Eğer ben bir Kürt Olsaydım…

[size=12]EĞER KÜRT OLSAYDIM…



Bu ayki mesajımız, ülke şartları hesaba katılarak özel olarak seçilmiş, bir Müslüman vatandaş olarak çevremizde olup bitenlere karşı duyarsız ve ilgisiz kalamayacağımızı, görüp işittiğimiz her şeyi vahiy potasında eriterek yorumlamamız gerektiğini, bir kez daha okurlarımıza hatırlatmak gayesine matuf olarak kaleme alınmıştır
Ancak bu demek değildir ki, demokratik inkişâfın “Kürt açılımı” olarak gündeme getirilmesinden memnun ve mesruruz Hayır, bundan hoşnut değiliz Zira inanan ve en belirgin sıfatını da Müslüman olarak kabul eden bizlerin, etnik bir grubu, yalnız bu özellikleriyle anarak, farklı biz zümre oluşlarını ısrarla vurgulamamız, son derece hatalı bir uygulamadır İnancımız gereği farklılıklarımızı yüce Allah’ın yeryüzündeki delilleri olarak mütalâa eder, her birine ayet muamelesi yaparız
Şu halde, Kürt açılımını ancak “dağılmaya mütemayil aile ocağının yeniden tek yürek olması” şeklinde tesmiye eder ve mevzu, yalnız ülke ölçeğinde taayyün ettiği için, yani siyasî gündeme alındığı için Kürt kardeşlerimizi hatırlamamış olup; yıllardan beri aynı sancıyı çekmekte olduğumuzu ve kendilerini gönül coğrafyamızdan hiçbir zaman ötelemediğimizi bilmelerini isteriz Buna rağmen irade ve ihtiyarımız dışında maruz kaldıkları hoyratça muamelelerden ötürü de, bir özür borcu altında olduğumuza inanıyor, bunun bir yansıması olarak da kendilerine daha iyi olanaklar sunacak her türlü girişime destek veriyoruz
Ancak yazımızda bir Türk olarak değerlendirme yaparak, açılımla ilgili yazılıp çizilenlere bir yenisini daha eklemek yerine; empati kurarak, onların bu süreç içerisinde neler yaşadıklarını anlamaya, nasıl bir davranış politikası izlemeleri gerektiği konusu üzerinde zihin temrînâtı yapmaya çalışacağız
Ben, elbette bir Kürt olabilirdim Pekâlâ, bir Kürt kardeşim de Türk olabilirdi İrademizin işlemeyeceği bir kudretin takdiri böyle tecelli ettiği için, birimiz Kürt, birimiz ise Türk olarak geçici dünya hayatını tamamlayacağız Acaba bu ayrım, son tahlilde ebedi saadet ya da şekavetin yaşanmasında belirleyici bir unsur olabilir mi? Elbette hayır İlahi mahkemenin kula değer atfetmek için nazara aldığı tek hüviyette, ırk bölümünde ne yazdığının hiçbir önemi yoktur Amel defterlerini sağlarından alanların, mizan başında merhametle yargılananların, havzı kevser etrafında toplananların ortak özelliği, kat’iyyen etnik kökenleri olmayacak, bunun esamisi bile okunmayacaktır
Şu halde Kürt kardeşim! Bilmelisin ki, payına dünya imtihanını bu surette, bu kimlikle vermek düşmüşse de; ahirette, dünya hayatını Türk olarak yaşayanlardan hiç kimseye senin ebedî mutluluğun konusunda söz söyleme hakkı tanınmayacaktır Dünyada kardeşlik içinde yaşamamıza dahi kin besleyenler, kem nazarlarıyla; kültürüne sahip çıkmanı, eğitim hakkını aramanı, gelişecek sanayî yapın ve kalkınacak ekonomin ile evinde sıcak aş kaynayacak olmasını, artık dağdakilere umut bağlama olasılığının kalmamasını çekemeyen ve bu süreci ifsat etmek isteyenlerin, imtihanı kazanman halinde sana verilecek ahiret nimetleri karşısında söyleyecek sözleri kalmayacaktır
Eğer ben bir Kürt olsaydım;
1 Öncelikle tarihte ırkımdan çok büyük âlimlerin ve Hak dostlarının çıktığını unutmaz, “Kürtlerden evliya olmaz” gibi mesnetsiz sözler söyleyen, dinozorlaşmış zihniyet karşısında asla aşağılık hissine kapılmazdım
2 Sûreti Hakk’tan görünerek, benim yanımdaymış, benim haklarımı savunuyormuş izlenimi verenlere karşı çok dikkatli olur, bazı ihmallerin acısını, teröre yani fitneye destek olarak çıkarmayı istemek gibi inancıma mugâyir bir yanlışa kesinlikle düşmezdim Bilirdim ki, akîdeleri bozuk, elleri kanlı ve nemalandıkları kaynaklar haramla/küfürle örülü kişi ya da teşekküllere vereceğim destek, önce imanıma halel getirecek, ardından da günün birinde yine benim canımın yanmasına sebep olacak, ailemden birileri, pekâlâ bu hatayı canlarıyla ödeyebileceklerdir
3 Aynı toprakları paylaştığım Türkleri, Türk olmalarından önce, Müslüman kardeşlerim olarak kabul eder, hiç değilse insan kardeşliği ile saygı beslerdim
4 Kesin olarak bilirdim ki; bu zamana kadar Türk ırkının üstünlüğünden dem vuran, bunun bir ayrıcalık ve imtiyaz sebebi olduğu çığırtkanlığını yapanlar; İslam’ın bu konudaki öğretilerine ihanet etmiş, vahye iftirada bulunmuşlardır Aynı zamanda bilirdim ki, bu marjinalliği yapanlar, ülke Türklerinin tamamı değil, ancak mukayyet bir bölümüdür Zira inancı bütün, aklı selim hiç kimse; ne cehdinin, ne de ihtiyarının etkin olamadığı ırkından dolayı övünemez de, yerinemez de
5 Kürt olsaydım, bir asra yakın bir zamandır mahrumiyetlerimin göz ardı edildiği alışılmış politika seyrinin dışına çıkıp, kendilerine yöneltilen binlerce eleştiri ve suçlamayı da göze alan kimselerin başlattığı, “haklarımın geri iade edilmesi hareketi” olan açılım mevzuunda, fırsatçılara pabuç bırakmaz, çocuklarımı ve eşimidostumu bu tarihî kımıldanışa destek vermeye davet eder, çevremdeki herkesi bu müstesna adıma, müspet yanıt vermeleri konusunda şuurlandırırdım
6 Kavmiyetçi zihniyet, daima yerinde saymaya ve gerilemeye mahkûmdur Şu halde aslolan ümmet birlikteliğidir
Selman Yiğit

[/size]

La ilahe illallah Muhammedür-rasulullah diyen herkes benim kardeşimdir... Bunu dilinden düşürmeyip, kalbinden de çıkarmayan tüm ; Türkler ve Kürtler kardeştir. Ayrım yapan, nifak sokanlar ise ; Kalleştir!.. Saygılarımla.

Ümmet Birliği insanoğlu içindeki birlikteliklerin en güzelidir bence