Gizli güçler ve metafizik isthbarat .

Alıntı .




Sevgi değer kardeşlerim ben bu konuyu Ahmet marankinin 2005 de yayıladığı bir kitabında okumuştum türkiyeye karşı yapılan çeşitli baskı ve engellemelerin olduğunu ve cinlerin türkiye ve tüm islam halkını hedef alan konrol etme projesi olduğunu ve bu konrolün insanların özellikle zina hırsızlık adam öldürtme gibi yönlerde yapıldığı ve din duygularından uzaklaştırıldığını yazıyordu ve bu kontrol devlet adamlarına ve başbakana kadar ilerlediğini yazıyordu budan kurtulmanın tek çaresinin manevi değerlere sıkıca yapışmak olduğunu ve imani ve itikadi yönden sağlam olan müslümanların etkilenmediklerini yazıyordu ve birde esmaların anne adı ile birlikte zikir edilmesinin kuvvetli ve koruyucu bir eneji duvarı meydana getirdiğini önemle yazmıştı ben aciz şöyle düşünüyorum biz kendimiz elhamdülillah okuyoruz ve diğer ibadetlerimizide yapıyoruz ama okuyamayan milyonlarca müslüman kardeşimiz var bize hem kendimiz hem onların niyetine okuyabiliriz ben bu şekilde 4 esmai şerifi topladım bunları hepimizin niyetine hergün bırakmadan yüz defa okuyalım ne dersiniz esmalar sırasıyla şölye


YA ALLAH C.C. BÜTÜN ESMALARIN KAYNAĞI
YA KUDDUS C.C BEDENİ VE RUHU NAZAR KÖTÜ ENERJİ VE OLUMSUZ VARLIKLARDAN TEMİZLEYEN .
YA SELAM C.C. SELAM VE ESENLİK VEREN
YA REZZAK c.c. RIZIK VEREN ANLAMINDA
YA MÜ'MİN C.C. GÖNÜLLERDE İMAN IŞIĞI UYANDIRAN
AY CAMİ C.C. BİR ARAYA TOPLAYAN VEYE TOPLULUKLAR
YA MANİ C.C. BİR ŞEYİN MEYDANA GELMESİNE İZİN VERMEYEN


Şimdi bu altı esmanın açılımı ALLAH c.c. ismi tüm esmalara kuvvet vermek için cami ismi şerifi ile topluluklara mümin ismi şerifi ile iman kuvvetine selam ismi ile her zaman sağlık ve berekete rezzak ismi ile bol rızka mani ismi şerifi ile de hiçbir kötülük erişmeyecek

Ben bu esmalarla okuduğumuz taktirde yabancı devletlerin kafir cinlilerine diğer adı ile metafizik güçlerine karşı ALLAHın izni ile karşı duracağımızı düşünüyorum bu konuyu yasaklanmasaydım langutiye açacaktım kısmet bura imiş. Birde şunu söyleyeyim hep kendi derdimize çare arıyoruz bencil davranıyoruz kimseye bir hayrımız yok eğer bu esmaları okursak toplum olarak sorunlar çözülecek ve herkesin çözüm aradığı aksilikler ortadan kalcaktır sorun tüm toplumuzdadır domino taşları gibi birbirimizi olumsuz etkiliyoruz tabi bu yabancı güçlerin metafizik yönlendirme ve konrol etmesi ilede alakalı. Bir kardeşim söylemişti yahudiler hergün uyuyalım diye üstümüze ölü toprağı serpiyormuş neden toplum olarak bitkin yorgun ve devamlı depresyon halindeyiz akraba kardeş eş dost birbirimizi sevmiyoruz gençler zengin olma sevdiğine kavuşma derdinde yaşlılar kaynana gelini sevmez patron işçinin hakkını yer devlette milletde hasta bunların kaynağı işte bu keferelerin bize açtıkları manevi şavaş hiç bu taraftan düşündünüzmü baş örtüsü her zaman kavga ve yasak ve imam hatipler kapatılıyor neden bizi bize bırakmıyorlar bıraksalar kaybedekcelerini biliyorlar sevgili kardeşlerim daha yazacak çok şey var ancak sizi fazlası ile yorduğum düşünerek şimdilik burada kesiyorum okumak isteyen kardeşlerim her gün bu esmaları sayısı kadar çekelim ben bu gün inşaALLAH başlayacağım hergün buraya yazacağım bu benim mümin kardeşlerime ALLAH kabul ederse hediyem olsun inşaALLAH rabbim kabul buyursun .Yüksek okul okuyup milletime yararlı olamadım inşaALLAH bu esmaların bereketi ile faydalı olurum okuyan veya okuyamayan tüm kardeşlerimin ve islam topluluklarının üzerine bu esmaların tecelisi insin amin .İnşaALLAH Okudukça toplum olarak nasıl her meselenin hal olduğunu ALLAH c.c. biZe göstercek niyet ederken ALLAHım öce senin rızan için tüm islam aleminin halklarının niyetine bu mübarek esmaları okuyorum deyin bitirince istediğniz gibi duasını yapın ALLAH C.C. KABUL ETSİN SLM VE DUA İLE .

Zinnureyn_Ali demiş ki:

Allah cc Razi olsun cok Güzel bir Konu.

ALLAH c.c. sizden razı olsun değer verip okuduğnuz için kardeşim

gökkuşağı Kıraatlar savaşına hoş geldin kardeşim

gökkuşağı kardeş doğru söyler, hırıstiyan ve hahamların görevli papaz ve hahamları vardır, hergün dünya yönetimi ve dünyayı ele geçirmek için okumalarda bulunurlar

Burda islam Alimlerinin Eksik kaldığı konu şudur, Müslüman kesmin dünyaya okuması yasaktır, yani dünya için okuyamaz

Burda iş o zaman kişilere düşer, akıl ve mantığını kullanarak Allah 'ın İpine sarılmak zorundadırlar

Ablam doğru demişsin, Dua Vesileye açılan kapıdır ya Dua Eder vesileni istersin yada vesileyi direk bulur Dua etmiş gibi olursun

Yinede Allah Bilir

Duayı tembelliğine alet edenler ve tembelliği için kullananlar batmaya mahkumdur

Yinede Allah Bilir

ulvi demiş ki:

Ablam doğru demişsin, Dua Vesileye açılan kapıdır ya Dua Eder vesileni istersin yada vesileyi direk bulur Dua etmiş gibi olursun

Yinede Allah Bilir

Duayı tembelliğine alet edenler ve tembelliği için kullananlar batmaya mahkumdur

Yinede Allah Bilir

Allah razı olsun Adminim. Çok doğru aynı şekilde düşünmüşüz.

şevval demiş ki:

Cinler mi? farklı bir bakış amaaa;
Kullandığımız ilaçlar, içtiğimiz su, yediğimiz ekmek soluduğumuz hava vs. bunlara hükmedilmiyor mu? Biraz daha elle tutulur gerçeklere baksak.

Elle tutulur gerçek imandır bence imanı güzel olanın ahlakıda güzel olacak ahlakı güzel olanda adil olacak adalet merhamet ve vijdan muhasebesini ortaya koyacak ve kişielerin bu gibi hasletleri düzeldikçe sizin bahsetiğiniz her yanlış devreden çıkacak önemli olan insanın imanını düzeltmesi diye düşünüyorum .

ulvi demiş ki:

gökkuşağı Kıraatlar savaşına hoş geldin kardeşim


gökkuşağı kardeş doğru söyler, hırıstiyan ve hahamların görevli papaz ve hahamları vardır, hergün dünya yönetimi ve dünyayı ele geçirmek için okumalarda bulunurlar

Burda islam Alimlerinin Eksik kaldığı konu şudur, Müslüman kesmin dünyaya okuması yasaktır, yani dünya için okuyamaz



Burda iş o zaman kişilere düşer, akıl ve mantığını kullanarak Allah 'ın İpine sarılmak zorundadırlar

Hoş bulduk kardeşim


Evet onların refahı için müslüman dua edip okuyamaz ancak ıslah olmaları için okunur diye biliyorum yani hidayet olmaları için . Bizimde hidayetimizi yani iman ve kur
'anımızı maneviyatımızı korumak için okumamız gerekir islam alimleri ne yapıyor bilimiyorum ancak osmalı devleti zamanında sınır boylarında atlı hafızların at sırtında kur'an okuduklarını duymuştum finansınıda bizzat osmanlı karşılıyormuş şimdi bunların hangisi var hiç biri meydan boş kaldı kefere insan ve cinleri cirit atıyor işte ben bunu düşünerek bu konuyu açtım sizinde dediğiniz gibi iş kişilere yani bizlere düşüyor kardeşim slm ile.

şevval isimli üyeden alıntı:


Pek tabi! Katılıyorum duayı hiç bırakmamamız gerekir.Ama çalışmamız çalışmamız lazım sebeplerini bulmak için. Kimyasal savaşlar var bunuda göz ardı etmememiz lazım.


Evet hakılısınız çalışmamız lazım aynı zamanda esmaları okuyup engelleri ortadan kaldırmamız lazım çünkü çalışanlarda bir şekilde devre dışı bırakılıyor hatırlarsanız aselsanda çalışan mühendislerin geiştirdiği önemli bir alet ortadan kayboldu kendileride intihar etti durup dururken bir insan neden intihar etsin intirara yönlediremediklerinide vurarak öldürdüler şimdi faili meçhul oldu katilleri bulunamıyor yada biliniyor ancak açıklanmıyor , yani kardeşim başarıya giden yol iman kur'an sünnet ve esmalardan geçer vesselam dua ile .

CIA-MOSSAD-MI6 parapsikologları, Anadolu da rüyaları hangi amaçla derlemektedirler? Bu konu TBMM ye nasıl yansımıştır? -Pentagon, metafizik istihbarat çalışmalarını nasıl sürdürüyor? -

-----------
Elle tutulur gerçek imandır bence imanı güzel olanın ahlakıda güzel olacak ahlakı güzel olanda adil olacak adalet merhamet ve vijdan muhasebesini ortaya koyacak ve kişielerin bu gibi hasletleri düzeldikçe sizin bahsetiğiniz her yanlış devreden çıkacak önemli olan insanın imanını düzeltmesi diye düşünüyorum .

----------



Vücudun zayıf düşmesi, psikolojinin bozulması, dalalet, imanın zayıflığı tabiki cinlerin kucağına düşürür.
İman güzel ahlak bu değerlerimizi de korumak için mücadele gerekir. Herşeyden önce ağzımızdan çıkana ve girene dikkat etmemiz lazım.

CIA sadece cinlerimi kullanıyor? İnsanları resmen kimyasallarla denek yapmış durumda. Bir köy delirdi diye bir haber okumuştum meğerse kimyasal deneymiş CIA nın işi yani. İşin garip tarafı insanlar neyin nerden geldiğini anlayamıyorlar bile. Biraz gerçekçi olalım derken geniş kapsamlı bakalım demek istedim. Yoksa herşeyi cinlere bağlarsak işin içinden nasıl çıkarız.

İman güzel ahlak bu değerlerimizi de korumak için mücadele gerekir.

Herşeyden önce ağzımızdan çıkana ve girene dikkat etmemiz lazım.



Buna bir sözüm yok kardeşim ancak iman zaafı çeken biri ne yediğini önemsemezki bunu senin benim gibi helal haramı bilen yapar. Namaz kılmaz ibadet yapmazsa yediğinin içtiğinin onun için önemi yoktur ben farkıdaysan herşeyi cinlere değil iman noktasındaki eksikliğe dikkat çektim ve insan ibadetlerini yarım yalalak yapar veya hiç yapmazsa sonuda onlara davetiye çıkarır ve siz duydunuzmu bilmem ancak insanları yanlış şeyleri doğru göstererek kanıksatıyorlar ve buna sulminal mesaj diyorlar dinini yaşamayanlar için açık bir tehlike işte ister cinle olsun ister radyo frekansı ile isterse subliminal mesaj olsun adını ne koyarsanız koyun . evet cıa da mosad gizli sevisi mokova çin ingiltere o beğenmediğimiz hindistan ve adını uzun zaman alacağı için yazamadığım birçok batılı ülkalar var bu için içine ve bizim bu metafizik le ilgili çalışma yapmamızı bilerek engelliyorlar türkiyede hala bu tür araştırma merkezi yok belki bu kadar ülke tarafından bombardınamana tutulduk kimbilir ancak bizim böyle bir merkez kurmamıza gerek bile yok namaz kuran sünnet ve esmalar yeterlidir diyorum bir uyansak .

gökkuşağı demiş ki:

İman güzel ahlak bu değerlerimizi de korumak için mücadele gerekir.

Herşeyden önce ağzımızdan çıkana ve girene dikkat etmemiz lazım.



Buna bir sözüm yok kardeşim ancak iman zaafı çeken biri ne yediğini önemsemezki bunu senin benim gibi helal haramı bilen yapar. Namaz kılmaz ibadet yapmazsa yediğinin içtiğinin onun için önemi yoktur ben farkıdaysan herşeyi cinlere değil iman noktasındaki eksikliğe dikkat çektim ve insan ibadetlerini yarım yalalak yapar veya hiç yapmazsa sonuda onlara davetiye çıkarır ve siz duydunuzmu bilmem ancak insanları yanlış şeyleri doğru göstererek kanıksatıyorlar ve buna sulminal mesaj diyorlar dinini yaşamayanlar için açık bir tehlike işte ister cinle olsun ister radyo frekansı ile isterse subliminal mesaj olsun adını ne koyarsanız koyun . evet cıa da mosad gizli sevisi mokova çin ingiltere o beğenmediğimiz hindistan ve adını uzun zaman alacağı için yazamadığım birçok batılı ülkalar var bu için içine ve bizim bu metafizik le ilgili çalışma yapmamızı bilerek engelliyorlar türkiyede hala bu tür araştırma merkezi yok belki bu kadar ülke tarafından bombardınamana tutulduk kimbilir ancak bizim böyle bir merkez kurmamıza gerek bile yok namaz kuran sünnet ve esmalar yeterlidir diyorum bir uyansak .

Beni anlayamadınız neyse anlayanlar anladı selametle kardeşim.

gökkuşağı demiş ki:

evet sizde benim anlatmak istediğimi anlamadınız karşılıklı anlaşamadık en iyisi siz bu konuya yazmayın.

Allah'ın selamı üzerinize olsun. Selametle....

şevval demiş ki:

Cinler mi? farklı bir bakış amaaa;
Kullandığımız ilaçlar, içtiğimiz su, yediğimiz ekmek soluduğumuz hava vs. bunlara hükmedilmiyor mu? Biraz daha elle tutulur gerçeklere baksak.

konu dağılacak ama elle tutulur örnek isteyen başka arkadaşlar olabilir içtiğimiz suya nasıl hükmedilebilir belirtmek istedim

CANLI YAŞAMIN TEMELİ VE BİLİNÇLİ ŞİFA ENERJİSİ: SU (Peter Ferreira, ABD Biyofizik Araştırmalar Enstitüsü'nün Almanya Temsilcisi.)
Biyofizikçi olarak bitkiler, hayvanlar veya insanlardaki canlılığı araştırıyoruz. İlk etapta bizi ilgilendiren şey madde değil, saf enerjidir. Konu sadece su değil, bilgi (enformasyon) ve bilinçliliktir. Tüm düşünceleriniz ve bunların kaynağı, su ve tuza bağlıdır. Burada, daha sağlıklı olmak için değil, daha bilinçli olmak için, belirli bir suyu içmeniz gerekmektedir. Bilinçli olursanız, otomatik olarak daha sağlıklı olursunuz.Elektrik, enerjidir. Enerji, bir tarafta bilgi, öteki tarafta canlılık olarak ifade edilebilir. Bilgi sözcüğü; bir şeyi, tekrar kendi asli formuna döndürmek, bir geometriyi tekrar yapılandırmak demektir. Hiç bilgisayarınızın ana parçasının ne olduğunu, düşündünüz mü? Bilgisayarınızdaki, bu çok küçük mikroçipi? Bir kuvars kristalinin geometrisi, bilgilerinizin orada saklamasını sağlar. Bu kristaller, sadece silikon üzerine basınçla üretilir, bunlar doğal dağ kristalleri değildir. Ancak sonuçta, burada söz konusu olan sadece geometridir.

BİR SU MOLEKÜLÜ ÇİFT KUTUPLUDUR
Her su molekülünün, birbirinden farklı olması ve her zaman tekrar aynı tam mükemmel geometriyi ortaya koymaları ilginç değil mi? Çünkü bir su molekülü, 104,7 derecelik bir açıyla, mükemmel bir dörtgenden başka bir şey değildir. Bu geometridir ve geometri, molekülde var olduğundan, suyun çok belirli frekans örneği vardır. Bir su molekülü, çift kutupludur, aynı gezegenimiz Dünya'nın Kuzey ve Güney kutbu gibi. Bu şekilde, her su molekülünün de, elektromanyetik kuşakla çevrelenmiş, bir eksi ve bir artı kutbu vardır. Su, iki kutuplu olduğundan, belirli yerçekimi ve kaldırma kuvvetlerine tabidir. Su da, yerçekimi gücü vardır. Su, yukarıdan aşağıya doğru akar. Su, kimyasal materyal olarak, yukarıdan aşağıya akarken, tekrar aşağıdan yukarıya, saf ışık enerjisi olarak akar.

MADDE YOĞUNLAŞMIŞ-YAVAŞLAMIŞ ENERJİDİR
Prof. Popp'un getirdiği izah şöyledir: "Maddenin tüm formları, donmuş ışık veya yavaşlamış enerjiden başka bir şey değildir. Sonuç olarak maddeyi, enerji oluşturur.Çaresi olmayan hiçbir hastalık yoktur. Doktor, okul bilgileriyle ve tecrübeleriyle, daha fazla yardım edecek durumda olmadığını, prensipte söyleyebilir. Ancak hiçbirimiz, temelde bir hastalığın, çaresi olmadığını söyleyemeyiz. Eğer biz bir problem ortaya çıktığında enerjiyi tekrar asli durumuna dönüştürebilirsek, o zaman buna otomatik olarak madde de uyacaktır. Hem de, bedeninizi oluşturan elementlerle, su ve tuz ile.

SU SARMAL ŞEKİLDE HAREKET EDER
Bedenimizde, suyun günlük olarak, aşağı ve yukarı canlı bir güç olarak aktığı, yaklaşık 90.000km sıvı bant vardır. Suyun içinde zaten canlılığı sağlayan dörtgen yapı vardır.Su, sarmal şekilde, hareket eder, hiçbir zaman lineer değildir. Banyoda, bir bakın, su girdap formunda, hareket eder. Spiral oluşturan suyun hareketinin, genetik kalıtım bilgilerini içeren bedenimizdeki DNA ile aynı olması, ilginç değil midir?

KLORLU-FLUORLU SU VE BEYİN KONTROLÜ
Beyin suyunuz, çok yüksek derecede kristal yapılanmadır. Saf küçük kristaller ki, buna molekül-küme adını veriyoruz. Birbirine bağlanmış olarak ve bu şekilde geometri olduğu için, belirli bilgileri iletebilen bu yapıyı, suda da buluyoruz. Bu sürekli olarak değişir. Düşünceleriniz nereden geliyor? Kimyasallarla, suyun basitçe etkilenebileceğini biliyor musunuz? Amerika'da, yüzeyi %100 örten klorlu su içilir. Buna eğer fluor katarsanız, ki bunun dişler için iyi geldiği söylenir. Fluorun, frekans örneğini ölçersek, o zaman size bu fluorun, artık hiçbir isteğiniz kalmayacak kadar, beyin fonksiyonlarınız üzerinde, uyumsuzluk yarattığını kanıtlayabilirim. İsteksiz olursunuz. Düşünün bunu, iki nesil boyunca tüm halka yaptılar. O zaman ne elde ettiler? İsteksiz, materyalistlerle dolu bir halk, bu insanlar, o zaman her şeyi, istenildiği gibi yapacaklardır. Yani böyle bir nesli yönetmek ve yönlendirmek kolaydır. Buna su ile ulaşılabilir. 37 derecelik bir beden sıcaklığında, beyin suyunuz, buzlanmış bir durum alır. Bu, jöleye benzer yüksek dereceli bir yapıdır. Bu yapıya mikrodalga uygulandığında, beyninizin kan bariyerinden, hayvansal albümin geçtiğinde ve beyninize girdiğinde, birden kristaller yapılarını değiştirmeye başlar. Ve beyninizin suyu sıvılaşır. Nedenini iyi incelemeliyiz, nedeni, daima geometride gizlidir.

HER SU MOLEKÜLÜNÜN KENDİ KİMLİĞİ VARDIR
Bu kristalleri, örneğin kar tanelerini soluyoruz. Suyun, katı hali olan kar tanelerinin, bir elektron mikroskobuyla, fotoğrafı çekilmiştir. Burada çok küçük altıgen ve mükemmel bir düzeni vardır. İki aynı kar tanesinin, hiçbir zaman birbirine benzememesi çok ilginçtir. Kendini kristalize edebilmesi için, her su molekülünde, bir milyardan fazla biyofoton çalışır ve bunlar kendilerini sürekli olarak tekrar düzenlerler. Bu şekilde, her su molekülü, öbürlerinden farklıdır, her su molekülünün kendi kimliği vardır.

SUYUN HAFIZASI VARDIR VE DENGELEYİCİDİR
Şimdi bir deney yapalım. Kar tanesini doğal şartlarda eritelim ve bundan tekrar su yapalım. Sonra da tekrar donduralım, tekrar tam olarak aynı kar tanesini elde ederiz. Bu nasıl olanaklı oluyor? Çünkü kim olduğunu hatırlayabiliyor. Suyun, hafızası vardır. Su bir bilgi taşıyıcısıdır. Maddeleşmeye sebep olan enerjinin formunu değiştirmediğimiz zaman, madde de değişmeyecektir. Çünkü o kim olduğunu biliyor. Bu olay, sizin organizmanız için de geçerlidir. Bilim adamları, suyun doğal bir dengeleyici olduğunu ve bizim su vasıtasıyla, bizde eksik olan dalga boylarını alabileceğimizi kanıtlamışlardır. Bu şekilde, kaybettiğimiz her şeyi dengeleyebiliriz. İtalya'da, Enza Enstitüsü'nden, Dr. Cicollo, son yirmi yıl içinde, tüm dünyadaki şifalı suları incelemiştir. Şifalı suların, öteki normal sulardan kimyasal yapıları aynı olsa da, biyofiziksel açıdan farklı olduklarını tespit etmiştir.

SU VE SÖZCÜKLERİN ETKİSİ
Bir Japon bilim adamı olan Dr. Masaru Emoto, suyu, sözcüklerle değiştirebilecek durumda olduğumuzu, fotoğraf çekerek, 10.000 deneyle kanıtlamıştır. Burada, sözcüklerin gücünü düşünün. Çünkü her sözcük, önceden düşünülmüştür. Bu elektriktir, bu dalga boylarıdır. Bunlarla, düzen yada kaos yapabilirsiniz. Masaru Emoto, nötr suyu alıp, sözcüklerle, yani bilgiyle yükleyerek; -4 derecede dondurmuş ve elektron mikroskobuyla, fotoğraflarını çekmiştir. "Beni hasta ediyorsun" mesajı ile yüklediği suyun görüntüsünün, aynı kanserli hücre yapısını ortaya koyduğunu, tespit etmiştir.Bu şekilde, yapısı bozularak dondurulmuş, hasta bir suyu alalım ve sıvılaştırarak tek bir sözcük olan "Sevgi" sözcüğüyle, yeni bir bilgi verelim. Bunu, tekrar -4 derecede donduralım ve elektron mikroskobuyla fotoğrafını çekelim. Birdenbire, bu mükemmel kristali, mükemmel geometriyi elde ederiz. Bu deneyi, tersten 10.000 defa yapabiliriz, bilimsel ve objektif olarak suyun, düşünceyle ne kadar etkilenebileceğini, yine kanıtlamış oluruz.

SU MÜKEMMEL ÇÖZÜCÜ VE ŞİFADIR
Su, mükemmel bir çözelti maddesidir ve her şeyi kendine bağlayabilecek durumdadır. Bu nedenle, su içmek, gerçekten çok önemlidir. Bedenimiz, kendi kendisini, iyileştirebilir. Çoğu kişi de bunu, oruç kürleri vasıtasıyla yapar. Bunu, bıçaksız ameliyat olarak adlandırabiliriz. Bedeninizin, tekrar temizlenmesini sağlayın. Bunun için de, bunları çözen bir şeye ihtiyacınız var. Su, bunu başarır. Ve artık biyofiziksel olarak da kanıtlayabildiğimiz gibi, su, yüksek derecede bir yapıya sahiptir. Ve bu yapılardan dolayı, bedenimizdeki benzer titreşimleri içeren birçok hastalıkları, Alzheimer rahatsızlığına kadar, beyinlerimizin kıvrımlarına yerleşmiş olan hafif ve ağır metal tortularını bile sökebilir. İsrail'de, bir doktora gittiğinizde, orada, hangi rahatsızlıktan dolayı gitmiş olursanız olun, sizi, önce tekrar bekleme odasına yollayıp, yarım saat içinde içmek üzere size 2 Litre su verilir. Ve siz, bu suyu içtikten sonra, hâlâ şikâyetleriniz varsa, bundan sonra sizi muayeneye kabul ederler. Bu bir gelenektir. Birden bire ortaya çıkan hastalıkların, % 80'ini, sadece su içerek iyileştirilebileceğini görmüşler. Bunun, sadece suyun kalitesine bağlı olmadığı da tespit edilmiş.Bunun için su, çözelti maddesi olarak biriken tüm atıkları, dışarı taşımak için kullanılıyor. Örneğin, burnunuz aktığında, neler oluyor? Bedeninizde, daha önceleri birikmiş olan zararlı maddelerin, etkisizleştirilerek dışarı atılabilmesi için, salgılar oluşuyor ve burnunuzdan dışarı çıkıyor. Aynı olay, cildiniz için de geçerlidir. Bedeninize girmiş olan zararlı tüm maddeler, cildiniz vasıtasıyla, ifraz edilir. Tüm problem, aslında içeride, oraya girmemesi gereken maddeleri, su yine dışarı taşıma kapasitesine sahiptir. Burada, suyun miktarı kadar, kalitesi de önemlidir.

SUYUN CANLILIĞI
Su, 80 metrelik bir boru sisteminden geçtiğinde, canlılığını kaybediyor. Bu da, borunun kötü olmasından dolayı değil, borudaki basınçtan oluşuyor. Suyun evlerimize kadar taşınabilmesi için gerekli olan basınç, suyun kendi hareketliliğini bozuyor. Suda, çift helezon şeklinde spiral hareket var. Bu da, suyun kristalinin oluşmasını sağlıyor. Suyun spiral hareketine zarar verildiğinde, kristal yapısı da bozuluyor. Kristal şekil olmayan yerde, geometri de yoktur. Böylece, bilgi de oluşamaz ve neticede canlılık yok olur.

KANSEROJEN TARIM İLAÇLARI VE YERALTISULARI
Tarım sektöründe, 300 çeşitten fazla inorganik kimyasal yapıya sahip, tarım ilacı kullanıldığını ve bunların neredeyse 280'inin kanserojen olduğunu, biliyor muydunuz? Kanser nedir? Kanser kaostur. Tarımda kullanılan ilaçlar, yeraltı sularına karıştığından, tekrar bizim çeşmelerimize geliyor. 280 ilacın kanserojen olarak bilinmesine rağmen, sadece 63'ü ölçülüyor. Kalanların isimleri bile bilinmiyor ve bunlar için, hiç bir sınır değer konulmamış. Ve zamanla, bu ölçülen 63 ilacın değerleri yükseldikçe, tolerans değerleri de yükseltilmiş. Suyun kalitesi, düzeltilecek yerde, içindeki maddelerin tolerans değerleri ile oynanmaktadır. Aksi takdirde, bu suyu, size satmamaları gerekir. 1992'den beri de, zaten bu 300 tarım ilacından, sadece 18'i ölçülmektedir. Ve böylece, gerçekte neler içtiğinizi düşünebilirsiniz.

YERALTINDA OLGUNLAŞAN SU: TOPRAĞIN KANI
En iyi içebileceğiniz su, doğal temiz kaynak suları, artezyen suları, yeraltından kendiliğinden çıkan pınar sularıdır. Çünkü suyun da, kendine has bir olgunluk derecesi vardır. Su, yağmur olarak yere indiğinde, bunu olgunlaşmamış su olarak adlandırırız. Bu suda, solar(güneş) frekansları ölçülebiliyor. Fakat yer manyetik frekansların da oluşabilmesi için, suyun, yerin çok altına inmesi ve toprağın kanı haline gelmesi gerekiyor. Yeraltında, tamamen olgunlaşan ve tüm yer manyetik frekans desenlerini içine alan toprağın kanı, kendi başına, 1000'lerce metre derinliklerden, girdap şeklinde, yukarı çıkabilecek güce ve enerjiye sahip oluyor.

ŞİŞE MİNERAL SULARI İNORGANİKTİR
Siz şişeden, mineral suyu içtiğinizde, bunu bedeniniz alamaz ve işleyemez. Çünkü mineral suyundaki mineraller, inorganik yapıya sahiptir. Bunlar zararlı değiller, ancak hücreler için kullanılabilir değildir. Böylece, kanınıza kadar giren kalsiyumun, hücrelerinizde özümsenemediği için hiçbir faydası olamaz. Bazıları, bu maddelerin bir kısmı, belki alınabilir diye düşünse de, bu kesinlikle mümkün değildir. Bunu, kahvaltıda tabağınıza, bir çubuk demir koymuş gibi de düşünebilirsiniz. Sudaki mineralleri alabilirseniz, çubuktaki demirleri de yiyebilirsiniz. Bu da mümkün olmadığı için, suyun, içerdiği mineraller de önemli değildir. Önemli olan, suda, hangi frekans desenleri vardır. Ve bu mineraller, halen iyonize durumda mı, etrafları su kılıfı ile çevrili mi? Çünkü biz, bu suyun yapısını bozduğumuzda, içindeki iyonize ve suya, elektromanyetik dalga boyları veren elementlerin, başka elementlerle birleşmesini sağlamış oluruz. Bu da genellikle, boru basıncı veya suya katılan karbon dioksitlerle yapılır. Böylece suyun doğal oksijeni alınıp, nitrojen katılır. Hâlbuki bizim amacımız, bedenden nitrojeni uzaklaştırıp, oksijen verebilmek olmalıdır.

CANLI OLMAYAN SU VE KİREÇLENME
Molekül evliliklerinde, örneğin pozitif yüklü kalsiyum ile negatif yüklü hidrojen karbonatlar birleşirler. Aslında bunlar, su canlı olduğu sürece, yani bir yapıya sahip olduğu sürece, iyonsal yapılarından dolayı, birleşemezler ve bedene zararlı hale gelemezler. Çünkü su, aralarında bir duvar gibidir. Şayet kalsiyum ve hidrojen karbonat birleşirse, yeni oluşum kalsiyum bikarbonattır, yani kısacası kireçtir. Ve siz de bunu, evinizin borularından dışarı atabilmek için, en pahalı cihazları kullanırsınız.Bunu yaparken, kendi bedeninizdeki kireçlenen damarlarınızı, hiç düşünmezsiniz. Yaşlandıkça damarlarımız ve beynimizdeki sinir iletişim bağları kireçleniyor. Sonuçta, doğal olarak bilgi iletmek için, köprü kurulamadığından unutkanlık başlıyor. Burada oluşan kireçleri çözebilmek için; canlılığa, bilgiye veya yapıya gereksiniminiz var. Suyun geometrisine ihtiyacınız var. O zaman, oluşan molekül birleşimlerini de kırabilirsiniz.

ORGANİZMADAKİ RAHATSIZLIKLAR SU İLE İYİLEŞEBİLİR
Biz, araştırmalarımız çerçevesinde, segmanter diyagnostik ve organometri ile medes diye adlandırdığımız, enerjetik seviyede ölçüm yapabilen, bilimsel bir cihaz sayesinde, organizmadaki patolojik rahatsızlıkların bile, sadece su ile yenilebileceğini kanıtlayabiliyoruz. Uzun yıllar boyunca, teşhis amaçlı takip altında bulundurduğumuz hastalar var. Bizler, biyofizikçi olduğumuzdan, bizim kendi kendimizi, yenileyebileceğimizi biliyoruz. Bedeninizdeki organlar, maddeden oluştukları ve çeşitli element bileşimleri içerdikleri için, her bir organın ayrı titreşim karakteri vardır. Örneğin bir akciğerin, doğal durumdaki titreşimi, yaklaşık 40 Hertz civarındadır.Her gün içki alıyor ve ciğerlerinizi yıpratıyorsanız. Zorlanmadan dolayı, neredeyse ciğeriniz, 58 Hertz'e kadar yüksek titreşecektir. Eğer ciğerin enerji seviyesini, 40'tan 58 Hertz'e yükseltirsek, organın maddesel yapısının da değişmesi söz konusudur. Bu ise, organda bir bozulmaya sebep olacaktır. Bu olay da, aynı kanser de olduğu gibi, birden oluşmayacak, yıllarca organın maruz kaldığı tahribat, zamanla ortaya çıkacaktır. En başında, enerji seviyesinin değiştiğini, unutmayalım. Mesela bir hastamızın beyninin sağında bir tümör var. Tümör, organ seviyesinde kırmızımsı olarak görülmektedir. Bunu enerjetik seviyede ölçtüğümüzde; yani bu ölçümü, kanser, organ üzerinde görülmeden çok önce yaptığımızda, hastayı uyarabiliriz. Beyninde tümör olan hastaya, bedeninde eksik olan frekansları içeren bir su içirdiğimizde, çok farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz. Zarar görmüş olan yerler: epifiz, hipofiz, merkezi sinir sisteminde, sadece 17dak. sonra değişiklik oluyor. Fakat bu kadar kolay olamayacağını siz de tahmin edebilirsiniz. Tüm bir ömür boyunca, yanlış yaşayıp, mucize suyu içerek iyileşebileceğinizi sanmayın. Bu hasta tabiî ki tekrar eski yapısına dönecektir. Çünkü artık organ seviyesinde tahribat başlamıştır. Beden kendini, bu negatif duruma o kadar alıştırmıştır ki, 2-3 saat içinde, eski patolojik tabloya geri döner. Fakat bunun bize gösterdiği, suyun içinde öyle bir enerji var ki, eksik olan tekrar yerine getirilebiliyor ve yenilenme gerçekleşebiliyor. Bu hastaya, belki her gün, 2'şer litre bu sudan içirsek ve birkaç yıl devam etsek, bedendeki her yapıyı değiştirebiliriz. Bedenlerimiz, 'kendisini yenileyici', bir alandan oluşuyor. Bedenlerimizin şekillerini oluşturan, neticede enerjidir. Örneğin, bir hastanın ayağını kestiğimizde, ayak parmağını algılayabiliyor. Çünkü enerjetik seviyede, o enerji var, buna da fantom(hayali) ağrılar deniyor.

CANLI YERALTI SULARINI KULLANIN
Suyunuzu doğadan almaya çalışın, has su içmeye çalışın. Günlük ihtiyacınız olan 2Ltr. su İçin. Güzel bir kaynak bulup, kimyasal analizini yaptırın. Çünkü zararlı kimyasal madde olmayan yerde, suyun yapısı var olduğu için, mikrop da oluşamaz. Böylece bu, suyun canlılık içerdiğine dair, elinizde bir garanti olur. Alabalıkların yaşadıkları akarsular, kesin temiz olur. Çünkü alabalıklar, çok hassas balıklardır. Suyun içinde, çekim ve itim dengesi bozulduğunda, suyun kalitesi bozulur ve alabalıklar bunu derhal algılar. Bu balıklar, suyun içinde, başka güçlerin de var olduğunun farkındalar. Levitasyon(itim) gücünü kullanarak, suyun içinde durabiliyorlar ve suyun içsel gücü olan saf ışık enerjisini kullanarak, akıntının tersine yüzebiliyor.Bu kaynaklardan beslenen sulardan faydalanmalıyız. Bu tip sular, sadece geçen hafta yağmur yağarak orada birikmiş değil, yıllarca olgunlaşma sürecine bağlı olarak, 100-200-300 yaşında olabiliyor ve radyometrik ölçümlerle bu yaşını, tespit edebiliyoruz. Bazı fosil sular vardır ki, bunlar toprağın kanı olarak; 6, 7, veya 8000 yıl yeraltında beklemiş ve oluşmuşlardır. Bu suları bulup kullanmalıyız.



Ayrıca emeğine sağlık Gökkuşağı çok güzel bir paylaşım olmuş dağıttım için konuyu tekrar özür dilerim

Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama bu konuda Oktan Keleş bir programda bazı bilgiler veriyordu. Bu konuda en iyi Rusya KGB dir diyor. Batıda olan parapsikoloji enstitü merkezleri olmasına rağmen TR'de "medyum, üfürükçü" gibi bilinçli bir şekilde üstü örtülmeye çalıştığını söylüyordu.

Bir de bu adamın kitapları var. "Bir Meczubun Rüyası" diye giriş kitabı var. Okumuştum güzeldi ama bu konuda fazla bir şey yok, sadece girişi yapmış. Bu kitabın devamı iki kitap daha var. Melami Savaşları ve Melekler Ağlarken...

Bunları daha okumadım. Bir de bulması çok zor. Mesela Bakırköy'de Beyazadam Kitabevi var. Orada aradığım hemen hemen her kitabı bulurum ama bu kitap için D&R, NT, Beyaz adam bakmadığım yer kalmamıştı, niye buralarda yok anlamadım, en sonunda Beyazıt'tan almıştım.

Bir de başka boyuttan varlıkla ilgili Fardipli Sinha vardı ama... Ben daha çok, bu kitapları yazan insanları merak ediyorum

[quote="şevval"]

gökkuşağı demiş ki:

evet sizde benim anlatmak istediğimi anlamadınız karşılıklı anlaşamadık en iyisi siz bu konuya yazmayın.

Allah'ın selamı üzerinize olsun. Selametle....[/q



ALLAH c.c. selamı sizinde üzerinize olsun slm ile .

fraude demiş ki:

şevval demiş ki:

Cinler mi? farklı bir bakış amaaa;
Kullandığımız ilaçlar, içtiğimiz su, yediğimiz ekmek soluduğumuz hava vs. bunlara hükmedilmiyor mu? Biraz daha elle tutulur gerçeklere baksak.

konu dağılacak ama elle tutulur örnek isteyen başka arkadaşlar olabilir içtiğimiz suya nasıl hükmedilebilir belirtmek istedim

CANLI YAŞAMIN TEMELİ VE BİLİNÇLİ ŞİFA ENERJİSİ: SU (Peter Ferreira, ABD Biyofizik Araştırmalar Enstitüsü'nün Almanya Temsilcisi.)
Biyofizikçi olarak bitkiler, hayvanlar veya insanlardaki canlılığı araştırıyoruz. İlk etapta bizi ilgilendiren şey madde değil, saf enerjidir. Konu sadece su değil, bilgi (enformasyon) ve bilinçliliktir. Tüm düşünceleriniz ve bunların kaynağı, su ve tuza bağlıdır. Burada, daha sağlıklı olmak için değil, daha bilinçli olmak için, belirli bir suyu içmeniz gerekmektedir. Bilinçli olursanız, otomatik olarak daha sağlıklı olursunuz.Elektrik, enerjidir. Enerji, bir tarafta bilgi, öteki tarafta canlılık olarak ifade edilebilir. Bilgi sözcüğü; bir şeyi, tekrar kendi asli formuna döndürmek, bir geometriyi tekrar yapılandırmak demektir. Hiç bilgisayarınızın ana parçasının ne olduğunu, düşündünüz mü? Bilgisayarınızdaki, bu çok küçük mikroçipi? Bir kuvars kristalinin geometrisi, bilgilerinizin orada saklamasını sağlar. Bu kristaller, sadece silikon üzerine basınçla üretilir, bunlar doğal dağ kristalleri değildir. Ancak sonuçta, burada söz konusu olan sadece geometridir.

BİR SU MOLEKÜLÜ ÇİFT KUTUPLUDUR
Her su molekülünün, birbirinden farklı olması ve her zaman tekrar aynı tam mükemmel geometriyi ortaya koymaları ilginç değil mi? Çünkü bir su molekülü, 104,7 derecelik bir açıyla, mükemmel bir dörtgenden başka bir şey değildir. Bu geometridir ve geometri, molekülde var olduğundan, suyun çok belirli frekans örneği vardır. Bir su molekülü, çift kutupludur, aynı gezegenimiz Dünya'nın Kuzey ve Güney kutbu gibi. Bu şekilde, her su molekülünün de, elektromanyetik kuşakla çevrelenmiş, bir eksi ve bir artı kutbu vardır. Su, iki kutuplu olduğundan, belirli yerçekimi ve kaldırma kuvvetlerine tabidir. Su da, yerçekimi gücü vardır. Su, yukarıdan aşağıya doğru akar. Su, kimyasal materyal olarak, yukarıdan aşağıya akarken, tekrar aşağıdan yukarıya, saf ışık enerjisi olarak akar.

MADDE YOĞUNLAŞMIŞ-YAVAŞLAMIŞ ENERJİDİR
Prof. Popp'un getirdiği izah şöyledir: "Maddenin tüm formları, donmuş ışık veya yavaşlamış enerjiden başka bir şey değildir. Sonuç olarak maddeyi, enerji oluşturur.Çaresi olmayan hiçbir hastalık yoktur. Doktor, okul bilgileriyle ve tecrübeleriyle, daha fazla yardım edecek durumda olmadığını, prensipte söyleyebilir. Ancak hiçbirimiz, temelde bir hastalığın, çaresi olmadığını söyleyemeyiz. Eğer biz bir problem ortaya çıktığında enerjiyi tekrar asli durumuna dönüştürebilirsek, o zaman buna otomatik olarak madde de uyacaktır. Hem de, bedeninizi oluşturan elementlerle, su ve tuz ile.

SU SARMAL ŞEKİLDE HAREKET EDER
Bedenimizde, suyun günlük olarak, aşağı ve yukarı canlı bir güç olarak aktığı, yaklaşık 90.000km sıvı bant vardır. Suyun içinde zaten canlılığı sağlayan dörtgen yapı vardır.Su, sarmal şekilde, hareket eder, hiçbir zaman lineer değildir. Banyoda, bir bakın, su girdap formunda, hareket eder. Spiral oluşturan suyun hareketinin, genetik kalıtım bilgilerini içeren bedenimizdeki DNA ile aynı olması, ilginç değil midir?

KLORLU-FLUORLU SU VE BEYİN KONTROLÜ
Beyin suyunuz, çok yüksek derecede kristal yapılanmadır. Saf küçük kristaller ki, buna molekül-küme adını veriyoruz. Birbirine bağlanmış olarak ve bu şekilde geometri olduğu için, belirli bilgileri iletebilen bu yapıyı, suda da buluyoruz. Bu sürekli olarak değişir. Düşünceleriniz nereden geliyor? Kimyasallarla, suyun basitçe etkilenebileceğini biliyor musunuz? Amerika'da, yüzeyi %100 örten klorlu su içilir. Buna eğer fluor katarsanız, ki bunun dişler için iyi geldiği söylenir. Fluorun, frekans örneğini ölçersek, o zaman size bu fluorun, artık hiçbir isteğiniz kalmayacak kadar, beyin fonksiyonlarınız üzerinde, uyumsuzluk yarattığını kanıtlayabilirim. İsteksiz olursunuz. Düşünün bunu, iki nesil boyunca tüm halka yaptılar. O zaman ne elde ettiler? İsteksiz, materyalistlerle dolu bir halk, bu insanlar, o zaman her şeyi, istenildiği gibi yapacaklardır. Yani böyle bir nesli yönetmek ve yönlendirmek kolaydır. Buna su ile ulaşılabilir. 37 derecelik bir beden sıcaklığında, beyin suyunuz, buzlanmış bir durum alır. Bu, jöleye benzer yüksek dereceli bir yapıdır. Bu yapıya mikrodalga uygulandığında, beyninizin kan bariyerinden, hayvansal albümin geçtiğinde ve beyninize girdiğinde, birden kristaller yapılarını değiştirmeye başlar. Ve beyninizin suyu sıvılaşır. Nedenini iyi incelemeliyiz, nedeni, daima geometride gizlidir.

HER SU MOLEKÜLÜNÜN KENDİ KİMLİĞİ VARDIR
Bu kristalleri, örneğin kar tanelerini soluyoruz. Suyun, katı hali olan kar tanelerinin, bir elektron mikroskobuyla, fotoğrafı çekilmiştir. Burada çok küçük altıgen ve mükemmel bir düzeni vardır. İki aynı kar tanesinin, hiçbir zaman birbirine benzememesi çok ilginçtir. Kendini kristalize edebilmesi için, her su molekülünde, bir milyardan fazla biyofoton çalışır ve bunlar kendilerini sürekli olarak tekrar düzenlerler. Bu şekilde, her su molekülü, öbürlerinden farklıdır, her su molekülünün kendi kimliği vardır.

SUYUN HAFIZASI VARDIR VE DENGELEYİCİDİR
Şimdi bir deney yapalım. Kar tanesini doğal şartlarda eritelim ve bundan tekrar su yapalım. Sonra da tekrar donduralım, tekrar tam olarak aynı kar tanesini elde ederiz. Bu nasıl olanaklı oluyor? Çünkü kim olduğunu hatırlayabiliyor. Suyun, hafızası vardır. Su bir bilgi taşıyıcısıdır. Maddeleşmeye sebep olan enerjinin formunu değiştirmediğimiz zaman, madde de değişmeyecektir. Çünkü o kim olduğunu biliyor. Bu olay, sizin organizmanız için de geçerlidir. Bilim adamları, suyun doğal bir dengeleyici olduğunu ve bizim su vasıtasıyla, bizde eksik olan dalga boylarını alabileceğimizi kanıtlamışlardır. Bu şekilde, kaybettiğimiz her şeyi dengeleyebiliriz. İtalya'da, Enza Enstitüsü'nden, Dr. Cicollo, son yirmi yıl içinde, tüm dünyadaki şifalı suları incelemiştir. Şifalı suların, öteki normal sulardan kimyasal yapıları aynı olsa da, biyofiziksel açıdan farklı olduklarını tespit etmiştir.

SU VE SÖZCÜKLERİN ETKİSİ
Bir Japon bilim adamı olan Dr. Masaru Emoto, suyu, sözcüklerle değiştirebilecek durumda olduğumuzu, fotoğraf çekerek, 10.000 deneyle kanıtlamıştır. Burada, sözcüklerin gücünü düşünün. Çünkü her sözcük, önceden düşünülmüştür. Bu elektriktir, bu dalga boylarıdır. Bunlarla, düzen yada kaos yapabilirsiniz. Masaru Emoto, nötr suyu alıp, sözcüklerle, yani bilgiyle yükleyerek; -4 derecede dondurmuş ve elektron mikroskobuyla, fotoğraflarını çekmiştir. "Beni hasta ediyorsun" mesajı ile yüklediği suyun görüntüsünün, aynı kanserli hücre yapısını ortaya koyduğunu, tespit etmiştir.Bu şekilde, yapısı bozularak dondurulmuş, hasta bir suyu alalım ve sıvılaştırarak tek bir sözcük olan "Sevgi" sözcüğüyle, yeni bir bilgi verelim. Bunu, tekrar -4 derecede donduralım ve elektron mikroskobuyla fotoğrafını çekelim. Birdenbire, bu mükemmel kristali, mükemmel geometriyi elde ederiz. Bu deneyi, tersten 10.000 defa yapabiliriz, bilimsel ve objektif olarak suyun, düşünceyle ne kadar etkilenebileceğini, yine kanıtlamış oluruz.

SU MÜKEMMEL ÇÖZÜCÜ VE ŞİFADIR
Su, mükemmel bir çözelti maddesidir ve her şeyi kendine bağlayabilecek durumdadır. Bu nedenle, su içmek, gerçekten çok önemlidir. Bedenimiz, kendi kendisini, iyileştirebilir. Çoğu kişi de bunu, oruç kürleri vasıtasıyla yapar. Bunu, bıçaksız ameliyat olarak adlandırabiliriz. Bedeninizin, tekrar temizlenmesini sağlayın. Bunun için de, bunları çözen bir şeye ihtiyacınız var. Su, bunu başarır. Ve artık biyofiziksel olarak da kanıtlayabildiğimiz gibi, su, yüksek derecede bir yapıya sahiptir. Ve bu yapılardan dolayı, bedenimizdeki benzer titreşimleri içeren birçok hastalıkları, Alzheimer rahatsızlığına kadar, beyinlerimizin kıvrımlarına yerleşmiş olan hafif ve ağır metal tortularını bile sökebilir. İsrail'de, bir doktora gittiğinizde, orada, hangi rahatsızlıktan dolayı gitmiş olursanız olun, sizi, önce tekrar bekleme odasına yollayıp, yarım saat içinde içmek üzere size 2 Litre su verilir. Ve siz, bu suyu içtikten sonra, hâlâ şikâyetleriniz varsa, bundan sonra sizi muayeneye kabul ederler. Bu bir gelenektir. Birden bire ortaya çıkan hastalıkların, % 80'ini, sadece su içerek iyileştirilebileceğini görmüşler. Bunun, sadece suyun kalitesine bağlı olmadığı da tespit edilmiş.Bunun için su, çözelti maddesi olarak biriken tüm atıkları, dışarı taşımak için kullanılıyor. Örneğin, burnunuz aktığında, neler oluyor? Bedeninizde, daha önceleri birikmiş olan zararlı maddelerin, etkisizleştirilerek dışarı atılabilmesi için, salgılar oluşuyor ve burnunuzdan dışarı çıkıyor. Aynı olay, cildiniz için de geçerlidir. Bedeninize girmiş olan zararlı tüm maddeler, cildiniz vasıtasıyla, ifraz edilir. Tüm problem, aslında içeride, oraya girmemesi gereken maddeleri, su yine dışarı taşıma kapasitesine sahiptir. Burada, suyun miktarı kadar, kalitesi de önemlidir.

SUYUN CANLILIĞI
Su, 80 metrelik bir boru sisteminden geçtiğinde, canlılığını kaybediyor. Bu da, borunun kötü olmasından dolayı değil, borudaki basınçtan oluşuyor. Suyun evlerimize kadar taşınabilmesi için gerekli olan basınç, suyun kendi hareketliliğini bozuyor. Suda, çift helezon şeklinde spiral hareket var. Bu da, suyun kristalinin oluşmasını sağlıyor. Suyun spiral hareketine zarar verildiğinde, kristal yapısı da bozuluyor. Kristal şekil olmayan yerde, geometri de yoktur. Böylece, bilgi de oluşamaz ve neticede canlılık yok olur.

KANSEROJEN TARIM İLAÇLARI VE YERALTISULARI
Tarım sektöründe, 300 çeşitten fazla inorganik kimyasal yapıya sahip, tarım ilacı kullanıldığını ve bunların neredeyse 280'inin kanserojen olduğunu, biliyor muydunuz? Kanser nedir? Kanser kaostur. Tarımda kullanılan ilaçlar, yeraltı sularına karıştığından, tekrar bizim çeşmelerimize geliyor. 280 ilacın kanserojen olarak bilinmesine rağmen, sadece 63'ü ölçülüyor. Kalanların isimleri bile bilinmiyor ve bunlar için, hiç bir sınır değer konulmamış. Ve zamanla, bu ölçülen 63 ilacın değerleri yükseldikçe, tolerans değerleri de yükseltilmiş. Suyun kalitesi, düzeltilecek yerde, içindeki maddelerin tolerans değerleri ile oynanmaktadır. Aksi takdirde, bu suyu, size satmamaları gerekir. 1992'den beri de, zaten bu 300 tarım ilacından, sadece 18'i ölçülmektedir. Ve böylece, gerçekte neler içtiğinizi düşünebilirsiniz.

YERALTINDA OLGUNLAŞAN SU: TOPRAĞIN KANI
En iyi içebileceğiniz su, doğal temiz kaynak suları, artezyen suları, yeraltından kendiliğinden çıkan pınar sularıdır. Çünkü suyun da, kendine has bir olgunluk derecesi vardır. Su, yağmur olarak yere indiğinde, bunu olgunlaşmamış su olarak adlandırırız. Bu suda, solar(güneş) frekansları ölçülebiliyor. Fakat yer manyetik frekansların da oluşabilmesi için, suyun, yerin çok altına inmesi ve toprağın kanı haline gelmesi gerekiyor. Yeraltında, tamamen olgunlaşan ve tüm yer manyetik frekans desenlerini içine alan toprağın kanı, kendi başına, 1000'lerce metre derinliklerden, girdap şeklinde, yukarı çıkabilecek güce ve enerjiye sahip oluyor.

ŞİŞE MİNERAL SULARI İNORGANİKTİR
Siz şişeden, mineral suyu içtiğinizde, bunu bedeniniz alamaz ve işleyemez. Çünkü mineral suyundaki mineraller, inorganik yapıya sahiptir. Bunlar zararlı değiller, ancak hücreler için kullanılabilir değildir. Böylece, kanınıza kadar giren kalsiyumun, hücrelerinizde özümsenemediği için hiçbir faydası olamaz. Bazıları, bu maddelerin bir kısmı, belki alınabilir diye düşünse de, bu kesinlikle mümkün değildir. Bunu, kahvaltıda tabağınıza, bir çubuk demir koymuş gibi de düşünebilirsiniz. Sudaki mineralleri alabilirseniz, çubuktaki demirleri de yiyebilirsiniz. Bu da mümkün olmadığı için, suyun, içerdiği mineraller de önemli değildir. Önemli olan, suda, hangi frekans desenleri vardır. Ve bu mineraller, halen iyonize durumda mı, etrafları su kılıfı ile çevrili mi? Çünkü biz, bu suyun yapısını bozduğumuzda, içindeki iyonize ve suya, elektromanyetik dalga boyları veren elementlerin, başka elementlerle birleşmesini sağlamış oluruz. Bu da genellikle, boru basıncı veya suya katılan karbon dioksitlerle yapılır. Böylece suyun doğal oksijeni alınıp, nitrojen katılır. Hâlbuki bizim amacımız, bedenden nitrojeni uzaklaştırıp, oksijen verebilmek olmalıdır.

CANLI OLMAYAN SU VE KİREÇLENME
Molekül evliliklerinde, örneğin pozitif yüklü kalsiyum ile negatif yüklü hidrojen karbonatlar birleşirler. Aslında bunlar, su canlı olduğu sürece, yani bir yapıya sahip olduğu sürece, iyonsal yapılarından dolayı, birleşemezler ve bedene zararlı hale gelemezler. Çünkü su, aralarında bir duvar gibidir. Şayet kalsiyum ve hidrojen karbonat birleşirse, yeni oluşum kalsiyum bikarbonattır, yani kısacası kireçtir. Ve siz de bunu, evinizin borularından dışarı atabilmek için, en pahalı cihazları kullanırsınız.Bunu yaparken, kendi bedeninizdeki kireçlenen damarlarınızı, hiç düşünmezsiniz. Yaşlandıkça damarlarımız ve beynimizdeki sinir iletişim bağları kireçleniyor. Sonuçta, doğal olarak bilgi iletmek için, köprü kurulamadığından unutkanlık başlıyor. Burada oluşan kireçleri çözebilmek için; canlılığa, bilgiye veya yapıya gereksiniminiz var. Suyun geometrisine ihtiyacınız var. O zaman, oluşan molekül birleşimlerini de kırabilirsiniz.

ORGANİZMADAKİ RAHATSIZLIKLAR SU İLE İYİLEŞEBİLİR
Biz, araştırmalarımız çerçevesinde, segmanter diyagnostik ve organometri ile medes diye adlandırdığımız, enerjetik seviyede ölçüm yapabilen, bilimsel bir cihaz sayesinde, organizmadaki patolojik rahatsızlıkların bile, sadece su ile yenilebileceğini kanıtlayabiliyoruz. Uzun yıllar boyunca, teşhis amaçlı takip altında bulundurduğumuz hastalar var. Bizler, biyofizikçi olduğumuzdan, bizim kendi kendimizi, yenileyebileceğimizi biliyoruz. Bedeninizdeki organlar, maddeden oluştukları ve çeşitli element bileşimleri içerdikleri için, her bir organın ayrı titreşim karakteri vardır. Örneğin bir akciğerin, doğal durumdaki titreşimi, yaklaşık 40 Hertz civarındadır.Her gün içki alıyor ve ciğerlerinizi yıpratıyorsanız. Zorlanmadan dolayı, neredeyse ciğeriniz, 58 Hertz'e kadar yüksek titreşecektir. Eğer ciğerin enerji seviyesini, 40'tan 58 Hertz'e yükseltirsek, organın maddesel yapısının da değişmesi söz konusudur. Bu ise, organda bir bozulmaya sebep olacaktır. Bu olay da, aynı kanser de olduğu gibi, birden oluşmayacak, yıllarca organın maruz kaldığı tahribat, zamanla ortaya çıkacaktır. En başında, enerji seviyesinin değiştiğini, unutmayalım. Mesela bir hastamızın beyninin sağında bir tümör var. Tümör, organ seviyesinde kırmızımsı olarak görülmektedir. Bunu enerjetik seviyede ölçtüğümüzde; yani bu ölçümü, kanser, organ üzerinde görülmeden çok önce yaptığımızda, hastayı uyarabiliriz. Beyninde tümör olan hastaya, bedeninde eksik olan frekansları içeren bir su içirdiğimizde, çok farklı bir tablo ile karşılaşıyoruz. Zarar görmüş olan yerler: epifiz, hipofiz, merkezi sinir sisteminde, sadece 17dak. sonra değişiklik oluyor. Fakat bu kadar kolay olamayacağını siz de tahmin edebilirsiniz. Tüm bir ömür boyunca, yanlış yaşayıp, mucize suyu içerek iyileşebileceğinizi sanmayın. Bu hasta tabiî ki tekrar eski yapısına dönecektir. Çünkü artık organ seviyesinde tahribat başlamıştır. Beden kendini, bu negatif duruma o kadar alıştırmıştır ki, 2-3 saat içinde, eski patolojik tabloya geri döner. Fakat bunun bize gösterdiği, suyun içinde öyle bir enerji var ki, eksik olan tekrar yerine getirilebiliyor ve yenilenme gerçekleşebiliyor. Bu hastaya, belki her gün, 2'şer litre bu sudan içirsek ve birkaç yıl devam etsek, bedendeki her yapıyı değiştirebiliriz. Bedenlerimiz, 'kendisini yenileyici', bir alandan oluşuyor. Bedenlerimizin şekillerini oluşturan, neticede enerjidir. Örneğin, bir hastanın ayağını kestiğimizde, ayak parmağını algılayabiliyor. Çünkü enerjetik seviyede, o enerji var, buna da fantom(hayali) ağrılar deniyor.

CANLI YERALTI SULARINI KULLANIN
Suyunuzu doğadan almaya çalışın, has su içmeye çalışın. Günlük ihtiyacınız olan 2Ltr. su İçin. Güzel bir kaynak bulup, kimyasal analizini yaptırın. Çünkü zararlı kimyasal madde olmayan yerde, suyun yapısı var olduğu için, mikrop da oluşamaz. Böylece bu, suyun canlılık içerdiğine dair, elinizde bir garanti olur. Alabalıkların yaşadıkları akarsular, kesin temiz olur. Çünkü alabalıklar, çok hassas balıklardır. Suyun içinde, çekim ve itim dengesi bozulduğunda, suyun kalitesi bozulur ve alabalıklar bunu derhal algılar. Bu balıklar, suyun içinde, başka güçlerin de var olduğunun farkındalar. Levitasyon(itim) gücünü kullanarak, suyun içinde durabiliyorlar ve suyun içsel gücü olan saf ışık enerjisini kullanarak, akıntının tersine yüzebiliyor.Bu kaynaklardan beslenen sulardan faydalanmalıyız. Bu tip sular, sadece geçen hafta yağmur yağarak orada birikmiş değil, yıllarca olgunlaşma sürecine bağlı olarak, 100-200-300 yaşında olabiliyor ve radyometrik ölçümlerle bu yaşını, tespit edebiliyoruz. Bazı fosil sular vardır ki, bunlar toprağın kanı olarak; 6, 7, veya 8000 yıl yeraltında beklemiş ve oluşmuşlardır. Bu suları bulup kullanmalıyız.



Ayrıca emeğine sağlık Gökkuşağı çok güzel bir paylaşım olmuş dağıttım için konuyu tekrar özür dilerim

Konuya değerli katkılarından dolayı ben teşekkür ederim sevgili fraude bu demek oluyorki su nasıl olursa olsun biz istediğimiz esma ile suyun hafızasına istediğimiz şekilde yükleme yapabiliriz.

LoLâ demiş ki:

Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama bu konuda Oktan Keleş bir programda bazı bilgiler veriyordu. Bu konuda en iyi Rusya KGB dir diyor. Batıda olan parapsikoloji enstitü merkezleri olmasına rağmen TR'de "medyum, üfürükçü" gibi bilinçli bir şekilde üstü örtülmeye çalıştığını söylüyordu.

Bir de bu adamın kitapları var. "Bir Meczubun Rüyası" diye giriş kitabı var. Okumuştum güzeldi ama bu konuda fazla bir şey yok, sadece girişi yapmış. Bu kitabın devamı iki kitap daha var. Melami Savaşları ve Melekler Ağlarken...

Bunları daha okumadım. Bir de bulması çok zor. Mesela Bakırköy'de Beyazadam Kitabevi var. Orada aradığım hemen hemen her kitabı bulurum ama bu kitap için D&R, NT, Beyaz adam bakmadığım yer kalmamıştı, niye buralarda yok anlamadım, en sonunda Beyazıt'tan almıştım.

Bir de başka boyuttan varlıkla ilgili Fardipli Sinha vardı ama... Ben daha çok, bu kitapları yazan insanları merak ediyorum

Sadece rus gizli servisi kgb değil amrikan gizli servisi cıa israil gizli sevisi mosad ve batılı ülkelerin hepsi doğuda çin hindistana kadar bir çok ülke bu işlerle meşgul ve onların hedefi müslüman ülkelerin üzerinde hakimiiyet kurmak özelliklede Türkiye hedef alanı . Türkiyede cincilik deyip hurafe deyip bu işle uğraşanlar kasıtlı sindiriliyor. Bir zamanlar tekke ve zavilerde bu yüzden kapatılmış ve daha sonraki yıllarda havasta başta olmak üzere tüm bu faaliyetler yasaklanmış dediğiniz kitapları ben okumadım adınıda sizden duydum ben Ahmet Marankinin yaşam enerjisi kitabını okudum bu konuda güzel bilgiler vardı. konuya katkınızdan dolayı teşekkür ederim .

güncel

şevval demiş ki:

Yazmayayım dedim ama. Çok basit bir anlatımı nerelere çektiniz, iyide oldu aslında su hakkında biraz daha bilgilendik. Kardeşim bütün İstanbul'un su ihtiyacını karşıladığı barajın yakınlarında domuz çiftliği kurulduğunu kesim yapıldığını akan kanların ve pisliğin bu baraja yönlendirilip akıtıldığını bilmiyormusunuz. Artı kimyasalların suya döküldüğünü,yediğimiz ekmeğin dahi katkı maddelerinin yahudilerin elinde olduğunu ve ekmeklerimize kadar soframıza kadar giren bu milletin neler yapabileceğini tasavvur edebiliyormusunuz? Siz bu suları nasıl pozitif hale getirebilirsiniz.Burda hedef üste çıkmak değil doğru bilgi olmalı. Herkes kendi kapasitesine göre bakar ve bilir. Konuyu siz açtığınız için sizin bilginiz kadar paylaşım olsun istiyorsunuz. Her bakıştan paylaşım olursa daha zengin olur. Sizcede öyle değil mi?

YA güzel kardeşim ben bu dediklerinizi kabul etmedimmi yediğimiz içtiğimiz herşeye biraz dikkat edelim diye yazmıştınız ben pektabi katılıyorum demiştim sizin yazınızda aykırı birşey yok aykırılık bunların nasıl denetyeceğimizde var o domuz çiftiğini nasıl kaldırtacağız ve söylediğiniz ekmek vs bunlar nasıl olacak benim oturduğum şehirde kanalizasyon arıtılarak evlere veriliyor sular bataklık gibi kokuyorzaruret halinde bazen yemeklerede kullanıyoruz banyo abdes bulaşık çamaşır bu suyla oluyor halk sanki uyuyor kimseden ses çıkmıyıyor bir iki kişi yada birçok kişi karşı çıksada bu nu yapan firavunlarla başa çıkılmıyor bende diyorumki eğer bu esmaları okursak en azından biz mani olamasakta ALLAH c.c. bunlara o esmaların hürmetine mani olur benim demek istediğim bu yaz tabi ama benide anla slmlr.

şevval demiş ki:

Yazmayayım dedim ama. Çok basit bir anlatımı nerelere çektiniz, iyide oldu aslında su hakkında biraz daha bilgilendik. Kardeşim bütün İstanbul'un su ihtiyacını karşıladığı barajın yakınlarında domuz çiftliği kurulduğunu kesim yapıldığını akan kanların ve pisliğin bu baraja yönlendirilip akıtıldığını bilmiyormusunuz. Artı kimyasalların suya döküldüğünü,yediğimiz ekmeğin dahi katkı maddelerinin yahudilerin elinde olduğunu ve ekmeklerimize kadar soframıza kadar giren bu milletin neler yapabileceğini tasavvur edebiliyormusunuz? Siz bu suları nasıl pozitif hale getirebilirsiniz.Burda hedef üste çıkmak değil doğru bilgi olmalı. Herkes kendi kapasitesine göre bakar ve bilir. Konuyu siz açtığınız için sizin bilginiz kadar paylaşım olsun istiyorsunuz. Her bakıştan paylaşım olursa daha zengin olur. Sizcede öyle değil mi?

Şevval sevgili kardeşim birde şöyle düşün kainatta Allah ın isimlerinden güçlü ne olabilir sence benim gücüm pozitif yapmaya yetmez belki ama düşünceme göre esmaların gücü yeter ve artar bile

fraude:isimli üyeden alıntı


Şevval sevgili kardeşim birde şöyle düşün kainatta Allah ın isimlerinden güçlü ne olabilir sence benim gücüm pozitif yapmaya yetmez belki ama düşünceme göre esmaların gücü yeter ve artar bile



Sevgili fraude benim anlatmak istediğimde tam olarak buydu ALLAH c.c. razı olsun .

güncel.....