iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Kalp Katılığı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
gespenst
Administrator

Administrator
gespenst


Mesaj Sayısı : 1393
Kayıt tarihi : 23/07/09
Yaş : 44
Nerden : ANKARA

Kalp Katılığı Empty
MesajKonu: Kalp Katılığı   Kalp Katılığı Icon_minitimePerş. Mart 11, 2010 3:42 pm

Kalp Katılığı

Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Hani havarilere: "Bana ve Peygamberime iman edin!" diye bildirmiştim. Onlar da: "İman ettik, şahit ol ki, biz müslümanız." demişlerdi." (Maide; 111)
Allah-u Zülcelal, Hz. Peygamber (S.A.V)"i nasıl kullarına gönderip ona iman etmelerini istemiş ise bizden önceki ümmetlere de aynı şekilde, peygamberler gönderip iman etmelerini emretmiştir. Bunları da Kur"an-ı Kerim de muhtelif ayet-i kerimelerde, bizlere bildirmiştir ve bunlardan ibret alıp kendi payımıza düşen dersleri almamızı istemiştir. İşte Allah-u Zülcelal, Kur"an-ı Kerim"de Havari"lerin durumunu bize şöyle anlatmıştır: "Havariler, İsa (A.S) zamanında, ayet-i kerimede de belirtildiği gibi iman etmişlerdi. Allah-u Zülcelal"e karşı kullukta, en önde gelen, salih kimselerdi. Havariler, bu beyanlarına rağmen, İsa (A.S)"dan mucize istediler. "Hani, havariler: "Ey Meryemoğlu İsa! Rabb"inin gökten bir sofra indirmeye gücü yeter mi?" demişlerdi. O da: "Eğer iman ediyorsanız, Allah"tan korkun!" demişti. Bunun üzerine dediler ki: "Ondan yemeyi, kalplerimizin huzura kavuşmasını, senin bize doğru söylediğini bilmeyi ve ona şahitlik edenlerden olmayı istiyoruz."" (Maide; 112-113)
Bunun üzerine İsa (A.S) iki rekat namaz kıldı. Ve gözlerini kapatıp Allah-u Zülcelal"e şöyle yalvardı: "Ey Rabb"imiz olan Allah"ım! Gökten bize bir sofra indir ki, bizden öncekilere de sonrakilere de bir bayram ve Sen"den bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen, rızık verenlerin en hayırlısısın." (Maide; 114)
Allah-u Zülcelal iki bulutun arasında, üzeri mendille örtülü bir sofra indirdi. İsa (A.S): "Ya Rabbi! Sana nasıl şükredeceğim, bunlara ne yapayım? Kalpleri tam mutmain olmuyor, iman etmiyorlar." diye ağlamaya başladı ve bundan sonra onlara şöyle dedi: "Sizin içinizde, en fazla takva sahibi ve kalbi kuvvetli, imanı en sağlam olanınız ilk olarak mendili kaldırıp bu sofradan yesin." Havariler de şöyle cevap verdiler: "Ey İsa! Bu sofrayı ilk olarak açmaya ve yemeye sen layıksın." İsa (A.S) tekrar kalkıp iki rekat namaz kıldı ve gelip sofranın başına oturarak, mendili kaldırınca, çok çeşitli ve yalnız Allah-u Zülcelal"in bileceği yemekleri gördü. Bütün bunları gördükleri halde, imanlarından dönüp Allah-u Zülcelal"e âsi olanlar oldu. O zaman Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu: "Ben o sofrayı size indireceğim. Fakat bundan sonra sizden kim inkar ederse, alemlerden hiç kimseye yapmayacağım bir azapla onu cezalandırırım." (Maide; 115)
Buna rağmen yine de isyan edenler oldu. Allah-u Zülcelal bu âsi olanların; bazılarını maymuna, bazılarını da hınzıra çevirdi. İsa (A.S) onlara isimleri ile hitap ediyordu. Diğer insanlar bunları gördükleri zaman, İsa (A.S)"ın yanına kaçarak, şöyle diyorlardı: "Ey İsa! Dua et, biz böyle olmayalım." İsa (A.S) bu hayvan şekline çevrilenleri, isimleri ile çağırdığı zaman, pişmanlıklarından, gözlerinden yaş geliyordu. Fakat konuşamıyorlardı. Aslında bu şekilde olmak, bir yandan iyi olduğu gibi diğer yandan çok kötüdür. Bu şekilde olanlara bir daha tevbe yoktur. Ancak, Allah-u Zülcelal, Hz. Peygamber (S.A.V)"in hürmetine, zahiri olarak insanların suretinin çevirilmesini bizim üzerimizden kaldırmıştır. Fakat zamanımızda, manevi olarak bu şekilde olanlar çoktur. Kalbi böyle olanlara, ne Kur"an, ne nasihat, ne mürşid, ne de Peygamber (S.A.V) bir menfaat veremez. Onun için kalp, günahlarla bu hale geldiği için çok dikkatli olmamız şarttır.
Dediğimiz gibi bir taraftan bu şekilde olması, diğer insanların, kendilerini muhafaza etmeleri için iyidir. Bu hayvan suretine çevrilmiş insanları görenler, kendilerini bundan nasıl muhafaza edeceklerini öğrenmek için İsa (A.S)"ın yanına koşuyorlardı.
Bazı mü"min kardeşlerimizin de kalpleri bu şekilde olmasına rağmen, zahiren göremediğimiz için kendimizi nasıl muhafaza edeceğimizi bilmiyoruz. Ancak, Hz. Peygamber (S.A.V)"in ümmeti ne kadar günahkar olursa olsun; Allah-u Zülcelal onun hürmetine insanın son nefesine kadar tevbe nimetini nasip etmiştir. Bunun için hep söylediğimiz gibi tek çaremiz Allah-u Zülcelale tevbe etmek ve ağlayıp yalvarmaktır.
Feth-i Musuli isminde bir zat"ın gözlerinden sicim gibi yaş akarken gördüler. Arkadaşları: "Ey Feth! Neden böyle ağlıyorsun?" dediklerinde, Feth-i Musuli şöyle cevap verdi: "Günahlarımı hatırladıkça ve Allah-u Zülcelal"in üzerime vacip kıldığı görevleri layıkıyla yerine getirememekten korktuğum için ağlıyorum." Feth-i Musuli vefat ettikten sonra, bazı arkadaşları onu rüyalarında gördüler ve: "Allah-u Zülcelal sana ne yaptı?" dediler. Feth-i Musuli dedi ki: "Allah-u Zülcelal bana: "Neden o kadar ağladın?" buyurdu. Ben de: "Günahlarım ve kusurlarım sebebiyle ağlıyorum." dedim. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu: "Ey Feth! Ben çok ağlaman sebebiyle, günahını yazan meleğe, sana günah yazmamasını emretmiştim."
İşte buradan anlaşıldığı gibi ağlamak, yalvarmak, tevbe etmek, aynen ibadet gibi insanı Allah-u Zülcelal"e kavuşturmaktadır. Bunlar, günahların af ve mağfiret edilmesine sebep olmaktadır.
Peki, nasıl ağlayacağız? İnsan ağlamadığı zaman ne yapabilir? Hiç, bir taştan su çıkabilir mi? İnsanın kalbi taş gibi demir gibi katı olursa, ondan da su çıkmaz. Onun için samimi olarak günahlarımızdan tevbe edip ibadet yaparsak, Allah-u Zülcelal"in zikrini yaparsak, kalbimiz incelecek ve Allah-u Zülcelal"in korkusundan ağlamaya başlayacaktır.
Bizden önceki insanlar, Allah-u Zülcelal"in emirlerini titizlikle yerine getirdikleri halde, devamlı ağlıyorlardı. Biz de hiç olmazsa, ayda bir defa, haftada bir defa ağlayıp yalvaralım ve günahlarımıza tevbe edelim. O zaman belki Allah-u Zülcelal de bizi af ve mağfiret eder. Yoksa böyle taş gibi bir kalple Allah-u Zülcelal"in huzuruna gitmek, çok büyük bir yanlıştır. Biraz Allah-u Zülcelal"e dönmemiz lazımdır.
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz; "Rabb"imiz Allah"tır" deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: "Korkmayın, üzülmeyin, size vaadolunan cennetle sevinin" derler." (Fussilet; 30)
Baki; ebedü"l-ebed bir hayat için insana böyle müjde verilmesi ne büyük bir nimettir. İnsan ölürken onun omuzundaki iki Hafaza Meleği yanına gelirler. Eğer o Allah"ı razı edecek salih amel sahibiyse, melekler ona: "Korkma, Allah seni seviyor" diye müjde verirler. O kişi de Haşir Meydanı"nda ve Sırat Köprüsü"nde dahi bu iki meleğin söylediği sözden dolayı kuvvet duyar. Eğer salih bir amel sahibi değilse melekler ona: "Senin önünde nice tehlikeler, azaplar vardır" diye müjde verirler.
Sabit el-Benani şöyle demiştir: "Yirmi dört saat olan gece ve gündüzde hiçbir an yoktur ki, Azrail (A.S) her ruh sahibine uğrayarak, başında beklemesin. Eğer o kimsenin ruhunu almakla emrolunursa alır, emrolunmazsa gider."
İşte yirmi dört saatin içinde böyle bir durum yaşarken biz ne kadar gafletteyiz. Buna göre, herkesin kendisine vaaz yapması lazımdır. Ben istiyordum ki, bir dağ başında otlarla beraber yaşasaydım da tek Allah-u Zülcelal benden razı olsaydı.
Süleyman (A.S) bir gün muhteşem bir şekilde havada gidiyordu. Kuşlar ve cinler onun hizmetinde bulunuyorlardı. Süleyman (A.S) İsrailoğullarından bir abide uğradı. Abid: "Ey Davud"un oğlu! Allah sana ne büyük bir saltanat vermiştir." dedi. Bunun üzerine Süleyman (A.S) şöyle buyurdu: "Mü"minin amel defterinde yazılı olan bir tesbih, Davud"un oğluna verilen bu muazzam saltanattan daha hayırlıdır. Çünkü tesbih baki kalır, saltanat ise geçicidir."
Onun sözü ne kadar doğrudur. Allah bütün dünyayı, rüzgarı, cinleri onun emrine vermesine rağmen o bir "Sübhanallah" kelimesinin bunlardan daha hayırlı olduğunu söyledi.
İsa (A.S) bir gün çok kıymetli binalarda keyf ve sefa içinde yaşayan insanları görünce şöyle nida etti: "Bundan önceki insanlar da bu binalarda yaşadılar. Fakat geçip gittiler. Bunlar onlardan ibret almıyorlar mı?"
Hakikaten biz de bu dünyada bizden önce yaşayan mü"minlerden ya da Allah"a asi olan kullardan ibret almayacak mıyız? Onların bazıları bizden daha uzun yaşadılar, mülkleri daha çoktu, daha çok keyf ve sefa yaptılar ama şimdi toprağın içinde çürümüş vaziyettedirler.
Bu vücudumuz bir dikenin acısına bile katlanamazken cehennem azabına nasıl dayanacağını nefsimize sormalıyız. Devamlı olarak yapamıyorsak da ara sıra nefsimize bunları hatırlatmalıyız.
Allah-u Zülcelal kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rayiha arşınca
Medaratör

Medaratör
Rayiha arşınca


Mesaj Sayısı : 1038
Kayıt tarihi : 06/06/09

Kalp Katılığı Empty
MesajKonu: Geri: Kalp Katılığı   Kalp Katılığı Icon_minitimeC.tesi Mayıs 29, 2010 6:21 pm

Bu vücudumuz bir dikenin acısına bile katlanamazken cehennem azabına nasıl dayanacağını nefsimize sormalıyız. Devamlı olarak yapamıyorsak da ara sıra nefsimize bunları hatırlatmalıyız.

Allah razı olsun....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kalp Katılığı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» AŞK VE KALP
» KALP DUASI:
» Kalp KRİZİ
» Kalp aynası
» KALP KRIZI NEDIR:

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

İslamiyet ( Her Müslüman 'a Lazım Din 'i Bilgiler )

 :: İslamiyet Genel
-
Buraya geçin: