iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Empty
MesajKonu: Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi   Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Icon_minitimePaz Mayıs 16, 2010 3:39 pm

Tuğrul Bey’in Vefatından Sonra Taht Mücadeleleri Ve Alparslan’ın Tahta Çıkışı



Devletin kuruluşunda önemli rol oynayan Çağrı Bey 1060'ta ve Sultan Tuğrul Bey ise 1063'de öldü. Çağrı Bey cesareti ve kumandanlığı, Tuğrul Bey ise adaleti ve siyasî zekâsıyla, II. Göktürk Devleti'ndeki Bilge ve Kül-Tigin kardeşleri hatırlatan büyük şahsiyetlerdir.

Tuğrul Bey’in vefatından önce oğlu olmadığı için Çağrı Bey’in vefatından sonra hanımıyla evlenmiş ve o hanımdan olan Çağrı Bey’in oğlu Süleyman’ı veliaht ilan etmişti. Ancak hanedan üyeleri Tuğrul Bey’in vefatından sonra bunu kabul etmeyerek saltanat mücadelesine girdi.





Saltanat Mücadelesine Girenler:



1. Süleyman:Veliaht olup Babası Çağrı Bey’in vefatı üzerine annesiyle evlenen Tuğrul Bey’in hem yeğeni hem de oğulluğudur.
2. Anuşirvan: Tuğrul Bey’in üvey oğlu ve hanedana kan bağı ile bağlı değildir.
3. Musa İnanç Yabgu:Selçuk Bey’in oğlu olup hanedanın en yaşlı üyesi olarak tahtın kendisinin hakkı olduğunu düşünmektedir.
4. El-Basan: Hanedandan Yunus’un oğlu olup Alparslan’ın eniştesi ve onun adına saltanat mücadelesine girmiştir.
5. Alparslan:Çağrı Bey’in oğlu olup birçok kahramanlıkları olduğundan askerler ve halk tarafından sevilmektedir.
6. Kutalmış:Selçuk Bey’in torunu olup babası Arslan Yabgu’nun vefatından sonra hakkı olan aile reisliği Çağı ve Tuğrul kardeşlerce gasp edildiğini ve onların ölümünden sonra saltanatın kendisinin olduğunu beyan etmiştir.



Tüm bu saltanat mücadelesine girişenlere rağmen saltanat düğümü Kutalmış ile Alparslan arasında çözülmüştür. Tuğrul Bey vefat ettiğinde vezir Künduri daha önceden isyan eden ve Tuğrul Bey’in vefatından habersiz Kutalmış ile mücadele etmekteydi. Veliaht Süleyman ve annesi isfahan’da bulunmakta ve Süleyman’ın sultanlığı ilan edilir. Bunu duyan Anuşirvan taht mücadelesine giren ilk kişi olmuşsa da Osman Turan onun Alparslan adına saltanat mücadelesine girmiş olabileceğini belirtmektedir. Vezir Künduri vefat haberini alır almaz merkeze dönmüş ve Süleyman’ı Rey’e getirerek askerleri ona biat etmeye çağırmadan önce 700 bin dinar ve hadsiz hesapsız miktarda kumaş dağıtmış ve askerleri onun tarafına geçirtmiştir. Bu sırada El-Basan Kazvin’da Alparslan adına hutbe okuttuğunda Vezir, Kutalmış ile Süleyman’ın sultanlığı konusunda anlaşmaya çalışmış ve hatta ona Gird-Kuh Kalesi’ni bile bırakmıştır.



Tüm bu olaylar olduğunda Alparslan’ın vaziyeti şöyleydi: Henüz çocuk yaştayken babasını temsil eden Alp Arslan, Karahanlı ve Gaznelilere karşı başarılar elde etmiş, onları itaate zorlamıştı. Bu sebeple Selçuklu tahtının hakkı olduğunu düşünüyordu. Alparslan, Tuğrul Bey’in ağırlaştığını duyduğunda 20 bin kişilik bir kuvvetle Merv’den Rey’e hareket etmiş ve Tuğrul Bey’in iyileştiğinin haberi gelince geri dönmek zorunda kaldı.



Bu sırada vezir Künduri, Süleyman’ın Hükümdar kalabilmesi için en büyük rakipleri olan Alparslan ve Kutalmış’ın ya tasfiyesi ya da rızası alınması gerektiğini çok iyi biliyordu. Alparslan’a hutbede önce onun adı sonra Süleyman’ın okunması ve hükümdar olarak Süleyman’ı kabul etmesini içeren teklifi sunmuş ve reddedilmiştir. Sonuçta Alparslan saltanat mücadelesini kazanarak tahta oturdu.



Askerlerin desteklediğini alan Alp Arslan, Kutalmış'ın isyanını bastırdı ve Rey'de tahta çıktı. Nizamülmülk'ü vezirliğe getirdi (1064).Alp Arslan, devlet nizamını sağlar sağlamaz Azerbaycan ve Anadolu üzerine sefere çıktı. Tuğrul ve Çağrı Beyler, henüz devlet kurulmadan bu bölgelere akınlar düzenlemişler, kalabalık Türkmen kitleleri batıya yönelmişlerdi. Bu sebeple Alp Arslan, yeni fetih alanı olarak Anadolu'yu seçmiştir. Alp Arslan Azerbaycan ve Kafkasya'da birçok kaleyi ele geçirdikten sonra Doğu Anadolu'ya girdi. Hıristiyanlığın doğudaki en güçlü kalesi olan Ani'yi şiddetli bir kuşatmadan sonra ele geçirdi. Ardından Kars'a girdi (1064).1065 yılında, atalarının ilk yerleştiği şehir olan Cend'e gitti ve Kıpçakları hâkimiyeti altına aldı. Kirman Meliki Kavurd'un isyanını da bastıran Alp Arslan, böylece devletin doğu sınırlarının emniyetini sağlayarak, bütün gayretini Anadolu'ya sarf etmeye başladı. Sultan Alp Arslan Azerbaycan üzerinden Malazgirt'e gelerek burayı kısa sürede ele geçirdi. Ardından Ahlat, Meyafarikin (Silvan), Amid (Diyarbakır) ve havalisini fethetti.



Sultan, Abbasi halifeliğini tehdit eden Mısır Fatimî Devleti'ne karşı sefere hazırlandığı sırada Bizans İmparatoru Romen Diyojen'in Doğu Anadolu'ya ilerlediğini öğrendi. Şam'a yürümekten vazgeçen sultan, hızla geri döndü ve Malazgirt'te Bizans ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu savaş sonuçları itibarıyla Dandanakan'dan sonra cereyan eden en önemli meydan savaşıdır. Bu savaştan sonra Türkler için Anadolu'da yeni bir dönem başlar. Sultan Alp Arslan, Malazgirt'ten sonra çıkan karışıklıkları bastırmak amacıyla Maverâünnehir üzerine sefere çıkar. Ancak burada esir alınan bir kale komutanı tarafından hançerlenir ve 25 Kasım 1072'de vefat eder.



MALAZGİRT MEYDAN SAVAŞI

Savaşa Hazırlanış

Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, 1070-1071 yılı kışında, Türkleri imparatorluk topraklarından tamamen atmak üzere bir ordu topladı. Bu ordu, Britanya, Kapadokya, Kilikya ve Trabzon gibi bölgelerden temin edilmiş; Bulgar, Slav, Alman, Frenk, Gürcü, Ermeni, Hazar, Peçenek, Uz ve Kıpçak asıllı askerlerden oluşuyordu. İkiyüzbin kişilik bu ordu ile Diogenes, Selçukluların üzerine yürüdü.



Bizans imparatoru Türklerin sık sık Anadolu şehirlerine akınlar düzenlemesini önlemek istiyordu. Selçukluları tam anlamı ile yenilgiye uğratmak, Orta Asya içlerine kadar sürüp atmak amacını taşıyordu.



Alparslan’ın bu savaştaki amacı ise Anadolu’nun kapılarını bir daha kapanmamak üzere açmak, kesin biçimde Anadolu’yu ele geçirmek idi. Bu savaşta Türkler yenilirse yeniden Orta Asya içlerine çekilecekler, Bizanslıları yendikleri takdirde Anadolu’yu yurt edinmiş olacaklardı.



Bizans Ordusu, Kızılırmak vadisini izleyerek Sivas’a, daha sonra Erzurum’a ulaştı. Sultan Alparslan ise Van Gölü kıyısındaki Ahlat’tan hareket ederek Muş ili yakınlarındaki Malazgirt’e vardı. Alparslan, Romanos Diogenes’in yanına elçi göndererek barış önerisinde bulunmuştu. Ancak Bizans imparatoru bu öneriyi kabul etmemiş, elçiye şöyle demişti: “Sultanınıza söyleyin, kendisi ile barış görüşmelerini Rey’de yapacağım. Ordumu Isfahan’da, hayvanları ise Hemedan’da kışlatacağım.”



Alparslan bu cevaptan çok müteessir oldu ve canı sıkıldı. Sultanın müteessir olduğunu gören imamı ve fâkihi Ebû Nasr Muhammed: “Sen Allah’ın zafere ulaştıracağını ve diğer dinlere üstün kılacağını vaad ettiği bir din uğrunda savaşıyorsun. Umarım Allah-u Teâlâ bu fethi sana nasip edecektir. Cuma günü zeval vaktinden sonra hatiplerin minberde olduğu ve mücahitler için Allah’a duada bulundukları ve duaların kabul edildiği saatte düşmana hücum et!” dedi. Savaş, kaçınılmaz bir duruma gelmişti. Alparslan, Malazgirt Meydan Savaşı’ndan önce bütün tedbirleri almış, gereken her türlü hazırlığı yapmıştı. Ünlü veziri Nizâmü’l-Mülk’ü Hemedan’a gönderdi. Çıkacak herhangi bir karışıklığı önlemesi ve istenirse yeni asker yollaması için tembihte bulundu.

Ayrıca Bizans kuvvetlerinin gücünü öğrenmek için bir öncü kuvveti Bizans ordusuna gönderdi. Bu keşif sırasında bir Bizans komutanı yakalandı. Ondan edinilen bilgilere göre Alparslan gereken önlemleri aldı. İkiyüzbin kişilik orduya ellibin kişilik bir kuvvetle nasıl karşı koyulacağının plânları yapıldı. 25 Ağustos 1071 günü askerlerinin moral gücünü arttırmak için devamlı tekbir getirmelerini, düşmanların morallerini bozmak için de sürekli boru ve davul çalmalarını, oklar atmalarını emretti.



Alparslan, ordusunu dört gruba ayırmış, bu düzen içinde mevziye girmişlerdi. Merkez yani orta kısımdaki kuvvetlerin başında Alparslan bulunuyordu. Bu kesimdeki kuvvetler diğerlerinden çok zayıftı. Esas büyük kuvvetler ise, sağ ve sol yanda bulunuyordu. Bunlar savaş sahasının yanlarındaki tepelerde mevzilenmişlerdi. Dördüncü grup kuvvetler ise, zamanı gelince kuşatma harekâtına girişerek düşmanı arkadan çevireceklerdi. 26 Ağustos 1071 tarihinde başta halife olmak üzere bütün İslâm âlemi, camilerde cuma namazını kılıyor, Kur’an okuyor, Türk ordusunun zaferi için dua ediyordu.



Alparslan beyaz bir ata binmiş, kefene benzeyen beyaz bir elbise giymiş, atının kuyruğunu kendi eliyle bağlamış, silahlarını kuşanmıştı. Bu da sultanın, askerin başında bizzat savaşacağını gösteriyordu.



Muharebe

26 Ağustos 1071 cuma günü elli bin kişilik ordusu ile Malazgirt Ovası’nda cuma namazını askerleri ile birlikte kılan Alparslan, namazdan sonra askerleri ile helâlleşti. Bütün ordu Alparslan’ın neler söyleyeceğine kulak kesilmişti. Alparslan şunları söyledi:“Askerlerim! Yiğitlerim! Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. Bugün ben sizlerden biriyim ve sizlerle birlikte savaşacağım. Bugün burada Allah’tan başka bir sultan yoktur. Biz ne kadar az olursak olalım, düşman ne kadar çok olursa olsun, bütün Müslümanların, zaferimiz için dua ettikleri şu anda, kendimi düşman üzerine atacağım. Ya zafer kazanırız, ya şehit olarak cennete gideriz. İsteyen benimle gelsin, isteyen geri dönsün. Ben memleket için, İslâm için ölüme koşuyorum. Beni takip edenler ve kendilerini Yüce Allah’a adayanlardan şehit olanlar Cennet’e, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları ahirette ateş, dünyada da alçaklık beklemektedir.Ey askerlerim! Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere yükselecektir. Benden sonra oğlum Melikşah’ı tahta çıkartınız ve ona itaat ediniz. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir.” Daha sonra atından inerek secdeye kapandı ve şöyle dua etti:“Yâ Rabb! Seni kendime vekil yapıyorum. Azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ey Allah’ım! Niyetim halistir, bana yardım et. Sözlerimde hilaf varsa beni kahret.” diyerek, gözleri dolu dolu, secdeden başını kaldırdı.



Savaş başladığında Alparslan az bir kuvvetle düşmana karşı saldırıya geçti. Romanos Diogenes, olanca kuvvetiyle Selçuklu ordusunun merkez kısmına yüklendi. Alparslan, ordusunu Turan Taktiği gereğince geriye çekti. Bu sahte geri çekilişi bir bozgun zanneden imparator, Selçuklu ordusunu takip ederek Alparslan tarafından önceden hazırlatılan pusulara kadar geldi. Türklerin sağdan ve soldan bir hilâl şeklinde kendisini çember içerisine aldığının farkına bile varmamıştı. Bu kıskaç harekâtı ile daha sonra Bizans ordusunu arkadan çevirmeye yöneldi. Bizanslılar tuzağa düştüklerinin farkına vardılar, ama iş işten geçmişti. Bu arada, Selçuklu komutanlarının Türkçe olarak verdikleri komutlardan etkilenen Bizans ordusundaki Peçenek ve Uz Türklerinin at sürerek Selçuklu ordusu tarafına geçmesi üzerine durum Bizanslılar için daha da kötü bir boyuta varmıştı.



Savaş alanı sayılamayacak kadar çok cesetle dolmuştu. Kılıçların şakırtısı, atların kişnemesi, yaralıların iniltisi birbirine karışmıştı. Bizans ordusunun yedek kuvvetleri geri kaçmış, ordu tam bir bozguna uğramıştı.



Bu arada Bizans imparatoru da esir alındı. Alparslan, imparatorun huzuruna getirilmesini emretti, getirilince de elindeki kamçıyla imparatora üç defa vurdu ve: “Sana barış için elçi gönderdiğim halde reddetmedin mi?” dedi. Bunun üzerine imparator: “Azarlamayı bırak da, ne yapacaksan yap!” diye cevap verdi. Alparslan ona: “Sen beni esir almış olsaydın ne yapardın?” diye sordu. İmparator: “Kötülük yapardım.” diye karşılık verdi. Alparslan bu defa:“Peki benim sana ne yapacağımı zannediyorsun?” diye sorunca imparator:“Beni ya öldürürsün, ya da İslâm ülkelerinde teşhir edersin yahut da uzak bir ihtimal olmakla beraber, affeder, fidye ve vergi alır, beni kendine vekil tayin edersin.” cevabını verdi. Bunun üzerine Alparslan: “Ben de zaten bundan başka bir şey düşünmedim.” diye cevap verdi.



Alparslan, imparatorla bir buçuk milyon dinar kurtuluş akçesi ödemesi, istediği zaman kendine Bizans askeri göndermesi ve Bizans ülkesindeki bütün esirleri serbest bırakması şartıyla bir anlaşma yaptı. Daha sonra onu bir çadırda misafir edip yanına yol masrafı olarak on bin dinar verdi ve ülkesine gönderdi.



Savaşın Sonuçları

1. Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’nun kapıları tamamen açılmıştır. Türk akıncıları çok kısa bir zaman sonra İznik ve civarını alarak buraları vatan edinmişlerdir.
2. Zaferden sonra Sultan Alparslan, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması için Türkmen beyleri ile birlikte pek çok Türkmen dervişlerini de görevlendirerek mânevi fethin kapılarını açmıştır.
3. Ayrıca her tarafa fetihnameler gönderilmiş, başta Bağdat olmak üzere bütün İslâm âleminde şenlikler düzenlenmiştir.



Malazgirt Zaferi’nin Sonucunda İmzalanan Anlaşmanın Mahiyeti Hakkında



Mehmet Altay Köymen bu anlaşmadan hareketle;



1. Alparslan’ın askeri yönü kuvvetli ancak siyasi yönü zayıftır
2. Bizans’ın son direnişi kırılmış ve artık savunmaya geçmiştir.
3. Romanos Diagones tavır ve konuşmalarıyla Sultanı etkilemiştir.
4. Alparslan, İmparatoru misafir olarak algıladığından ona misafir hürmeti göstermiştir.
5. Antlaşma Çok ağır şartlı olsaydı Bizans kabul etmeyebilirdi.
6. Alparslan, Romanos Diagones’i yenmek, onu esir almak ve vassalı yapmakla zaten İslam dünyasında kazandığı ün ona yetmiştir.

Şeklinde hüküm vermiştir.



Alparslan’ın Şehid Edilmesi

1072 yılında Mâverâünnehr’e sefere çıkan Alparslan’ın huzuruna hain bir kale komutanını getirdiler. Alparslan dört kazık çakılarak komutanın el ve ayaklarının bunlara bağlanmasını emretti, bunun üzerine komutan: “Ey korkak! Benim gibi bir adam böyle öldürülür mü?” diye cevap verdi. Bu sözlere çok sinirlenen Alparslan eline ok ve yay alarak muhafızlara komutanın serbest bırakılmasını emrini verdi. Ancak o güne kadar hedefini hiç şaşırmayan Alparslan’ın attığı ok komutana isabet etmedi. Komutan hemen Alparslan’ın üzerine saldırdı. Tahtında oturan Alparslan komutanın kendisine doğru geldiğini görünce ayağa kalkıp tahtından inmek istedi, ancak bu sırada ayağı sürçerek yere düştü. Bunun üzerine çullanan komutan, yanında bulunan bıçağını Alparslan’a saplayarak onu yaraladı. Alparslan bu olaydan sonra şöyle dedi:

“Her nereye yönelsem ve hangi düşman üzerine yürümek istesem daimâ Allah’tan yardım dilerim. Dün bir tepeye çıktım, ordunun azametinden ve askerlerimin çokluğundan dolayı altımda yer titriyordu. Kendi kendime: ‘Ben bütün dünyaya hükmeden biriyim, bana hiç kimsenin gücü yetmez.’ dedim. Bu yüzden Allah-u Teâlâ beni yarattıklarının en zayıfı karşısında âciz bıraktı. Allah’tan mağfiret diler ve bu düşüncemden dolayı beni affetmesini niyaz ederim.” Ve bu olaydan dört gün sonra Cenâb-ı Hakk’ın rahmetine eren Sultan Alparslan, Merv’de bulunan babasının yanına gömüldü.



AHLÂK VE VASIFLARI

Sultan Alparslan iyiliği, merhameti, düşkünlere yardımı ile tanınmıştır. İslâmiyet’e ve cihada son derece bağlı idi. Allah’tan korkar, her işinde O’na tevekkül ederdi.Çok cesur, yiğit, kudret ve azamet sahibi bir kişiliğe sahipti. Heybetinin yanında adeleti ile de ün yapmış, affedici ve müsamaha sahibi olduğunu defalarca ispatlamıştı. Çok dindardı ve dinî hükümlerin tam sadakatla uygulayıcısı olarak tanınıyordu. Onun bu yönü, halk arasında veli derecesine yükseltilmesine ve şahsına pek çok kerametler isnat edilmesine sebep olmuştur.

İslâmiyet’in henüz girmediği ülkelerde fethettiği her şehre derhâl bir cami yaptırdığı, askerî faaliyetlerinden dolayı yeterince fırsat bulamadığı imar işleri ile ilim, fikir ve sanat adamlarını toplayıp devlet himayesi altına almak gibi sosyal faaliyetleri de veziri Nizâmül-Mülk’ün eliyle yürüttüğü bilinmektedir.

Jurnalcilerden biri veziri Nizâmül-Mülk aleyhinde bir yazı yazmış, yazıda Sultan’ın memleketlerinde ne kadar malı olduğunu ve ne gibi vergiler aldığını anlatmıştı. Yazı, Alparslan’ın namaz kıldığı yere bırakılmıştı. Sultan onu alıp okudu, sonra da Nizâmül-Mülk’e verip: “Bu mektubu al, eğer bunu yazanların yazdıkları doğru ise ahlâkını güzelleştir, durumunu düzelt; eğer yalan söylüyorlarsa onların hatalarını bağışla ve onları öyle mühim işlerle meşgul et ki, insanları aldatmaya vakit bulamasınlar” dedi. Bu sözü, onun keskin zekâsı ve merhametine bir delildir.

Alparslan çok sadaka verirdi. Her Ramazan ayında onbeşbin dinar sadaka dağıtırdı. Sarayında, günde elli koyun kesilen bir imaret bulunurdu ve ayrıca adları listeler halinde tanzim edilen fakirlere harçlık dağıtılırdı. Bununla beraber ülkesinin hiçbir yerinde cinayet ve gaspçılık olmamıştır.

KAYNAKLAR

* Dirimtekin, F. (1936), Malazgirt Meydan Muharebesi
* Perk, K. (1947), Alparslan ve Malazgirt Meydan Muharebesi
* Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu imparatorluğu Tarihi
* Mehmet Altay Köymen, Alparslan ve Zamanı
* Faruk Sümer, İslam Kaynaklarına Göre Malazgird Savaşı
* C.Cahen, Osmanlı Öncesi Anadolu’da Türkler
* İBRAHİM BEYTER Selçuk Üniversitesi Ortaçağ Tarihi ,Yüksek Lisan Öğrencisi


alintidirAlp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi 29.08.2009alpAlp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Untitled9460ba0de880b8de31bby
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
KurtuluşZor_786
Aktif Üye
Aktif Üye
KurtuluşZor_786


Mesaj Sayısı : 470
Kayıt tarihi : 28/04/10
Yaş : 52
Nerden : Gaziantep

Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Empty
MesajKonu: Geri: Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi   Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Icon_minitimePaz Mayıs 16, 2010 5:05 pm

Eline, emeğine, yüreğine, Asaletine sağlık kardeşim... Alpaslan ve ruhu inşaallah kıyamete kadar önce yüreğimizde; devamında yer yüzünde payidar kalacaktır!
Allah(c.c.) razı olsun...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
türkislam74
Aktif Üye
Aktif Üye
türkislam74


Mesaj Sayısı : 417
Kayıt tarihi : 08/03/10

Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Empty
MesajKonu: Geri: Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi   Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Icon_minitimePaz Mayıs 16, 2010 7:22 pm

RESIMLER ATALARIMIZIN MUHTESEMLIGINI YANSITIYOR
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Empty
MesajKonu: Geri: Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi   Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Icon_minitimeÇarş. Haz. 09, 2010 8:15 pm

KurtuluşZor_786 demiş ki:
Eline, emeğine, yüreğine, Asaletine sağlık kardeşim... Alpaslan ve ruhu inşaallah kıyamete kadar önce yüreğimizde; devamında yer yüzünde payidar kalacaktır!
Allah(c.c.) razı olsun...

sizdende abim .ama abim kayib oldun nerdesin , kendini özletme.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kizilelma98
Yeni Üye

Yeni Üye
kizilelma98


Mesaj Sayısı : 28
Kayıt tarihi : 26/03/10

Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Empty
MesajKonu: Geri: Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi   Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi Icon_minitimePerş. Eyl. 30, 2010 7:38 pm

Alpaslan ve ruhu inşaallah kıyamete kadar önce yüreğimizde; devamında yer yüzünde payidar kalacaktır!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alp Arslan Zamanı Selçuklular ve Malazgirt Zaferi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Malazgirt Savaşı
» dua zamanı
» 1 koyup bin kazanma zamanı
» Rasulullahın s.a.v dilinden Fitne zamanı yapılması gerekenler
» Rasulullahın s.a.v dilinden Fitne zamanı yapılması gerekenler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

İslam Tarihi ve Ehli Sünnet Muhafızları Özel Bölüm ( Türk-İslam Ülküsü, Alperenlerin Yolu )

 :: İslam Tarihinde Türklerin Hizmetleri ve Yeri Genel vede Müslüman Türk İmparatorluk ve Devletleri :: Türk Destanları, Efsaneleşmiş Kahramanlarımız ( Ve Şehitlerimiz, Gazilerimiz )
-
Buraya geçin: