Birlikte tefekkür edelim inşaALLAH.

Önce kendi evvelimizi düşünmeye çalışalım,bu aleme nereden ve nasıl geldik.Bizler bir damla sudan yaratıldık.Kuran-ıKerim bu gerçeği nasıl söylüyor bakalım ve görmeye çalışalım:

ALLAH insanı bir nutfeden(hakir bir damla sudan,süzülmüş hulasadan)yarattı.(Nahl suresi-4.ayet)


Rabbimiz bu bir damla suyu erkek ve kadının vücuduna koydu ve böylece bu su senin yaratılış tohumun haline geldi.Yüce ALLAH bunun için kadın ile erkek arasına cinsel arzuyu şehveti koydu.Rabbimiz o tohuma su vererek seni nutfeden yarattı.Alak dediğimiz kan parçasını orada durdurdu,daha sonra et haline döndürdü ve ona ruh verdi.Yaratılışın bu 3 safhası nı da Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerimde görmekteyiz.

... Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan budur, mülk O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz? (Zümer Sûresi, 6)

... Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (ALLAH )ı inkar mı ettin? Fakat, O ALLAH benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam. (Kehf Suresi, 37-38)

Rahimdeki hayat 3 evreden oluşmakta bu bilgilerin asırlar öncesi indirilen Kuran-ı Kerimde bildirilmesi onun HAK kitap olduğunu kirlenmemiş gönüllere duyurmuştur.

Rabbimiz ayrıca vücudumuzda damar,sinir,kemik ve daha nice şeyler yarattı.Yuvarlak bir baş,iki el,iki kol ,göz,kulak,ağız,burun,dişler,böbrek,çiğerler,dalak,bağırsak ve daha nicesi insan bunların neden nasıl niçin yaratıldığı üzerinde düşünmeli fark etmeli ve Kudret ve Hikmet sahibi azze ve celle ye şükretmelidir.Bunların hepsi ayrı bir tefekkür örneğidir şüphesi.Rabbimin nimetlerini saymak istesek hangi birini sayabiliriz ki?İnsan gerçekten ne kadar nankör!Vücudumuza dikkat edersek eğer ellerimizin,kollarımızın,gözlerimizin,kulaklarımızın,simetrik olarak ve belirli bir ölçüde yaratıldığını görebiliriz.Ayrıca dikkat edersek her organımız yerli yerine yerleştirilmiş.

Hangi rastlantı tesadüf dediğiniz şeyler bu kadar güzel intizamlı yaratır.O gün inkarcıların vay haline!

Rabbimizin bir damla sudan gayet kuvvetli ve sağlam kemiği nasıl yarattığını hiç düşündünüz mü?...


Kemiklerimiz vücudumuzu ayakta tutan direkler hükmündedir.Biliyor muydunuz kadınların leğen kemiği hamileliğin sonlarına doğru gevşer ve birbirinden ayrılır.Bu önemlidir neden önemlidir çünkü bu sırada doğan bebeğin başı ezilmeden çıkar.Şimdi bu leğen kemiği dünyaya gelecek bu bebeğin başının ezilmemesi için kendisini gevşetmesi ve esnek hale gelmesini kendi mi karar veriyor?

Bebeklerin bildiğiniz üzere kafatasları ve diğer kemikleri yumuşak olduğu için daha kolay esneyebilirler.Bu esneklik sayesinde doğum sırasında bebek rahatça hasar görmeden meydana gelir,doğar.Doğum sırasında bu tehlikenin meydana geleceğini bilen kimdir?Rabbimiz ilim sahibidir.

Kemiklerimiz olmasaydı nasıl hareket edicektik bir düşünün?O halde bizler her bir uzvumuzun neden ve nasıl yaratıldığını tefekkür ederek Rabbimizi daha iyi tanımaya çalışalım inşaALLAH.

Bir papatya cicegine, tefekkurle baktigimiz zaman :

“SANİ”olan Rabbim sanat ile yaratmış.

Papatyanın boyu,dizaynı,renklendirmedeki zerafet bizlere kusursuz bütün noksanlıklardan münezzeh olan ALLAH azze ve celleyi gösteriyor inşaALLAH.

"MUSAVVİR"Şekil, renk ve desen veren. Görünüş kazandıran, görünüşü ahenkli kılan esmasını haber verir.


Papatyanın ortasındaki dizayna bakacak olursak,bir kusur göremeyiz,boşluk yoktur.Simetriktir,ne güzel yaratıyorsun ALLAHım.


"MÜZEYYİN"En güzel süsleyendir.Toprağa baktığımızda atom ve diğer elementlerden oluşan unsurlar biraraya gelerek bitki hücresi haline getiren "KUDRET"sahibi ALLAHtır.

ALLAH azze ve celle "ALİM"dir.Herşeyi sonsuz derin bilgisiyle kuşatmıştır,ayrıca bu çiçeğin bir öncesi vardı değil mi bu da bize ALLAHın"evvel"ismini gösterir.

“Kainata sığmadım, mümin kulumun kalbine sığdım” hadisi ne demektir? Oysa Cenab-ı Hak mekandan münezehdir.



“Ben Yere göğe sığmadım, mümin kulumun kalbine sığdım” kudsi hadisi Kur’anın bir sırrıdır. kısaca, bildiğimiz kadarıyla açıklayalım.



Kalp Yanlız ALLAH’a yönelik olmalıdır, O’nu sevmelidir. O kalbe başka sevgiler girmemelidir, yoksa elektronik cihazların bozulması gibi bozulur. Yani kalp bu cihetle Nazargah-ı ilahidir.
Kalp tüm duyularımızın santrali gibidir. Göz, kulak vesair uzuvlarımız sürekli kainattan kalbe veri taşır. Ayrıca hissiyat suretinde kaynayan nice manaların zuhur ettiği bir mahaldir. Bu yoğun bilgi ve hissiyat nedeniyle, kainata sığmayan bazı ilahi tecellilerin merkezidir ki,
“Kainat sığmadım mü’min kulumunun kalbine sığdım” mealinde bir Hadis-i kudsi ile ifadesini bulmuştur.



Bu kudsi hadis ile Cenab-ı Hak, bütün kainata tecelli eden Esma-i Hüsnası ve kudsi sıfatlarıyla insana ve onun kalbine tecelli ettiğini haber vermektedir. Maddi ve manevi cepheleriyle insan, kainatın küçük bir örneği ve o muazzam kitabın bir fihristesidir, özetidir.
Nasıl ki bir ağaç meyvesinde, bir kitap fihristinde, Kur`an-ı Kerim Fatiha Suresinde özetlenmişse, kainat da insanda hulasa edilmiştir. Mesela insanın saçları ormanlara, ağzından, kulağından,burnundan gelen sular ırmaklara,göllere, akarsulara benzer, hayalgücü alem-i misale benzer, insanın 4/3 ü su olduğu gibi dünyanında 4/3 sudur. Kainatın merkezi kabe olduğu gibi, insanın merkezide kalptir.
İnsanın cihazları içinde özellikle kalbi, binler alemlerin manevi bir haritası gibidir. Kainatın had ve hesaba gelmeyen hakikatlerinin mazharı ve çekirdeğidir. İşte bu kabiliyette yaratılan kalp, şiddet-i zuhurundan gizlenen ve azamet-i kibriyasından görünmez hale gelen Sultan-ı Kainatı bulmak, Alemlerin Rabbini tanımak ve Allah`a iman ile ibadet etmekle mükellef kılınmıştır. Her bir kabiliyeti, anahtar gibi Cenab-ı Hakkın esmasının gizli definelerini açar, dünya ve ahirette ebedi saadete nail olur.



Namazda ise insan, bu kabiliyetlerini Cenab-ı Hakka yönlendirir. Namazda terakki ettikçe, şeriat makamından, tarikat makamına geçer. Kalbini tasfiye ettikçe marifet makamına yükselir. Artık herşeyi Cenab-ı Hak hesabına istihdam eder, herşeyde ALLAH’ı görür, her hareketi ALLAH der, onu görenlere ALLAH’I hatırlatır.
Sebepleri arka plana atar, Sebeplerin arkasında Cenab-ı Haktan başkasını görmez, Enel Hak makamına çıkar. kalbi manevi alemleri görmeye başlar, kalp gözü açılır. Ona verilen kabiliyetleri ALLAH yolunda kullandıkça ALLAH’a yaklaşır, kalbiyle ve ruhuyla Miraca, yani Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkar.

Cenab-ı Hak bizi de huzuruna alsın, ihlas nasip etsin.

__________________
.

---

__________________