iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

  ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

 ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3 Empty
MesajKonu: ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3    ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3 Icon_minitimeC.tesi Tem. 03, 2010 9:39 am

8. KIYÂMET
Takdir edilen zamanı gelince,
Yüce İrâde tecelli edince,
Allah, İsrâfil’e emir verecek,
“Ya İsrâfil! Sûr’a üfle” diyecek.
İsrâfil o kutsal nefesi ile,
Allah’ın verdiği güç kudret ile,
Derhal o kutsal Sûr’a üfleyecek,
Yerin, göğün düzeni değişecek.
Korkunç sesler, patlamalar olacak,
Ve KIYÂMET olayı başlayacak.
Denge-düzen, çekim gücü kalkacak,
Atomlar arası bağlar kopacak.
Yerler, gökler paramparça olacak,
Dağlar çarpışıp, toz duman olacak.
Okyanuslar petrol gibi yanacak,
Yeryüzü kıpkızıl alev olacak.
Atomlar arası bağlar kopunca,
Her biri korkunç radyasyon saçınca,
Yer, gök nükleer santral olacak,
Yerler, gökler başka şekil alacak.
Fiziksel, kimyasal olay olacak,
Dünyamız bembeyaz gümüş olacak..
***
Göklerin de düzeni değişecek,
Fizik, kimya oraya da girecek.
Denge-düzen, çekim gücü gidince,
Hidrojen Helyum’a dönüşmeyince,
Güneşin enerjisi tükenecek,
Dürülüp kömür haline gelecek.
Uyduları uzayda dağılacak,
Zavallı güneş garip kalacak.
Kimyasal denge-düzen bozulunca,
Fizik kuralları alt üst olunca,
Yıldızlarda da düzen bozulacak,
Enerji kaynakları kuruyacak.
Yıldızlarda reaksiyon durunca,
Enerji kaynakları kuruyunca,
Kızıl gül şekline dönüşecekler,
Genişleyip infilak edecekler.
Gökyüzü kıpkızıl alev olacak,
Zeytinyağı tortusu gibi yanacak.
Sonra, yer gök başka şekil alacak,
Dünya, güneşe çok yakın olacak.
Yeni dünyada Mahşer kurulacak,
Tüm canlılar orada toplanacak..
***
Kıyâmet’te insanlar ne olacak?
Gökteki melekler sağ mı kalacak?
Allah buyurdu Zümer süresinde,
Tam altmış sekizinci âyetinde.
İsrâfil Sûr’a üflediği anda,
İstisna kılınanlar dışında,
Yerdeki, gökteki bütün canlılar,
Melek, insan, cin, şeytan ve hayvanlar,
Korkudan çıldırıp yere düşecek,
Hepsi de aynı anda can verecek.
İstisna kılınan kutsal melekler,
Sûr üflendiğinde ölmeyecekler.
Allah Azrâil’e emir verecek,
“Bunların canını, Sen al!” diyecek.
Sonra sıra Azrâil’e gelecek,
O da ecel şerbetini içecek.
Azrâil kendi canını alacak,
Canlıların işi tamam olacak.
9. YENİDEN DİRİLİŞ
Korkunç Kıyâmet olayından sonra,
Yerler, gökler harab olduktan sonra,
Yüce Allah OL emrini verecek,
Yer, gök başka düzene girecek.
Hidrojen-Helyum devreye girecek,
Güneş’e yepyeni güç verilecek.
Kırk gün sürekli yağmur yağacak,
Yeni yaşam koşulu oluşacak.
Allah, İsrâfil’e hayat verecek,
“Ya İsrâfil! Sûr’a üfle” diyecek.
İsrâfil tekrar Sûr’a üfleyince,
“Kalkın! Çürüyen kemikler” deyince,
Tüm canlılar kabirden fırlayacak,
“Bizi kim kaldırdı?” diye soracak.
İşte o an, korkunç bir gün olacak,
O gün,Vel-ba’sü ba’del-mevt olacak.
Hayat ve ölüm, ilâhi bir sırdır,
Yuhyi ve Yümit, O’nun Esmasıdır.
Atom’u hücreye çeviren O’dur,
Hücreyi atoma döndüren O’dur.
Hücrenin yerle, gökle ilgisi var,
Bedenin hücreye ihtiyacı var.
Hücreyi, bedeni yaratan Bir’dir,
Yerleri, gökleri yaratan Bir’dir.
Yaratmak, öldürmek O’na kolaydır,
Dağıtmak, toplamak O’na kolaydır.
Her şey O’nun bir OL emrine bakar,
Emredince insan kabrinden kalkar..
***
Bu konuda kuşkusu olanlara,
Ya da imânı zayıf olanlara,
Rabbimiz ne güzel örnek veriyor,
İlk yaratılışa bakınız diyor.
Gelin! İlk yaratılışa bakalım,
Nereden nereye geldik bakalım!
Kökenimiz toprak maddeleridir,
Karbon, azot gibi elementlerdir.
Bulutlardan yere yağmur inince,
Elementler suda çözümlenince,
Bitki kökü tarafından emilir,
Sebzeler, meyveler meydana gelir.
İnsanlar tarafından yenilenler,
Mide, bağırsakta sindirilenler,
Bedene çekilir kan, hücre olur,
Bazıları yumurta-sperm olur.
Yumurta ile sperm birleşince,
Allah’ın izni ile döllenince,
Kimyasal, fiziksel işlemler başlar,
Hücre bölünüp, çoğalmaya başlar.
Kırk günde bedenin şekli tamamdır,
Ancak, çok küçük bir lokmakadardır.
Dört ayda Ruh’la birleşir bedenler,
Çıkış için Hak’tan izin beklerler.
Emir gelince “Dünyaya gel!” diye,
Kimin haddine kalmış “GELMEM!” diye.
Doğmak-ölmek elimizde değildir,
Kabirden kalkışta aynen böyledir.
İşte! Bedenimiz topraktan olur,
Ölünce çürür, yine toprak olur.
Yok olmaz, kaybolmaz, takdir böyledir.
Allah’ın koyduğu düzen böyledir.
İsrâfil tekrar Sûr’a üfleyince,
“Kalkın! Çürüyen kemikler” deyince,
Yerler, gökler şiddetle sarsılacak,
Korkunç sesler, patlamalar olacak,
Atomlar birbirine karışacak,
Yeni düzen yürürlüğe konacak,
İnsan dirilip kabrinden kalkacak,
Kendini başka âlemde bulacak..
10. MAHŞER
Mahşerinde belirli zamanı var,
O‘nu takdir eden yüce Allah var.
Takdir edilen zamanı gelince,
Yüce Allah OL emrini verince,
Öncelikle melekler dirilecek,
Onlara yeni görev verilecek.
Allah, Cebrâil’e emir verecek,
“Habibim Muhammed’e git!” diyecek.
“Sakın korkmasın! Sûr üfürülünce,
Üzülmesin ümmetin görmeyince”.
Cebrâil gidip dünyaya bakacak,
Farklı dünya ile karşılaşacak.
Ah! Ne Medine var, ne Uhud Dağı,
Ne Mekke, Kâbe var, ne de Nur Dağı.
Yeryüzü harab olmuş, tek canlı yok,
Mescid yok, Mihrab yok, namaz kılan yok.
Dünyaya hüzün çökmüş, her şey mahzun,
Yer mahzun, gök mahzun, melekler mahzun.
Cebrâil de, mahzun mahzun beklerken,
“Muhammedim kalksa da, görsem” derken.
Allah, İsrâfil’e emir verecek,
İsrâfil derhal Sûr’a üfürecek.
İsrâfil tekrar Sûr’a üfürünce,
Kabirler sarsılıp, alt üst gelince,
Atomlar birbirine karışacak,
Bedensel yapılar tamam olacak.
Berzahta bekleyen Ruhlar koşacak,
Her biri kendi bedenin bulacak.
Kabirden kalkış çok âni olacak,
İnsanlar çılgın gibi fırlayacak.
“Kabrimizden kim kaldırdı?” diyecek,
İster istemez Mahşer’e gidecek.
Kabirden kalkış çok farklı olacak,
İnancına göre sıfat alacak.
Kimi yürürken, kimi sürünecek,
Kimi nurlu, kimi kara olacak..
***
Mahşer yeri bu dünyada olacak,
Tüm canlılar orada toplanacak.
Güneş, dünyaya çok yakın olacak,
Cehennemî bir sıcaklık olacak.
Mahşerde sürekli gündüz olacak,
Bir günü tam elli bin yıl olacak.
Beyin kaynayıp, ciğerler yanacak,
İnsanlardan korkunç terler akacak.
İnsan, hayvan bir arada olacak,
Cinler, şeytanlar da orda olacak.
Melekler saf saf halka olacak,
Mahşer yerini çembere alacak.
Aşırı korkunç izdiham olacak,
Çıplak bedenler birbirin yakacak.
Cehennem Mahşer’e getirilecek,
“İşte! Cehennem budur” denilecek.
Cehennem öfkesinden patlayacak,
Ateşini etrafına saçacak.
Nefsi nefsi korkunç bir an olacak,
Ana-baba yavrusundan kaçacak.
Günah işleyen çok pişman olacak,
Kahrından ellerini ısıracak.
Ciğeri yanacak, dili sarkacak,
Bir damla suya hasret kalacak..
***
Sonra amel defteri dağılacak,
Gökten kar tanesi gibi yağacak.
O an heyecan doruğa çıkacak,
Herkes yaptığını orda bulacak.
Kimine sağ yanından verilecek,
İşte onlar, Cennet ehli olacak.
Kimine sol yanından verilecek,
Onlar da Cehennem ehli olacak.
Allah’a, âhirete inananlar,
Namazlarını düzenli kılanlar,
Tesettür emrine bağlı olanlar,
İlâhi emri tam uygulayanlar,
Bunların sağ eline verilecek,
Melekler onları tebrik edecek.
Yüzleri gülecek, sevinecekler,
“Bakın bakın!” diye gösterecekler.
Korkuları, kuşkuları gidecek,
Dostları onlara gıpta edecek,
Arş’ın gölgesinde dinlenecekler,
Havz’ı Kevser suyundan içecekler,
Melekler onlara müjde verecek,
“Sizlere korku, hüzün yok” diyecek.
Ya Din’e, Kur’an’a karşı olanlar,
Sapıtıp, taşa puta tapanlar,
Çağdaşlığı hayasızlık sananlar,
Genç kızın örtüsüyle oynayanlar,
Bunların sol eline verilecek,
O anda tüm ümitleri sönecek.
Çılgın gibi sağa sola bakacak,
Kahrından ellerin ısıracak.
“Ah! Kabrimde toprak olup, kalsaydım,
Şu an Mahşer yerinde olmasaydım”.
Ağlayıp pek çok ah vahlar edecek,
Seller gibi gözyaşları dökecek.
Melekler acıyarak seyredecek,
“Dünyada ağlasaydın ya!” diyecek..
***
Ardından sorgulama başlayacak,
Adâlet Mîzan’ları kurulacak.
Mîzan’da sevap-günah tartılacak,
İlk sorgulama imândan olacak.
İnançsız, sapık görüşlü olanlar,
Taşa puta tapan müşrik olanlar,
İslâm’a, Kur’an’a karşı olanlar,
Mü’minlere baskı zulüm yapanlar,
İlk sorgulamada elenecekler,
Zebâniye teslim edilecekler.
Ayağında zincir, boynunda demir,
Allah, Zebâniye verecek emir.
“Atın atın! Cehennem’e bunları,
Gazabım, ateşim yaksın bunları!”.
“Dinim İslâm! Rabbim Allah! “ diyenler,
Allah’ın emrine boyun eğenler,
İlk sorgulamada elenmeyecek,
Namaz’ın sorgusuna geçilecek.
Namaz’ın sorgusu çetin olacak,
Tüm ayrıntılar ortaya konacak.
Tam erginlik çağından başlanacak,
Her vakitten tek tek sorgulanacak.
Eğer bir vakti kazaya kaldıysa,
Sonra onun kazasın kılmadıysa,
Mîzan başında çok terler dökecek!
Bilmem hesabını nasıl verecek?
Kılınan ve kabul olan namazlar,
Mîzan’ın sağına konulacaklar.
Kılınmayanlar sola konulacak,
Günahı aşırı korkunç olacak.
Namaz, Mîzan’da etkili olacak,
Çünkü sevabı çok fazla olacak.
Beş vaktini düzenli kılanların,
Kaza borcunu tamamlayanların,
Sorgulamaları kolay geçecek,
Kılmayanlar onlara imrenecek.
Diğer farzlardan da sorgulanınca,
Oruç, zekât ve hac tamamlanınca,
Sonra sıra haramlara gelecek,
El, ayak, deri tanıklık edecek.
Bu dünyada açık saçık gezenler,
Allah’ın emrine isyan edenler,
Bilmem ki nasıl hesap verecekler!
Ah! Dünyada bunları düşünseler!
İçki içen, yetim malı yiyenler,
Faiz, rüşvet, haramla geçinenler,
Kumar oynayan, yalan söyleyenler,
Gıybet eden, yalan yemin edenler,
Kul hakkından da tek tek sorulacak,
Mazlum, zâlimden hakkını alacak.
Ana, baba, evlât, komşu hakları,
Karı koca, yetimlerin hakları,
Vuran, kıran, sözlü hakaret eden,
Mazlum’a, garibe işkence eden,
Haklar, sevap olarak verilecek,
Hiç kimse hakkını af etmeyecek!...
Zâlimin sevabı yetersiz ise,
Ya da hiç sevap işlememiş ise,
Mazlumum günahından yüklenecek,
Çift günahla Cehennem’e gidecek!...
Sevap ve günah tartıldıktan sonra,
Haklılar, hakkını aldıktan sonra,
Mü’mine Cennet yolu açılacak,
Çekilen tüm çileler son bulacak!..
11. SIRAT KÖPRÜSÜ
Mahşerdeki yargılama bitince,
Sıra, Sırat Köprüsüne gelince,
Heyecan yine doruğa çıkacak,
Mü’minlerin son sınavı olacak.
Kıldan ince ve kılıçtan keskindir,
Onu geçmek, gerçekten çok çetindir.
Sıratı geçmeden kurtuluş yok ki!
Cennete gidecek başka yol yok ki!
Cehennemin üstüne kurulacak,
Altında korkunç Gayya kaynayacak.
Buharı, dumanı dehşet saçacak!
Zebâni’de insana saldıracak!
Korkunç alevler köprüyü aşacak!
Herkesi günahı kadar yakacak!
Çekim kanunu devreye girecek,
Günahkârları içine çekecek.
Cehennem köpekleri havlayacak,
Günahkârı tutup yakalayacak.
Dünyada günahlardan arınanlar,
Günahı Sırat’a taşımayanlar,
Tevbe edip, İslâm’ı yaşayanlar,
Dine ve Kur’an’a sahip çıkanlar,
Sırat köprüsün hızla geçecekler,
Çok hafif, ılık ısı sezecekler.
Nebiyler ışık hızıyla geçecek,
Sıddıklar onları takip edecek.
Dünyada ilâhi aşkı tadanlar,
Gece-gündüz “Allah!” diye yananlar,
Sırat köprüsüne geldiklerinde,
Ateşi, alevi gördüklerinde,
Aşk ile “Allah Allah!” diyecekler,
Cehennem ısısın düşürecekler.
Cehennem onlara sitem edecek,
“Ne olur! Acele geçin” diyecek.
“Siz Allah dedikçe ısım düşüyor,
Doğal dengelerim alt üst oluyor”.
***
İmânı zayıf, günahı çok olan,
Dünyada ömrünü boşa harcayan,
Çağdaşım diye çağlara çarpılan,
Allah’tan korkmadan çıplak dolaşan,
Beş vaktini tam düzenli kılmayan,
Ölümü unutup, gülüp oynayan,
Eğer dönüş yapmadan ölürse!
Günahından arınmadan giderse!
Vallahi Sıratta pişman olacak,
Günahları sırtında yük olacak!..
Buhar, duman, alev onu yakacak,
Derisi yanıp, etleri kokacak.
Düşe kalka, güçlükle yürüyecek,
Üç beş atım atıp, tökezleyecek.
Her günahı için bir kez düşecek,
Duyduğu zevk kadar acı çekecek.
Sırattaki yanma yeterli gelse,
Günahlarından tam arınabilse,
Ânında yanma işlemi duracak,
Cehennem’e düşmekten kurtulacak.
Sevinçle koşup, Sırat’ı geçecek,
Mü’min kardeşlerine yetişecek.
Ancak, günahı çok olan geçemez,
Cehennem’de yanmadan temizlenemez.
Dünya hayatları bomboş geçenler,
Güle oynaya günah işleyenler,
Sıratta işleri çok zor olacak,
Zebâniler onlara saldıracak.
Alevler arasında kalacaklar,
Kapkara dumandan boğulacaklar!
“Yandım yandım!” diye bağıracaklar,
Günahlardan arınamayacaklar.
Düşecekler Cehennem’in içine,
Korkunç zebânilerin eline!..
12. CEHENNEM
Allah buyurdu Kur’an’ı Kerim’de,
Âyetel Kûrsi’nin bir evvelinde;
“Kâfirler zalimdir” zulme doymazlar,
İnsan hakları falan tanımazlar.
Saldırgandırlar, baskıcı olurlar,
Bir de çifte standart uygularlar.
İnanca, yaşama baskı yaparlar,
Kılık kıyafete sansür koyarlar.
“İrtica!” diye yaygara yaparlar,
Milli birliği, huzuru bozarlar!
Bir çayırda binlerce kuzu olsa,
Uzaklarda da bir canavar olsa,
Kuzular ürkerler otlayamazlar,
Çayırda rahatça dolaşamazlar.
Huzur gider, denge-düzen bozulur,
Çayırlar kuzulara zindan olur.
Cennetin zindan olmaması için,
Denge-düzenin korunması için,
Cennette mü’minin huzuru için,
Kavgasız, baskısız yaşamı için,
Cehennem de lazım zalimler için,
Allah, Peygamber tanımayan için..
***
Mahşerdeki yargılama bitince,
Ve feriykun fin-nar günü gelince,
Kâfirler, mü’minlerden ayrılacak,
Sonra Cehhennem’e sevk olunacak.
Cehennem’e sevkiyat başlayınca,
Kurtuluş ümitleri kalmayınca,
Pişmanlıktan çılgına dönecekler,
“Ah!.. Aldandık dünyaya” diyecekler.
Cehennem uzaklardan görününce,
Melekler, “İşte Cehennem!” deyince,
Korku ve panik doruğa çıkacak,
Başlarına kıyâmetler kopacak.
Cehennem kapıları açılacak,
Zebâniler kâfirlere soracak;
“Size kitap, peygamber gelmedi mi!
Rabbiniz size haber vermedi mi!
Neden inanmadınız Cehennem’e!
Nasıl isyan ettiniz Rabbiniz’e!”
Kafirler çaresiz “Evet” diyecek,
“Nefisle şeytana uyduk” diyecek.
Zebâni lideri emir verince,
“Derhal Cehennem’e girin“ deyince,
Cehennem kapıları açılacak,
Kâfirler Cehennem’e atılacak.
Kâfirlerin her şeyi bitti artık,
Cehennem hayatı başladı artık.
Nerelere baksalar, ateş ateş!
Nerelere kaçsalar, ateş ateş!
Ateşten sıcak yakıcı buharlar,
Nefesi kesen boğucu dumanlar,
Ateşlerden yaratılmış hayvanlar,
Kapkara köpekler, korkunç yılanlar,
Açık gezenlere saldıracaklar,
Altlarına alıp ısıracaklar.
Zina edenlerden irin akacak,
Pis kokusu Cehennem’i saracak.
Edep yeri demirle dağlanacak,
Duyduğu zevk kadar acı duyacak.
Her günah misli ile azap olacak,
Günahına eş oranda olacak.
Bir de Gayya deryası var orada!
Akan irinler toplanır orada.
Büyüktür, derindir, durmadan kaynar,
Buharı ateşten daha çok yakar.
Beş vakit namazını kılmayanlar,
Gayya deryasına atılacaklar..
***
Mahşer’de güneş altında yananlar,
Aç susuz Cehennem’e atılanlar,
Açlıktan çılgın gibi olacaklar,
“Açız! Açız!” diye bağıracaklar.
Zebâni ne yapsın, ne var elinde!
Ekmek, yemek mi var ki Cehennem’de.
Ünlü Zakkum ağacı var orada,
Bir de dikenli dariğ var orada.
Dünyada pasta, börek beğenmeyen,
İçkili lokantada yemek yiyen,
Çılgın gibi zakkum, dariğ yiyecek,
Sonra, “Yandım yandım! Su su!” diyecek.
Cehennem’de tatlı, soğuk sular yok,
Şırıl şırıl akan dere suyu yok.
Kan, irin birikintisi sular var,
Gayya deryasının acı suyu var.
Su yerine kola, gazoz içenler,
Sonra da Allah’a isyan edenler,
Hamîm, gassak sularını içecek,
“Ah!.. Yandım” diye yere serilecek.
Ölümü isteyecekler, ölüm yok!
Yanmaktan başka seçenekleri yok!..
***
Cehennem’in yedi kapısı vardır,
Her kapıdan bir bölüme yol vardır.
Alt bölümde münafıklar yanacak,
Azapları çok şiddetli olacak.
Üst bölüm, günahkar mü’min içindir,
Bunlar sürekli kalıcı değildir.
Mü’minler günahı kadar yanacak,
Çok adil ve çok dengeli olacak.
Eteği biraz daha uzun olan,
Az da olsa başı örtülü olan,
Milimler, santimler hesaplanacak,
Ona göre Cehennem’de kalacak.
Başı açık, eteği kısa olan,
Çarşıda, pazarda fazla dolaşan,
Gençlik, güzellikte hesap olacak,
Ona göre Cehennem’de yanacak.
Haramdan kazanıp, harama veren,
Aldığı rüşveti alkole veren,
Gelirden, giderden ceza alacak,
Cehennem’de iki katı yanacak.
Zebânilerin lideri Mâlik’dir,
Ceza listesi onun emrindedir.
Yâ filan! diye isim okuyacak,
Cezasını çeken derhal çıkacak.
Kimileri yüzlerce yıl yanacak!
Kimileri binlerce yıl kalacak.
En son mü’min yetmişbin yıl yanacak!
Cehennemden emekleyip çıkacak.
En son mü’min Cehennem’den çıkınca,
Ardından kapılar tam kapanınca,
O an kâfirlere çok zor gelecek,
“Ah!.. Allah’a inanmadık!” diyecek..
***
Peki onların sonu ne olacak?
Cehennem’de sürekli mi yanacak?
Cehennem gerçekte ateş demektir,
Oraya giren yanacak demektir.
Hastaya sorarsan, “Ateşim var“ der,
“Sıkıldım, daraldım, yanıyorum” der.
Acı haberi alan da, “Yandım!” der,
Acı biberi yiyen de, “Yandım!” der.
Allah dilerse, bağımlılık verir,
Bu yanmalar onlara hafif gelir.
Allah Âdildir, hâşâ zulüm etmez,
Kula, suçtan fazla ceza vermez.
Kâfirler, suçları kadar yanarlar,
Zamanla bağımlılık kazanırlar.
Bağımlılık kazanan ne olacak?
Cehennem’de rahat mı yaşayacak?
Hayır! Ne ölecek, ne yaşayacak,
Duyarsız, ahmak bir varlık olacak!..
13. VE GÜZELİM CENNET
Defterini sağ eline alanlar,
Mîzanda sevabı ağır olanlar,
“Feriykun fil-Cenne”ye ayrılacak,
Bunlara Cennet yolu açılacak.
Önlerine son bir sınav çıkacak,
Onu aşan Cennet’e kavuşacak
Son sınav Sırat Köprüsü olacak,
Gerçek mü’minler onu da aşacak.
Günahkârlar Sırat’a takılırken,
Münafıklar Cehennem’e düşerken,
Mü’minler yıldırım gibi geçecek,
Son sınav da başarıyla bitecek.
Sonra engelsiz koşu başlayacak,
Sırat’ı geçen Cennet’e koşacak.
Bu koşu, farklı bir koşu olacak,
Cennet’in önünde noktalanacak!
Cennet’in önüne geldikleri an,
“Ah! Kapı açılsa” dedikleri an,
Cennet’in kapıları açılacak,
Rıdvan mü’minleri karşılayacak.
Önce “Selâmun aleyküm!” diyecek,
Sonra “Tertemiz geldiniz!” diyecek,
Daha pek çok iltifatlar edecek,
“Buyurun, Cennet’e girin!” diyecek.
Cennet’e giriş, duygusal olacak,
İnsan, gözlerine inanamayacak!
Tarihsel, evrensel bir an olacak,
Ruhsal heyecan doruğa çıkacak.
Öncelikle peygamberler girecek,
Ve ardından ümmetleri girecek,
Melekler yerlerini gösterecek,
“İşte mülkün, hepsi senin!” diyecek.
Mü’minler, mülklerine yerleşecek,
Ağaçların altında dinlenecek,
Hûriler, vildanlar hizmet edecek,
Allah, “Yiyin için kulum” diyecek.
Eşler, eşiyle birlikte olacak,
Cennet divanlarına uzanacak,
Doyasıya sevip sohbet edecek,
Aile hayatı devam edecek.
Eşleri Cehennem’de bulunanlar,
Ya da dünyada eşi olmayanlar,
Cennet’te hiç kimse tek kalmayacak,
Herkes gönlüne göre eş bulacak.
Eşler, her açıdan mutlu olacak,
Bu mutluluk sürekli olacak,
İkisi de genç ve zinde olacak,
Yaşları da hep otuzüç olacak.
Cennet’te ısı hep aynı olacak,
Sürekli bahar mevsimi olacak,
Enerjisi yapısından olacak,
Bu nedenle hep aydınlık olacak.
Dün, bugün, hafta, ay, yıl olmayacak,
Zaman birimi sözlükten çıkacak,
İnsanlar her zaman piknik yapacak,
Ağaçların altında oturacak.
Cennet nimetleri çok bol olacak,
İnsanların gözü gönlü doyacak,
Hasetlik, kıskançlık unutulacak,
Her şey önlerinde hazır olacak.
Ağaçların dalları uzanacak,
“Meyvemden kopar” diye yalvaracak.
Hûriler, vildanlar servis yapacak,
Cennet meşrûbatları sunulacak.
Cennet nimetleri şeffaf olacak,
Sindirilip deriden atılacak,
Bağırsaklar devre dışı kalacak,
Tuvalet ihtiyacı olmayacak.
Saçlar ve tırnaklar uzamayacak,
Kuaför salonları olmayacak,
Her şey hazır, her şey doğal olacak,
Mutfak, yemek işi de olmayacak.
Cennet hayatı farklı bir âlemdir,
İnsanlar orada tam güvendedir,
Hastalık, yaşlılık, ölüm yok orda,
Yarınlar için bir kuşku yok orda.
Tüm mü’minler tek kalp gibi olacak,
Birbiriyle doğal kardeş olacak,
Karşılıklı ziyaretler olacak,
Dünya anıları konuşulacak.
Ana-baba ziyaret edilecek,
Evlât, kardeş bir araya gelecek,
Akrabalar, yakınlar toplanacak,
Doyasıya görüşmeler olacak.
Dileyen yerde yaya yürüyecek,
Kimi divanı ile gezinecek,
İsteyen kuşlar gibi uçacak,
İsterse ışık hızını aşacak.
Cennet’in doğası başka olacak,
Denge-düzeni çok farklı olacak,
Bal, süt, şerbet ırmaklardan akacak,
Kevser Irmağı çok tatlı olacak.
Ağaçları altın, gümüş olacak,
Dalı yerde, kökü üstte olacak.
Sarayları mücevherden olacak,
Divanları yakut, zümrüt olacak.
Kadehleri billur gümüş olacak,
Yatak, yastık hâlis ipek olacak,
Giysileri yeşil ipek olacak,
Hepsi hazır, hepsi doğal olacak.
Cennet’te mü’minler özgür olacak,
Zorunlu bir görevi olmayacak,
Namaz ve oruç da farz olmayacak,
Suç günah kavramları da kalkacak.
Cennet’te nimet sürekli artacak,
İnsan ne dilerse, hemen olacak,
Huzur mutluluk doruğa çıkacak,
Hayal duygularını da aşacak!..
***
Cennet’in bir de ruhsal yönü var,
Peygamber, evliya sohbetleri var.
Ah! Ne feyizli sohbetler olacak,
Ruhlar da mânevi gıda alacak.
Âlimler, toplanıp sohbet edecek,
Âyet ve hadis tefsir edilecek,
Bazı âyetin sırrı çözülecek,
Cennet ilim meclisine dönecek.
Evliyalar ruhsal sohbet yapacak,
Konuları İlâhi aşk olacak,
Cennet ehli doğal aşkı tadacak,
Ruhlar, “Allah!” diye yanacak.
Şehidin sohbeti cihad olacak,
Cihad anıları konu olacak,
“Ah! Tekrar dünyaya dönsem” diyecek,
“Tekrar tekrar şehit olsam” diyecek.
Ashâbı Kiram’da sohbet yapacak,
Çok feyizli, çok anlamlı olacak,
Tek konu Asrı Saadet olacak,
Cenneti aşan bir durum olacak.
Peygamber sohbeti farklı olacak,
Önce Âdem Babamız konuşacak,
Cennet anılarını anlatacak,
Havva Anamız yanında olacak.
Yasaklanan ağacı gösterecek,
“İşte! Şu ağaçtan yedim” diyecek,
O an hüzün duyup, kederlenecek,
Sonra dünya anısına dönecek.
Nuh Peygamber Tûfan’ı anlatacak,
Gemidekiler yanında olacak,
“Altı ay gemide kaldık” diyecek,
“Kâfirler suda boğuldu” diyecek.
İbrahim Nebiy, “Ah! Nemrut” diyecek,
“Beni ateşe o attı” diyecek,
Tevhidden tevekkülden bahsedecek,
“Ateş beni yakamadı” diyecek.
Musa Nebiy de “Firavun“ diyecek,
“Allah onu suda boğdu” diyecek,
Sina’dan, Âsâ’dan sohbet edecek,
“Yahudiyle çok uğraştım” diyecek.
İsa Peygamber “Havarim“ diyecek,
Yahudi ırkına sitem edecek,
“Allah onlardan kurtardı” diyecek,
“Gökte asırlarca kaldım” diyecek.
Peygamberler tek tek sohbet edince,
Ve sıra son Peygambere gelince,
Melekler uçuşup haber verecek,
“Firdevs’e sohbete gelin!” diyecek.
Firdevs Cenneti özel süslenecek
Vesiyle Makam’ı nûr’a dönecek,
Peygamberler ümmetiyle gelecek,
Sahabeler de hasret giderecek.
Hazret-i Muhammed görüldüğü an,
Makam-ı Mahmûd’a yürüdüğü an,
Coşku heyecan doruğa çıkacak,
Melekler sevinip kanat çırpacak.
Göremeyen gözler gördüğü zaman,
“İşte Muhammed!” denildiği zaman,
Gözler Muhammed’e baktığı zaman,
Cennet’te Asrı Saadet olacak.
Peygamberimiz Kur’an okuyacak,
Kur’an’ın yorumunu yapacak,
Âyetlerin şifresini çözecek,
Kur’an mûcizesi gerçekleşecek.
Bu sohbette, kalpler olgunlaşacak,
Ruhsal makamlar bir bir aşılacak,
İnsanlık amacına ulaşacak,
Cemâlullah’a aday olunacak!..
14. CEMÂLULLAH
Cennet’in de ötesinde bir şey var,
Yüce Rabbimiz’in NUR CEMÂL’i var.
Cennet, ruhlara yetersiz kalacak,
Ruhlar, Cemâl aşkı ile yanacak.
Hazret-i Musa Tûr Dağı’nda iken,
Allah kelamını aşk ile dinlerken,
Cemâl aşkı ile cezbeye geldi,
“Göster Cemâlini, göreyim!” dedi.
Allah, “Sen Ben’i göremezsin” dedi,
“Cemâlime dayanamazsın” dedi.
“Bak! Dağ dayanırsa, sen de dayanırsın,
O zaman Cemâlim’e kavuşursun”.
Hazret-i Musa, çok çok isteyince,
Rabbimiz dağa tecelli edince,
Dağlar paramparça olup dağıldı,
Hazret-i Musa düştü bayıldı.
Fâni beden Cemâl’e dayanamaz,
Beden dağılır, bir tek hücre kalmaz.
Cennet’teki beden farklı olacak,
Ölümsüz maddelerden yaratılacak..
***
Cennet’te nefisler tatmin olacak,
Ruhlar ise yine garip kalacak.
Yüce Allah “Yiyin, için!” deyince,
“Ne isterseniz vereyim!” deyince,
Ruhlar bu hitaba âşık olacak,
Cemâlullah aşkı ile yanacak!
“Ya Rab! Seni isteriz! “ diyecekler,
“Bize Cemâlin göster!” diyecekler.
Ruhlar Allah aşkı ile yanarken,
Nefislerden geçip, Cemâl isterken,
Allah’ın yeni hitabı gelecek,
“Kullarım, sizden razıyım!” diyecek.
Bu hitapla ruhlar daha coşacak,
Cemâlullah aşkı ile yanacak.
“Sen’i isteriz, Sen’i!” diyecekler,
“Bize Cemâl’in göster!” diyecekler.
Ruhlar, yana yana olgunlaşırken,
Cemâlullah’a doğru yol alırken,
“Rabbûr-Rahim’den Selâm” denilecek,
Allah kullarına selâm verecek.
Bu selâmı tüm hücreler duyacak,
Tüm hücreler cezbeyle sarsılacak!
Cennet ehli “Allah!” diye yanacak,
Güzel Cennet, daha güzel olacak.
Tûr Dağı, Lenterâni aşılınca,
Kaabe Kavseyn’lere ulaşılınca,
Cennet ehli gerçek aşkı tadacak,
Ruhsal zevkler, nefisleri aşacak.
Gönül, yana yana kemal bulunca,
Ruhsal makamlar bir bir aşılınca,
Ruhsal seyrü-sülük tamam olacak,
Aradaki tüm perdeler kalkacak.
Takdir olunan şartlar oluşunca,
Ruhsal seyrü-sülük tamam olunca,
Mü’minler CEMÂLULLAH’ı görecek,
Cennet ehli murâdına erecek..

ALINTIDIR ölüm ve ötesi ahmet tomor hoca
efendi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

 ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3 Empty
MesajKonu: Geri: ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3    ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3 Icon_minitimePaz Tem. 04, 2010 6:06 pm

HOCA,ölüm ve sonrasini cok güzel aciklamis güncellestiriyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

 ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3 Empty
MesajKonu: Geri: ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3    ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3 Icon_minitimePerş. Eyl. 02, 2010 12:10 am

güncel
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

 ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3 Empty
MesajKonu: Geri: ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3    ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3 Icon_minitimePtsi Ara. 20, 2010 5:38 pm

güncel
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 3
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 1
» ŞİİRLERLE ÖLÜM VE ÖTESİ 2
» ÖLÜM VE ÖTESİ
» Ölüm, mümine hediyedir
» Ölüm gelince

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Türkiye - Dünya Gündemi -Yaşam - Kültür - Sanat - Spor - Gezi

 :: Şiir Bölümü
-
Buraya geçin: