M.EMİN HEZRET
Adnan Kahveci ve Doğu Türkistan
Türkiye'deki devlet adamları
siyaset adamları
işadamları ve aydın kesimlerden; Doğu Türkistan'ı seven
Doğu Türkistan'ın yararı için sessiz sedasız çalışmalarını sürdürmekte olan bir çok kıymetli kişiler vardır.
Bunların içinde en mühim şahıslardan biri merhum Adnan Kahveci idi.
Adnan Kahveci'yle 7 Ocak
1993 tarihinde Kartal'daki evinde görüştük. Merhum
Ankara'dan telefonla arayıp
İstanbul'a geleceğini ve evimizde bizi ziyaret etmek istediğini söyledi. Biz
zahmet etmemesini
bir kaç arkadaşla evine gelebileceğimizi söyledik. Memnunluk duyacağını söyledi.
Randevu tarihinde
ben
Doğu Türkistan'dan yeni gelen bir arkadaşım
bir gazeteci ve bir işletme müdürü arkadaşımla beraber evine gittik. Sohbetimiz üçbuçuk saat devam etti. Bu muhterem zatın Çin ve Doğu Türkistan hakkındaki geniş bilgileri
beni ziyadesiyle şaşırttı. O şöyle demişti:
"Ben bakan olarak Çin'e iki defa gittim ve her defasında da Doğu Türkistan'ı görmek isteğimi gerçekleştirdim. Urumçi
Turfan
Kaşgâr'ı gördüm. Turfan ile Kaşgâr'da kendimi sanki Anadolu'da geziyormuş gibi zannettim. Adamları
aynen Anadolu insanlarına benziyordu. Oradaki Türkler'le yavaş yavaş konuşup anlaşabildik. Ama halk çok fakir. Ortaçağ hayatını yaşıyorlar. O günleri hiç unutamam. Ziyaretim esnasında Urumçi'de cuma namazına gittim ve orada Türklerle birlikte namaz kıldım. Görüntüleri videoya aldım
çok duygulandım..."
Kahveci
Doğu Türkistan'ın Çin esaretinden kurtulmasında
uluslararası platformda nelerin yapılması gerektiği hakkında çok önemli ve gerçekçi bilgiler ve tavsiyelerde bulunmuştu. Onun Doğu Türkistan'ın geleceği hakkındaki tavsiyeleri ve teklifleri bir-iki hafta kadar benim düşüncelerimi etkisi altına almıştı. Sohbet sırasında sayın Füsun Kahveci'nin kendi elleriyle hazırladığı ikramlarda.bulundu. Eve girip oturduktan biraz sonra salona Kahveci'nin küçük oğlu Cihan geldi. Bize 'Hoşgeldiniz' deyip
görüştü. Daha sonra terbiyelidir şekilde yanımızdan ayrılıp başka odaya geçti.
Bu sırada Adnan Kahveci benden kaç çocuğum olduğunu sordu. Ben
"İki çocuğum var" diye cevap verdim. "Çok az" dedi. "Siz o kadar kalabalık Çinliler arasında eriyip yok olmamak için Doğu Türkistan halkını; 1. Kültür
örf ve âdetlerine sıkı sıkı sarılmasına
2. Doğu Türkistanlı annelerin engellere rağmen çok çocuk yapmasını teşvik etmek tazım. Bunu sadece Doğu Türkistan’dakiler değil
dünyanın diğer bölgelerindeki Doğu Türkistanlılar da yapması lazım. Çok çocuk sahibi olmaları lazım. Bu
Doğu Türkistanlıların en mühim millî vazifesidir."
Biz Kahveci'nin evinden ayrılırken ona Doğu Türkistan'ın bayrağını takdim ettik ve "Bu bayrağını gördükçe Doğu Türkistan'ı hatırlarsınız" dedik. Kahveci
"Doğu Türkistan en sonuncu esir Türk yurdu. Doğu Türkistan'ı hiç bir zaman unutmuyorum ki
hatırlayayım. Bence
Doğu Türkistan'ın kurtulması on yılı geçmeyecektir. Bu defa Doğu Türkistan'a gitsem
Insaallah onun bağımsızlığını tebrik etmek için giderim. Doğu Türkistan için elimden gelecek herhangi bir yardımı yapmaya hazırım. Ne zaman ihtiyaç duyulursa beni arayın" dedi. Kahveci'nin Doğu Türkistan bayraklı rozeti hemen yakasına taktığını gördük. "Bu rozeti Türk bayrağı yanında taşıyacağım. Bunun ne olduğunu soran gazetecilere Doğu Türkistan bayrağı olduğunu söyleyip
reklam yaparım" diye de bizlere şaka yaptı.
Aradan bir ay geçmedi... 5 Şubat 1993 tarihi öğle saatlerinde radyo haberinden Adnan Kahveci ve eşi Dr. Füsun Kahveci'nin trafik kazasında hayatını kaybettiğini duyarken kulaklarıma inanamadım. Bu büyük kayıp
bir tek aziz Türkiye'miz için değildir. Doğu Türkistan da dünyada kendisine yardım yapmakta olan en güvenilir bir yardımcı devlet adamından; bir fikir adamından mahrum oldu. Merhum Adnan Kah-veci'den ayrıldık ama onun fikirleri Doğu Türkistan'ın kurtuluş mücadelesiyle beraber yaşayacaktır. Merhum Adnan Kahveci ve eşine Allah'tan rahmet diliyorum...
ALINTIDIR