iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Ensar Nedir ve Kimlerdir

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
haydarı kerrar
Administrator

Administrator
haydarı kerrar


Mesaj Sayısı : 2630
Kayıt tarihi : 24/05/09
Nerden : ANKARA

Ensar Nedir ve Kimlerdir Empty
MesajKonu: Ensar Nedir ve Kimlerdir   Ensar Nedir ve Kimlerdir Icon_minitimePtsi Şub. 08, 2010 4:05 pm

Ensar

Ensâr: Mekke'den Medine'ye hicret ettikleri zaman (M. 622) Peygamber efendimiz (a.s.) ve muhâcirlere kucak açıp tüm imkânlarıyla yardım eden Medineli Müslümanlar.

Lügat itibarıyla ensâr, yardımcılar demektir. Hz. Peygamber'e sağladıkları yardım dolayısıyla kendilerine ensâru'n-nebî (Peygamber'in yardımcıları) da denilir. Medineli Müslümanlar için kullanılan bu tabir, aslında onların durumunu belirten bir vasıf iken sonradan bu kavmin, bu zümrenin adı haline gelip ıstılahlaşmış, bu sebeple de kelimenin tekili olan nâsir (çok yardım eden) aynı mânâ için kullanılmamıştır. Ensârdan tek bir şahsı ifade etmek üzere ensârı; ensâra mensup kişiler için de bunun çoğulu olarak ensârivvûn tabirleri kullanılır.

Ensâr kelimesi Kur'an-ı Kerîm'de Medineli müslümanlara delâlet etmek üzere iki yerde geçmekte [60] ve kendilerinden övgüyle bahsedilmektedir:

وَالسَّابِقُونَ الْاَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرينَ وَالْاَنْصَارِ وَالَّذينَ اتَّبَعُوهُمْ بِاِحْسَانٍ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرى تَحْتَهَا الْاَنْهَارُ خَالِدينَ فيهَا اَبَدًا ذلِكَ الْفَوْزُ الْعَظيمُ

“İlk iman eden muhacirler ve ensâr ile, iyilik yaparak onlara tabi olanlardan, Allah razı oldu. Onlar da Allah'tan razı oldular. Allah, onlar için altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Onlar, orada ebedî kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur." [61]

Sahih hadis mecmuâlarında "Fadâilü's-Sahâbe", "Menâkibü'l-Ensâr" gibi baslıklar altında ensâr'ın faziletine dair birçok sahih hadis toplanmıştır.

Ensâr, Evs ve Hazrec olmak üzere Medineli iki kardeş kabileden oluşur. Bunlardan Hazrec kabîlesinden altı kişilik bir heyet aralarında yıllar boyunca süren ve son defasında kaybettikleri muhârebe ve düşmanlık dolayısıyla, Evs'e karşı Kureyşlilerin desteğini sağlamak maksadıyla Hz. Peygamber'in nübüvvetinin 11. senesinde Mekke'ye gelmiş, burada Peygamber Efendimizle karşılaşarak O'nun tebliğ ve irşadları neticesinde İslâm'ı kabul etmiştir.

Aralarındaki düşmanlığın bu hak din sayesinde ortadan kalkıp eskisi gibi tekrar kardeş haline gelecekleri ümidi ile Medine'ye dönüşlerinde İslâm'ı Evs kabilesine de tebliğ eden Hazreçliler, kendilerine katılan Evs'lilerle birlikte nübüvvetin 12. ve 13. senelerinde Mekke'ye temsilciler gönderip Hz. Peygamber'le görüşmüşler, I. ve II. Akabe Bey'atleri'nde bulunmuşlardır. II. Akabe Bey'ati'nde, kendi memleketlerine hicret ettikleri takdirde Mekkeli Müslümanlar ve Hz. Peygamber'i ve kendi canlarını, çoluk ve çocuklarını, mallarını korudukları gibi koruyup onlara yardım edeceklerine dair and içen Medineli Müslümanlar, böylece hicrete ve İslâm tarihinde yeni bir dönemin açılmasına, İslâm Devleti'nin teşekkül etmesine vesile olmuşlardır.

Hz. Peygamber'in ve Müslümanların Medine'ye hicret etmesi üzerine canlarını ve mallarını İslâm'a adayıp Mekkeli Müslümanlara gönülden kucak açan ve tüm imkânlarıyla yardım eden Evs'liler ve Hazrec'liler, bu gayretlerinin karşılığı olarak ensâr veya ensâru'n-nebî ismine lâyık görüldüler. Gerçekten onların İslâm'a ve müslümanlara yardımı her türlü takdirin, hatta tahminin üstünde idi: Dinleri uğruna mal ve mülklerini, ev ve barklarını, yurtlarını terk edip Medine'ye gelen muhâcirûn'a evlerini açmışlar, rızklarına onları da ortak etmişlerdi. Hicretin ilk senesinde Peygamber Efendimiz, muhâcirûndan bir şahsı ensârdan bir kişiyle birer birer kardeş ilân ettiği zaman ensâr, muhâcirûnu Medine'deki evlerine, bağ ve bahçelerine, işlerine ortak etmişler, kan bağının da üstünde eşsiz bir kardeşlik ve dayanışma örneği göstermişlerdi:

وَالَّذينَ تَبَوَّؤُ الدَّارَ وَالْايمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ اِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فى صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِمَّا اُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه فَاُولئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

"Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekemezlik hissetmezler; kendileri zarûret içerisinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkarlığından korunabilmîş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir." [62]

Hz. Peygamber hicretten önce Mekke'de müslümanlar arasında "kardeşlik" tesis etmeye başlamış; iman birliği ve eşitlik üzerine kurulu bu kardeşlik, Medine'de muhâcirler ile ensâr arasında ilk İslâm toplumunun çekirdeğini oluşturmuştur. Akabe Bey'atlarıyla temeli atılan bu toplumun kurulmasında ensârın büyük bir rolü vardır. Mekke'den evlerini, eşyalarını bırakıp gelen muhâcirlere kucak açarak, onları iskân ettiren, yiyeceklerini paylaşan, ensardır. Medine'de I. yılda teşkil edilen ilk İslâm anayasasının 1. ve 2. maddelerinde; "Kureyşli ve Yesribli mü'minlerle bunlara tâbi olanlar, onlara, sonradan katılanlar ve onlarla birlikte cihad edenler... İşte bunlar diğer insanlardan ayrı bir ümmet (toplum) teşkil ederler." ve 15. maddesinde "..Mü'minler diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin kardeşi durumundadırlar" denilmiştir. [63]

Enes b. Mâlik'ten rivâyet edildiğine göre, Resulullah onun evinde Kureyş ile Ensâr'dan doksan kişi arasında muâhât (kardeşlik) tesis etmiştir. [64] Meselâ Ebû Bekir, Harice b. Zeyd ile; Ömer b. Hattab, Utba b. Mâlik ile; Ebû Ubeyde b. Cerrah, Sa'd b. Muâz ile ve Osman b. Affân da, Evs b. Sâbit ile kardeşlik kurmuşlardı. Dikkat edilirse kardeşlikler arasında benzerlikler bulunduğu görülür. Mizaç, his, yapı itibarıyla birbirine benzeyenler kardeş olmuşlardı. Her türlü işte bu kardeşlik geçerliydi. Kardeş olanlar birbirlerinin velileriydiler. Hattâ birçok hanımı olan ensâr, bazı hanımlarını boşayıp bekâr muhâcirlerle evlendirmek istediler. Bütün Medine hurmalıklarına muhâcirler ortak edilmişti.

Üseyd b. Hudayr'dân rivâyet olunduğuna göre, ensârdan birisi Resulullah'tan kendisini zekât âmili veya bir beldeye vali tayin etmesini istemiş, Resulullah ise şöyle buyurmuştur: "Ey ensâr cemâati, benden sonra yakında siz, (böyle dünya işlerinde) başkalarının size tercih edildiği zamana kavuşacaksınız. Bununla beraber yine siz sabrediniz. Nihâyet, (kıyâmet günü) kevser havuzunda bana mülâki olacaksınız." [65]

Allah-u Teâlâ'nın:

وَالَّذينَ تَبَوَّؤُ الدَّارَ وَالْايمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ اِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فى صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِمَّا اُوتُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه فَاُولئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

"Onlardan (muhâcirlerden) evvel (Medine 'yi yurt ve iman (evi) edinmiş olan kimseler (ensar) kendilerine hicret edenlere sevgi beslerler. Onlara (muhâcirlere) verilen şeylerden dolayı göğüslerinde bir ihtiyaç (meyl, haset, hiddet) bulmazlar Kendilerinde fakr-u ihtiyaç olsa bile (onları) öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin (mala olan) hırsından ve cimriliğinden korunursa işte muratlarına erenler onlardır." [66]

Bu ayetin nüzûl sebebi hakkında Buhân'de Ebû Hureyre'den şu rivâyet vardır: "Resulullah'a açlıktan zayıf düşmüş birisi gelerek yardım istedi. Resulullah 'Şu açı kim yemeğine ortak eder yahut konuklar?' dedi. Ensârdan birisi kalkarak o kişiyi evine götürdü. Halbuki evinde çocukların yiyeceğinden başka bir şeyi yoktu. Yine de aç kalmış sahâbîyi doyurdu ve karısıyla kendisi aç sabahladılar. Resulullah ona; 'Bu gece Allah sana güldü; karı-koca sizin güzel hareketinize hayret etti' buyurdu ve 'Ensar, kendilerinin fakr-u ihtiyacı olsa bile misafir ve muhâcirleri nefslerine tercih ederler... ' âyetini okudu." [67]

Enes b. Mâlik rivâyet ediyor: "Resulullah; 'Ensar benim cemâatimdir, sırdaşımdır, eminlerimdir" [68] ve İbn Abbâs'tan rivâyetle; Resulullah şöyle buyurdu:

"Ey muhâcirler, sizden her kim bir iş başına geçerse ensar'ın iyilerinin hasenâtını alsın, kötülerinin seyyiâtını affetsin." Hz. Peygamber'i Medine'de misafir eden, evini, yiyeceğini, paylaşan, Ensardan Ebû Eyyub Hâlid b. Zeyd el-Ensâri (r.a.)'dir (ö.52). Onun rivâyetinden: Resulullah, "Ey Ensâr topluluğu, Allahu Teâlâ sizleri temizlik konusunda övmüştür. Sizler nasıl temizlik yaparsınız?" diye sormuş; onlar da, "Biz su ile tahâretleniriz" demişler; Resulullah, "İşte temizlik budur. Size buna devam etmenizi tavsiye ederim'" buyurmuştur. [69]Resulullah'ın bahsettiği ayette Allah (c.c):

لَا تَقُمْ فيهِ اَبَدًا لَمَسْجِدٌ اُسِّسَ عَلَى التَّقْوى مِنْ اَوَّلِ يَوْمٍ اَحَقُّ اَنْ تَقُومَ فيهِ فيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُوا وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرينَ

"Orada temizlenmeyi seven erkekler vardır. Allah da temizlenenleri sever" [70] buyurur.

Yine Ebû Eyyub Resulullah'ın "Lâ ilâhe illâllah " diyen hiçbir kimsenin cehenneme girmeyeceğini haber verdiğini söyler.

Ensâr, Evs'iyle Hazrec'iyle İslâm'a yardımda bunun da üstüne çıkarak dinleri uğruna canlarını ortaya koydular. Bedir gazvesi öncesinde düşmanla çarpışma konusunda Peygamber efendimiz (a.s.) ashâbıyla durum müzâkeresi yaparken ensârın hissiyatına tercüman olan Sa'd b. Muâz "Allah'a yemin olsun ki ey Allah'ın Resulü, bize şu denizi göstersen ve sen kendin dalsan biz de seninle beraber dalar, asla tereddüt göstermeyiz, bizden tek bir fert dahi bundan geri kalmaz..." diyordu. [71] Uhud harbinde müslümanların müşrikler tarafından arkadan vurulduğu hengâmede, Resulullah'ın etrafında pervane olarak O'nu korumaya çalışanların birçoğu ensârdan idi.

Ensârın Resulullah'a olan sevgisi ve bağlılığı o derece büyüktü ki Peygamber efendimiz Mekke'yi fethettiği zaman ensâr, Hz. Peygamberin eski yurdunda, kendi kavmi arasında kalmayı isteyebileceğini düşünerek O'ndan ayrılmanın üzüntü ve sıkıntısını kendi aralarında dile getirmişler; bundan haberdar olan Resul-i Ekrem, yaptığı bir konuşma ile ensârın endişelerini gidermiş, onların gönüllerine hem beraberce Medine'ye dönüş haberiyle, hem de taltifkâr sözleriyle su serpmişti.

Huneyn ganimetlerinin dağıtımı sırasında Peygamber efendimizin, beytü'l-mâl hissesinden bazı Kureyş ileri gelenlerine ve diğer kabile reislerine kalplerini İslâm'a ısındırmak için bol ihsanlarda bulunurken kendilerine, ganimet hissesinden başka bir şey verilmemesi sebebiyle bazı ensâr gençleri, bu ihsanlardan kendilerine de verilmesi arzusu ile sızlanmışlarsa da, Hz. Peygamber'in yaptığı bir konuşma, işin mâhiyetini ortaya koymuş ve tüm ensâr mensuplarının gözyaşı içinde Resulullah'tan özür dilemelerini sağlamıştı.

Hz. Peygamber'in vefâtından sonra, İslâm'a yardımları sebebiyle Allah'ın ve Resulü'nün övgüsüne mazhar olmalarını ölçü alarak, ensârın büyük kabilesi Hazrec, aralarından reisleri Sa'd b. Ubâde'yi halifeliğe adây göstermişti. Ancâk müzâkereler sonundâ Hazreçliler de Hz. Ebû Bekir'in halifeliğe daha uygun olduğunu kabul ettiler ve gönül rızası ile ona bey'atta bulundular. Bu müzâkereler sırasında orada bulunan muhacirûn şöyle demişti: "Şayet emir (başkan) bizden olursa vezirler (bakanlar) da ensârdan olacaktır. Biz, ensâr hazır olmadıkça ve onlarla istişâre etmedikçe hiçbir karar almayacağız." [72] Gerçekten ensâr, daha sonraki dönemlerde hilâfet makamına gelmemişse de devlet kademelerinde önemli görevler almış ve devlet idaresini yönlendirme vazifesini icrâ etmiştir.

Önde gelen ensâr büyükleri arasında burada Es'âd b. Zürâre, Sa'd b. Muâz, Üseyd b. Hudayr, Sa'd b. Ubâde, Ebû Eyyub el-Ensârı, Ka'b b. Mâlik, Enes b. Mâlik isimlerini sayabiliriz.

Ensârın içinde münâfıklar da vardı. Bedir gazvesinde 86 Muhâcir, 61 Evsli, 170 Hazreçli hazır bulunmuştur. [73] Bedir zaferinden sonra İslâmî hareket daha da güçlenmiş, müslümanların görevleri artmıştı. Daha sonra görüldü ki Hazrec kabilesinden Abdullah b. Ubeyy, eğer Resulullah gelmemiş olsaydı Medineliler tarafından seçilecekti. Bu şahıs, müslüman görünüyor fakat kalben inanmıyordu. Ona "münâfıkların reisi" deniyordu. Nihâyet hicrî 6. yılda Benû Mustâlik gazvesinde, Abdullâh b. Ubeyy'in bozgunculuğu ortaya çıktı. Bu seferde bir tartışma bahanesiyle Muhacirlerle ensâr arasında kavga çıkmıştı. İbn Ubeyy, ensârı kışkırtarak, "Bu muhâcirleri Mekke'den getirdiniz, mülkünüze ortak ettiniz, şimdi size rakip olup üzerinize egemen oluyorlar. Medine'ye varınca bunları şehirden atalım" dedi. Allahu Teâlâ bunu şöyle zikreder:

وَلِلّهِ خَزَائِنُ السَّموَاتِ وَالْاَرْضِ وَلكِنَّ الْمُنَافِقينَ لَايَفْقَهُونَ (*) يَقُولُونَ لَئِنْ رَجَعْنَا اِلَى الْمَدينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْاَعَزُّ مِنْهَا الْاَذَلَّ وَلِلّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِه وَلِلْمُؤْمِنينَ وَلكِنَّ الْمُنَافِقينَ لَا يَعْلَمُونَ (*) يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا لَاتُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِاللّهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذلِكَ فَاُولئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

"Onlar öyle kimselerdir ki, 'Allah'ın Peygamber'i nezdinde bulunan kimseleri beslemeyin, tâ ki dağılıp gitsinler!' diyorlardı. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, fakat o münâfıklar anlamazlar. Onlar, 'Eğer Medine'ye dönersek, andolsun en şerefli ve kuvvetli olan(ımız) oradan en hakir(ve zayıf) olanı muhakkak çıkaracaktır' diyorlardı. Halbuki şeref ve kuvvet ve de gâlibiyet Allah'ındır, Peygamberinindir, mü'minlerindir, fakat münâfıklar (bunu) bilmezler." [74]

Abdullah b. Ubeyy, "Resulullah'a bir secde etmediğimiz kaldı" diye büyüklenerek özür dilemedi. Bir süre sonra hastalanıp öldü. Buhâri ile Müslim'de, Câbir'in rivâyetinde, bir sefer sırasında iki kişinin kavgaya tutuştuklarını, ikisinin de muhacir ve ensarı yardıma çağırdıklarını, ırkçılık (kabilecilik) yaptıklarını gören Resulullah'ın; "Nedir bu câhiliyet davası? Vazgeçin" dediği nakledilir. Hz. Ömer'in, İbn Ubeyy'in hemen boynunu vurmak istemesine de Rasûlullah, "Peygamber ashâbını öldürtüyor dedirtmem" diye engellediği kaynaklarda kaydedilir.

En son vefat eden sahâbe Ensârdan Enes b. Mâlik’tir (h. 92 veya 94). Üç bin altıyüz civarında hadis rivâyet etmiştir.

[60] Tövbe, 9/100, 117
[61] Tövbe, 9/100
[62] Haşr, 59/9
[63] İbn Hişâm, es-Sire, 2, 147;M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, 1, 131
[64] Tecrid-i Sarih, 7, 73, 1035
[65] Tecrid, 10, 14-15 1526
[66] Haşr, 59/9
[67] Tecrid, 10, 16-17 1527
[68] Tecrid, 10, 19 1528
[69] İbn Mâce, Tahâre, 28, Hâkim, Müstedrek, 1, 155; Ahmed b. Hanbel,6, 6
[70] Tevbe, 9/108
[71] İbn Hişâm, es-Siretü'n-Nebeviyye, Kahire 1955, 1-2, 615
[72] Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, Çev: Salih Tuğ, İstanbul 1980, 2, 1178
[73] İbn Kayyım, Zadu'l-Meâd, Cihad bölümü
[74] Münafıkun, 63/7-8
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ensar Nedir ve Kimlerdir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Muhacir Nedir ve Kimlerdir
» Ashabu’s-Suffe Nedir ve Kimlerdir
» Ashab-ı Sefineteyn Kimlerdir
» Aşere-i Mübeşşere Kimlerdir
» (Resulullah´in sav. Hayati 61. Sayfa) MUHACİRLERLE ENSÂR ARASINDA KARDEŞLİK KURULMASI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ( SAV) Hakkında Herşey

 :: Tüm Sahabe Efendilerimiz
-
Buraya geçin: