iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Müminlerin Birbirlerine Karşı Hakları Nelerdir

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Müminlerin Birbirlerine Karşı Hakları Nelerdir Empty
MesajKonu: Müminlerin Birbirlerine Karşı Hakları Nelerdir   Müminlerin Birbirlerine Karşı Hakları Nelerdir Icon_minitimeCuma Kas. 12, 2010 5:56 pm

Mü'minlerin birbirlerine karşı çok çeşitli görevleri vardır. Bu görevleri yerine getirmek için gayret göstermek lazımdır. Çünkü, iki mü'min kardeş aynı iki el gibidir. Eller nasıl birbirini yıkıyorsa, mü'minlerde birbirle-rinin eksiklerini tamamlarlar.

Mü'minlerin birbirlerine karşı olan ilk hakları mallarındadır. Bu da üç kısımdır;
1-Malının fazlasından mü'min kardeşinin ihtiyacını gidermektir.
Bir kimsenin malı fazla olur, bir mü'min kardeşinin de o mala ihtiyacı olursa, o malı o kişiye vermek lazımdır. Eğer o mü'min kardeşini istemek zorunda bırakırsa, bu ayıp olarak o kimseye yeterlidir. Rivayet edilmiştir ki: Bir arkadaşı, Abdullah bin Mübarek (Rahmetullahi Aleyh)'e gelerek dört yüz dirheme ihtiyacı olduğunu söyledi. Abdullah bin Mübarek, hemen içeri girip dört yüz dirhemi alarak getirip arkadaşına verdi. Arkadaşı gidip, o da içeri girince ağlamaya başladı. Hanımı ona dedi ki: "Sen ne biçim bir adamsın? Madem bu kadar zoruna gidecekti niçin ona o parayı verdin?" Abdullah bin Mübarek dedi ki: "Ey gafil! Ben verdiğim paraya değil, niçin bu güne kadar arkadaşımın ihtiyacından haberdar olmadım da, benden isteme mecburiyetinde bıraktım, diye ağlıyorum."
İşte onların ahlakı böyleydi. Böyle davranarak bize de çok güzel bir yol göstermişlerdir. Onların gösterdiği bu yoldan kim giderse, kıyamet gününde çok rahat eder.
2-Mü'min kardeşini kendi yerine koymak ve ihtiyacı olduğu zaman ona mal vermek, hatta malını mü'min kardeşiyle paylaşmaktır.
3-Mü'min kardeşini, kendi nefsine tercih edip, onun ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından önce karşılamaktır. Bu, sıddıkların mertebesidir. Rivayet edilmiştir ki:
Utbetü’l-Gulam (Rahmetullahi Aleyh) Allah için kardeş olduğu bir adamın evine geldi ve: "Senin malından dört bin dirheme ihtiyacım var." dedi. Adam:
"İki bin dirhem al." deyince Utbe parayı almadı ve: "Dünyayı Allah'a tercih ettin. Utanmadan hem Allah için kardeşlik iddasında bulunuyorsun, hemde böyle söylüyorsun." diye adamı azarladı ve ondan yüz çevirdi.
Mü'min kardeşler arasında senin malın, benim malım gibi konuşmalar olmamalıdır. Onun içindir ki, İbrahim bin Şeyban (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir: "Biz 'nalinlerim' diyenlerle arkadaşlık yapmazdık." demiştir.

Ebu Ahmed (Rahmetullahi Aleyh) demiştir ki: "Basra'da birkaç kişi ile arkadaşlık yaptım. Bana bir çok ikramda bulundular. Bir gün; "Benim kuşağım nerede?" dedim. Hepsinin gözünden düştüm." Allah için kardeşliğin en üst derecesi, mü'min kardeşini kendi nefsine tercih etmektir: Allah için birbirlerini sevenler arasında teklif olamaz. Çünkü onlara birbirlerinin ihtiyaçlarını karşı-lamak için adeta yarış ederler. Salih zatlardan birisi, bir adama; "Sizden biriniz kardeşinin cebine yada cüzdanına elini sokup istediği kadarını alabiliyor mu?" diye sormuş; adam:
"Hayır alamaz." deyince o salih zat: "O halde siz kardeş değilsiniz." demiştir. İşte mü'min kardeşliği böyledir.

Mü'minlerin birbirlerine karşı ikinci hakları, fiilen işlerinde birbirlerine yardımcı olmalarıdır.

İnsan bir mü'min kardeşini, birkaç gün görmediği zaman, hemen onu sorup araştırmalıdır. Hasta ise ziyaretine gitmeli, önemli bir işi varsa ona yardım etmelidir. Said bin As (Radıyallahu Anh) demiştir ki: "Arkadaşımın benim üzerimde üç hakkı vardır. Yaklaştığı zaman ona güler yüzle kucak açarım, konuştuğunda dinlerim, oturduğunda ona yer veririm." Mü'minler birbirlerine karşı, şefkat ve merhametle muamele ederler. Ve birbirlerini sevdiklerini açıkça belli ederler.
Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede; "Kendi aralarında merhametlidirler." (Fetih; 29) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'de hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Kişi kardeşini sevince ona sevgisini bildirsin." (Ebu Davud)
Ebu İdris Havlani (Radıyallahu Anh)'den şöyle rivayet edilmiştir: "Bir gün Dimeşk mescidine girmiştim. Güler yüzlü bir gençle karşılaştım. İnsanlar onun etrafını sarmış, ihtilafa düştükleri meseleleri ona soruyorlar ve söylediklerini de kabul ediyorlardı. Kim olduğunu sordum? Muaz bin Cebel (Radıyallahu Anh) olduğunu söylediler. Ertesi gün yine o mescide gittim. O zat namaz kılıyordu. Namazını bitirince, yanına giderek selam verdim ve: "Vallahi seni Allah için seviyorum." dedim.
"Allah için mi?" diye sordu?
"Allah için." dedim. Elbisemin kenarından tutarak beni kendine çekti, şöyle dedi;
"Müjdeler olsun sana! Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'in şöyle dediğini duydum: "Allah-5 Zülcelal buyuruyor ki: Benim rızam için birbirini sevenlere; Benim rızam için oturup sohbet edenlere; Benim rızam için birbirlerini ziyaret edenlere ve birbirlerine harcamada bulunanlara muhabbetim haktır." (İmam Malik, İbn Hibban)
Abdullah Salimi (Rahmetullahi Aleyh)'ye: "Allah'ın dostları, diğer kullarından ne ile ayırdedilir?" diye sormuşlar; o da şöyle cevap vermiştir. "Allah'ın dostları, diğer insanlardan tatlı dil, güler yüzlülük, güzel ahlak, cömertlik, özürleri kabul etme ve herkese karşı şefkatli olma haliyle ayırdedilirler."
Allah rızası için aralarında bir akrabalık veya menfaat bulunmadan birbirlerini sevenlerin yüzleri nurludur. Kıyamet günü nurdan minderlerde oturacaklar, bütün insanlar korku içinde oldukları halde onlar emin olacak, bütün insanlar hüzün ve keder içinde olduğu halde onlar herhangi bir hüzün ve keder duymayacaklardır.

Mü'minlerin birbirlerine karşı üçüncü hakları dilleridir.
Bu hak, kimi zaman susmakla, kimi zaman da konuşmakla yerine getirilir. Susmak, mü'min kardeşinin ayıplarını ne yüzüne karşı ne de arkasından söylememek, o ayıpları örtmektir.
Konuşurken de mü'min kardeşine kötü söz söylememek, ters cevaplar vermemek, münakaşa etmemek, onun sırlarını dargın dahi olsa başkalarına söylememek, başka kimseler mü'min kardeşini kötülediği zaman onu müdafa etmektir.
Mü'min kardeşinin ayıp ve kusurlarını anlatmak gıybettir. İnsanın mü'min kardeşlerinin gıybetini yapmaktan uzak durması lazımdır. Onun için mü'min kardeşlerinin gıybetini yapan kimse;
1- Kendi kusurlarına bakmalıdır. Kendi kusurları ile meşgul olan kimse, başkalarında gıybet yapabileceği bir kusur göremez.
2-Kusursuz dost arayan, hiçbir zaman kendisine bir dost bulamaz.
Çünkü her insanın iyi tarafları olduğu gibi, kötü tarafları da vardır. İnsan daima mü'min kardeşinin iyi taraflarına bakmalıdır. Onun için Abdullah bin Mübarek (Rahmetullahi Aleyh) demiştir ki: "Mü'min, affetmek için mazeret, münafık ise suçlamak için ayıp arar."
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'de bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Kusur aramak için gözlerinizle gözetmeyin. Söz araştırmayın. Birbirinizden ayrılmayın. Birbiriniz-den yüz çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olun." (Buhari)
"Mü'min, mü'minin kardeşidir. Ona zulmetmez ve düşman eline vermez. Her kim kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir mü'minin ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıplarını örter." (Ebu Davud)
İnsan mü'min kardeşinin sözlerine itiraz etmemeli ve onunla mücadele yapmamalıdır. Çünkü İbn Abbas (Radıyallahu Anh) demiştir ki: "Akılsızla mücadele yapma, sana eziyet eder. Yumuşak huylu ile de mücadele yapma. Seni terk eder." Mü'minlerin arasındaki kin ateşini körükleyen en büyük sebep, laf kavgasıdır.
Mü'minlerin arasındaki ayrılık ilk önce görüşlerde, sonra sözlerde, en sonunda da birbirlerine küsmek suretiyle bedenlerde meydana gelir. Mü'min kardeşine kin besleyen ve düşmanlık eden, onunla mücadele eden kimsenin mürüvveti azalır. Değeri kaybolur.

Mü'minlerin birbirlerine karşı dördüncü hakkı da birbirlerinin hatalarını affetmektir.
Nitekim bu hususta denilmiştir ki: "Kâmil iman sahibi bir mü'mine düşen görev, mü'min kardeşinin kusuru için yetmiş tane özür bulmaktır. Şayet bu yetmiş tane özürle kalbini tatmin edemezse kendisini kınasın. Kendi kendine; "Ne kadar katı ve fesatsın! Mü'min kardeşin yetmiş tane özür beyan ediyor, ama sen kabul etmiyorsun. Esas ayıplanması gereken sensin." diye ikazda bulunmalıdır. Ahmet bin Kays (Rahmetullahi Aleyh) demiştir ki: "Mü'min kardeşinin öfkesine, nazına, dil sürçmelerine katlanmak kardeşliğin haklarındandır."

Mü'minlerin birbirlerine karşı beşinci hakkı, dua etmektir.
Bu hususta Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Bir adam (mü'min ) kardeşine gıyabında dua ettiği zaman; bir melek; "Aynısı sanada olsun!" diye nida eder." (Müslim) Diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurmuştur: "Kişinin (mü'min) kardeşi için arkasından yaptığı dua geri çevrilmez." (Müslim, Darekutni)
Mü'min kardeşlerine gerek yüzüne karşı gerekse gıyabında dua etmek, insanın kalbinde o kimselere karşı sevgi ve muhabbet meydana getirir.

Mü'minlerin birbirlerine karşı altıncı hakkı, vefalı ve ihlaslı olmaktır.

Vefa; ölene kadar arkadaşı ile öldükten sonra çocuklarına ve diğer yakınlarına yakınlık göstermek, onlarla ilişkiyi kesmemektir. Hatta İbn Uyeyne (Radıyallahu Anh) demiştir ki: "Dostluk kurduğum bazı kimseler var ki, tam otuz senedir kendilerinden ayrı olduğum halde hasretleri hala kalbimden çıkmadı."

Mü'minlerin birbirlerine karşı yedinci hakkı yük olmamak ve külfet altına sokmamaktır.

Yani bir kimse, mü'min kardeşlerini zor durumlara sokmaktan kaçınmalıdır. Bilakis, mü'min kardeşinin üzerindeki yükleri paylaşıp onu rahatlatmalıdır. Cafer-i Sadık (Radıyallahu Anh) demiştir ki: "Mü'min kardeşlerimin en çekilmezi, benim için zahmete girendir. Böyle kimselere karşı dikkatli (resmi) olurum. Kalbimde en fazla yer edinenler ise, kendi başıma iken davrandığım gibi, yanında davranışlarımı değiştirmediğim kimselerdir."

Bir kimse, mü'min kardeşinin evinde; şu dört hususu rahatlıkla yapabiliyorsa, aralarındaki dostluk kuvvetli demektir:
1- Mü'min kardeşinin evinde yemek yerse;
2- Tuvalete girerse;
3- Namaz kılarsa;
4- Uyursa.
Kendisi için düşündüğü bir şeyi, mü'min kardeşi içinde düşünmeyen kimsenin arkadaşlığında hayır yoktur. Kendisini mü'min kardeşinden üstün görenler, onları horlamış olurlar. Oysa Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Mü'min kardeşini horlamak, kişiye şer olarak yeter." (Müslim)

Mü'minlerin birbirlerine karşı sekizinci hakkı, Allah için birbirlerini ziyaret etmeleridir.

Nitekim Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Bir kimse, mü'min kardeşini ziyarete gittiği zaman, dönünceye kadar onun için attığı her adımda bir köle azat etme sevabı vardır. Ayrıca o kimsenin bin kötülüğü silinir ve kendisine bin iyilik yazılır. Sonra Allah katında onun nuru öyle yükselir ki, Arşın nurunu andırır." (Haris bin Ebi Usame)
Sadece Allah rızası için birbirlerini sevip ziyaret edenler, Allah-u Zülcelal'in yanında o kadar kıymetlidirler ki, kıyamet günü onlara çok büyük mükafaatlar verilecektir. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bunu beyan ederek şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü kırmızı yakuttan yapılmış bir sütun üzerinde olacaklardır. Bu sütunun üzerinde yetmiş bin teras köşk vardır ki; Güneş, nasıl dünyadakileri aydınlatırsa, bu teras köşklerde cennet ehlini öyle aydınlatır. Orada cennet ehli şöyle diyecek: "Bizi götürün de, dünyada iken birbirlerini sevenleri ziyaret edelim." Oraya gittikleri zaman, yüzlerine aynı dünyadakilere güneşin vurup aydınlattığı gibi, aydınlık vurur. Bakarlar ki; Üzerlerinde sündüs ipekten bir giysi vardır. Alınlarında da şu cümle yazılıdır: "Bunlar Allah için birbirlerini sevenler ve Allah için birbirlerini ziyaret edenlerdir." (Taberani)
Mü'minlerin birbirlerine karşı olan diğer bir görevleri de, Allah için birbirleriyle sohbet etmeleridir. Allah için sohbet kalplerin birbirine ısınmasına ve yeni şeyler öğrenmeye vesile olur. Ahiretinin üzerinde meraklı olan kimselerin, sohbet meclislerine devam etmeleri lazımdır. Bilhassa alimlerin ve Allah dostlarının sohbetlerine devam etmek çok menfaatlidir. Allah dostları ile sohbet, insan için ilaç gibidir. Çünkü bu sohbetler insanın yetişmesini sağlar. Onun için denilmiştir ki: "Bir kimse tarafından yetiştirilmeyen; kendi kendine biten ağaçlara benzer. Yaprak açar, ama meyve vermez."
İşte Allah dostlarının sohbetlerine devam eden kimseler, başka bir kişi tarafından dikilen ve meyve veren ağaç gibi olur.
Seyda Muhammed Konyevi (K.S)

_______________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Müminlerin Birbirlerine Karşı Hakları Nelerdir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Müslümanların Birbirlerine Karşı Davranışları ve Sorumlulukları
» islamda kadinin degeri ve haklari (Kitap indir)
» Müminlerin Duasi
» Müminlerin rehberi Kuran-ı Kerim ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetidir
» Müminlerin Allah Korkusundan Yaptıkları Dua

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

İslamiyet ( Her Müslüman 'a Lazım Din 'i Bilgiler )

 :: İslamiyet Genel
-
Buraya geçin: