iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”

Aşağa gitmek 
+2
ulvi
islam73
6 posters
YazarMesaj
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimeCuma Ekim 08, 2010 6:07 pm

Yazımızda sizlere Türk-İslam ülküsünün ruhunu ve bu ruhun temeli olarak da öncelikle Türklerin İslamiyet’i kabul aşamasını, söz konusu bu aşamada İslamiyet’i kabule nelerin/kimlerin etki ettiğini ve Türk milletinin İslam anlayışının temellerini anlatmaya çalışacağız. Amacımız tarihin derinliklerinde kaybolmak değil, günümüz dünyasını Türk-İslam anlayışını temelinden takip etmek, yani çözümün merkezi olan milletten ve milletin tarihinden hareket etmek olacaktır. Daha sonra ise, tarihten günümüze kadar Türk milletinin İslam’ı yaşayış tarzı, İslamiyet’in etkileri ve Türk-İslam ruhunun ortaya nasıl çıktığını incelemeye çalışacağız. Böylelikle günümüzde yaşananların doğrularını ve yanlışlarını da belirterek olması gerekeni bulmaya çalışacağız.

Öncelikle kısaca Türk milletinin İslam’la tanışmasını anlatmaya çalışacağız. Türklerin İslamiyet’le tanışması daha doğrusu Müslümanlarla ilk defa karşı karşıya gelişi Hz. Ömer döneminde olmuştur. Daha önce hiç mi karşılaşmadılar dersek mutlaka İslam’ı tanıtmak için görevlendirilen bazı görevlilerle karşılaşmışlardır. Fakat bizim bahsini ettiğimiz konu toplumsal olarak veya devlet düzeyinde bir karşılaşmadır. Söz konusu bu karşılaşma pek de iç açıcı bir karşılaşma olmamıştır. Çünkü fetih için ilerleyen İslam devleti ordularının Türkistan topraklarına girmesidir bu karşılaşma. Bundan dolayıdır ki Türklerin İslamiyet’e geçiş süreci ileriki tarihlerde olacaktır. Daha sonra Türk-İslam tarihi için dönüm noktası olarak bilinen Talas savaşı (751) cereyan eder ki Türkler ile Müslüman Araplar Çin’e karşı bir ittifak yaparlar. Bu olaydan sonra tarihin akışı değişecek Türkler kitleler halinde Müslüman olmaya başlayacaktır. Söz konusu bu tarihlerde de Emevi hanedanlığı da çökmektedir. Bu olayın önemli yönü ise Emevilerin Arap milliyetçiliği yapmalarıdır. Onların bu tutumu da Türklerin İslamlaşmasına sekte vurmuştur. Onlardan sonra İslam bayrağını devralan Abbasi sülalesi Arap milliyetçiliğini terk ederek acem kavimlerini de İslamlaştırmaya çalışmıştır. Bunlardan en önemlisi de Türklerin İslamlaştırılması olmuştur.

Konunun daha net anlaşılması için Türklerin neden İslam dinini seçtiğini de kısaca açıklayalım. İslam dininin emir ve yasakları, tek tanrılı bir inanışı, ritüelleri, adalet konusundaki hassasiyeti, cihat anlayışı, ölümden sonraki yaşam yani öteki dünya görüşü gibi birçok İslam akideleri Türk kültürüne benzerlik göstermektedir. Ayrıca İslam dininin milliyet konusuna bakış açısı çok önemlidir. Çünkü İslam milliyet kavramını ortadan kaldırma gibi bir gaye gütmemiş ayrıca da milliyet kavramını meşrulaştırmıştır.

Türkler devlet düzeyinde ilk olarak Karahanlılar devrinde İslamlaşmış, Selçuklular devrinde İslam bayrağını ele almış ve Osmanlılar devrinde ise İslam’ı zirveye taşımıştır. Bizim amacımız kuru bilgiden ziyade işin felsefesini vermek olacaktır. Türk milleti İslam’ı nasıl ve kimlerden anladı? Nasıl yaşadı ve buna kimler vesile/vasıta oldu? Sorularına cevap aramaya çalışalım.

Türklerin İslam anlayışına etki eden üç büyük isim vardır. Bunlar; İmamı Ebu Hanefi, İmamı Maturidi ve Hoca Ahmet Yesevi’dir. Bu üç ismin yolu olarak da Hanefilik, Maturidilik ve Yeseviliktir. Türklerin İslam anlayışının kaynağı olan bu üç şahsiyeti ve öğretilerini etraflıca inceleyelim istedik.

İmamı Ebu Hanefi ve Hanefilik; İmamı Ebu Hanefi’nin İslam anlayışı Kur’an-ı Kerim ve Peygamber sünneti üzerine kuruludur. Hanefilik ise dört hak mezhepten biri olup Peygamber sünnetine en yakını olarak bilinir. Peki, İmamı Ebu Hanefi’nin İslam anlayışı tam olarak nedir? O, İslam’da hoş görünün ve Hulusi kalbin yani niyetin önemini vurgulamıştır. Ona göre İslam’ı anlamanın yolu “Peygamberi anlamaktan geçmektedir, ancak o örnek alınarak İslam kişinin kalbinde vücut bulabilir”di. İmamı Ebu Hanefi’nin kurduğu Hanefilik mezhebi İslam âleminde en çok taraftar bulan bir mezhep olmuştur ve Türklerin çoğunluğu da günümüzde dahi bu mezhebe mensuptur. Ayrıca da Selçuklular, Osmanlılar ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinde devlet düzeyinde bu mezhep resmiyet kazanmıştır.

İmamı Maturidi ve Maturidilik; İmamı Maturidi, İmamı Ebu Hanefi’nin yolunda gitmiş fakat İmamı Ebu Hanefi’nin görüşünün üstüne büyük bir yenilik katmıştır ki bu da İslam’da akılcılıktır. O, Kur’an ve Sünnet örnek alınarak günün şartlarına göre kıyas edilmesi hususunu ortaya koymuştur. Şöyle ki; zaman ilerledikçe dünya değişmekte yeni icatlar ortaya çıkmakta, yaşam tarzı değişmekte ve İslamiyet’e yeni milletler ve onların kültürleri dâhil olmaktadır. Bu değişimler karşısında direnmek beyhude olduğundan İslamiyet’e aykırı olmayacak şeyler kıyas edilerek, eğer bir mahsur yoksa serbest bırakılabilirdi. Ayrıca onun anlayışına göre her şey akla yatkın olmalı ki İslamiyet’in mantığa uymayacak bir kuralı veya yasağı yoktu. Zira bu denli hoş görülü bir dinde; akla ve mantığa uygunluğun oluşu ile çıkmaza girilen bir konuda kıyas edilerek akılcılık ile sorun aşılabilirdi. İmamı Maturidi’nin Türk oluşu da önemlidir. Çünkü Türk milleti İslamiyet’i kabulünden yaklaşık bir asır geçmeden kendi âlimini yetiştirmiştir. Ayrıca bu âlimde İslam anlayışına son derece büyük bir katkı sağlamıştır. Onun bu anlayışı Maturidilik olarak vücut bulmuş ve asırlarca kabul görmüştür ve halende çok hızlı değişen dünyada onun bu anlayışı İslam’ın bir kısır döngüde kalmasına engel olmaktadır.

Hoca Ahmet Yesevi ve Yesevilik; Türk-İslam anlayışının vücut bulduğu bu şahsiyet ve davası/yolu üzerinde etraflıca durmaya çalışacağız. Hoca Ahmet Yesevi, Türk milletinin İslam anlayışını şekillendiren isim olmuştur. O, İmamı Ebu Hanefi ve İmamı Maturudi’nin izini takip ederek yetişmiş bir Türk’tür. Hoca Ahmet Yesevi aldığı derin İslam bilgisini medreselerde anlatmak yerine yurduna dönerek milletine anlatmıştır. Türkçeye büyük önem veren Ahmet Yesevi, İslam’ı en iyi anlatmanın yolunu; anlatılanın anlayacağı şekilde yani onun dilinde olması gerektiğini vurgulamıştır. O, öğretileri ve yazdığı kitaplarla Türk milletine milli bir İslam modeli çizmiştir. İmamı Ebu Hanefi’den örnekle Kur’an ve Sünneti esas alarak, İmamı Maturi’den örnekle akılcılık ve hoş görüyü de ekleyerek milletine İslam’ı anlatmış, sevdirmeye çalışmıştır. O hiç bıkmadan usanmadan geniş bozkırlarda yaşayan Türklere İslam’ı anlatmaya çalışmış ömrünü bununla geçirmiştir. Hoca Ahmet Yesevi üzerinde böyle önemle duruşumuzun ve saygımızın nedeni; onun Türkleri İslamlaştırırken milli kültürü ve dili koruması olmuştur. O, dini bilgiler ve tasavvufla ilgili yazdığı kitapları Türkçe neşretmeye önem vermiştir. Onun Türkçe yazdığı ve söylediği şiirler Türkistan coğrafyasını aşmış Anadolu’ya kadar gelmiş ve onun bu yolunu Hacı Bektaşi Veliler, Yunus Emreler takip etmişlerdir. Hoca Ahmet Yesevi’nin Türk diline ve kültürüne verdiği böylesine önem sayesinde Türk dili ve kültürü Arap ve Fars dili ve kültürü karşısında eriyip gitmemiştir.

Hoca Ahmet Yesevi’nin Türkçe İslam yorumu ile Müslüman olmaya başlayan Türk milleti İslamlaşmada hızlı bir ivme kazanmıştır. Türklerin Anadolu’ya gelişinde bu oran büyük ölçüde yükselmiştir. Zaten Selçuklu hanedanı da daha devleti kurmadan Müslüman olmuştur ki Tuğrul Bey zamanında Selçuklular Bağdat’a girmiş ve Selçuklu Hükümdarına Halife tarafından İslam’ın koruyucusu unvanı verilmiştir. Türklerin İslamiyet’i kabulü ile Türk’ün savaşçı anlayışına bir meziyet daha eklenmiştir ki bu da İslamiyet’in “Gaza ve Cihat” anlayışıdır. İslamiyet’in koruyucusu ve kollayıcısı haline gelen Müslüman Türk artık sadece vatanı için değil dini içinde savaşacaktır. Bu motivasyon sayesinde zaferlerden zaferlere koşacaktır Müslüman Türk.

Burada “Alperen”lik kavramının nasıl ortaya çıktığını, anlamını ve Türk-İslam anlayışının içindeki yerini açıklamaya çalışacağım. Bilindiği üzere Türklerde savaşçı şahsiyetlere “Alp/ bahadır” sıfatı verilirdi, “Eren” ise Türklerin İslamlaşmasından sonra evliyalara, Allah dostlarına, büyük âlimlere verilen bir sıfattır. Bu iki sıfatın bir şahsiyette vücut bulması ise Hoca Ahmet Yesevi halifelerinin müritlerini bir savaş vuku bulduğunda onları silahlandırıp savaşa götürmesi iledir. Şöyle ki yukarıda da bahsettiğimiz üzere Hoca Ahmet Yesevi Türk kültürünü korumuş ve milli değerlere önem vermiştir. Onun halifeleri de müritlerini bu minval üzere yetiştirdiği için müritlerin sadece tekkede ibadet ve tasavvufla meşgul olmasını istememiş hem de gaza ve cihat anlayışı üzere onları savaşa götürmüşlerdir. Böylelikle hem son derece iyi bir İslam âlimi olan erenler savaşarak da Alplik unvanını almışlardır. Alperenler sadece savaşmakla kalmamışlardır ayrıca onlar savaş bittikten ve zafer kazanıldıktan sonra yeni fethedilen topraklara hem İslam’ı yaymayı hem de Türk kültürünü yeni kazanılan topraklara aktarmayı kendilerine görev bilmişlerdir. Onların bu gayret ve çabaları sayesinde Anadolu ve Rumeli’de Türk-İslam anlayışı yeşermiş, vücut bulmuş ve koskoca bir “Osmanlı Çınarı” oluvermiştir.

Bizim burada üzerinde durmak istediğimiz Türk milletinin İslam algılaması ve anlayışıdır. Konu devlet düzeyinde daha farklı ortaya çıkmıştır. Şöyle ki Osmanlı sarayları Arapça ve Farsçadan epey etkilenmiştir. Herhangi bir araştırmacı dahi Osmanlı devletinden kalan belgeleri incelemeye çalıştığında karşısına Türkçeden çok Arapça ve Farsça kelimeler çıkmakta veya bir edebiyatçı dönemin saray edebiyatını incelemek istediğinde karşısına divan edebiyatı çıkmaktadır ki gene karşısında aynı sorun. Fakat bir Hacı Bektaşi bir Yunus Emre şiirini günümüzde okuma-yazma bilmeyen biri dahi anlayabilmektedir. İşte bizim kast ettiğimiz Türk-İslam anlayışı budur. Onlar dergâhlarında, tekkelerinde ki bu yapılar Anadolu ve Rumeli’nin nerde bir ücra köşesi varsa ordadır, işte oralarda halka hem İslam’ı öğretmeye çalışmışlar hem de Türk kültürünü ve dilini canlı tutmuşlar şiirleriyle, destanlarıyla…

Peki, İslamiyet Türk milletine neler getirdi ve bu milletten neler götürdü? İslamiyet Türk milleti üzerinde radikal bir değişiklik ortaya çıkarmadı. Türklerin en büyük özelliği olan savaşçılığını korudu. Fakat savaşçılık ve savaştan sonrası ile ilgili güzel insani vasıflar kazandırdı. Şöyle ki İslam; savaşta kadın ve çocuklara zarar verilmemesini, fethedilen yerlerde tahribat yapılmamasını, geride kalanlara eziyet edilmemesini, hatta bölgede ki ağaçların kesilmesini dahi tasvip etmiyordu. İslam fethedilen yerlerdeki gayri Müslimlerin bir gün Müslüman olabileceği ihtimali ile hareket edilip kötü niyet beslenmeden hoşgörü ile yaklaşılmasını ve onların haklarının korunmasını istiyordu. İslamiyet’le göçebe yaşayan Türkler yerleşik hayata geçmiştir. Fakat bu tamamen İslamiyet’le yorumlanamaz çünkü zamanın şartları bunu gerektiriyordu. İslam Türk milletine aslında özünde var olan iyi anlayışları daha da artırmış, kötü olarak bilinen şeylerden de tamamen men etmiştir. Şöyle ki Türklerde zaten var olan adaleti, muhtaç olana yardım gibi günümüzdeki insan haklarına yakın hükümlerin uygulanmasını teşvik etmiş ve adam öldürme, zina gibi Türk kültüründe de hoş karşılanmayan kötü fiilleri de yasaklamıştır. Böylece İslamiyet Türk milletinin ruhuna işlenmiştir.

İslamiyet’in Türk milletine etkisi bakımından şahsım tarafından önemli gördüğüm bir noktayı izaha çalışacağım. Şöyle ki Fransız ihtilalı ile birlikte tüm dünyaya bir milliyetçilik fikir akımı yayılmış, nerdeyse bundan etkilenmeyen toplum kalmamıştır. Avrupalı milletler bu akımdan en fazla etkilenenler olmuşlardır. Binaenaleyh Avusturya-Macaristan imparatorluğu dağılmış, Osmanlının Avrupa’daki toprakları ayrı devletler halinde ortaya çıkmıştır. Fakat milliyetçilik akımı Avrupa’da sadece kendi milletini sevme ve ulus devlet olma çabalarını aşarak birinci dünya savaşından sonra Almanya ve İtalya’da faşizme kadar gitmiştir. Rusya da her ne kadar o sıralarda Sosyalistler sözüm ona halkların eşitliğinden bahsetseler de iş sonunda söylem olarak değil de faaliyet olarak Rus faşizmine dönüşmüştür. Peki, Avrupa’da böyle oldu da Türklerde ki milliyetçilik duygusu neden faşizme hiç dönüşmedi? İşte burada İslamiyet devreye giriyor. Türk’ün ruhu haline gelmiş olan İslam ahlakı böylesine tehlikeli bir duyguyu Türk’ten uzak tutuyor “Yaratılanı sev! Yaratandan ötürü” diyordu. İslam ahlakı ile ahlaklanmış Türk, milletini ne kadar severse sevsin, milletini ne kadar yüceltmek isterse istesin; diğer milletleri yok etmeyi, onları köleleştirmeyi aklında dahi geçirmiyordu. Zira İslam yaratan katında insanları eşit görüyor, insan Müslüman olmasa dahi ona eziyeti men ediyordu.

Türk milletinin en sıkıntılı asırlarından biri olan 20. yüzyılda milletimiz altı asırlık Osmanlı devletinin yıkılışına şahit olmuş ve vatanı acımasızca elinden alınmaya çalışılmıştır. Fakat Türk milleti mücadeleyi bırakmayarak vatan toprağını yabancıya ezdirmemiş ve yeni bir devlet kurmuştur. Tabi ki bu hazin olaylar Türk milletinin hayat görüşünü de büyük ölçüde etkilemiştir. Türk milleti anlamıştır ki kendine kendinden başka hayır yoktur, ancak kendi varlığına ve değerlerine sahip çıkarsa var olabilecektir. Şöyle ki milliyet ve din inancı birbirine dayanmış büyük bir taş misali gibiydi, herhangi birinin zarar görmesi veya yere düşmesi diğerinin de aynı sonu paylaşması anlamına geliyordu. Artık bu millet “İslamcı” olmayı değil “İslamlı” olmayı, şovenist bir milliyetçilik değil İslam ahlakı üzerine kurulu bir milliyetçilik istiyordu.

20. yüzyılın ikinci yarısında Türk milleti üzerinde tekrar kara bulutlar dolaşmaya başladı. Bu sefer ki tehlike maddi değil manevi idi. Şöyle ki dış güçler Türk milletinin maneviyatı ile oynama hevesi içerisine girdi. Fakat karşılarına milletinin ruhunu korumak için Türk-İslam ülkücüleri çıktı. Peki, neden sadece milliyetçilik değil de Türk-İslam ülkücülüğü denilecek olursa; Türk-İslam ülkücülüğü hem milliyetini korumayı hem de ruhunu yani dinini korumayı öngörür. Burada amaç kesinlikle dinci olmak değildir. Amaç İslamiyet’in Türk’e verdiği ahlakı korumaktır. Amaç din üzerine kurulu bir devlet, bir sistem, bir hayat görüşü değildir. Amaç “Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti”ni korumak ve yaşatmaktır.

Son olarak da günümüz de yapılanlara gelmek istiyorum. İslamcıyız diye ortaya çıkıp da, ılımlı İslam adı altında dinimizi papalara, patriklere peşkeş çekmeye çalışanlara karşı gene Türk-İslam ülkücüleri duracaktır. Çünkü bu planlar kardeşlik birliktelik için değil İslam’ı ve Türklüğü yok etmek içindir. Türk-İslam ülkücüleri İran’da olduğu gibi dinin siyasete egemen olduğu bir devlete de karşıdır. Yine laiklik adı altında insanlarımızın dini hayatına müdahale etmeye çalışan veya bunu arzu edenlerin de karşısında Türk-İslam ülkücüleri olacaktır. Türk-İslam ülkücülerinin din denince örnek alacağı şahsiyet Hoca Ahmet Yesevi’dir ki onun öğretileri, uygulamaları ve haleflerinin yaptıklarının doğruluğunu ve haklılığını tarih ispat etmiştir ve üzerine edilecek söz de yoktur…




Kaynakça

S. Ahmed ARVASİ, Türk-İslam Ülküsü, Burak Yayınevi, 1999

Osman Turan, Türkler ve İslamiyet, Ankara Üniversitesi DTCF Dergisi, Sayı 4, 1946

Ahmet Yaşar Ocak, Türkler, Türkiye ve İslam, İletişim Yayınları, 2009


Faruk BOZBEY


alintidir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ulvi
Administrator

Administrator
ulvi


Mesaj Sayısı : 3306
Kayıt tarihi : 30/10/09

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimeCuma Ekim 08, 2010 8:51 pm

Allah Razı Olsun kardeşim, paylaşım için, eline emeğine sağlık


En son ulvi tarafından Cuma Ekim 08, 2010 9:02 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimeCuma Ekim 08, 2010 8:56 pm

ulvi demiş ki:
Allah Raı Olsun kardeşi, paylaşı için, eline emeğine sağlık
SIZdende rajman razi olsun hocam ,benim düsünce tarzi yansityor. dogustan beri ben türkislam miliyetcisiyim ,ölene kadar bu sürecek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
siyang
Aktif Üye
Aktif Üye



Mesaj Sayısı : 358
Kayıt tarihi : 12/07/10
Nerden : kars

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimeCuma Ekim 08, 2010 9:09 pm

Emeğine sağlık kardeşim Allah razı olsun paylaşımın için..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimeC.tesi Ekim 09, 2010 12:59 am

siyang demiş ki:
Emeğine sağlık kardeşim Allah razı olsun paylaşımın için..
aro kardesim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimePaz Ekim 10, 2010 3:42 pm

güncel
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimePtsi Ekim 11, 2010 5:46 pm

islam73 demiş ki:
güncel
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Türk Boyu
Yeni Üye

Yeni Üye
Türk Boyu


Mesaj Sayısı : 62
Kayıt tarihi : 06/02/10

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimePtsi Ekim 11, 2010 5:48 pm

Allah Razı Olsun kardeşim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimePtsi Ekim 11, 2010 7:24 pm

siyang demiş ki:
Emeğine sağlık kardeşim Allah razı olsun paylaşımın için..
amin...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimeC.tesi Ekim 23, 2010 8:49 pm

Türk Boyu demiş ki:
Allah Razı Olsun kardeşim.
ALLAH SENDENDE RAZI OLSUM IKI CIHANKARDESIM
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimeCuma Kas. 19, 2010 5:53 pm

güncel
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tugrulhan
Yeni Üye

Yeni Üye



Mesaj Sayısı : 62
Kayıt tarihi : 25/10/10

Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Empty
MesajKonu: Geri: Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”   Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü” Icon_minitimeCuma Kas. 19, 2010 7:15 pm

Allah razı olsun,inşaAllah yarın Hoca Ahmet Yesevi hazretlerinin türbesine ziyarette bulunup sizler için dua edeceğim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Milliyetçi Düşüncede İslâm Ruhu: “Türk-İslâm Ülküsü”
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İslam Ruhu
» Dünyadaki Yangını Söndürecek Su Türk İslam Birliği'dir
» BÜYÜK TÜRK-İSLAM BİRLİĞİ PROJESİ NEDEN GEREKLİ?
» İSLAM HUKUKUNDA DARUL-HARP DARUL-İSLAM MESELESİ
» İslam'da Simya

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

İslam Tarihi ve Ehli Sünnet Muhafızları Özel Bölüm ( Türk-İslam Ülküsü, Alperenlerin Yolu )

 :: İslam Tarihinde Türklerin Hizmetleri ve Yeri Genel vede Müslüman Türk İmparatorluk ve Devletleri :: Türk Destanları, Efsaneleşmiş Kahramanlarımız ( Ve Şehitlerimiz, Gazilerimiz )
-
Buraya geçin: