iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Şeytanın hileleri

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Şeytanın hileleri Empty
MesajKonu: Şeytanın hileleri   Şeytanın hileleri Icon_minitimePaz Mart 14, 2010 3:01 pm

İbn-i Abbas (r.a.) Hazretleri´nden naklen , Muaz b. Cebel (r.a.) rivayet ediyor :

- Bir gün Resullullah (s.a.v.) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde
toplanmıştık. Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık. Bu arada ,
dışarıdan bir ses geldi :

- Ev sahibi , içerdekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz ? Benim sizden bir dileğim var.

Bunun üzerine , herkes Resullullah (s.a.v.) efendimizin yüzüne bakmaya
başladı. Orda ve her zaman büyük oydu... İzin ondan çıkacaktı.

Resullullah (s.a.v.) Efendimiz , duruma vakıf oldu ve :

- Bu seslenen kimdir bilir misiniz ?

Buyurdu... Biz hep birden şöyle dedik :

- En iyi bilen ALLAH ve Resuludur.

Bunun üzerine Resullullah (s.a.v.) Efendimiz :

- O , lain iblistir. " Şeytandır " Allah'ın laneti onun üzerine olsun...

Buyurunca ; hemen Hz. Ömer :

- Ya Resullullah , bana izin veriniz onu öldüreyim.

Dedi... Resullullah (s.a.v.) Efendimiz bu izni vermedi , şöyle buyurdu :

- Dur ya Ömer , bilmiyor musun ki ; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir... öldürmeyi bırak.

Sonra şöyle buyurdu :

- Kapıyı ona açın , gelsin... O buraya gelmek için emir almıştır.
Diyeceklerini anlamaya çalışınız. Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz.


Bundan sonrasını ondan dinleyelim ; yani Ravi´den. Şöyle anlattı :

Kapıyı ona açtılar. İçeri girdi ve bize göründü. Birde baktık ki , şekli şu :

Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar
kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası ,
büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da , bir manda dudağına
benziyordu.

Sonra , şöyle bir selam verdi :

Selam ya Muhammed ; selam size ey cemaat-i müslimin.

Onun bu selamına Resullullah (s.a.v.) Efendimiz şu mukabelede bulundu :

- Selam Allah'ındır ya lain...

Sonra şöyle buyurdu :

- Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş ?

Şeytan şöyle anlattı :

Benim buraya gelişim kendi arzumla olmadı. Mecburen geldim.

Resullullah (s.a.v.) Efendimiz sordu ;

- Nedir o mecburiyetin ?

Şeytan anlattı :

- İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi. Ve dedi ki ;
Allah-ü Taâlâ sana emir veriyor , Muhammed´e gideceksin. Ama düşük ve
zelil bir halde. Tevazu ile. Ona gideceksin ve ademoğullarını nasıl
kandırdığını anlatacaksın. Onları nasıl aldattığını söyleyeceksin bir
bir ona. Sonra o sana ne sorarsa , doğrusunu diyeceksin. Sonra...

Allah-ü Teâlâ buyurdu ki :

- Söylediklerine bir yalan katarsan , doğruyu sölemezsen... seni kül
ederim ; rüzgara savurur... Düşmanlarının önünde , seni rüsvay ederim.

- İşte... böyle ; ya Muhammed , o emir üzerine sana geldim.

- Arzu ettiğini bana sor. Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem
; düşmanlarım benimle eğlenecek. Şu muhakkak ki , düşmanlarımın
eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur.

Bundan sona Resullullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle sordu :

- Madem ki , sözlerinde doğru olacaksın. O halde bana anlat : Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ?

Şeytan şu cevabı verdi :

- Sensin ya Muhammed. Allah´ın yarattıkları arasında senden daha çok
sevmediğim kimse yoktur. Sonra senin gibi kim olabilir ki ?

Resullullah (s.a.v.) Efendimiz sordu :

- Benden sonra , en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin ?

Şeytan anlattı :

- Müttaki bir gence ki... varlığını Allah yoluna vermiştir.

Bundan sonra , sual cevap aşağıdaki şekilde devam etti ;

Resullullah (s.a.v.) Efendimiz sordu ; şeytan anlattı :

- Sonra kimi sevmezsin ?

- Kendisini sabırlı bildiğim , şüpheli işlerden sakınan alimi...

- Sonra ?

- Temizlik işinde... yıkadığı yerleri üç defa yıkamayı adet eden kimseyi.

- Sonra ?

- Sabırlı olan bir fakiri ki ; ihtiyacını kimseye anlatmaz... Halinden şikayet etmez.

- Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nerden bilirsin ?

- Ya Muhammed , ihtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını
kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa , Allah onu sabredenlerden
yazmaz. Sabırlı kimselerin işi buna benzemez. Hasılı , onun sabrını ; o
halinden , tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım.

- Sonra kim ?

- Şükreden zengin.

- Peki, ama zenginin şükreden olduğunu nasıl anlarsın ?

- Onu görürsem ki , aldığını helal yoldan alıyor ve mahalline harcıyor. Bilirim ki ; şükreden bir zengindir.


Resullullah (s.a.v.) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sordu :

- Peki, ümmetim namaza kalkınca , senin halin nice olur ?

- Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar. Titrerim.

- Neden böyle olursun ; ya lain ?

- Çünkü bir kul , Allah için secde edince bir derece yükselir.

- Peki ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun ?

- O zaman da bağlanırım. Taa , onlar iftar edinceye kadar.

- Peki ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun ?

- O zaman da çıldırırım.

- Peki ya Kur´an okudukları zaman nasıl olursun ?

- O zaman da eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.

- Peki ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır ?

- Ha işte... o zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren , bir testere alır eline ve beni ikiye böler.

Resullullah (s.a.v.) Efendimiz sebebini sordu :

- Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin , ya Ebamürre ?

Bunun üzerine iblis :

- Onu da anlatayım... dedikten sonra anlatmaya başladı :

- Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle ki ;

1 - Allah-ü Teala , sadaka verenin malına bereket ihsan eyler.

2 - O , sadaka veren kimseyi halkına sevdirir.

3 - Allah-ü Teala , onun verdiği sadakayı , cehennemle arasında bir perde yapar.

4 - Allah-ü Teala , belayı sıkıntıyı ve ahları ondan defeder.


Bundan sonra Resullullah (s.a.v.) Efendimiz ashabı hakkında bazı sorular sordu :

- Ebubekir için ne dersin ?

İblis ise şu cevabı verdi :

- O bana cahiliyet devrinde bile itaat etmedi... İslam´a girdikten sonra nasıl bana itaat eder ?

- Peki , Ömer b. Hattab için ne dersin ?

İblis ona da şu cevabı verdi :

Allah´a yemin ederim ki ; her gördüğüm yerde ondan kaçarım.

Peki , Osman b. Affan için ne dersin ?

Ondan utanırım. Hem de çok. Nasıl ki , Rahman´ın melekleri de ondan utanırlar...

Peki , Ali b. Ebutalib için ne dersin ?

İblis onun için de şöyle dedi :

Ah onun elinden bir kurtulsam... O , kendi başına kalsa , ben kendi
başıma kalsam... O beni bıraksa, ben de onu bıraksam . Ben onu
bırakırım ; ama o beni bırakmaz.


Resullullah (s.a.v.) Efendimiz , yukarıdaki soruları sorduktan ve
şeytanın verdiği cevaplar kısmen bittikten sonra , şöyle buyurdu :

- Ümmetime saadet ihsan eden ; seni taa, belli bir vakte kadar şaki kılan Allah'a hamd olsun.

Resullullah (s.a.v.) Efendimiz ' in o cümlesini duyan lain iblis şöyle dedi :

- Heyhat , heyhat... Ümmetin saadeti nerede ? Ben , o belli vakte kadar diri kaldıkça , sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın ?
Ben , onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onlar ,
benim bu halimi göremez ve bilemezler. Beni yaradan ve baas gününe
kadar bana mühlet veren Allah´a yemin ederim ki ; Onların tümünü
azdırırım. Cahillerini ve alimlerini... Ümmilerini ve okumuşlarını...
Facirlerini ve abidlerini... Hasılı , bunların hiçbiri elimden
kurtulamaz. Fakat , Allah´ın halis kullarını , evet , bunları
azdıramam.

Bunun üzerine Resullullah (s.a.v.) Efendimiz sordu :

- Sana göre ihlas sahibi olan muhlis kullar kimlerdir ?

Bu suale İblis şu cevabı verdi :

- Bilmez misin ya Muhammed bir kimse ki , dirhemini ve dinarını
sever... O , Allah için bir ihlasa sahip değildir. Bir kimseyi görürsem
ki ; dirhemini dinarını sevmez ; övülmekten, medhedilmekten hoşlanmaz.
Bilirim ki o, ihlâs sahibidir... Hemen onu bırakır kaçarım. Bir kul
malı ve övülmeyi sevdiği sürece , kalbi de dünya arzularına bağlı
kaldığı müddetce o , size vasfını yaptığım kimseler arasında bana en
çok itaat edendir. Bilmez misin ki ; mal sevgisi , büyük günahların en
büyüğüdür. Bilmez misin ki ya Muhammed , baş olma sevgisi yine büyük
günahların en büyükleri arasındadır.

İblis anlatmaya devam etti :

- Ya Muhammed , bilmez misin ? Benim yetmiş bin tane çocuğum var.
Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir. Sonra , o her
çocuğumla birlikte yine yetmiş bin tane şeytan vardır.

- Onların bir kısmını ulemaya gönderdim.

- Bir kısmını gençlere yolladım.

- Bir kısmını da , meşayihe saldım.

- Bir kısmını da ihtiyar kadınlara musallat ettim.

- Gençlere gelince , aramızda hiçbir anlaşmazlık yoktur. Onlarla gayet iyi geçiniriz.

- Çocuklara gelince , onlarla da bizimkiler istedikleri gibi birlikte oynarlar.

- Bizimkilerin bir kısmını da abidlerin başına dert ettim. Bir kısmını da zahidlerin.

- Onlar bunların yanına girer ; halden hale sokarlar. Bir tepeden
öbürüne , hep dolaştırıp dururlar. Öyle bir hal alırlar ki ; başlarlar
, sebeplerden herhangi birine sövmeye...

- İşte , böylece onlardan ihlası alırım. Onlar bu halleri ile
yaptıkları ibadeti , ihlassız yaparlar gayrı... Ama bu hallerin
farkında olmazlar.

İblis , bundan sonra , aldattığı bir rahibin hikayesini anlatmaya geçti. Ve şöyle dedi :

- Bilmez misin ya Muhammed , Rahip Basisa tam yetmiş yıl ihlas ile
Allah´a ibadet etti. Bu ibadetleri sonucunda ona öyle bir hal ihsan
edilmişti ki , her dua ettiği hasta , duası ve bereketi ile şifa
buluyordu. Onun peşine takıldım. Zina etti. Katil oldu. Sonunda da
küfre girdi.

Bu o kimsedir ki ; Allah-ü Teala aziz kitabında , onu şöyle anlatır :

" ... Şeytan hali gibidir ki ; o insana : " Kafir ol " dedi. Vaktaki o kafir oldu. "

Bu defa ona şöyle dedi : " Ben senden uzağım. Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım. " (59/16)


İblis bundan sonra bazı kötü huylar üzerinde durdu. Ve onların her birinden nasıl istifade ettiğini anlattı :

- Bilmez misin ya Muhammed , yalan bendendir ve ilk yalan söyleyen de
benim. Her kim yalan söylerse , o benim dostumdur. Her kim yalan yere
yemin ederse , o da benim sevgilimdir. Bilmez misin ya Muhammed , ben
Adem´e ve Havva´ya yalan yere Allah adına and içtim.

" Muhakkak ben size nasihat ediyorum. " (7/16) dedim...

Bunu yaparım ; çünkü yalan yere yemin gönlümün eğlencesidir.

- Gıybet ve koğuculuğa gelince... Onlar da benim meyvelerimdir ve şenliğimdir.

- Her kim talak üzerine yemin ederse , günahkâr olacağından endişe
edilir. İsterse bir defa olsun , isterse doğru şey üzerine olsun. Her
kim talakı ağzına alırsa , taaa hakikati belli oluncaya kadar karısı
ona haram olur. Onların bu halleri ile kıyamete kadar meydana
getirecekleri çocukları hep zina çocuğu olur. Ağza alınan o talak
kelimesi yüzünden hepsi cehenneme girer.

- Ya Muhammed , namazı an be an tehir edilince... onu da anlatayım. O
her ne zaman ki , namaza kalkmak ister ; tutarım , ona vesvese veririm.
Derim ki : " henüz vakti var. Sen de meşgulsün. Hele şimdilik işine
bak. sonra kılarsın. "

- Böylece o , vaktinin dışında namazını kılar. Ve bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır.

- Şayet o kimse beni mağlup ederse , ona insan şeytanlarından birini
yollarım. Böylece onu vaktinde namaz kılmaktan alıkoyar. O , bunda da
beni mağlup ederse , bu sefer onun hesabını namazında görmeye bakarım.
O namazın içinde iken ;

- " sağa bakr30; sola bak... " derim. O da bakar. O ki böyle yaptı... Yüzünü okşar alnından öperim. Bundan sonra ona :

- " Sen ebedi yaramaz bir iş yaptın. " derim veböylece onun huzurunu bozarım.

- Sen de bilirsin ki ya Muahammed , her kim namazda , sağa ve sola
çokça bakarsa , Allah onun namazını kabul etmez. Bunda da ona mağlup
olursam , yalnız başına namaz kıldığında yanına giderim. Ve ona ; çabuk
çabuk kılmasını emrederim. O da , başlar ; namazını çabuk çabuk
kılmaya. Tıpkı horozun , gagası ile yerden bişeyler topladığı gibi.

- Bu işi yaptırmakta da ona başarı kazanamazsam bu sefer , cemaatle
namaz kılarken onun yanına varırım. Orada başına bir gem takarım.
Başını imamdan evvel secdeden ve rüküdan kaldırırım. İmamdan evvel de
secde ve rüku yaptırırım. İşte o böyle yaptığı için , kıyamet günü ,
Allah onun başını eşek başına çevirir.

- O kimse bunda da beni yener ise , bu defa , ona namazda parmaklarını
çıtlatmasını emrederim. Böylece o beni tesbih edenlerden olur. Ama bu
işi ona namaz içinde yaptırmaya muvaffak olursam.

- Bunda da mağlup olursam , bu sefer ona tekrar giderim. Namaz içinde
iken burnuna üflerim. Ben üfleyince , o esnemeye başlar. Şayet o, bu
esneme esnasında elini ağzına kapamazsa , onun içine küçük bir şeytan
girer. Dünya hırsını ve dünyevi bağlarını çoğaltır. İşte , bundan sonra
o kimse , hep bize itaat eder , sözümüzü dinler , dediklerimizi yapar.


Şeytan bundan sonra konuşmasına devam etti :

- Sen ümmetin hangi saadetinden ferah duyarsın ki ? Ben onlara ne
tuzaklar kurarım , ne tuzaklarr30; Miskinlerine , çaresizlerine ve
zavallılarına giderim. Namazı bırakmalarını emrederim. Ve onlara derim
ki :

" Namaz size göre değil.. O, Allah'ın afiyet ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir. "

Sonra hastalara giderim :

- " Namaz kılmayı bırak " derim , çünkü Allah-ü Teala : " hastalara
zorluk yok... " (24/61) buyurdu. İyi olduğun zaman kılarsın ". Ve
böylece o , namazını bırakır. Hatta küfre de gidebilir. Şayet o ,
hastalığında namazı terkederek ölüp giderse , Allah'ın huzuruna
çıkarken , Allah-ü Teala´yı öfkeli bulur.

Sonra şöyle dedi :

- Ya Muhammed , eğer bu sözlerime yalan kattımsa , beni akrep soksun.

- Eğer yalan varsa Allah´tan dile beni kül eylesin.


İblis bundan sonra konuşmalarına devam etti ve şöyle dedi :

- Ya Muhammed , sen ümmetin için ferah mı duyuyorsun ? Halbuki ben onların altı da birini dininden çıkardım.


Bundan sonra Resullullah (s.a.v.) Efendimiz ona , yani İblis´e
aşağıdaki şekilde kısa kısa bazı sorular sordu. O da bunlara cevap
verdi :

- Ya lain , senin oturma arkadaşın kim ?

- Faiz yiyen.

- Dostun kim ?

- Zina eden.

- Yatak arkadaşın kim ?

- Sarhoş

- Misafirin kim ?

- Hırsız.

- Elçin kim ?

- Sihirbazlar.

- Gözünün nuru nedir ?

- Karı boşamak.

- Sevgilin kim ?

- Cuma namazını bırakanlar.


Resullullah (s.a.v.) Efendimiz bu defa başka bir mevzua geçti ve şöyle sordu :

- Ya lain , senin kalbini ne yıkar ?

- Allah yolunda cihada koşan atların kişnemesi.

- Peki , senin cismini ne eritir ?

- Tevbe edenlerin tevbesi.

- Peki , ciğerini ne parçalar, ne çürütür ?

- Gece ve gündüz , Allah'a yapılan bol bol istiğfar.

- Peki yüzünü ne buruşturur ?

- Gizli sadaka.

- Peki gözlerini kör eden nedir ?

- Gece namazı.

- Peki , başını eğdiren nedir ?

- Çokça kılınan cemaatle namaz.


Resullullah (s.a..v) Efendimiz tekrar bir başka mevzua geçti ve şöyle sordu :

- Sana göre insanların en saadetlisi (!) kimdir ?

- Namazını , bilerek kasden bırakanlar.

- Peki , insanların en şakisi kimdir ?

- Cimriler

- Peki , seni işinden ne alıkoyar ?

- Ulema meclisleri

- Peki , yemeğini nasıl yersin ?

- Sol elimle parmaklarımın ucu ile.

- Peki , sam yeli estiği zaman ve ortalığı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin ?

- İnsanların tırnaklarının arasında.


Resullullah (s.a.v.) Efendimiz bundan sonra , bir başka bir mevzuu sordu. İblis de cevap verdi.

- Rabbinden neler talep ettin ?

- On şey talep ettim.

- Nedir onlar ya lain ?

- Şunlardır :

- Allah´tan diledim ki , beni ademoğullarının malına ve evladına ortak
ede. Bu ortaklık talebimi yerine getirdi. Ki bu : " Onlara ortak ol...
Mallarına ve çocuklarına. Onlara vaad et. Halbuki şeytan onlara gurur
vaad eder... " (17/64) Ayet-i Celilesi ile sabittir.

- Her besmelesiz kesilen hayvan etinden yerim , faiz ve haram karışan
yemeklerden yerim. Şeytandan Allah´a sığınılmayan malın da ortağıyım.

- Cinsi münasebet anında , Allah´a şeytandan sığınmayan kimse ile
birlikte hanımı ile birleşirim. Ve o her birleşmeden hasıl olan çocuk ,
bize itaat eder. Sözümüzü dinler.

- Her kim hayvana binerken , helal yola gitmeyi değil de , aksini
isteyerek binerse , bende onunla beraber binerim. Yol arkadaşı ve binek
arkadaşı olurum. Bu da Ayet-i Kerime ile sabittir ; " Onlar üzerine
süvarilerinle , piyadelerinle yaygara çıkartr30; " (17/64)

- Allah-ü Teala'dan diledim ki : Bana bir ev vere. Bu dilediğim üzerine hamamları bana ev olarak verdi.

- Diledim ki bana bir mescid vere. Pazar yerlerini bana mescid yaptı.

- Benim için bir okuma kitabı vermesini istedim. Şiirleri bana okuma kitabı olarak verdi.

- İstedim ki ; bir ezan vere , Mezmurları verdi.

- Diledim ki ; bana bir yatak arkadaşı vere. Sarhoşları verdi.

- Diledim ki ; bana yardımcılar vere. Bunun içinde kaderiye mensuplarını verdi.

- İstedim ki ; bana kardeşler vere. Mallarını boş yere israf edenleri
verdi. Bir de masiyet yoluna para harcayanları. Bunlar da şu Ayet-i
Kerime ile sabittir : " O kimseler ki ; mallarını boş yere harcarlar...
Onlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır. " (17/27)

Bir ara Resullullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu :

- Eğer söylediklerini, Allah'ın kitabındaki ayetlerle ispat etmeseydin , seni tastik etmezdim.

Bundan sonra İblis devam etti :

- Ya Muhammed , Allah´tan diledim ki ; ademoğullarını ben göreyim ; ama onlar beni göremeyeler. Bu dileğimi de yerine getirdi.

- Diledim ki ; ademoğullarının kan mecralarını bana yol yapa ; bu da
oldu. Böylece ben , onlar arasında akıp giderim. Gezerim. Hem de nasıl
istersem.

Bütün bu isteklerimi verdi.

- Hepsi sana verildi , buyurdu Hz. Muhammed.

- Ve ben bu hallerimle iftihar ederim. Sonra şunu da ekleyeyim ki ;
benimle beraber olanlar , seninle beraber olanlardan daha çoktur. İşte
, böylece kıyamete kadar , ademoğullarının ekserisi benimle beraber
olurlar.

Bundan sonrasını İblis şöyle anlattı :

- Benim bir oğlum vardır. Adı, ATEME´dir. Bir kul , yatsı namazını
kılmadan uyursa gider ; onun kulağına bevleder. Eğer böyle olmasaydı ;
imkan yok , insanlar namazlarını eda etmeden uyuyamazlardı.

- Benim bir oğlum daha vardır ki ; onun adı da MüTEKAZİ´dir. Bunun
vazifesi de ; yapılan gizli amelleri yaymaya çalışmaktır. Mesela bir
kul , gizli bir taat işlerse ve bu yaptığını da gizlemeye çalışırsa
MüTEKAZİ onu dürter. En sonunda o gizli amelin yayılmasına ve açığa
çıkarmaya muvaffak olur. Böylece ; Allah-ü Teala onun yüz sevabından
doksan dokuzunu imha eder. Çünkü bir kulun yaptığı gizli bir amel için
tam yüz sevap verilir.

- Sonra , benim bir oğlum daha vardır. Onun adı da KüHAYL´dir. Bunun
işi de , insanların gözlerini sürmelemektir. Bilhassa , ulema
meclisinde ve hatip hutbe okurken. Bu sürme onların gözüne çekildi mi ,
uyuklamaya başlarlar. Ulemanın sözlerini işitmezler. Böylece hiç sevap
alamazlar.

Bundan sonra İblis şöyle anlattı :

- Hangi kadın olursa olsun. Onun kalktığı yere şeytan oturur. Sonra
kadının kucağında mutlaka bir şeytan durur. Ve onu , bakanlara güzel
gösterir. Sonra o kadına bazı emirler verir.

Mesela :

" Elini kolunu dışarı çıkar, göster. " der.

- O da bu emri tutar. Elini kolunu açar , gösterir. Bundan sonra , o kadının haya perdesini tırnakları ile yırtar.

İblis bundan sonra Resullullah (s.a.v.) Efendimiz´e kendi durumunu anlatmaya başladı :

- Ya Muhammed , bir insanı delalete sürüklemek için elimde bir imkan
yoktur. Ben ancak vesvese veririm. Ve bir şeyi güzel gösteririm. O
kadar. Eğer delalete sürüklemek elimde olsaydı , yeryüzünde ;

" İlah yoktur sadece Allah vardır ve Muhammed Allah´ın resülüdür. "

- diyen herkesi , oruç tutanı ve namaz kılanı hiç bırakmazdım. Hepsini
delalete düşürürdüm. Nasıl ki senin elinde de , hidayet nevinden bir
şey yoktur. Sen ancak Allah'ın Resulusun. Ve tebliğe memursun. Şayet
hidayet elinde olsaydı , yeryüzünde tek kafir bırakmazdın. Sen Allah´ın
halkı üzerinde bir hüccetsin. Ben de , kendisi için ezelde şekavet
yazılan kimselere sebebim. Said olan kimse , taa , ana karnında iken
saiddir. Şaki olan da , yine ana karnında iken şakidir. Saadet ehli
kılan da Allah , şekavet ehli kılan da Allah.

Bundan sonra Resullullah (s.a.v.) Efendimiz şu iki Ayet-i Kerimeyi okudu:

" Bunlar, taa sonuna kadar böyle değişik şekilde devam edecek... Ancak Rabb´ın esirgedikleri hariç... " (11/118-119)

" Allah'ın emri behemehal yerini bulan bir kaderdir. " (33/38)


Bundan sonra Resullullah (s.a.v.) Efendimiz , İblis´e şöyle buyurdu :

- Ya Ebamürre , acaba senin bir tevbe etmen ve Allah´a dönmen mümkün değil mi ? Cennete girmene kefil olurum.

Bunun üzerine İblis şöyle dedi :

- Ya Resullullah , iş verilen hükme göre oldu. Karar yazan kalem de
kurudu. Kıyamete kadar olacak işler olacaktır. Seni peygamberlerin
efendisi kılan , cennetin ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı içinden
seçen ve halkı arasında bir gözde yapan ; beni de şakilerin efendisi
kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah´tır. Ve O , bütün eksik
sıfatlardan münezzehtir.

Ve İblis cümlelerini şöyle tamamladı :

- İşte bu söylediklerim sana son sözümdür. Ve bütün söylediklerimi de doğru dedim.



Kaynak : Seceret'ül Kevn - Muhyiddin-i Arabi (k.s.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mümine sultan
Administrator

Administrator
mümine sultan


Mesaj Sayısı : 6157
Kayıt tarihi : 15/01/10
Yaş : 48
Nerden : ELFU ELFİ SALATİN VE ELFU ELFİN SELAMİN ALEYKE YA RASULALLAH.

Şeytanın hileleri Empty
MesajKonu: Geri: Şeytanın hileleri   Şeytanın hileleri Icon_minitimePaz Mart 14, 2010 3:03 pm

ALLAH c.c razı olsun kardeşim emeğinize sağlık..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Havas-Hoca
Usta Üye
Usta Üye
Havas-Hoca


Mesaj Sayısı : 577
Kayıt tarihi : 16/01/10

Şeytanın hileleri Empty
MesajKonu: Geri: Şeytanın hileleri   Şeytanın hileleri Icon_minitimePaz Mart 14, 2010 4:44 pm

Allah razı olsun kardeşim inan bu kadar güzel bir paylaşım az olur.

insanlar düşmanını tanımalıki ona karşı koyabilisin.
beklemediğiniz darbeye karşı koyamayabilirsiniz.
bu yüzden düşmanı tanımak hilelerini bilmek
size karşı ne tür yollar seçeceğini bilmek büyük bir avantajdır.
biiznillahi teala bu hileleri bilen kişiler düşmanını tanır.
vede onunla çok daha iyi mücadele eder
tekrar teşekkür ediyorum
Allah razı olsun kardeşim..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
islam73
Medaratör

Medaratör
islam73


Mesaj Sayısı : 3832
Kayıt tarihi : 04/03/10
Nerden : Türklügün Bekcisi ve islamin Kölesi

Şeytanın hileleri Empty
MesajKonu: Geri: Şeytanın hileleri   Şeytanın hileleri Icon_minitimePaz Mart 14, 2010 5:16 pm

hepinizden allah razi olsun
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Şeytanın hileleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ŞEYTANIN PİSLİĞİ
» Şeytanın Gizlediği Tuzaklar - Şeytanın Vesveseleri - Şeytan - Şeytan Nasıl Bir Varlıktır?
» Şeytanin ArkadaŞliĞi (namaz)
» Şeytanın Taktikleri
» ŞEYTANIN VESVESESİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

İslamiyet ( Her Müslüman 'a Lazım Din 'i Bilgiler )

 :: Dini Hikaye Ve Kıssalar ( Alimlerden Altın Misaller , İbretlik Hikayeler )
-
Buraya geçin: