iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Aşk'ın kokusu...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Aşk'ın kokusu... Empty
MesajKonu: Aşk'ın kokusu...   Aşk'ın kokusu... Icon_minitimePerş. Mayıs 20, 2010 3:47 pm

[size=7]Aşk'ın kokusu...



Aşk'ın kokusu... R691809
AŞK'IN KOKUSU

Mevlâna okyanusAşk'ın kokusu... Virgul Tebriz'li güneş idi…
Güneş Okyanus'a düştü ve bir aşk efsânesi doğdu



Aşk'ın kokusu... Allah O'nu kendisi için seçmişti. O'nu kendisine sırıl sıklam âşık olması için yaratmıştı. Kalbine aşkın ilk tohumları serpildi ve "aşk kervânı" Afganistan'ın Belh beldesinden Anadolu'ya doğru yola çıktı. Yıllar süren yolculuktan sonraAşk'ın kokusu... Virgul baba Âlimler Sultanı Bahaaddin VeledAşk'ın kokusu... Virgul ailesi ve geleceğin Âşıklar Sultanı Celâleddin Konya'ya ulaştı.

Celâleddin yirmili yaşlardadır. Bebekliğinden itibaren en çok duyduğu isim "sevgili"nin ismi "Aşk'ın kokusu... Allah" olmuştur. EvdeAşk'ın kokusu... Virgul sokaktaAşk'ın kokusu... Virgul çarşıdaAşk'ın kokusu... Virgul pazardaAşk'ın kokusu... Virgul mektepteAşk'ın kokusu... Virgul medresede hep "sevgili"nin ismi zikredilmektedir. O'nun ismi ile uyanmaktaAşk'ın kokusu... Virgul O'nun ismi ile güne başlamakta ve O'nun ismi ile günü kapayıp uyumaktadır.

Üç yaşında başlamıştır "sevgili"sini tanımaya. Daha doğrusu üç yaşında başlamışlardır Celâleddin'e "sevgili"sini tanıtmaya. Cemâlini görmeden âşık olmuştur. Varlığını görmeden tüm özelliklerini ve güzelliklerini ezberlemiştir.

Neleri sever?Aşk'ın kokusu... Nokta Neleri sevmez?Aşk'ın kokusu... Nokta Kimleri sever?Aşk'ın kokusu... Nokta Kimleri sevmez?

"Ölümsüz Sevgili" kendisinden önce hangi "ölümlüler" ile aşk destânı yaratmıştır? Ve içlerinden en çok hangisini sevmiştir? Hepsinin yaşamlarınıAşk'ın kokusu... Virgul özlerini ve sözlerini de en ince ayrıntısına kadar öğrenmiştir.

"Özünde mevcûd olan Sevgili"yi tanıma ilmini tamamlamış ve tanıtma aşamasına ulaşmıştır. SultanlarAşk'ın kokusu... Virgul âlimlerAşk'ın kokusu... Virgul dervişler dünyanın her yanından O'na gelmektedir. O'nun önünde diz çökmekte ve "Sevgili"yi tanıma ilmini tahsil etmektedirler. Dört yüz talebesiAşk'ın kokusu... Virgul on bin dervişi ve bir dünya dolusu hayrânı vardır. Herkes O'nun özündeki O'nu aramaktadır.

Celâleddin otuz sekizli yaşlardadır. O'na "Efendimiz" anlamındaki "Mevlâna" diye hitâp olunmaktadır. Selçuklu Sultanı da O'na "Efendimiz" demektedirAşk'ın kokusu... Virgul çıkmaz sokaklardaki dilenciler de O'na"Efendimiz" demektedir. O "Aşk'ın kokusu... Allah"ı arayanların "Efendisi"dir "Mevlânası"dır. Fakat…

Hiç kimse O'na: "Sevgilin ile aranız nasıl? O'nunla görüşüyor musunuz? O'nunla konuşuyor musunuz?" diye sormuyordu. Sormazlardı… çünkü O "Sevgili" ile zâten beraberdi. Sevgili O'nda her türlü güzellikleriyleAşk'ın kokusu... Virgul sınırsız ilmiyle tecelli ediyordu. Ve Mevlâna da "Sevgili"yi tüm insanlara her yönüyle anlatıyordu. O'nun huzurunda hep beraber muhabbet ve haşyetle secdeye kapanıyorlardı. O'nun cemâlini sissiz ve bulutsuz bir halde göstermesi için O'na cân-ı gönülden duâlar ediyorlarAşk'ın kokusu... Virgul her gece yarısı ilâhilerle serenâdlara katılıyorlardı.

Fakat O'nu içten içe yakan bir derdi vardı. Derdine de dermân bulamıyordu. Bulamazdı. Çünkü derdini hiç kimseye açmıyordu. Derdini söylemeyen ve aramayan dermân bulamazmış ya! O da içten içe eriyip akıyordu. Dışı neşeliydi. Dışı nurluydu. Dışı halk ile doluydu. Ya içi? Ya gönlü? Ya aklı?… Boştu. Bomboş bir kalbe sâhipti. "Sevgili" O'nun içinde değildi. Dışında da değildi.

"Sevgili" ile "vuslat" istiyordu. Ya da "Sevgili"nin göndereceği bir tek "selam" istiyordu. Ve o selâmı getirene "kurban" olmaya hazırdı.

Hiç kimseye söyleyemediği "buluşma"yı istiyordu. O'nu istiyorum dese; "Zâten O'nunla değil misin?" diyeceklerdi. Hatta O'na; "O'nunla değilsen O'nu bize niçin anlatıyorsun?" diyerek suçlayacaklardı. Haklı olarak O'nu içi başkalıkla dışı başkalıkla yargılayacaklardı.

Suskundu. Konuşmuyordu. Hep O'nu anlatmayıAşk'ın kokusu... Virgul O'nu tanıtmayı ve O'nun ezber ilim haline gelmiş özelliklerini mollalaraAşk'ın kokusu... Virgul dervişlere ve hayranlara anlatmayı ise "konuşmak"tan saymıyordu.

MecnûnAşk'ın kokusu... Virgul Leylâ'sının cemâline bakarak bir tek harf söyleyemezse; elâlem ile gırtlağı çatlayıncaya kadar lakırtı etse ne değeri var?

Mevlâna da "Sevgilisi"nin özelliklerini anlatıyordu. Mevlâna'ya da doğdu doğalı "Sevgili"nin özellikleri anlatılıyordu.

O İstiyordu ki…
birisi O'na
"Sevgili"nin özelliklerini değilAşk'ın kokusu... Virgul
"Sevgili"yi anlatsın.
O'nun resmini göstersin.
O'nun sesini duyursun.
O'nun gözleriyle baksın.
O'nun elleriyle tutsun.
O'nun ayaklarıyla yürüsün.
Ya da
ikili oynamayı ve ikili konuşmayı terk ederek
dobra dobra
"Ben geldim"desin istiyordu.

O'nu içinde ya da ötelerde istemiyordu. O'nu tam önünde "perdesizAşk'ın kokusu... Virgul örtüsüz ve peçesiz" istiyordu.

O'nun kelâmını meleklerin "ilham zarfıyla" getirip kalb şeklindeki posta kutusuna atmalarını istemiyordu.

O'nun sesini çan ya da çıngırak sesi gibi duymak istemiyordu.

O'nun kelâmını O'nun ruhundan çıkan ses olarak duymak istiyordu.

O'nun yerlere ve göklere sığmayan bir endâmda olmasını istemiyordu. O'nun da kendisi gibi minik ve "sıfır" kadar bir "varlık" olmasını istiyordu…

Kendisi konuşsun O dinlesinAşk'ın kokusu... Virgul O konuşsun kendisi dinlesin istiyordu.

Aşkın yasası vardı.

Doğduğu zaman neşe çığlıkları atılmış olanlar… Öldüğü zaman da hüzün gözyaşları akıtılacak olanlar… biribirlerini "gerçek aşk" ile sevebilirlerdi.

Hiç doğmamış ve ölmeyecek sonsuz bir "Sevgili" ile doğmuş ve bir gün ölecek olan "sonlu" birbirlerini gerçekten sevebilirler miydi? Zeus ile Helen birbirine ne kadar âşık olabilirdi? Bu aşkın yasasıyla çelişmez miydi?

Evet çelişirdi. Ve Mevlâna'yı da "aşk"tan soğutan bu yasa idi.

ÜmitsizAşk'ın kokusu... Virgul aşksızAşk'ın kokusu... Virgul kalbi kırık ve gönlü bomboş bir okyanus olmuş Konya meydanlarında dolaşıyordu. Gözü O'nu arıyordu. Kulağını hep O'nun sesini işitmeye ayarlıyordu. Çevresinde MollalarAşk'ın kokusu... Virgul dervişler ve sultanlar pervâne olmuş dolanırken O bulutların ardına gizlenmiş güneşi gözlüyordu. Kalabalıklar içinde yalnızdı… yapayalnızdı… garîb idi.

Âniden bulutlar dağıldı. Semâlarda "Uçan Güneş" Konya çanağına sığamayan Okyanus'un içine düştü.

Mevlâna'nın atı ürktü. Dervişler ve mollaların yüzü ekşidi. Adına Tebrizli Şems ya da Şems-i Perende yâni "Uçan Güneş" dedikleri bir hırpâni… bir divâne… bir garîb "Efendimiz Mevlâna"nın önüne gerilerek atının yularına yapıştı. Ayaklarında tahta sandaletAşk'ın kokusu... Virgul elinde "sürekli su sızdıran bir testi"Aşk'ın kokusu... Virgul başında solmuş bir peşkir (havlu) sarılıydı. Saçı ve sakalı karma karışık bir tuhaf insan…

Koruma görevlileri hemen üzerine atılıp kenara fırlatıp atmak için müdahale etmek istedilerAşk'ın kokusu... Virgul durduruldular. Çünkü "Okyanus"… içine düşen "Uçan Güneş"in "ateşi" ile fokurdamaya başlamıştı bile. İki "ölümlü" göz göze tûş olmuşlardı. Ve ölümlülerin ölümsüz yüreklerinden doğan "doğmamış ve ölmeyecek olan aşk"ın buharı gözleri buğulandırarak enfûse ve âfaka yükselmeye başlamıştı.


Gökte melekler yeryüzündeki manzaraya bakarak aralarında fısıldaşmaya başladılar. Diyorlardı ki;

"Yaratılmamış ve yok olmayacak olan 'sonsuz aşk' ezelden ebede kadar yalnız kalacağını anlayınca tam ortadan ikiye ayrılıp en yüksekten en aşağıya düştü. Hilâfeti Âdem ve Havvâ'ya kaptırmıştık şimdi de 'aşk'ı kanatlarımızın arasından kaçırdık. Eyvâhlar olsun bize!Aşk'ın kokusu... Nokta"

"Aşk"… tam ortadan ikiye bölünmüştü ve bir bahar cemresi gibi toprağa düşmüştü. Düştüğü topraktaAşk'ın kokusu... Virgul iki ayrı "nokta"da "Ete kemiğe büründü" ve Mevlâna ve Tebrizli Şems olarak göründü.

Su sızdıran gözenekli eski toprak testi Mevlâna'nın hâne-i saadetlerinde idi artık. Mevlâna altınoluklu ibriklerden şerbet içmeyi terk etmişti. Kristal bardaklardan kaynatılmışAşk'ın kokusu... Virgul arıtılmış ve dinlendirilmiş su da içmiyordu. "Uçan Güneş"in toprak testisinden toprak kokulu "hiç bulanmamış" doğal kaynak suyunu avuçlarıyla avuç avuç içiyordu. İçtikçe susuyor ve susadıkça içiyordu.

Hâne efrâdının çoğuAşk'ın kokusu... Virgul dervîşanın tamamı ve hayranların elebaşları "Efendimiz Mevlâna"nın toprak testiden içtiği duru sularla hazmının bozulacağınaAşk'ın kokusu... Virgul dilinin tutuklaşacağınaAşk'ın kokusu... Virgul aklının bulanacağına karar vererek bir konsey topladılar. Ve toprak testiyi hırpâni sahibiyle birlikte sürgün etme teorisi geliştirdiler.

Ve teori deneye dönüştü…

Mevlâna bir gün sabah baktı ki ortalıkta ne "Sâkî var ne de aşk şarabı içtiği testi". İkisi de yok. Çevresini sarmalayan "kalabalıklara" O'nu sorduAşk'ın kokusu... Virgul nerede dedi. O gittiAşk'ın kokusu... Virgul geldiği gibi kirli testisini eline alıp gitti dediler. Onlara inanmadı. Hz. Hâcer gibi iki yana koştu. O'nun kokusunu Irak ve Sûriye taraflarından aldı. Can parçası Sultan Veled'i gönderdi ve O'nu geri getirtti.

Onlar bir kuşun iki kanadı idi. Onlar bir merdivenin iki ayağı idi. Tek kanadı kopmuş olan kuş sonsuz boyutlarda nasıl süzülecekti? Tek ayaklı merdivenle Mirâca nasıl çıkılacaktı? Olmazdı. Yarım halde yaşayamazdı. Şems binitteAşk'ın kokusu... Virgul Can parçası yaya olarak geri geldi. Ve kendisini tekrar bütünledi.

Sâkî dönmüştüAşk'ın kokusu... Virgul ilâhî aşkın çilingir sofrası tekrar kurulmuştu. Bir daha ayılmamak üzere içmek ve "ebedî serhôş" olmak istiyordu. Mevlâna dolduruyor "Uçan Güneş" içiyordu. "Uçan Güneş" dolduruyor Mevlâna içiyordu. Bu sefer "meyhâne"nin kapısını daha sıkı kilitledi.

Meyhâne'de (ilâhî aşkın konuşulduğu odada) neş'e-i muhabbet vardı. Melekler def ve kudüm çalıyordu. Cinler curaAşk'ın kokusu... Virgul periler arp çalıyordu. Hûriler "zilAşk'ın kokusu... Virgul şal ve gül" eşliğinde "Konya akşamlarında" raks ediyordu.

Muhabbet ortamına sadece Can parçası "Sultan Veled"in girmesine izin vardı. Ve Sultan Veled içeri girdiğinde ne cümbüş görüyordu ne de şarab kokusu duyuyordu. İçeride sadece "tek gönül"den çıkan sözler ve "tek gönül"den işitilen ilim ve irfan senfonisi vardı. Ve su sızdıran testi zahirde "iki" bâtında "bir" olan dostların tam ortalarındaydı.

Dışarılarda…

Kıskançlık konseyi tekrar toplandı. Bu sefer "Efendimiz Mevlâna"nın kapalı odalarda ışıksızlıktan ve havasızlıktan boğulacağı teşhisini koydular. Çözüm; meyhâneyi (gönül Kâbe'sini) yıkmakAşk'ın kokusu... Virgul sızdıran testiyi kırmak (Ahad'ı parçalamak) ve Sâki'yi (Tebriz'liyi) kuyuya atmaktı (öldürmekti).

Operasyon başarı ile sonuçlandı.

Ve…

"Aşk"ın kanatları ve ayakları bir birinden koparıldı. Geriye sadece "aşk" kaldı.

Tebrizli'nin atıldığı kör kuyu Celâleddin'in göz yaşı yağmurlarıyla doldu ve taştı. Konya ovalarını kuyudan taşan seller bastı. Çukurluklarda göller oluştu. "Uçan Güneş"in bedeni zerre zerre ayrıldı ve sularla birlikte göllere ulaştı. Her zerreden bir kamış fidanı doğdu. Kamışlıklar oluştu.

"Uçan Güneş" kamışlıklarda tekrar doğmuştu. Uçan meleklerin kanatlarından savrulan rüzgârlarla nazlı nazlı salınıyordu. CelâleddinAşk'ın kokusu... Virgul "aşk"ın kokusunu bu sefer de "kamışlıklar"dan duyuyordu.


Tebriz'linin zerrelerinden doğan en olgun kamışı aradı buldu. Suyun içinde boy atmışAşk'ın kokusu... Virgul boğumlu ve yapraklı hâliyle de tanıdı onu. O'nu kamışlıklardan kestirdi. Boğumlarını kızgın demirle dağladıAşk'ın kokusu... Virgul üzerinde delikler açtı ve "Ney" olarak O'nu bir zamanlar "sızdıran testi"nin durduğu boşluğa koydu.

Ve…

İçinde sıkışan nefesleri "Ney"e üfledi… NeyAşk'ın kokusu... Virgul en derin notalarıyla inlemeye başladı.

Derin notalarAşk'ın kokusu... Virgul derin sözlere bürünüp "Mesnevî" olarak gönül kütüphânelerindeki raflara dizildi.
* * *

DinleAşk'ın kokusu... Virgul bu ney nasıl şikayet ediyorAşk'ın kokusu... Virgul ayrılıkları nasıl anlatıyor:
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkekAşk'ın kokusu... Virgul kadın… herkes ağlayıp inledi.
Ayrılıktan parça parça olmuşAşk'ın kokusu... Virgul kalb isterim ki iştiyak derdini açayım
Aslından uzak düşen kişiAşk'ın kokusu... Virgulyine vuslat zamanını arar.
Ben her cemiyette ağladımAşk'ın kokusu... Virgul inledim. Fena hallilerle de eş oldumAşk'ın kokusu... Virgul iyi hallilerle de.
Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
Benim esrarım feryadımdan uzak değildirAşk'ın kokusu... Virgul ancak (her) gözdeAşk'ın kokusu... Virgul kulakta o nur yok.
Ten candanAşk'ın kokusu... Virgul can da tenden gizli kapaklı değildirAşk'ın kokusu... Virgul lakin canı görmek için kimseye izin yok.
Bu neyin sesi ateştirAşk'ın kokusu... Virgul hava değil; kimde bu ateş yoksa yok olsun!
Aşk ateşidir ki neyin içine düşmüştürAşk'ın kokusu... Virgul aşk coşkunluğundur ki şarabın içine düşmüştür.
NeyAşk'ın kokusu... Virgul dosttan ayrılan kişinin arkadaşıAşk'ın kokusu... Virgul haldaşıdır. Onun perdeleriAşk'ın kokusu... Virgul perdelerimizi yırttı.
Ney gibi hem bir zehirAşk'ın kokusu... Virgul hem bir tiryakAşk'ın kokusu... Virgul ney gibi hem bir hemdenAşk'ın kokusu... Virgul hem bir müştak kim gördü?
Ney kanla dolu olan yoldan bahsetmekteAşk'ın kokusu... Virgul Mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir.
Bu aklın mahremi akılsızdan başkası değildirAşk'ın kokusu... Virgul dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
Bizim gamımızdan günlerAşk'ın kokusu... Virgul vakitsiz bir hale geldi; günler yanışlarla yoldaş oldu.
Günler geçtiyseAşk'ın kokusu... Virgul geçip gitsin; korkumuz yok. Ey temizlikte nazirı olmayanAşk'ın kokusu... Virgul hemen sen kal!
Balıktan başka her şey suya kandıAşk'ın kokusu... Virgul rızkı olmayana da günler uzadı.
HamAşk'ın kokusu... Virgul pişkinin halinden anlamazAşk'ın kokusu... Virgul öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselam.
* * *
[/size]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
loyal
Medaratör

Medaratör
loyal


Mesaj Sayısı : 618
Kayıt tarihi : 01/02/10

Aşk'ın kokusu... Empty
MesajKonu: Geri: Aşk'ın kokusu...   Aşk'ın kokusu... Icon_minitimePerş. Mayıs 20, 2010 7:28 pm

Aşk her limanda baska ...Rabbim bizlere askını tattırsın.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aşk'ın kokusu...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Peygamber Efendimizin s.a.v güzel kokusu
» aşkın tanımı:)
» Aşkın vav hali
» "DÖRDÜNCÜ CİLT" 92. HİKAYE DERT VE ELEM KOKUSU
» Firdevs-i A'la'sındayım Aşkın,

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

İlahi Aşk ve Tarihe Mal Olmuş Büyüklerimiz Ve Eserleri

 :: Allah Aşıklarının ve Sevdalılarının Yeri
-
Buraya geçin: