Seyyit Fevzettin ( Şah-ı Bilvanis ,Şah-ı Zamane) ile Söyleşi

ARAŞTIRMACI-YAZAR: ALPEREN GÜRBÜZER

"O, HİÇBİR ZAMAN HZ.RASULULLAH (S.A.V)'IN
ŞERİATININ DIŞINA ÇIKMAMIŞTIR"

Fevzettin Erol, 1957 Siirt doğumlu. Muhammed Raşid Erol'un büyük oğlu. 1971 senesinde ailece göç ederek Adıyaman'ın Kahta ilçesinin Menzil köyüne yerleşirler. Fevzettin Erol, 1983'den beri Ankara'da oturuyor. Beş kardeşin en büyüğü olan Fevzettin Erol ile iftar için geldiği İstanbul'da konuştuk. Kevser Vakfı'nın verdiği iftarda ziyaretlerinin amacını sorduk. İşte cevabı:

-Amacımız müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin sağlanmasıdır. Hayır kurumları olsun, vakıflar olsun hepsinin gayesi müslümanları bir araya getirmek, bütünleştirmektir.
Vakıflar ve diğer kuruluşların birlik, beraberlikten sonra en fazla önem vercekleri şey ilimdir. İlimsiz hiç bir yere gidilmez. Hazret-i Resulullah buyuruyor ki, 'İlmi talep edin, isterse Çin'de olsun.' Bugün herşeyimiz var. Türkiye'de herşeyimiz güzel, yalnız ilim müesseselerimiz eksik ve yetersiz. Hem dini, hem müsbet ilimlerde yetersiziz. Bir memlekette, bir toplumda ilim bittiği zaman her şey biter. İlim olmalı ki cehalet bitsin. Bakın Seyda Hz.lerinin büyük oğlu Seyyid Fevzeddin vefatının ardından yapılan söyleşilerde ne dedi. Hep birlikte izleyelim:

KENDİMİZİ YETİŞTİRMELİYİZ

İstiklallerine kavuşan Türk Cumhuriyetleri'nin maddi ve manevi açıdan çok şeylere ihtiyaçları var. Hem devlet, hem fertler olarak onlar için neler yapabiliriz?

-Avrupa olsun, Amerika, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetleri olsun, oralarda bir şeyler yapabilmek için ilk önce kendimizi iyi yetiştirmemiz lazım. Lazım ki gittiğimiz ülkelerde iyi örnek, dört dörtlük insan olalım. Herşeyden önce maddeten ve manen kendimizi düzeltmemiz lazım. Hele bu zamanda maneviyata çok büyük ihtiyaç var. Çünkü çok büyük boşluk var. Biz bir ara gezi yaptık, hakikaten büyük ihtiyaçları var. Bütün vakıflar ve dini kuruluşlar oralara gitmeli. Devlet olarak, millet olarak, vakıf ve diğer kuruluşlar olarak hepsi bu konuya bir an evvel el atmalı. Herkes kendi çabası, kendi gücü nisbetinde yardımcı olmalıdır. Buna hakikaten ihtiyaç vardır.

KÜLTÜRÜMÜZ YOK OLDU

Batı bloklaşıyor. İslam dünyasında tam olarak bir araya gelemiyor. Bu hususta, birlik ve beraberlik için görüşleriniz nelerdir?

Ben bunu yine ilme bağlıyorum. Bizim ilmi eksikliğimizden kaynaklanıyor. Ecdadımızın yolunu bırakmamızdan kaynaklanıyor. Osmanlı İmparatorluğu 600-700 sene hükümran olmuş. Viyana'nın kapılarına kadar dayanmış. İranlıyı, Suriyeliyi, Iraklıyı, diğer insanları birleştirmiş ve idare etmiş. Bu adil idareyi nasıl
sağladı? Nasıl birleşti bu milletler? İlimle, birlik-beraberlik sağlandı.Bizde bitti bu. Bizde cahil insanların üçü bir araya gelince ya küfür ediyorlar veya birbirini vuruyorlar. Eğer içimizde ilim sahipleri olsaydı biz bu hale düşmezdik şu anda. Bunu bizim kültürümüzün, manevi değerlerimizin yok olmasına bağlıyorum.
-Kaybolan manevi değerlerimizi, güzel geleneklerimizi, geri getirmek için neler yapılabilir?
-Elhamdulillah Türkiye artık oraya doğru yavaş yavaş gidiyor. Benim yaşım belki küçük ama 20 sene öncesiyle kıyas ettiğimizde bile büyük bir ilerleme var. Sevindirici noktaları görüyoruz. Bu gelişmelerin 1-2 senede olması mümkün değil. Zamanla olacak inşallah. Hz. Resulullah'ın buyurduğu gibi, son zafer yine İslamiyet'indir ve Müslüman'ındır. Buna inancımız sonsuzdur ve tamdır. Bunu bekliyoruz.

DOĞU'YA BEYAZ SAYFA

Siz Ankara'da oturuyorsunuz ama Adıyamanlısınız, Doğu'yu da biliyorsunuz. Doğu'daki bölücülük fitnesinden kurtulmak için düşünceleriniz nedir?

-Biraz gecikmiş olsa da inşallah zamanla hallolacak. Bu konu, bu sorular çok soruldu, biz de defalarca teşhisimizi söyledik. Doğuda devletimize de, bize de iş düşüyor. İlim adamlarımız ve işadamlarımız başta olmak üzere hepimize düşen görevler vardır. Yalnız devlete iş düşmüyor. Bugün oraya ilim adamlarını da, işadamlarını kültür elçilerini de göndermemiz lazım. Bugün Milli eğitim Bakanlığı'nın bilhassa gitmesi, daha fazla gitmesi lazım.

Biliyorsunuz Doğu Anadolu eskidan ilim merkeziydi. Bunu kimse inkar edemez. Her köyde en az 20-30 talebe, başlarında da bir hoca vardı. Her köy kendi ilmiyle meşguldü. Hocasına güveniyordu. Ve diğer ideolojik akımlar giremiyordu. Maalesef bu medreseler 1970'lerden bu yana yavaş yavaş kalktı. Bunlar kalkınca dış akımlar buralara girdiler. Halk boşta kaldı. İlim bitti, alimler de tükendi...

Doğudaki insanlarımızın eğitimi zaten yetersizdi. Medreseler de kalkınca tamamen eğitimsiz kaldı. Şu anda bütün Doğu Anadolu'yu arayıp tarasan bir talebe bulamazsın! İlim yuvalarını bulamazsın. İlimsiz olan bir yer de her zaman yıkılmaya mahkumdur.

Bir an önce ilimle, ekonomi ile, siyasi olarak tertemiz bir sayfa açmalıyız Doğu Anadolu'da. Hâlâ ümit var, yok değildir. O vatandaşlarımızın bir an önce ilme, refaha kavuşmasıyla birliğe-beraberliğe kavuşacağız. Allah'tan temennimiz budur. İnşallah olacaktır da.
Bugün Doğu'da ağaların olsun, hocaların olsun, tasavvufun ve manevi saiklerin çok büyük rolü vardır. Kimse bunu inkar edemez. Onun için doğru teşhis konulup, doğru tedavi yapılırsa daha güzel günlere gideceğimizi söyleyebilirim. Allah'tan temennimiz de budur.

BİRLİK DİRLİK İÇİNDE OLMALIYIZ

Son olarak zor durumdaki İslam ülkelerinin, özellikle de Çeçenistan'ın durumunu değerlendirir misiniz?

Mü'minlerin birlik ve beraberlik olması, nifak ve ayrılıktan kaçması lazım. Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız, bölünüp parçalanmayınız buyuruluyor. Eğer müslümanlar birlik-beraberlik içinde olsaydı, hiçbir İslam ülkesi düşmanlarına karşı bu hale düşmezdi. Başı eğik ve zelil olmazdı. Bizi zayıflattıkları için bu duruma düştük.

Mü'minler tek bir vücuttur. Bu vücudun bir parçası koparsa onun acısını bütün azalar duyar. Çeçenistan bir kolumuzdur. Koparılmak istenen kolumuzun acısını hepimiz duymamız lazım. Bugün muhtelif İslam ülkelerinde yüzlerce kardeşimiz gidiyor, hiç haberimiz bile olmuyor. Neden? Çünkü zayıfız. Bu zamanda müslümanların birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Birliği sağladığımız an bu gibi olaylar cereyan etmez. Allah (C.C.) bize ve bütün İslam alemine birliği ve dirliği nasip eylesin. Ben birlik ve beraberlik içinde Allah'ın dinimize, milletimize ve devletimize refah, ferahlık ve güzellikler nasip etmesini temenni ediyorum.

Niyet üzerine Gavs (K.S.) Hazretleri bir gün şöyle buyurdu:
"Şah-ı Hazne (K.S.)'nin bir sohbetinde bulundum. Eğer Şah-ı Hazne (K.S.)'nin kendi ağzından işitmeseydim inanmazdım. Şöyle buyurdu... "Ben kendimi bildim bileli şu yaşa kadar ne iş, dünya işi olsun, ahiret işi olsun ilk önce niyetimi Allah rızası için getirmişim. Ondan sonra o işe başlamışım. Dünya işi olsun, ahiret işi olsun" dedi. Eğer niyet Allah rızası olduktan sonra dünya işi de olsa, o da amel sayılır. İstesen inşaatını yaparsın, dükkânının çalışmasını yaparsın, bütün dünyanın bütün işlerini ilk önce başlamadan "Yarabbi, bu senin rızan içindir. Bu senin içindir. Bütün niyetin hepsi halishane. Senin rızanı kazanmak için. Bu rızadan da taat olması için ibadet yapmak için İslam'ı ayakta tutmak için, İslam'a bir takım hizmet için. Ben gayeyle başlıyorum" dediğin zaman bütün senin yaptığın dünya ve ahiret işlerinin hepsi amel sayılır.

O kadar büyük ve zor bir iştir ki bu, kendi buluğ çağından, vefatına kadar bütün niyeti öyle getirmek zordur. Onlar için bu tür hizmetler eğer niyet Allah rızası olduğu zaman, Allah (c.c) da muvaffak eder, geliştirir ve devam eder. Tabii Allah'ın rızası olması lazımdır. Eğer gaye dünya menfaati ise, gaye gösteriş ise, gaye makamsa, gaye mevki ise kısa bir süre sonra ve de insanı kısa bir zamanda bitirir gider. Ne insan birbirini tanır, ne de dünya menfaati olduğu zaman, dünya menfaati kesildiği anda bu işler de kesilir biter. Hatta Seyda (K.S.)'nın Gavs Hazretlerinin vefatından sonra irşada başladığı ikinci sene çok büyük bir kalabalık oldu. Çok büyük bir izdiham oldu. O izdihamda çok anormal olan bir kalabalık başladı. Araplar ve diğer kavimlerden olsun çok büyük akınlar başladı. Tabii bunun üzerine devlet tarafından baskılar oldu. Millet şikâyet etti. Çok büyük tedirginlik yaşadı. Bunun üzerine sene 1973–74 arasında bir tane muvazzaf subay arkadaşımız bir gün köyü bastı. Yatsı namazından sonraydı. Seyda (K.S.) Hazretleri namazdan çıktı. Dediler ki:

"O muvazzaf olan subay arkadaşımız sizi istiyor."
Gittim kendisine arzettim. Kendisi de geldi. Kendi geldiği zaman iki sandalye koydu. Karşılıklı ikisi de oturdu. Tabii o muvazzaf subay arkadaşımız Seyda (K.S.) Hazretlerine döndü ve dedi ki:
"Muhammed Raşit! Sen gençsin yakışıklısın, güzelsin. Ne diye sen bu gençliğini heder ediyorsun, bu işe başlıyorsun? Sonu yoktur bu işin. Bir fayda olmaz. Hiç bir şeyin de yok. Gel bu işten vazgeç. Biz de senden vazgeçelim. Bu kadar seni rahatsız etmeyelim."

Bunun üzerine bu sözü söyleyince, Seyda (K.S.) Hazretleri döndü dedi ki:
"Komutan biraz sabır et. Eğer bizim gayemiz, Allah rızası ise bu iş devam eder ne sen, ne ben hiçbir insan bu topluluğu, bu insanları dağıtmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Eğer bizim gayemiz Allah rızası değilse, sabır et birkaç gün sonra kimse benim kapımı çalmaz. Kimse de senin yanına gelmez. Hiç kimse de ne beni rahatsız eder, ne de seni rahatsız eder. Her ikimiz de kendi evimizde rahat ederiz.

İnsan bakıyor ki, hakikaten gaye Allah rızası olduktan sonra O kapı devam etti. O sohbet devam etti. Ne kadar güçlü olursa olsun, insanlar uğraştı. Taa vefatına kadar. İrşadın başladığı günden vefatına kadar da O dergâh, nispet durmadı, o insanlar durmadı. Zira gaye Allah'ın rızasıydı. Bütün maksud ve bütün gaye Allah içindi. Bütün gayesi, bütün düşüncesi, oturması, kalkması, konuşması hepsinde gaye Allah rızasıydı. Allah da bütün her şeyiyle yardım etti.

Evet... Elbette eziyet görmüştür. Elbette çok izdiham da olmuştur. Bütün bu eziyetlerin hiçbirisi Hazreti Rasulullah (S.A.V.)'ın gördüğü eziyet kadar değildir. Bu sebeple biz de Hz. Rasulullah (S.A.V.) ümmeti olduğumuz için, Seyda (K.S.) Hazretleri bizim için muhakkak en büyük tesellimizdi. Gaye Allah'ın rızası olduğu için, o eziyetlerde, yapılan baskılarda hiçbir şey gözüne gelmemiştir. Mademki gaye Allah'ın rızası idi, O hiçbir miskal-i zerre Hz. Rasulullah (S.A.V.)'ın koyduğu yolun, koyduğu kuralların, hadislerin ve fıkhın dışına çıkmamıştır. Hz. Rasulullah (S.A.V.)'ın şeriatının dışına çıkmamıştır. Çıkmayınca Allah da yardım etti. Biz de bunun peşindeyiz. Biz de buna müridsek, biz de bu kapıya gitmişsek, bizde O'nun gibi olmamız lazım.

Gaye hep Allah içinse, Allah'tan alacaksınız. Fakat ben manasına, ben yaptım, ben ihya ettim, ben biraraya getirdim deyip ben kelimesi koymayacaksınız. Ben koymayın ki, gayeniz Allah rızası olsun. Gayeniz rıza-el lillah olsun ki, Allah (C.C.) sizi her yerde muvaffak etsin. Her yerde yolunuzu açsın. Her yerde de sizin kafanızı dik etsin. Tabii gaye Allah 'ın rızası olduktan sonra mesele yok. Eğer gaye Allah'ın rızası değil de menfaat ise, siyasi ise vallahi bir gün bitecektir. Allah katında bunun cezasını da vereceğiz. Allah katında da Hz. Rasulullah (S.A.V.) katında da mahcup olacağız ve Seyda Hazretlerine de mahcub olacağız. Bu sebeple çok dikkatli olmamız lazım. Yapılan hizmetlerimizi hiçbir miskal-i zerre kendi nefsimize bilmememiz lazım. Sırf rıza-el lillah olması lazım ki, Allah da yardım etsin, Hz.Rasulullah (S.A.V) da yardım etsin. Sadatların da himmeti olsun. Seyda (K.S.) Hazretlerinin de bereketi olsun.

Bu size Seyda (K.S.) Hazretlerinin bir tavsiyesidir. Allah hepimizin hayırlarını kabul etsin. Allah muvaffak etsin. İnşallah sizi, hepinizi nice daha hizmetlere eriştirsin.

kaynak:Türkiye gazetesi ve kamer vakfı bülteni.

yazılarını takip ettiğim bir yazar allah razı olsun...

Medaratör Mesaj Sayısı : 618 Kayıt tarihi : 01/02/10

Bu size Seyda (K.S.) Hazretlerinin bir tavsiyesidir. Allah hepimizin hayırlarını kabul etsin. Allah muvaffak etsin. İnşallah sizi, hepinizi nice daha hizmetlere eriştirsin.

amin amin amin

Allah(cc) sırlarını artırsın şefaatlerine nail etsin bizleri yollarından ayırmasın ... inşallah

Allah(c.c.) razı olsun kardeşim...

Doğudaki insanlarımızın eğitimi zaten yetersizdi. Medreseler de kalkınca tamamen eğitimsiz kaldı. Şu anda bütün Doğu Anadolu'yu arayıp tarasan bir talebe bulamazsın! İlim yuvalarını bulamazsın. İlimsiz olan bir yer de her zaman yıkılmaya mahkumdur.

Sen ne güzel bakarsın Sultanım ,sana dil uzatanlar okusunda anlasın ,Allah sırrını yükseltsin, Kalbini genişletsin inşallah ,ALLAH sıkıntılarını gidersin Sultanım....

Abicim bu nadide konu için Allah razı olsun ,O gülü bana hatırlattığın için de

Administrator Mesaj Sayısı : 2630 Kayıt tarihi : 24/05/09 Nerden : ANKARA

Mü'minler tek bir vücuttur. Bu vücudun bir parçası koparsa onun acısını bütün azalar duyar. Çeçenistan bir kolumuzdur. Koparılmak istenen kolumuzun acısını hepimiz duymamız lazım. Bugün muhtelif İslam ülkelerinde yüzlerce kardeşimiz gidiyor, hiç haberimiz bile olmuyor. Neden? Çünkü zayıfız. Bu zamanda müslümanların birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Birliği sağladığımız an bu gibi olaylar cereyan etmez. Allah (C.C.) bize ve bütün İslam alemine birliği ve dirliği nasip eylesin. Ben birlik ve beraberlik içinde Allah'ın dinimize, milletimize ve devletimize refah, ferahlık ve güzellikler nasip etmesini temenni ediyorum.

Rabbim razı olsun kardeşim emeğine sağlık.vesselam

Rahman razı olsun cümlenizden ;

O öyle bir sultanki o pamuk ellerini tutana bu dünyada zarar yok Allahın izni ile ,hani buyurur ya Allah c.c. bir hadisi kutside “Kim benim bir velime/dostuma düşmanlık ederse bana karşı savaş açmıştır. Kulum bana ancak emrettiğim ve farz kıldığım ibadetle yaklaşır. Ve devamlı nafile ibadetlerle bana yakın düşer. Öyle ki ben de onu sevmeye başlarım. Onu sevince de, duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Artık o benimle duyar, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür."

İşte Şah-ı Bilvanis Seyyit Fevzettin Hz. leri O Allahın dostu ,O Zamanın Şahı ,Kurban olayım ama bu benim harcım değil ben onun kapısına KÖPEK olayım ...köpek olayım

ALLAH Razı olsun senden.Sevban kardeşim.Emeğine sağlık.menzil.ah kardeşim bu paylaşımın beni çok mutlu etti.a.s.

Medaratör Mesaj Sayısı : 820 Kayıt tarihi : 12/04/10

Allah razı olsun kardeşim..

güncel..

» Zamane Çıkarmalarının Ortak Özelliği ( İnancın Gücü )
» SEYYID FEVZETTİN HZ. SOHBETİ MUHABBET TESLİMİYET AMEL
» Ebubekir Sifille Söyleşi ......Allah Razı Olsun
» ŞAHI BİLVANİS TEN (KSA) EVRENSEL SOHBET -----FRANSA-----
» Şahı Bilvanis Seyyid Fevzeddin hz.' sohbet(tarikat - şeriat)

İslamiyet ( Her Müslüman 'a Lazım Din 'i Bilgiler )

Seyyit Fevzettin ( Şah-ı Bilvanis ,Şah-ı Zamane) ile Söyleşi

İslamiyet ( Her Müslüman 'a Lazım Din 'i Bilgiler )

İslamiyet ( Her Müslüman 'a Lazım Din 'i Bilgiler )