iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR ) |
| | Atlantis & Thule Örgütü ve Adolf Hitler | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Atlantis & Thule Örgütü ve Adolf Hitler Çarş. Mart 17, 2010 5:47 am | |
| Atlantis & Thule Örgütü ve Adolf HitlerProf. Dr. Adam Weishaupt, 1776'da gizlilik esaslarıyla daha sonra, "İlluminati" adıyla ünlenen bir örgüt kurmuştu...Yazan: Ümit OĞUZTAN Almanya'nın Bavyera'sındaki Inglostadler'den, eski Cizvit Pitagor'un sisteminden yola çıkarak Katolik dini esaslarını eleştiren Prof. Dr. Adam Weishaupt, 1 Mayıs 1776 tarihinde gizlilik esaslarıyla daha sonra, "İlluminati" adıyla ünlenen bir örgüt kurdu. Prof. Dr. Weishaupt'un ideali: önce kralların sonra kiliselerin ve en s on olarak da özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasını, böylece "Yeni Dünya Düzeni"ni sağlamayı amaçlıyordu. İlluminati örgütü Fransız Devrim'ine katıldı ve öncüleriyle sıkı bağlar kurdu. 1830 yılında örgütün kurucusu Prof. Dr. Weishaupt'un ölümünün ardından hiçbir silahlı eyleme karışmayan örgüt, kuramını seçkinler arasında yayıp kabullendirme çabasına yöneldi. 1. Dünya Savaşı öncesinde ve 1925'li yıllara değin Yahudiler, Protestanlar ve Ortodokslar bu örgütün üyeleri oldular. Birçok Türk de bu örgüte üye oldu, aralarında çok ünlenen gazeteciler ve bilim adamları bulunuyordu.
Daha sonra Papa seçilecek olan ve bir dönem Türkiye'de bulunan Angelo Roncalli, elit/seçkin bürokratlardan yalnızca bir örnektir. Roncalli'nin Türkiye'de görev yaptığı dönemde pekçok Türk Katolik olmuş, Girit'ten İzmir'e göç eden ailenin yakını olan bir şahıs daha sonra Vatikan'da Kardinalliğe kadar yükseltilmiştir.
İlluminati'nin seçkinler kolu olarak yaratılan "Thule Örgütü"nün perde ardındaki kurucusu ve yöneticisi ise 1919'da kurulan, Alman İşçi Partisi olmuştur. Partiyi Thule adına yönlendiren kişi ise Saksonyalı bir Baron olan ve İstanbul, Teşvikiye'deki bir konaktan dünyayı yöneten Rudolf von Sebottendorf olmuştur. Almanların Baron dedikleri, İngiliz istihbarat servisine göre ise yoksul bir işçi ailesinden gelen, gençliğinde elektrik teknisyeni olarak hayatını kazanmış, birçok kez New York, Napoli, Avusturalya, Mısır ve İstanbul'a seyahat etmiş olan Rudolf von Sebottendorf, 1910 yılına kadar İstanbul'da yaşamıştı. Çok güzel Türkçe konuşan, Prusyalılar ile Habsburglular'a hizmet etmiş bir ailenin çocuğu olmakla övünen Baron sebottendorf, 1916'da "Yeni Almancılık" tarikatının üyesi olmuştu.
Bir başka ilginç portre de Georg İvanoviç Gurdjief'e de kısaca bir göz atalım. 1872'de Kars yakınlarında dünyaya gelmiş olan Gurdjief, Stalin'i evinde gizlemişse de Bolşevikler iktidara gelince Rusya'dan ayrılıp İstanbul'a göç etmişti. Taksim, Sıraselviler ve Beyoğlu'na yerleşen Gurdjief ve taraftarları, ilk örgütlenmelerini burada gerçekleştirdiler. İslami tarikatlardan "Melamilik" ile tanışan Gurdjief, tasavvuf ve gizli ilimlerini öğrenmişti. Daha sonra Tibet, Hindistan'a geçmiş, Rus Ortodoks Kilisesinin görüşleriyle İslam, Hinduizm ve Zen Budizmi birleştirerek "syncretist" bir öğreti üretmişti. 1918'de İstanbul'a göç eden Gurdjief, öğrenimlerini Paris'te tamamlamış zengin Osmanlı soylularının çocukları başta olmak üzere pekçok kişiyi etkisi altına almıştır. Bunlardan birisi de ünlü Rıza Nur olmuştur. Rıza Nur'un Londra'daki evrakları arasında bulunan belgelerde, Marif Vekili olarak Nazım Hikmet'e yerdiği ortaya çıkmıştır.
1918 yılına gelindiğinde "İlluminati"nin seçkinler kolunu oluşturan "Thule Örgütü"nün Münihte 250, Almanya genelinde 1500 kadar üyesi bulunuyordu."Thule" Grönland ile İskandinavya arasında bir yerlerde var olduğu sanılan ütopik bir adadır. Efsaneye göre bu adada "Atlantis"in sulara gömülerek yok olmasının ardından kaçırılan "gizli ilimler" muhafaza edilmektedir. Alman bilim adamlarının kayıp Atlantis'i bulma çabaları boşuna değildir.
Adı sanal, kendisi çok gizli olan Thule örgütü Baron Sebottendorf'un kılavuzluğunda "Halkın Gözlemcisi" adlı bir de gazete yayınlamıştır. (Volkischer Beobacher) Bu gazete Alman İşçi Partisi'ni desteklemiştir. Adolf Hitler'in katılımıyla 1920'de adı Nasyonal Sosyalist Partisi olmuş ve iktidar savaşı başlatılmıştır. Hitler'in hapiste olduğu günlerde partiyi Hitler adına Thule'nin Almanya sorumlusu Alfred Rosenberg yönetmiştir. Hitler'in Yahudi düşmanlığı o yıllarda Avrupa'da bomba etkisi yapan "Sion Protokolü" adını taşıyan belge olmuştur. Bu belgeye göre Yahudiler tüm dünyaya egemen olmayı amaçlıyorlar ve gizli fesat yuvaları oluşturuyorlar, Masonlarla birlikte yeraltı faaliyetleri yürütüyorlardı. Gerçekte böyle bir protokol yoktu. "Kara El" adlı gizli bir örgütü kurmuş olan Çarlık gizli polisiydi... (Bu örgüt daha sonra 1993'de dağılan Yugoslavya'da ortaya çıktı! Sırp üstünlüğünü savunan bu örgüt, Müslüman Boşnaklar ile Katolik Hırvatlar'ın etnik temizliğe tutulmalarını istiyordu)
Baron Sebottendorf, Hitler'in partiye katılmasının ardından kısa bir süre sonra aralarında çıkan görüş ayrılığı nedeniyle partisinden istifa etti. 1920'de, "İmperial Constantin Order'a" adlı gizli bir tarikata üye olmuştu. Bu tarikat Ruslar tarafından kurulmuştu ve İstanbul'un yeniden Bizans İmparatorluğu'na kavuşabilmesini amaçlıyordu. 1934 yılında Hitler beklenmedik bir anda Baron Sebottendorf'u tutuklattı! Bu beklenmedik tutuklanmanın nedeni hep gizli kaldı.. Ne var ki, kısa bir süre sonra Baron serbest bırakılarak yeniden İstanbul'a gönderilmişti. (O dönemde Franz von Papen Türkiye'deydi ve Türkiye'nin Almanların yanında savaşa girmesini sağlamaya çalışıyordu.)
Baron Sebottendortf, Beyoğlu Tünel'de İlluminati adının Türkçeleşmiş şekli olan "Nuru Ziya Sokağı"nda, Kurtuluş ve Pangaltı'nın zengin levanten aileleriyle yaşadı. Baron ilk kez o günlerde bazı yakın dostlarına kendisinin Nazi istihbaratında görevli bir Alman subayı olduğunu açıkladı... İstanbul'da Müslüman çevreler tarafından "gizli Müslüman" olarak bilinen Baron Sebottendorf, II. Dünya Savaşı sonunda Almanya'nın kayıtsız şartsız teslim oluşundan birkaç gün önce elindeki "gizli belgeleri" yok edip intihar etmiştir. Saksonya'da başlayan bir hayat Beyoğlu'nun arka ve izbe sokaklarından birinde hazin bir sonla noktalanmıştı. Thule'nin adı sislere gömülmüştü. Ne var ki, "tarih tekerrürden ibaretti" ve Nürünberg duruşmalarından canlarını kurtaranlar, 1970'li yıllardan sonra Thule idealleri etrafında birleşerek yeniden tarih sahnesinde görüldüler.
Şimdi gelelim Adolf Hitler'e...
Hitler'in de üyesi bulunduğu Thule örgütü, Alman Reich devletinin çekirdek kadrosuydu. Bu örgüte bağlı "kara güneş rahipleri" Anadolu'ya gelerek Sümerleri, Hititleri, Asurluları incelemişlerdi. Sümer tabletlerini inceleyip deşifre etmişler, birçoğunu Almanya'ya kaçırmışlar ve elde ettikleri bilgiler ışığında bilimsel çalışmalar yapmışlardır. Bilimsel çalışmalardan yola çıkarak "teori" ve "idealler" üreten Almanlar, Sümerlerin namus, adalet tanrısının adı olan "Nazi" sözcüğünü ideallerinin adı yapmışlardır. Tuhule örgütü üyesi Prof. Dr. Viktor Shawberger öncülüğünde yapılan çalışmalar sonucu Almanlar SS-P4 adını verdikleri, dikine iniş kalkış yapabilen bir hava aracı geliştirmişlerdi. Savaş uçaklarına takılan H-1-7 jet motorlarını da Sümer tabletlerinden elde ettikleri bilgiler ışığında gerçekleştirmişlerdi. Nazi bilim adamları, Sümer tabletlerindeki yazıtlardan yararlanarak, o günlerde avcı uçaklarının yerini alacak olan saatte 2500 mil sürat yapan uçak geliştirmişlerdi. Thule üyesi Alman arkeologlar, Anadolu'da 4000 yıl önce yaşamış olan Sümer Medeniyeti'nin varisleri oldukları yolunda teoriler üretmişler ve "Büyük Almanya İdeali" ile "Ari ırk" masalını ortaya atmışlardır. Adolf Hitler ve üyesi olduğu, "İlluminati"nin seçkinler kolu Thule Örgütü, Anadolu topraklarına neden göz dikmişler, Sümer Medeniyeti ile neden bu denli ilgilenmişlerdi?
Bu iki sorunun yanıtı 21. yüzyılda aydınlanacak. ABD'nin başlattığı "Egemenlik Savaşı" bu soruların yanıtlarına uzanan yolda atılan ilk adımlar oluyor. Bilmemiz gereken gerçeklerdir.
Gerçekleri tarihten öğrenebilmemiz mümkün mü? Bu denli saf olmayalım. Tarih Gizlidir. Şunu hiç unutmayalım: Bizleri ve dünyayı yöneten hiçbir zaman bizlerin seçtikleri olmamıştır. Bizleri ve dünyayı yönetenleri daima gizli örgütler seçmiş ve yönetmiştir.
ALINTI: haberdukkani.com
YAZAN: Ümit OĞUZTAN |
| | | Havas-Hoca Usta Üye
Mesaj Sayısı : 577 Kayıt tarihi : 16/01/10
| Konu: Geri: Atlantis & Thule Örgütü ve Adolf Hitler Çarş. Mart 17, 2010 6:20 am | |
| eline sağlık kardeşim paylaşım için birkaç yıl önce güngörende intihar ettiği iddia edilen Ayça Akalın ilimunati tarikatındandır aynı zamanda o günlerde güngören ilköğretim okulunda öğretmenlik yapmaktaydı hatta benim yiğenimin öğretmenlerinde biriydi. insanın içi buz kesiliyor. kardeşlerimiz yiğenlerimiz bunlardan ne öğrenebilirki hatta birçok kişi sempatik tavırlarından dolayı ilgi duyardı.. Allah c.c. şerlerinden korusun | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Atlantis & Thule Örgütü ve Adolf Hitler Salı Nis. 20, 2010 9:47 pm | |
| - HAVVASUL_ESRAR demiş ki:
- eline sağlık kardeşim paylaşım için
birkaç yıl önce güngörende intihar ettiği iddia edilen Ayça Akalın ilimunati tarikatındandır aynı zamanda o günlerde güngören ilköğretim okulunda öğretmenlik yapmaktaydı hatta benim yiğenimin öğretmenlerinde biriydi. insanın içi buz kesiliyor. kardeşlerimiz yiğenlerimiz bunlardan ne öğrenebilirki hatta birçok kişi sempatik tavırlarından dolayı ilgi duyardı.. Allah c.c. şerlerinden korusun Amin, Bilgilendirme icin cok Sagol. |
| | | | Atlantis & Thule Örgütü ve Adolf Hitler | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|