Bir kudsî
hadiste Peygamberimiz (s.a.v):

- "Zikrimle uğraşıp benden bir talepte bulunmayan kimseye, dua ederek
ihtiyaç gösteren kimselerden daha fazla ihsan ederim” Buyurdu. Bu
Hadis-i Şerifi biraz açıklamamız lâzım. Buna anlayışımıza göre manâ
vermemiz gerekirse aşağıdaki şekilde manâlandırmamız lâzım gelir:

Allah, bir kimseyi kendine halis kul etmek arzu edince onu birçok derunî
hallere kaptırır.i Her çeşit belâya, mihnete, fitneye kaptırır. Zengin
olmuşken fakre düşürür. Öyle zaman gelir ki dilenmeye kadar yol
açılır. Çünkü her taraf sarılmış olur; çalışamaz,-edemez. Fakat
dilenemez. Borç etmeyi aklına alır. Onu da yapamaz, sonunu düşünür. Ama
sonunda Allah'ın yardımı ile çalışma imkanına sahip olur. Allah, bu
çalışmada ona çok kolaylık ihsan eder. *

Her zaman böyle gitmediği de olur. Öyle zaman gelir ki benliği kırılsın
diye dilenmek zorunda kalır. Ama az zaman sonra bunlar da kaybolur
gider. Bu dilenme hususu birçokları için aynı olmaz. Düşkünlük zamanı
dilenmek, şirk olmaz. Bu da belli bir zaman için devam eder; sonra
değişir. Borç alma yoluna düşer. Bu da bir nevi mecburiyet tahtında
olur. Sonra bu da geçer. Halkı bırakır. Onlarla yaptığı muameleyi keser.
Kalbine bir ilham gelir, her derdini hal dili ile Allah'a açmaya
başlar. Allah da ona bol verir. Sussa da gelir; hal dili susar, kalpten
istemeye başlar. Bunların hepsi sıra ile olur.

Şu muhakkak ki dille istenecek olsaydı belki dilek yerine gelmezdi.
Zaten bu hale düşen bir kimsenin halktan bir şey istemesi yerinde
olmazdı.. Ve mümkün de değildi. Çünkü Allah onu her uymaz işten esirger.
Bilhassa zatını bırakıp halka koşmaktan... Durum böyle olunca her
ihtiyacı bol verilmeye başlanır. Ve artık beşerî durumuna lâzım olan her
şey kolay temin edilir.

O insan öyle bir hale kavuşur ki bir şey kalbine gelse sanki kudret
alemindeymiş gibi istediğini önünde bulur. İşte bu manâya delalet eden
ayet:

- "Allah sevdiği kulların dostu olur, onları esir-ger."

İşte.. Bu ifadeler karşısında yukarıda belirttiğimiz:

- "Zikrimle uğraşıp benden bir talepte bulunmayan kimseye, dua ile
ihtiyaç gösteren kimselerden daha fazla ihsan ederim../'

Hadis-i Şerifinin sırrı anlaşılır. Bu anlatılan hale "fena" tabir
olunur. Velîlerin son derecesidir. Ebdalların son mertebesi sayılır. *

Bundan sonra yukarıda belirtilen bir nevi keramet sayılan yapma ve icat
etme gibi haller zuhur eder. Sanki her şey iradesine bırakılmış gibi
istediğini yapmaya başlar. Çünkü o insan, kendisinde değil, Hakladır.
Nasıl ki Allah-ü Teâlâ Hazretleri bir kudsî hadiste şöyle buyuruyor:

- "Ey Ademoğlu! Ben Allah'ım; benden başka ilah yoktur. Ben bir şeye
"ol" demeyi istersem o olur. Sen de bana itaat edersen sana istediğini
yapabilecek kuvveti veririm."