sana sığınıyorum. Her şeyin
alnından yapışmışsın (dizginleri senin elindedir). Evvel sensin, senden
önce bir şey yoktur. Ahir sensin, senden sonra da bir şey kalmayacak.
Sen zâhirsin, senin üstünde bir şey mevcut değildir. Sen bâtınsın, senin
dışında bir şey yoktur. Benim borcumu öde, beni fukaralıktan kurtar,
zengin kıl."
Tirmizi, Daavât 68, (3477); İbnu Mâce, Dua, 2 (3831).
1817 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ı bir şey üzecek olsa şu duayı okurdu: "Yâ Hayyu ya Kayyum,
birahmetike estağisu. (Ey diri olan, ey Kayyüm olan Rabbim rahmetin
adına yardımını talep ediyorum)." Ve keza şöyle derdi: "Elizzu
bi-yâ-ze'l-celâli ve'l-İkrâm." (Yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm)i devamlı
söyleyin!
Tirmizi Daavât 99, (3522).
1818 - Esmâ Bintu Umeys (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) bana: "Sana sıkıntı zamanında okuyacağın bir
duayı öğreteyim mi?" diye sordu ve şu duayı söyledi: "Allâhu, Allâhu
Rabbi lâ üşriku bihi şey'en. (Rabbim Allah'tır, Allah! Ben ona hiçbir
şeyi ortak koşmam!)"
Ebu Dâvud, Salât 361, (1525), İbnu Mâce, Dua 17, (3882).
1819 - İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) demiştir ki: "Kimin sıkıntısı
artarsa şu duayı okusun:
"Allahım ben senin kulunum, kulunun oğluyum, câriyenin oğluyum, senin
avucunun içindeyim, alnım senin elinde. Hakkımdaki hükmün caridir. Kazan
ne olursa hakkımda adalettir. Kendini tesmiye ettiğin veya kitabında
indirdiğin veya nezdinde mevcut gayb hazinesinden seçtiğin, sana ait her
bir isim adına senden Kur'ân'ı kalbimin baharı, sıkıntı ve gamlarımın
atılma vesilesi kılmanı dilerim."
Bu duayı okuyan her kulun gam ve sıkıntısını Allah gidermiş, yerine
ferahlık vermiştir."
Mecmau'z Zevaid'de (10, 136) mevcuttur. Hâkim'in Müstedrek'inde de
(1,509) kaydedilmiş.

Hafızayı Güçlendirme Duaları

1820 - Hz. İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ali İbnu Ebi
Tâlib (radıyallâhu anh) Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek:
"Annem ve bâbam sana kurban olsun, şu Kur'àn göğsümde durmayıp gidiyor.
Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum" dedi. Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) ona şu cevabı verdi: "Ey Ebül-Hüseyin! (Bu
meselede) Allah'ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen
kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak
kelimeleri öğreteyim mi?"
Hz. Ali (radıyallâhu anh): "Evet, ey Allah'ın Rasülü, öğret bana!" dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber şu tavsiyede bulundu:
"Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) olunca, gecenin son üçte
birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunduğu)
meşhüd bir andır. O anda yapılan dua müstecabtır. Kardeşim Yà'kub da
evlatlarına şöyle söyledi: "Sizin için Rabbime istiğfàr edeceğim, hele
cuma gecesi bir gelsin." Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında
kalk. Bunda da muvàffàk olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rek'àt
namaz kıl. Birinci rek'atte, Fâtiha ile Yà-sin süresini oku, ikinci
rek'atte Fâtiha ile Hâ-mim, ed-Duhân süresini oku, üçüncü rek'atte
Fâtiha ile Eliflam-mim Tenzilü's-secde'yi oku, dördüncü rek'atte Fatiha
ile Tebareke'l-Mufassal'ı oku. Teşehhüdden boşaldığın zaman Allah'a
hamdet, Allah'a senayı da güzel yap, bana ve diğer peygamberlere salat
oku, güzel yap. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar ve senden önce gelip
geçen mü'min kardeşlerin için istiğfar et. Sonra bütün bu okuduğun
duaların sonunda şu duayı oku:
"Allahım, bana günahları, beni hayatta baki kıldığın müddetçe ebediyen
terkettirerek merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm
sebebiyle bana acı. Seni benden râzı kılacak şeylere hüsn-i nâzar etmemi
bana nasib et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil
uzatılamayan izzetin sâhibi olan Allahım. Ey Allah! ey Rahman! celalin
hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına
da kalbimi icbâr et. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasib et.
Ey semâvât ve arzın yaratıcısı, celâlin ve yüzün nuru hakkı için
kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi
yarmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü, hakkı
bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasib
edersin. Herşeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan
Allah'tandır. " Ey Ebu'l-Hasan, bu söylediğimi üç veya yedi cuma
yapacaksın. Allah'ın izniyle duana icâbet edilecektir. Beni hak üzere
gönderen Zât-ı Zülcelâl'e‚ yemin olsun bu duayı yapan hiçbir mü'min
icâbetten mahrum kalmadı."
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhüma) der ki: "Allah'ayemin olsun, Ali
(radıyallâhu anh) beş veya yedi cuma geçti ki Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a aynı önceki mecliste tekrar gelerek:
"Ey Allah'ın Resülü! dedi, geçmişte dört beş âyet ancak
öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklımda durmayıp)
gidiyorlardı. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları
kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi
oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek
istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir
başkasına istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum.
Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) bu söz üzerine Hz. Ali (radıyallâhu
anh)'ye: "Ey Ebü'l-Hasan! Kâbenin Rabbine yemin olsun sen mü'minsin!"
dedi."
Tirmizi, Daavât 125, (3565).
1821 - Şeddad İbnu Evs (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselam) namazda şu duayı okumamızı öğretiyordu:
"Allàhım! Senden işte (dinde) sebat etmeyi, doğruluğa da azmetmeyi
istiyorum. Keza nimetine şükretmeyi, sana güzel ibadette bulunmayı taleb
ediyor, doğruyu konuşan bir dil, eğriliklerden uzak bir kalb diliyorum.
AIIahım, senin bildiğin her çeşit şerden sana sığınıyorum, bilmekte
olduğun bütün hayırları senden istiyorum, bildiğin günahlarımdan sana
istiğfàr ediyorum!"
Tirmizi, Daavât 22, (3404); Nesâi, Sehv 61.

Giyinme ve Yemek Duaları

1822 - el-Hudri (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam) elbiseyi yenilediği zaman şu duayı okurdu:
Allahım! Hamd sanadır. -(giydiği şey ne ise) ismen söyleyerek- Bunu bana
sen giydirdin. Bunun hayırlı olmasını, yapılış gayesine uygun olmasını
diliyor, şerrinden ve yapılış gayesine uygun olmamasından da sana
sığınıyorum."
Ebu Dâvud, Libas 1, (4020); Tirmizi, Libâs 29, (1767).
1823 - Ebu Ümâme (radıyallâhu anh) anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallâhu
anhümâ) yeni bir elbise giymişti ve şöyle dua etti: "Avretimi
örtebileceğim ve hayatta güzellik sağlayabileceğim bir elbise giydiren
AIlah'a hamd olsun."
Sonra şunu söyledi: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim:
"Kim yeni bir elbise giyer, böyle söyler, daha sonra da eskittiği
elbiseyi tasadduk ederse, sağken de öldükten sonra da Allah'ın himâyesi,
hıfzı ve örtmesi altında olur."
Tirmizi, Daavât 119, (3555); İbnu Mâce, Libâs 2, (3557).
1824 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm) bir şey yeyip içti mi şu duayı okurdu: "Bize
yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan kılan Allah'a hamdolsun."
Tirmizi, Daavât 75, (3453); Ebu Dâvud, Et'ime 53, (3850); İbnu Mâce,
Et'ime 16, (3283).
1825 - Muâz İbnu Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bir şey yer ve: "Bana bu
yiyeceği yediren ve tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet olmadan bunu bana
rızık kılan Allah'a hamdolsun" derse geçmiş günahları aff olunur" dedi."
Ebu Dâvud, Libâs 1, (4023); Tirmizi, Da'avât 75, (3454); İbnu Mâce,
Et'ime 16, (3285).
Ebu Dâvud'un rivayetinde şu ziyâde var: "Kim bir elbise giyer ve: "Bunu
bana giydirip, tarafımdan bir güç ve kuvvet olmaksızın beni bununla
rızıklandıran Allah'a hamdolsun" derse geçmiş ve gelecek günahları
affedilir."
1826 - Muâz İbnu Enes (radıyallâhu anh) der ki: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Muhakkak ki Allah, kulun bir
şey yiyip hamdetmesinden veya bir şey içip hamdetmesinden razı olur."
Müslim, Zikr 89, (2734); Tirmizi, Et'ime 18, (1817).
1827 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) Sa'd İbnu Ubâde'nin yanında ekmek ve zeytinyağı yemişti.
Sonunda şöyle bir dua buyurdu:
"Yanınızda oruçlular yemek yesin, yemeğinizden ebrarlar yesin, üzerinize
melekler dua etsin."
Ebu Dâvud, Et'ime 55, (3854).
Ebu Dâvud'un Hz. Câbir (radıyallâhu anh)'den kaydettiği diğer bir
rivâyette şöyle denir:
"Ebû'l-Heysem bir yemek hazırladı, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)
ve Ashâbın'ı (radıyallâhu anhüm) dâvet etti. Hz. Peygamber yemekten
kalkınca: "Kardeşinizi mükâfaatlandırın!" buyurdu. Ashâb: "Mükâfaatı da
ne?" diye sordular. Efendimiz: "Kişinin evine girilip yemeği yendi,
içeceği içildi mi ev sâhibi için dua edilir. İşte bu onun mükâfaatıdır"
cevabını verdi."

Kaza-yı Hacet Duası

1828 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselam) kazâyı hâcet için helâya girdiği zaman şu duayı okurdu:
"Allahümme inni eüzu bike mine'lhubsi ve'l-habais. (Allahım, pislikten
ve (cin ve şeytan gibi) kötü yaratıklardan sana sığınırm."
Buhâri, Vudü 9, Da'avât 15; Müslim, Hayz 122, (375); Tirmizi, Tahâret 4,
(5); Ebü Dâvud Tahâret 3, (4,5); Nesâi, Tahâret 18, (1, 20).
1829 - Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) helâdan çıkınca: "Gufrâneke (affını taleb ediyorum) derdi."
Ebu Dâvud, Tahâret 17, (30); Tirmizi, Tahâret 5, (7); İbnu Mâce, Tahâret
10, (300).
Tirmizi'nin Hz. Ali'den kaydettiği diğer bir rivâyette şöyle denir:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Helâya girdiği
zaman insanoğlunun avretleri ile cinnilerin gözleri arasındaki perde,
kişinin "bismillah" demesidir."

Mescide Giriş Çıkış Duaları

1830 - Fâtıma Bintu'l-Hüseyin İbni Ali, büyükannesi Fâtımatu'l-Kübrâ
(radıyallâhu anhâ)'dan naklen anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) mescide girdiği zaman Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e
salât (dua) okur, sonra da: "Rabbim! günahımı affet, rahmet kapılarını
bana aç" derdi, Çıkarken de yine Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'e
salât okur, sonra da: "Rabbim! günahımı affet, lütuf kapılarını benim
için aç" derdi".
Tirmizi, Salât 234, (314).

Hilali Görünce Okunacak Dualar

1831 - Talha İbnu Ubeydillah (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm) hilâli görünce şu duayı okurdu: "Allahım,
Ay'ın hilâl devresini bize bereketli, imanlı, selâmetli ve İslâm üzere
geçir. (Ey hilâl) benim de senin de Rabbin Allah'tır."
Tirmizi, Daavât 52, (3447).
1832 - Katâde (rahimehullah)'ye ulaştığına göre, Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) hilâli görünce şu duayı okurmuş: "Hayırlı ve
istikametli bir ihtilaI (devresi diliyorum.)" bunu üç kere söyledikten
sonra, "Seni yaratan AIIah'a inandım."
Bunu da üç kere tekrar ettikten sonra: ". . Ayını çıkarıp... Ayını
getiren Allah'a hamdolsun" dermiş."
Ebu Dâvud, Edeb 111 (5092).
Ebü Dâvud'un yine Katâde'den kaydettiği bir diğer rivâyetinde:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselâm), hilâli görünce yüzünü ondan
çevirirdi" denmektedir.

Gök Gürleyince, Rüzgar Esince, Bulut Çıkınca Okunacak Dua

1833 - İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) gök gürleyip, şimşek çakınca şu duayı okurdu:
"Allah'ım bizi gadabınla öldürme, azabınla da helâk etme, bu (azabı)ndan
önce bize afiyet (içinde ölüm) ver."
Tirmizi, Daavât 51, (3446).
1834 - Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu
vesselâm) ufuk-ı semâda bir bulut belirtisi gördü mü işi terkeder,
namazda idiyse kısa keser ve şu duayı okurdu: "Allah'ım, bunun şerrinden
sana sığınırım." Yağmur başlarsa: "Allah'ım, boI yağmur, faydalı yağmur
(ver)" derdi."
Ebü Dâvud, Edeb,113, (5099); İbnu Mâce, Dua 21, (3889).
1835 - Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm) rüzgâr estiği zaman şu duayı okurdu: "AIIah'ım, senden bunun
hayrını ve bunda olan (menfaatların da) hayrını ve bunun gönderiliş
maksadındaki hayrı da istiyorum. Bunun şerrinden, bunda olanın
şerrinden, burcunla gönderilen şeyin şerrinden de sana sığınıyorum."
Buhâri, Bed'ül-Halk 5, Tefsir, Ahkâf 2, Edeb, 68; Müslim, İstiskâ 14,
(899); Tirmizi, Daavât 50, (3445).
1836 - Yine Tirmizi'de Übey İbnu Kà'b (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) buyurdular ki: "Rüzgâra
küfretmeyin. Hoşunuza gitmeyen bir rüzgar görünce: "Allah'ım, senden
bunun hayrını taleb ediyorum" deyin. "
Tirmizi, Fiten 64, (2253).

Bunun üzerine Efendimiz
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular:

"Nefsimi kudret elinde
tutan Zât'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Âzàmı adına talepte
bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i Âzamla dua ederse Allah ona icâbet
eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir.
"

Tirmizî, Daavât 65, (3471); Ebû Dâvud, Salât 358, (1493).
1763 - Mihcen İbnu'l-Edra' (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) bir adamın: "Ey Allah'ım, bir ve samed olan,
doğurmayan ve doğurulmayan, eşi ve benzeri de olmayan Allah adıy-la
senden istiyorum. Günahlarımı mağfıret et, sen Gafürsun, Râhimsin!"
dediğini işitmişti, hemen şunu söyledi:

"O mağfiret edildi. O
mağfıret edildi. O mağfiret edildi!"