iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Allah Resulü'nün Allah yolunda sıkıntılara katlanması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Allah Resulü'nün Allah yolunda sıkıntılara katlanması Empty
MesajKonu: Allah Resulü'nün Allah yolunda sıkıntılara katlanması   Allah Resulü'nün Allah yolunda sıkıntılara katlanması Icon_minitimePaz Kas. 14, 2010 12:02 am

ıcak yataklarından, rahat koltuklarından ve güzel odalarından ayrılamayan Müslümanların rahatlık düşkünlüğü, elbette ki Hz. Peygamber'imizin (sav) Allah'a davet ederken karşılaştığı sıkıntılardan, yokluklardan ve eziyetlerden haberlerinin olmamasından kaynaklanıyor.

Uykularımızdan yarım saat bile fedakârlık edemediğimiz gerçeği bir yana, Allah davasının ne tür şartlarda yayıldığını bilmiyor olmamız, aynı cenneti isteyenler arasındaki bu gayret farkını da görmememize sebep oluyor. Allah'a en sevgili gelenin dahi, sıkıntılarla yüzleştiği bir dünyadan yorulmadan geçmek ne kadar mümkün?


Allah Resulü'nün Allah yolunda sıkıntılara katlanması


Kimsenin görmediği eziyetlere Peygamberimiz katlanmıştı

Hz. Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: "Allah yolunda, hiç kimsenin görmediği eziyetlere katlandım. Benim düştüğüm dehşetli hallere hiç bir kimse düşmemiştir. Öyle zamanlar oldu ki üzerimizden otuz gün otuz gece geçtiği halde ne Bilal ve ne de ben, onun koltuğu altında sakladığı az bir yiyecek dışında canlıların yiyebileceği hiç bir şey bulamadık. [İbn Mace]


Ebu Talib'in ölümünden sonra Hz. Peygamber
(sav)

Ebu Tâlib vefat ettiği zaman Resûlullah'ın (sav) yolunu Kureyş'in ahmaklarından birisi kesti ve peygamberin üzerine toprak attı. Hz. Peygamberimiz (sav) böylece evine döndü. Kızlarından biri yüzündeki toprağı hem siliyor, hem de ağlıyordu.

Hz. Peygamberimiz de: (sav) "Ağlama kızım, kesinlikle Allah senin babanı koruyacaktır" dedi.

Ebu Tâlib ölünceye kadar, Kureyşliler Hz. Peygamber'imize(sav) dokunamadılar. Ancak onun ölümünden sonra Hz. Peygamber'imize (sav) hakaret ve işkence etmeye başladı! [Bidaye]

Ebu Hureyre rivayet ediyor: Ebu Tâlib vefat ettikten sonra Hz. Peygamber'imize (sav) şiddet gösterildi ve Ebu Tâlib'in ölümünden sonra: 'Ey amcam! Senin ayrılığın ne süratli bir şekilde bana kendisini hissettirdi' dedi. [Ebu Nuaym]

Hz. Peygamber'in Taif'te karşılaştığı sıkıntılar

Hz. Aişe şöyle anlatıyor: "Hz. Peygamber'den (sav), acaba senin başına Uhud gününden daha şiddetlisi geldi mi?" diye sordum. Hz. Peygamber:(sav) "Ben, Abdiyaleyl bin Abdi-Külâl'e sığınmak için başvurduğumda beni kovdu. O kadar üzüldüm ki, âdeta kendimden geçmiş olarak geri döndüm. Karnü's-Seâlib'e nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Ancak orada kendime geldim, başımı havaya kaldırdım. Baktım ki, bir bulut beni gölgeliyor. Cebrail de onun içinde duruyordu.

Cebrail bana: 'Allah, kavminin sana söylediklerine ve sana yaptıklarına şahit oldu. Bunun için istediğini kendisine emredesin diye benimle birlikte dağlar meleğini gönderdi' dedi.

Cebrail'in sözünden sonra dağların meleği bana seslendi. Bana selam verdi ve: 'Ey Muhammed! Dilediğini yaparım. İstersen onların üzerine Ebu Kubeys ve el-Ahmer dağlarını kapatırım' dedi. Ben de: 'Hayır, umarım ki Allah, onların sulbünden Allah'a kulluk eden, Allah'ı birleyen ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmayan kimseler yaratır' dedim."
[Buhari]


Hz. Peygamber'e (sav) hakaret ettiler


Ebu Tâlib vefat etti. Resûlullah'ın Kureyş'ten çektiği sıkıntılar da arttı. Hz. Peygamberimiz (sav) o zaman Sakif kabilesine doğru gitti. Onların kendisini kabul edeceğini ve yardımda bulunacaklarını ümid ediyordu. Sakifin önderleri olan üç kişi -ki bunlar kardeştirler- Abdi Yaleyl bin Amr, Ubeyd bin Amr, Mesud bin Amr'la karşılaştı. Onlara: "Beni koruyunuz" dedi ve başına gelen felaketleri anlattı. Onlardan birisi: "Eğer Allah seni bir şeyle göndermişse, ben Kâbe'nin örtüsünü çalmış olayım!" dedi.

Diğeri de: "Vallahi bundan sonra seninle tek bir kelime bile konuşmam. Eğer peygambersen, zaten seninle konuşma liyakatine sahip olamam" dedi.

Üçüncüsü ise: "Allah başkasını göndermekten aciz midir ki, seni gönderdi?" dedi.

Ve onlar Sakif kabilesine peygamberin kendilerine söylediklerini yaydılar. Onlar bir araya toplanarak Peygamber'le istihza ettiler. Yolu üzerinde iki saf halinde durdular. Ellerinde taşlar vardı. Hz. Peygamberimiz (sav) adım attıkça onlar taşlarla kendisine vuruyorlardı. Ve bunu yaparken de alay ediyorlardı. Hz. Peygamber'in (sav) ayak ve bacakları kanlar içindeydi.

Onların elinden kurtulup bir bağın duvarına sığındı. Orada bir ağacın gölgesinde oturdu. Üzüntülüydü. Bağın sahibi Utbe bin Rabia ile Şeybe bin Rabia idi. Hz. Peygamber'imiz (sav) onları gördüğünde onların yanına gitmek istemedi. Çünkü onların Allah ve Resulü'ne ne kadar düşman olduklarını biliyordu. Ona gelen vahye ne derece düşman olduklarının farkındaydı. Fakat onlar Addas isimli köleyi bir miktar üzümle Hz. Peygamber'imiz (sav) e gönderdiler. Addas üzümü Hz. Peygamber'imiz (sav)'e verince, Hz. Peygamber'imiz "Bismillah" dedi ve Addas'a: "Sen nerelisin?" diye sordu.

Addas: "Ninova halkındanım" dedi. Hz. Peygamber'imiz (sav): "Salih bir kişi olan Yunus bin Metta'nın şehrinden mi?" dedi. Addas: "Sen Yunus bin Metta'yı nereden tanıyorsun?" dedi. Hz. Peygamber'imiz (sav) , Yunus hakkında bildiklerini anlattı. Zaten Allah'ın risaletini tebliğ ederken, hiç kimseyi hor görmezdi. Bunun üzerine Addas, secde edercesine yere kapanıp Hz. Peygamber'imizin (sav) ayaklarını öpmeye başladı.

O sırada Hz. Peygamber'imiz (sav) ayaklarından kanlar akıyordu. Utbe ile Şeybe de onlara bakıyorlardı. Addas yanlarına dönünce: "Sen niye Muhammed'e secde ettin? Ayaklarını öptün? Sen bunu hiçbirimiz için yapmadın!" dediler. Addas: "Bu, salih bir kişidir. Bize gelen Yunus bin Metta hakkında bana bazı şeyler söyledi ki, onları hiç kimse bilmez. Ve bana Allah'ın Resûlü olduğunu söyledi" dedi. Bunun üzerine iki kardeş güldüler ve:

"Sakın Muhammed seni Hıristiyanlığından döndürmesin! O hilebaz bir kişidir!" dediler. Sonra Hz. Peygamber'imiz (sav) Mekke'ye döndü. [Delailü'n-Nübüvve]

Hz. Peygamber'imizin (sav) Uhud harbinde karşılaştığı sıkıntılar


Uhud gününde Peygamber'imiz (sav) hem bir azı dişi kırılmış, hem de başı yarılmıştı. Hem yüzündeki kanı siliyor hem de: "Acaba Peygamber'imizin (sav) başını yarmış, dişlerini kırmış bir kavim nasıl iflah olacaktır? Hem de Peygamberleri onları Allah'a davet ediyorken" diyordu.

Bunun üzerine: "Onların işinden hiç bir şey sana ait değildir. Allah isterse onları affeder, isterse -zalim oldukları için- onları azaplandırır" (Al-i İmran: 3/128) ayeti nazil oldu. [Buhari, Müslim, Tirmizi]


Dişi kırılmış ve miğferinin halkaları yanağına saplanmıştı


Hz. Aişe şöyle anlatıyor: Babam, Uhud gününü hatırladığı zaman: "O günün bütün kahramanlıkları Talha'da toplanmıştı. Savaş alanını terk edenlerin, ilk döneni ben oldum. Birisinin kaçmadan Allah yolunda kahramanca savaştığını gördüm. Ona: "Senin Talha olmanı temenni ederim. Yazık ki ben sebat etme üstünlüğünü kaçırdım. Hiç olmazsa bunu elinde tutan adam benim akrabalarımdan biri olsun" dedim.

O sırada benimle müşrikler arasında tanıyamadığım bir adam vardı. Hz. Peygamber'imize (sav) ben ondan daha yakındım. Benim ilerleyemediğim bir hızla ilerliyordu. Bana yaklaştığında Ebu Ubeyde bin Cerrah olduğunu fark ettim. Hz. Peygamber'in (sav) yanına vardığımızda, azı dişinin kırıldığını, yanağından yaralandığını ve başındaki miğferden iki halkanın yanağına saplandığını gördük.

Hz. Peygamberimiz (sav) -Tâlha'yı kastederek- "Gidin arkadaşınıza bakın" dediyse de onu dinlemeyip halkayı yanağından çekmek için, ona doğru ilerledim. Fakat Ebu Ubeyde bana yemin verdirerek, bu işi kendisine bırakmamı istedi. Bunun üzerine Ebu Ubeyde ilerledi ve onu incitmemek için dişleriyle halkaları çekmeye başladı. Fakat birinci halkayı çekerken ön dişlerinden bir tanesi söküldü.

Ben bunu görünce diğer halkayı çekmek için bir daha davrandım. Fakat yapmamam için Ebu Ubeyde bana bir daha yemin verdirdi. Bunun üzerine Ebu Ubeyde dişleriyle ikinci halkayı da çekti ve bir dişi daha söküldü. Ebu Ubeyde, ön dişleri düşük olanların -inanın ki en sevimlisiydi. Hz. Peygamber'in yarasını temizledikten sonra Talha'nın yanına gittik. Onu bir çukurda bularak tedavisini yapmaya başladık. Yetmiş küsur yerinden yaralanmıştı. Bir parmağı da kesilmişti" derdi. [Bidaye, İbn Sa'd]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Allah Resulü'nün Allah yolunda sıkıntılara katlanması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hayat yolunda
» ALLAH RAZI OLSUN ULVİ ABİ ALLAH NE MURADIN VARSA VERSİN ALLAH TUTTUĞUNU ALTIN ETSİN
» MADDİ VE MANEVİ SIKINTILARA DENENMİŞ TÖVBE SURESİYLE BİR TERKİP
» Sami Yusuf Hasbi Rabbi Allah o Allah
» Allah Allah Deyip Geçer(iz)...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ( SAV) Hakkında Herşey

 :: Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV)
-
Buraya geçin: