6: ORUÇ BÖLÜMLERİ
BÖLÜM: 1
RAMAZAN AYININ DEĞER VE KIYMETİ
682- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin şerli olanları zincire vurulur, Cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır hiçbiri kapanmaz ve bir seslenen şöyle haykırır: “Ey hayır isteyen, ibadet ve kulluğa gel, Ey şer dileyen günahlarından vazgeç Allah’ın ateşten koruduğu kimseler vardır ve Ramazan boyunca bu iş her gece yapılır.” (Müslim, Sıyam: 1; İbn Mâce, Sıyam: 2)
Tirmîzî: Bu konuda Abdurrahman b. Avf, İbn Mes’ûd ve Selman dan da hadis rivâyet edilmiştir.
683- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim gerçekten inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar gecesini de ibadetle geçirirse geçmiş günahları affedilir. Her kim de inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Terâvîh: 1; Müslim, Sıyam: 40)
Tirmîzî: Ebû Bekir, Ayyaş’ın, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği hadis garibtir. bu hadisin Ebû Bekir b. Ayyaş’ın Ameş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’nin rivâyeti olduğunu sadece Ebû Bekr’in kendi rivâyetinden bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail’e bu hadisi sordum şöyle dedi: Hasen b. Rabi, Ebû’l Ahvas yoluyla A’meş’den naklederek Mûcâhid’in şöyle dediğini bize haber verdi: “Ramazan ayının ilk gecesi olunca…” diyerek hadisi aktarmıştır.
Muhammed diyor ki: Bu hadis bence Ebû Bekir b. Ayyaş’ın rivâyetinden daha sahihtir.
BÖLÜM: 2
RAMAZAN ORUCUNU BİRKAÇ GÜN ÖNCEDEN ORUÇ TUTARAK KARŞILAMAK
684- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan ayını bir gün veya iki gün önceden oruçla karşılamayın. Ancak o, bir iki günlük oruç devamlı tutmakta olduğunuz oruca rastlarsa tutulabilir. Ayı görerek oruç tutun ve onu görerek bayram yapın. Eğer hava bulutluysa Ramazan otuz sayın ve sonra bayram yapın.” (Müslim, Sıyam: 3; İbn Mâce, Sıyam: 5)
Tirmîzî: Bu konuda Peygamber (s.a.v.)’in ashabından da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler ve birkaç gün önceden Ramazanı karşılamayı, Aya bakarak başlayıp boşlama, hükmüne güvensizlik olacağı için hoş karşılamazlar ve kişinin alışık olduğu bir oruca rastlarsa sakıncası yoktur, derler.
685- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayını birgün veya iki gün öncesinde oruçla karşılamayın. Ancak kişinin tutmayı alışkanlık haline getirdiği oruç o güne rastlarsa onu tutsun.” (Müslim: Sıyam: 3; İbn Mâce, Sıyam: 5)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.
BÖLÜM: 3
RAMAZAN’DAN BİR GÜN ÖNCE ORUÇ TUTULMASI GEREĞİ
686- Sıla b. Züfer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ammâr b. Yâsir’in yanındaydık kızartılmış bir koyun getirildi ve yeyin dedi. Cemaatten bazı kimseler; “Ben oruçluyum diyerek kenara çekildiler” bunun üzerine, Ammâr dedi ki: “Şek günü denilen Ramazan’dan bir önceki gün oruç tutan kimse Ebûl Kâsım (s.a.v.)’e isyan etmiş olur.” (Müslim, Sıyam: 37; İbn Mâce, Sıyam: 3)
Bu konuda Ebû Hüreyre ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ammâr hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin dönemi ilim adamlarından pek çoğu bu hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup “Şek günü” oruç tutulmasını hoş görmezler ve çoğunluk şek günü oruç tutar sonradan o günün Ramazan’dan olduğu ortaya çıkarsa tutmadıkları o gün yerine bir gün oruç tutmaları gerekir.
BÖLÜM: 4
RAMAZAN’IN GİRİŞİNİ BİLEBİLMEK İÇİN ŞABAN HİLÂLİNİ DE SAYMAK
687- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayının girişini bilebilmek için önceki ay olan Şaban hilâlini de sayıp bilin.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Ebû Hureyre bu hadisi bu şekliyle sadece Muaviye’nin rivâyetinden bilmekteyiz. Sahih olan Muhammed b. Amr, Ebû Seleme ve Ebû Hüreyre’den rivâyet edilen ve “Ramazan ayına bir ve iki gün kala oruç tutmayın” hadisidir. Aynı şekilde Yahya b. ebî Kesir, Ebû Seleme, Ebû Hüreyre’den de Muhammed b. Amr el Leysî’nin hadisinin bir benzeri rivâyet edilmiştir.
BÖLÜM: 5
AYI GÖREREK ORUCA BAŞLAYIP DİĞER AYI GÖREREK BAYRAM YAPMAK
688- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan’dan birkaç gün önce oruç tutmaya başlamayın, hilâli gözetleyerek oruca başlayın hilali görerek bayram yapın. Hilâli görmenize bulut engel olursa orucunuzu otuza tamamlayın.” (Müslim, Sıyam: 2; İbn Mâce, Sıyam: 7)
Bu konuda Ebû Hüreyre, Ebû Bekre ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih olup değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
BÖLÜM: 6
KAMERÎ AYLAR YİRMİ DOKUZ DA ÇEKEBİLİR
689- İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber Ramazan ayı orucunu yirmi dokuz gün tuttuğumuz otuz gün tutmamızdan daha çoktu.” (Müslim, Sıyam: 4; İbn Mâce, Sıyam:
Tirmîzî: Bu konuda; Ömer, Ebû Hüreyre, Âişe, Sa’d b. Ebî Vakkâs, İbn Abbâs, İbn Ömer, Enes, Câbir, Ümmü Seleme, Ebû Bekre’den de “Bir ay yirmi dokuz gündür” şeklinde rivâyetleri de vardır.
690- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir ay hanımlarına yaklaşmamaya yemin etmişti ayrı bir odada yirmi dokuz gün bekledi sonra oradan indi. Rasûlullah (s.a.v.)’e bir ay diye yemin etmemiş miydin? Diye soruldu da; bir ay yirmi dokuz gündür buyurdular.” (Müslim, Sıyam: 4; İbn Mâce, Sıyam:
BÖLÜM: 7
MÜSLÜMAN BİR KİMSENİN TEK BAŞINA HİLÂLİ GÖRMESİYLE ORUÇ TUTULABİLİR
691- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, bir bedevi Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek: “Ben hilâli gördüm” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) Allah’tan başka ilah olmadığını ve Muhammed (s.a.v.)’in de Allah’ın elçisi olduğunu kabul ediyor musun? Buyurdu bedevî “Evet” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de; Bilâl’e emrederek: “Müslümanlara yarın oruç tutmalarını bildir” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Savm: 14; Nesâî, Sıyam:
Ebû Küreyb, Huseyn el Cu’fî, Zaide ve Simak’den de benzeri bir şekilde hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisinin rivâyetinde değişiklikler vardır. Sûfyân es Sevrî ve diğerleri Simak ve İkrime’den aktardı diyerek mürsel olarak rivâyet ederler. Çünkü Simak’ın arkadaşlarının çoğu Simak’tan ve İkrime’den mürsel olarak rivâyet ediyorlar.
İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel etmişler olup “Müslüman tek kişinin şâhidliği ile oruç tutulur” İbn Mübarek, Şâfii, Ahmed ve Küfeliler bu görüştedirler. İshâk diyor ki: “Ancak iki kişinin şâhidliği ile oruç tutulur.” Oruç açmada iki kişinin şâhidliği konusunda bir ihtilaf yoktur.
BÖLÜM: 8
İKİ BAYRAM AYI (RAMAZAN VE ZİLHİCCE) OTUZDAN EKSİK OLMAZ
692- Ebû Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; “Ramazan ve Zilhicce ayları otuz günden eksik olmaz.” (Buhârî, Savm: 12; Müslim, Sıyam: 7)
Tirmîzî: Ebû Bekre hadisi hasendir. Bu hadis Abdurrahman b. ebî Bekre’den mürsel olarak ta rivâyet edilmiştir.
Ahmed diyor ki: “İki bayram ayı eksilmez” hadisinin manası şu demektir. Ramazan ve zilhicce ayları bir yıl içerisinde ikisi birden eksik gelmez biri eksik gelirse diğeri tamam olur.
İshâk diyor ki: “Eksilmez” şu demektir: Yirmi dokuz çekse bile sevap bakımından eksik olmayıp tamdır. İshâk’ın görüşüne göre bir yıl içerisinde bu iki ay otuz günden eksik olabilir.
BÖLÜM: 9
HER BÖLGE HALKININ HİLÂLİ GÖRMELERİ KENDİLERİNİ İLGİLENDİRİR
693- Küreyb (r.a.)’den rivâyete göre, Ümmü’l Fadl binti Hârise’yi, Muaviye Şam’a göndermişti. Şöyle diyor: Şam’a geldim Ümmü’l Fadl’ın isteğini yerine getirdim. Ben Şam’da iken Ramazan hilâli görülmüştü. Cuma gecesi hilâli gördük ayın sonlarında Medîne’ye geldim, İbn Abbâs bazı şeyler sordu ve hilâli ne zaman gördünüz dedi. Cuma gecesi gördük dedim. Cuma gecesi sen mi gördün dedi. Şam’lılar görüp oruç tuttular Muaviye’de oruç tuttu dedim. Bunun üzerine biz Cumartesi gecesi gördük dedi. Böylece otuz günü tamamlayıncaya kadar veya hilâli görünceye kadar oruçlu kalacağız. Dedi. O zaman ben Muaviye’nin oruç tutması ve hilâli görmesini yeterli görmüyor musun? Dedim, hayır dedi. Rasûlullah (s.a.v.) bize böylece emretti. (Müslim, Sıyam: 5; Ebû Dâvûd, Savm: 9)
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih garibtir. İlim adamları bu hadise göre amel ederler ve “Her bölge halkının hilâli görmeleri kendilerini ilgilendirir” derler.
BÖLÜM: 10
ORUÇ NELERLE AÇILMALI?
694- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hurma bulabilen hurma ile orucunu açsın hurma bulamayan da su ile iftar etsin. Çünkü su temizdir.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 21; İbn Mâce, Sıyam: 25)
Tirmîzî: Bu konuda Selman b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Enes hadisini; Saîd b. Âmir’den başkasının Şu’be’den bu şekilde rivâyet ettiğini bilmiyoruz. Bu rivâyet pek sağlam değildir. Abdulaziz b. Suheyb’in, Enes’den rivâyeti hakkında elimizde bir belge yoktur.
Şu’be’nin arkadaşları bu hadisi; Şu’be, Âsım el Ahvel, Hafsa binti Sirin, Rebab, Selman b. Âmir yoluyla rivâyet ediyor ki bu rivâyet Saîd b. Âmir’in rivâyetinden daha sahihtir. Aynı şekilde Şu’be’den, Âsım’dan, Hafsa binti Sirîn’den, Selman’dan (Şu’be, Rebab’tan demedi) rivâyet edilmiştir.
Sahih olan rivâyet: Sûfyân es Sevrî’nin, İbn Uyeyne ve başkalarından, Âsım el Ahvel’den, Hafsa binti Sirîn’den, Rebab’tan ve Selman b. Âmir’in rivâyetidir.
İbn Avn diyor ki: Ümmür Raîh binti Suley’, Selman b. Âmir’den diyor “er Rebab” Ümmür Raih’in kendisidir.
695- Selman b. Âmir ed Dabbî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz orucunu açacağında hurma ile açsın.” İbn Uyeyne şu ilaveyi yapmıştır: “Çünkü o hurma bereketlidir. Hurma bulamayan su ile iftar etsin çünkü su temizdir.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 21; İbn Mâce, Sıyam: 25)
Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir.
696- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) orucunu namazdan önce birkaç yaş hurma ile, yaş hurma bulamadığı hallerde kuru hurma ile onu da bulamaz ise birkaç yudum su ile iftar ederdi.” (Ebû Dâvûd, Savm: 21; İbn Mâce, Sıyam: 25)
Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir.
Tirmîzî: Rasûlullah (s.a.v.)’in kış günlerinde hurma ile, yaz günlerinde ise su ile orucunu açtığına dair rivâyetler vardır.
BÖLÜM: 11
RAMAZAN: ORUCA BAŞLANAN, BAYRAM: ORUÇ BOŞLANAN; KURBAN: KURBAN KESİLEN GÜNDÜR
697- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan: Oruca başladığınız gün; Bayram: Orucu bitirdiğiniz gün; Kurban bayramı da: Kurban kestiğiniz gündür.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 5)
Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Bazı ilim adamları bu hadisi tefsir ederek şöyle demiştir: Oruç ve bayram halkın çoğunluğu ile yapılmalıdır.
BÖLÜM: 12
GÜNDÜZ BİTİP GECE BAŞLAYINCA ORUÇLU ORUCUNU AÇAR
698- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Gece gelip gündüz gidince ve güneş kaybolunca orucunu açarsın.” (Müslim, Sıyam: 10)
Tirmîzî: Bu konuda İbn ebî Evfâ ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ömer hadisi hasen sahihtir.
BÖLÜM: 13
İFTAR AÇMAKTA ACELE ETMEK
699- Sehl b. Sa’d (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar vakti girince iftar etmeye acele davrandıkları sürece daima hayırla beraberdirler.” (Müslim, Sıyam: 9; İbn Mâce, Sıyam: 24)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, Âişe ve Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Sehl b. Sa’d’ın hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönem ilim adamları bu hadisle amel ederek iftarda acele etmeyi müstehab görürler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır.
700- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allah buyurdu ki: “Kullarımın bana en sevimli gelenleri oruçlarını açmakta acele edenlerdir.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
701- Abdullah b. Abdurrahman (r.a.), Ebû Âsım, Ebûl Muğîre ve Evzâî’den naklederek bu hadisin benzerini aktarmıştır.
Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir.
702- Ebû Atıyye (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve Mesrûk, Âişe’nin yanına girdik ve: “Ey Mü’min’lerin annesi dedik, Muhammed (s.a.v.)’in ashabından iki adam var ki birisi hem iftarı acele ediyor hem de namazları acele kılıyor diğeri ise iftarı da namazı da geciktiriyor dedik. Âişe; Bunlardan hangisi namazda ve iftarda acele ediyor diye sordu. Biz de Abdullah b. Mes’ûd’tur. Cevabını verdik. Âişe (r.anha) ise; “Rasûlullah (s.a.v.) de işte böyle yapardı” dedi. Diğer kimse ise “Ebû Musa’dır.” (Müslim, Sıyam: 9; İbn Mâce, Sıyam: 24)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Atıyye’nin adı Mâlik b. Ebû Âmir el Hemdanî’dir. Onun Mâlik b. Âmir el Hemdanî olduğu da söylenmektedir. Bu ikinci rivâyet daha sahihtir.
BÖLÜM: 14
SAHUR YEMEĞİNİN GECİKTİRİLMESİ
703- Zeyd b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber sahur yemeğini yedik ve sabah namazını kılmaya kalktık, Enes diyor ki: Bu süre yani sahurla sabah namazı arası ne kadardır dedim. Zeyd elli ayet kadardır dedi.” (Müslim, Sıyam: 9; İbn Mâce, Sıyam: 23)
704- Hennâd Vekî’ ve Hişâm’dan bu hadisin benzerini rivâyet etmiş ve “Elli ayet okuyacak kadar” demiştir.
Tirmîzî: Bu konuda Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Zeyd b. Sabit hadisi hasen sahihtir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu hadise uyarlar ve sahuru geciktirmek gerekir derler.
BÖLÜM: 15
YALANCI FECR VE GERÇEK FECR HANGİSİDİR?
705- Talk b. Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yeyiniz içiniz, yukarıya doğru yükselerek parlayan yalancı fecr sizi rahatsız etmesin yiyip içmenize engel olmasın. Kırmızılık ortalığı kaplayıncaya kadar yani gerçek fecr çıkıncaya kadar yiyip içiniz.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 17; Müslim, Sıyam:
Tirmîzî: Bu konuda Adiyy b. Hatîm, Ebû Zerr, ve Semure’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Talk b. Ali hadisi bu şekliyle hasen garibtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler. Fecri sadık kadar (Gerçek fecr) denilen kırmızılık ortalığı kaplayıncaya kadar yemek içmek serbesttir. Tüm ilim adamları bu şekilde amel etmişlerdir.
706- Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ne Bilâl’in okuduğu ezan nede yukarı doğru yükselerek parlayan yalancı fecr sizin sahur yemeği yemenize engel olmasın. Fakat gerçek fecr denilen ortalığın kırmızılıkla kaplanması yeme ve içmenize engel olabilir.” (Müslim, Sıyam: 8; Ebû Dâvûd, Savm: 17)
Tirmîzî: Bu hadis hasendir.
BÖLÜM: 16
ORUÇLUNUN ÖZELLİKLE ORUÇLUYKEN GIYBET ETMEMESİ GEREKİR
707- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.” (Müslim, Sıyam: 29; İbn Mâce, Sıyam: 21)
Bu konuda Enes (r.a.)’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.
BÖLÜM: 17
SAHUR YEMEĞİ YEMENİN BEREKETE SEBEB OLACAĞI
708- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: “Sahur yemeği yeyiniz, sahur yemeğinde bereket vardır.” (Müslim, Sıyam: 9; Ebû Dâvûd, Sıyam: 15)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Mes’ûd, Câbir b. Abdillah, İbn Abbâs, Amr b. As, Irbad b. Sariye, Utbe b. Abdillah ve Ebû’d Derdâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahihtir.
Yine Rasûlullah (s.a.v.)’den şu şekilde de bir hadis rivâyet edilmiştir: “Bizim orucumuzla ehli kitap denilen insanların orucunun farkı sahur yemeği yemektir.”
709- Aynı şekilde bir hadisi Kuteybe (r.a.), Leys, Musa b. Ali, babasından, Amr b. As’ın azatlı kölesi ve Amr b. As’dan bir hadis daha rivâyet edilmiştir.
BÖLÜM: 18
YOLCULUKTA ORUÇ TUTMANIN HOŞ OLMAYACAĞI
710- Câbir b. Abdillah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) Fetih yılı Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Küra-ül Gamîm denilen yere varıncaya kadar kendisi de ashabı da oruçlu idiler Rasûlullah (s.a.v.)’e şöyle denildi: “Oruç insanlara zor geliyor insanlar sizin yaptığınıza bakıp duruyorlar. Rasûlullah (s.a.v.) ikindiden sonra bir bardak su istedi ve insanların gözü önünde içti. Bunu görenlerin bir kısmı oruçlarını açtılar bir kısmı ise oruca devam ettiler. Bir kısım ashabının oruçlarına devam ettikleri haberi kendisine ulaşınca onlar itaat etmiyorlar isyan etmişlerdir” buyurdular. (Müslim, Sıyam: 15)
Tirmîzî: Bu konuda Ka’b b. Âsım, İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir.
Rasûlullah (s.a.v.)’den “Yolculukta oruç tutmak iyi Müslüman olmak demek değildir” diye de bir hadis rivâyet edilmiştir.
Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı alimler yolculukta oruç tutulması taraftarıdırlar hatta bir kısmı yolculukta tutulan orucun kaza edilmesi görüşündedirler. Ahmed ve İshâk yolculukta oruç tutmamayı tercih etmişlerdir. Ahmed ve İshâk yolculukta oruç tutmamayı tercih etmişlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve diğer bazı alimler ise “Gücü yeterde oruç tutarsa ne güzeldir ve değerli bir iş yapmış olur” derler. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek bunlardandır. Şâfii diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’in “Yolculukta oruç tutmak iyi Müslüman olmak demek değildir” sözünün manası ve “bazı kimselerin oruçlu kalması haberi ulaşınca” onlar âsidirler sözünün manası: Allah’ın verdiği bu izni gönlü kaldıramayan kimseler içindir. Kişi yolculukta oruç tutmayı mübah görür fakat dayanabileceği için oruç tutarsa bu benim hoşuma gider.
BÖLÜM: 19
YOLCULUKTA ORUÇ TUTULABİLECEĞİ
711- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Hamza b. Amr el Eslemî Rasûlullah (s.a.v.)’e yolculukta oruç tutmanın hükmünü sordu kendisi çok oruç tutmanın hükmünü sordu kendisi çok oruç tutan biriydi. Rasûlullah (s.a.v.): “İstersen tut, istersen tutma” buyurdular. (Buhârî, Savm: 33; Müslim, Sıyam: 17)
Tirmîzî: Bu konuda Enes b. Mâlik, Ebû Saîd, Abdullah b. Amr, Ebû’d Derdâ, Hamza b. Amr el Eslemî’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Âişe (r.anha)’nın: “Hamza b. Amr Rasûlullah (s.a.v.)’e sordu…” diye başlayan hadisi hasen sahihtir.
712- Ebû Saîd el Hudrî’ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte yolculuğa çıkardık da: “Oruç tutanın tutması, oruç tutmayanın da oruç tutmaması ayıplanmazdı.” (Müslim, Sıyam: 15; Buhârî, Savm: 33)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.
713- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte yolculuğa çıkardık kimimiz oruç tutar kimimizde oruç tutmazdı ne oruç tutan tutmayanı ayıpladı nede tutmayanlar tutan kimseleri ayıpladı. Kendisinde kuvvet bulup da oruç tutanı iyi ve hoş karşılarlar. Oruca dayanamayıp yiyen kimseleri de iyi ve hoş karşılarlardı.” (Müslim, Sıyam: 15; Buhârî, Savm: 33)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir.
BÖLÜM: 20
SAVAŞTA ORUÇ TUTULMAYACAĞI
714- İbn Müseyyeb (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre kendisine savaşta oruç tutmanın hükmü soruldu da; Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediğini aktardı: “Ramazanda Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber iki savaşa katıldık BEDİR ve MEKKE FETHİ ikisindede oruç tutmadık.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ömer (r.a.)’in hadisini ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû Saîd (r.a.)’ın Rasûlullah (s.a.v.)’den aktardığına göre Rasûlullah (s.a.v.) bulunduğu bir savaşta oruç açmayı emretti.
Ömer b. Hattâb’tan da buna benzer bir hadis rivâyet edilmiş olup Rasûlullah (s.a.v.) düşmanla karşılaştığında oruç yemeye izin verdi. Bazı ilim adamları da aynı şekilde söylerler.
BÖLÜM: 21
HAMİLE VE EMZİREN KADINLARIN ORUÇ TUTMAYABİLECEĞİ
715- (Beş Enes’den biri olan) Abdullah b. Ka’b oğullarından Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in atlıları bizim kabilemize baskın yapmışlardı, Rasûlullah (s.a.v.)’e geldim yemek yiyordu, yaklaş sende ye buyurdular. Ben oruçluyum dedim. Bunun üzerine yaklaş sana oruçtan bahsedeyim dedi ve: Allah yolculuk yapandan orucu ve namazın yarısını kaldırmıştır. Hamile ve emziren kadından da oruç tutmayı kaldırmıştır. Vallahi Peygamber (s.a.v.) bu iki kadından (emzikli veya hamile) ikisini veya birini söyledi. Enes şöyle devam etti: O zaman Rasûlullah (s.a.v.)’in yemeğinden yemediğim için kendi kendime üzüldüm.” (Ebû Dâvûd, Savm: 43; Nesâî, Sıyam: 62)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Ümeyye’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Enes b. Mâlik hadisi hasendir. Bu Enes b. Mâlik’in Peygamber (s.a.v.)’den bu hadisten başka bir hadis rivâyet ettiğini bilmiyoruz. İlim adamlarından bir kısmı uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Bazı ilim adamları ise; “Hamile ve emziren kadınlar orucu tutmaz sonra kaza eder veya fidye verebilirler.” Sûfyân, Mâlik, Şâfii ve Ahmed bu görüşte olanlardır. Bir kısım alimler de diyorlar ki: “Hamile ve emziren kadınlar orucu tutmaz fidye verir. Kaza lazım gelmez. Dilerse kaza ederler fakat bu sefer fidye vermeleri gerekmez.” İshâk bu görüştedir.
BÖLÜM: 22
ÖLEN KİMSE ADINA BORCU OLAN ORUCU TUTULABİLİR Mİ?
716- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir kadın Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve “Kız kardeşim peş peşe iki ay oruç borcu olduğu halde vefat etti” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Ne dersin kardeşinin borcu olsa onu öder miydin?” Kadın: “Evet” deyince; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Allah’a olan borç ödenmeye daha layıktır.” (Müslim, Sıyam: 27)
Tirmîzî: Bu konuda Büreyde, İbn Ömer ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
717- Ebû Küreyb (r.a.), Ebû Hâlid el Ahmer ve A’meş’den de bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir.
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir.
Tirmîzî: Muhammed’den işittim şöyle diyordu: “Bu hadisi Ebû Hâlid el Ahmer, A’meş’den en güzel bir senetle rivâyet etmiştir.”
Muhammed diyor ki: Ebû Hâlid’den başkaları da A’meş’den, Ebû Hâlid’in rivâyeti gibi rivâyet etmişlerdir.
Tirmîzî: Ebû Muaviye ve pek çok kimse bu hadisi A’meş’den, Müslim el Batîn, Saîd b. Cübeyr ve İbn Abbâs’tan rivâyet ettiler ve rivâyetlerinde; Seleme b. Küheyl demedikleri gibi Atâ ve Mûcâhid’i de söylemediler. Ebû Hâlid’in ismi; Süleyman b. Habban’dır.
BÖLÜM: 23
ORUÇ TUTAMADAN VEFAT EDEN KİMSENİN ORUCUNUN KEFFÂRETİ NASIL ÖDENİR?
718- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim ölür ve üzerinde bir aylık oruç borcu olursa arkasındaki kimseler her bir orucunun yerine bir fakiri doyursun.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Tirmîzî: İbn Ömer’in hadisini merfu olarak sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İbn Ömer’den sahih olan rivâyet mevkuf olarak gelen şeklidir. Bu konuda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlar olup bir kısmı: Ölen kimsenin borcu olan oruçları yerine başkası oruç tutabilir” derler, Ahmed ve İshâk bunlardan olup şöyle derler: “Ölü adak orucu bırakmışsa başkaları onun yerine oruç tutabilir. Ölen kimsenin borcu Ramazan orucu ise onun yerine fidye verilir.”
Mâlik, Sûfyân ve Şâfii: “Kimse kimsenin yerine oruç tutamaz” derler.
Eş’as; Sevvar’ın oğludur Muhammed ise bana göre İbn Abdurrahman İbn ebî Leylâ’dır.
BÖLÜM: 24
BİLE BİLE OLMAYARAK KUSAN ORUÇLUNUN DURUMU
719- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Üç şey oruçlunun orucunu bozmaz; Kan aldırmak, elde olmayarak kusmak ve ihtilam olmak.” (İbn Mâce, Sıyam: 16; Ebû Dâvûd, Sıyam: 32)
Tirmîzî: Ebû Saîd’in hadisi pek meşhur sayılmaz.
Abdullah b. Zeyd b. Eslem, Abdulaziz b. Muhammed ve pek çok kimseler bu hadisi Zeyd b. Eslem’den, mürsel olarak rivâyet etmişler ve “Ebû Saîd’den” dememişlerdir. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem’in hadis konusunda zayıf olduğu söylenmiştir.
Tirmîzî: Ebû Dâvûd es Sicezî’den işittim diyor ki: Ahmed b. Hanbel’e, Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem’i sordum. Dedi ki: Kardeşi Abdullah b. Zeyd zararsızdır.
Tirmîzî: Muhammed’den işittim Ali b. Abdullah el Medinî’nin şöyle dediğini bize aktarmıştır. “Abdullah b. Zeyd b. Eslem güvenilen bir kişidir. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem ise zayıftır.” Muhammed: “Ben ondan bir şey rivâyet etmem” dedi.
BÖLÜM: 25
BİLEREK KUSAN ORUÇLUNUN DURUMU
720- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim elinde olmayarak kusarsa o orucu kaza etmesi gerekmez, bile bile kusan kimse ise orucunu kaza etsin.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 33; İbn Mâce, Sıyam: 15)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû’d Derdâ, Sevbân, Fedale b. Ubeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir. Bu hadisin Hişâm b. Sirin’den, Ebû Hüreyre’den rivâyetini sadece İsa b. Yunus’un rivâyetiyle bilmekteyiz.
Muhammed diyor ki: Bu hadis Ebû Hüreyre’den değişik şekillerde rivâyet edilmiş olup senedi pek sağlam değildir. Ebû’d Derdâ, Sevbân, Fedale b. Ubeyd’den de Rasûlullah (s.a.v.)’in kusarak orucunu bozduğu rivâyet edilmiştir. Bunun anlamı şudur: Rasûlullah (s.a.v.) nafile oruç tutuyordu, kustu zayıf ve güçsüz kaldığı için orucunu devam ettirmedi bu konudaki bazı hadisler bu şekilde yorumlanmıştır. İlim adamları Ebû Hüreyre’nin “Kim elinde olmaksızın kusarsa kaza gerekmez kim de bile bile kusarsa o günün orucunu kaza etsin” hadisiyle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır.
BÖLÜM: 26
UNUTARAK YİYİP İÇEN ORUÇLUNUN DURUMU
721- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim unutarak yer ve içerse orucunu bozmasın devam etsin çünkü o Allah’ın rızıklandırdığı bir rızıktır.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 39; İbn Mâce, Sıyam: 15)
722- Ebû Hüreyre (r.a.)’den bu hadisin bir benzeri daha rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd, Ümmü İshâk el Ganevîyye’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Mâlik b. Enes der ki: Bir kimse Ramazan’da unutarak yerse o orucu kaza etmesi gerekir. Birinci görüş daha sahihtir.
BÖLÜM: 27
BİLEREK ORUCU BOZAN KİMSENİN DURUMU
723- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse Ramazan’da yolculuk hastalık gibi bir durum olmaksızın bir oruç yerse bir yılı oruçlu geçirse bile o orucu ödemiş olmaz.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 38)
Tirmîzî: Ebû Hüreyre’nin bu hadisini sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Muhammed’den işitim diyor ki: Ebûl Mutavvisin adı Yezîd b. el Mutavvıstir. Bu hadisten başka hadis rivâyet ettiğini bilmiyorum.
BÖLÜM: 28
RAMAZANDA ORUCUNU BOZAN KİMSENİN KEFFÂRETİ
724- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)’e bir adam geldi ve Ey Allah’ın Rasûlü helak oldum dedi. Peygamber (s.a.v.) seni helak eden şey nedir dedir? Buyurdular. Adamda Ramazan ayında oruçlu iken hanımıma yaklaştım dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.): Bir köleyi hürriyetine kavuşturabilir misin? Buyurdular. Adam hayır dedi. Peş peşe iki ay oruç tutabilir misin? Buyurdular. Adam yine hayır dedi. Altmış fakiri sabah ve akşam doyurabilir misin? Deyince, Adam yine hayır cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) otur bakalım dedi. O da oturdu. Bu arada Peygamber (s.a.v.)’e büyük bir kap dolusu hurma getirildi. Peygamber (s.a.v.) ise bu hurmaları al götür ve sadaka olarak dağıt buyurdu. Adam Medîne’nin iki taşlığı arasında bizden fakiri yok ki deyince Peygamber (s.a.v.) azı dişleri gözükünceye kadar güldüler ve şöyle buyurdular: “O hurmaları al götür çoluk çocuğuna yedir.” (İbn Mâce, Sıyam: 14)
Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer, Âişe ve Abdullah b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederek Ramazan’da bilerek cinsel ilişkide bulunan kimsenin durumuna göre bu hadisi uygulamaya koymuşlardır.
Ramazan’da bilerek yiyip içen konusunda ise değişik görüşler ortaya koymuşlar bir kısmı o kimseye hem kaza hem de keffâret gerekir diyerek yeme içmenin cezasını cinsel ilişkinin cezasına benzetmişlerdir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve İshâk bu görüştedirler.
Bir kısım ilim adamları ise: O kimse hakkında kaza lazımdır keffâret gerekmez derler çünkü Peygamber (s.a.v.) keffâreti cinsel ilişki için söylemiştir, yeme- içme hakkında böyle bir şey gelmemiştir. Dolayısıyla yeme-içme cinsel ilişkiye benzetilemez. Şâfii ve Ahmed bu görüştedirler.
Şâfii der ki: Rasûlullah (s.a.v.)’in orucunu bozan ve sadakayı alan o adama “Al çoluk çocuğuna yedir” sözü birkaç manaya gelebilir. Birinci olarak; Keffâret gücü yeten kimseye gereklidir. Bu adam ise keffârete gücü yetmeyen birisidir. İkinci olarak: Keffâret, yiyecek içecekten artarsa gereklidir. Bu kimse o hurmaları alınca burada bizden fakiri yoktur demekle çok fakir olduğunu ortaya koymuş ve ondan çoluk çocuğuyla yemesi emredilmiş.
Şâfii: “Bu durumda olan kimsenin eline geçen rızkı yemesi gerekir, keffâret ise üzerinde borç olarak kalır. Ne zaman maddi imkana kavuşursa o zaman keffaretini öder demektedir.”
BÖLÜM: 29
ORUÇLU KİMSE MİSVAK KULLANABİLİR Mİ?
725- Âmir b. Rabia (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu oldukları halde misvak kullandıklarını kaç kere gördüğümü sayamam.” (Ebû Dâvûd, Savm: 26; Buhârî, Savm: 27))
Tirmîzî: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Âmir b. Rabia hadisi hasen olup ilim adamları bu hadisle amel etmişler ve oruçlunun misvak kullanmasında bir sakınca olmadığını söylemişlerdir. Ama bazı ilim adamları oruçlunun yaş misvakla misvaklanmasını ve gündüzün sonuna doğru misvak kullanmayı hoş karşılamamışlardır. Şâfii oruçlunun gündüzün öncesinde ve sonrasında misvak kullanması sakıncalı değildir demekte, Ahmed ve İshâk ise gündüzün son zamanında misvak kullanmayı hoş karşılamamaktadırlar.
BÖLÜM: 30
ORUÇLU KİMSE GÖZÜNE SÜRME ÇEKEBİLİR Mİ?
726- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi gözlerimden şikayetim var oruçlu olduğum halde sürme çekebilir miyim? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de “evet” buyurdular.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 31; İbn Mâce, Sıyam: 17)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Rafi’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Enes hadisinin senedi pek sağlam değildir. Zaten bu konuda Rasûlullah (s.a.v.)’den sağlam bir hadis rivâyet edilmemiştir. Ebû Atike’nin de zayıf olduğu kaydedilmiştir.
Kimi ilim adamları oruçlunun gözüne sürme çekmesini Sûfyân, İbn’ül Mübarek, Ahmed ve İshâk gibi hoş karşılamazken, Şâfii gibi bazı ilim adamları ise sürmeye izin veriyorlar.
BÖLÜM: 31
ORUÇLUNUN HANIMINI ÖPMESİ ORUCUNU BOZAR MI?
727- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu olduğu aylarda hanımlarını öperdi.” (İbn Mâce, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 33)
Tirmîzî: Bu konuda Ömer b. Hattâb, Hafsa, Ebû Saîd, Ümmü Seleme, İbn Abbâs, Enes ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Âişe hadisi hasen sahihtir. Oruçlunun hanımını öpmesi konusunda sahabe ve tabiin dönemi ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlardır.
Bir kısmı ihtiyar kimsenin öpmesine izin verirken orucunu tehlikeye düşürme korkusundan dolayı genç olanlara izin vermezler ve cinsel ilişki olmaksızın beraber olmayı ise daha tehlikeli bulurlar. Bazı ilim adamları ise öpmek orucu bozmaz fakat sevâbını azaltır derler. Kişi kendisine hâkim olduğu zaman öpebilir derler, kendisine güvenemeyen kimsenin ise orucunu tehlikeye düşürmemesi için öpmeyi terk etmesi gerektiğini söylerler. Sûfyân es Sevrî ve Şâfii bunlardandır.
BÖLÜM: 32
ORUÇLU İKEN KİŞİNİN HANIMIYLA MÜNASEBETİNİN SINIRI
728- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken beni sever ve okşardı. O sizden kendisine en güvenen kimse idi.” (İbn Mâce, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 33)
729- Yine Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) oruçlu iken hanımlarını öper ve onlarla sevişirdi. Çünkü o şehvetine en çok güvenen, hâkim olandı.” (İbn Mâce, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 33)
Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Meysere’nin ismi Amr b. Şurahbil’dir. Hadiste geçen “li irbihi” kelimesin manası kendisine ve şehvetine demektir.
BÖLÜM: 33
GECE ORUCA NİYET ETMEYEN KİMSENİN DURUMU
730- Hafsa (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse gündüz olmadan oruç tutmaya kesin karar verip niyet etmezse o kimsenin orucu yoktur.” (Ebû Dâvûd, Savm: 72)
Tirmîzî: Hafsa’nın hadisini merfu olarak sadece bu şekliyle biliyoruz. Nafi’ yoluyla İbn Ömer’in sözü olarak rivâyet edilmiştir ki bu rivâyet daha sahihtir.
Yine aynı şekilde bu hadis Zührî’den mevkuf olarak rivâyet edilmiş olup sadece Yahya b. Eyyûb, merfu olarak rivâyet etmiştir. Bir kısım ilim adamlarına göre hadisin anlamı şöyledir. Ramazan’da ve Ramazan’nın kazasında ve adak oruçlarında geceden karar verip niyet etmeyenin orucu yoktur. Nafile oruç olursa fark etmez sabahladıktan sonra da niyet edebilir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler.
BÖLÜM: 34
NAFİLE ORUÇ TUTAN ORUCUNU BOZARSA NE OLUR?
731- Ümmü Hâni (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında oturuyordum bir meşrubat getirildi. Rasûlullah (s.a.v.) ondan içti ve bana da verdi bende içtim ve: “Günaha girdim benim bağışlanmam için istiğfar et” dedim. “Neden?” buyurdular. “Oruçluydum orucumu bozmuş oldum deyince, sen bir borcunu kaza mı ediyordun?” buyurdular. O da: “Hayır” deyince, “Nafile ise zararı yoktur” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Savm: 73; İbn Mâce, Sıyam: 26)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
732- Şu’be’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Simak b. Harb’den, Ümmü Hâni’nin çocuklarından biri bana şöyle anlattı dediğini işitirdim; Ben onların en değerlisiyle karşılaştım ismi Ca’de idi Ümmü Hâni, onun ninesi oluyordu. Ninesinden aktardığına göre Rasûlullah (s.a.v.) onun evine geldi ve bir içecek istedi. Kendisi içti sonra ona verdi o da içti sonra Ey Allah’ın Rasûlü oruçtum. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Nafile oruç tutan kimse serbesttir; dilerse orucunu devam ettirir, dilerse bozabilir.”
Şu’be diyor ki: Ca’de’ye bunu Ümmü Hâni’den sen mi işittin dedim hayır dedi. Ebû Salih ve aile fertleri bize Ümmü Hâni’den aktardılar. (Ebû Dâvûd: Savm: 73; İbn Mâce, Sıyam: 26)
Hammad b. Seleme bu hadisi Simak b. Harb’den rivâyet ederek senedini “Ümmü Hâni’nin kızının oğlu Harun’dan ve Ümmü Hâni’den” diyor. Şu’be’nin rivâyeti daha güzeldir. Mahmûd b. Gaylân bize Ebû Dâvûd’tan aynı şekilde rivâyet etmiş olup “emirû nefsihi” veya “eminû nefsihi” diyerek şüphe üzerine bize aktarmıştır. Değişik şekillerde yine Şu’be’den şüphe edilerek emir ve emin şeklinde rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ümmü Hâni’nin hadisinin senedi hakkında söz edilmiştir. Sahabe ve tabiin döneminden bazı ilim adamları bu hadisle amel etmişler ve şöyle demişlerdir: “Nafile oruç tutan kimse orucunu bozarsa kazası gerekmez” fakat ben kaza etmesini severim. Sûfyân es Sevrî, Ahmed, İshâk ve Şâfii bunlardandır.
BÖLÜM: 35
YİYECEK BİRŞEY BULAMAYAN ORUCA NİYET EDEBİLİR Mİ?
733- Mü’minlerin anası Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir gün yanıma geldi ve yanımızda yiyecek bir şey var mı? Dedi. Ben de yok dedim. O da “Ben oruçluyum” buyurdular. (Buhârî, Savm: 21)
734- Mü’minlerin anası Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir gün yanımıza geldi ve yanınızda yiyecek bir şey var mı? dedi. Ben de hayır dedim. Bunun üzerine “Ben oruçluyum” buyurdular.
Bir seferinde bana geldiğinde “Ey Allah’ın Rasûlü bize bir hediye getirildi” dedim. “Nedir o” buyurdular. Hays (Hurma yağ ve peynir karışımından oluşan yemek)’tir dedim. “Ben oruçlu olarak sabahlamıştım dedi ve o yemekten yedi.” (Müslim, Sıyam: 32; Ebû Dâvûd, Savm: 71)
Tirmîzî: Bu hadis hasendir.
BÖLÜM: 36
NAFİLE ORUÇ TUTAN ORUCUNU BOZAR İSE NE GEREKİR?
735- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben ve Hafsa oruçluyduk, bize bir yemek getirildi. Yemek hoşumuza gitti ve ondan yedik Rasûlullah (s.a.v.) geldi, Hafsa babasının kızı olduğundan benden erken davranarak dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! İkimizde oruçlu idik bize bir yemek çıkarıldı hoşumuza gitti ondan yedik” Rasûlullah (s.a.v.); “O orucunuzun yerine başka bir gün oruç tutun” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Savm: 73; Müslim, Sıyam: 32)
Tirmîzî: Salih b. Ebil Ahdar, Muhammed b. Ebû Hafsa bu hadisi Zührî, Urve ve Âişe’den aynı şekilde rivâyet etmişlerdir. Yine Mâlik b. Enes, Ma’mer, Ubeydullah b. Ömer, Ziyâd b. Sa’d hadis hafızı pek çok kimse Âişe’den mürsel olarak rivâyet etmişler olup, “Urve” yi zikretmemişlerdir. Bu daha sahihtir. Çünkü İbn Cüreyc’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir. Zührî’ye sordum: “Urve Âişe’den sana hadis aktardı mı? Urve’den bu konuda bir şey işitmedim fakat Süleyman b. Abdülmelik’in halifeliği döneminde bu hadisi Âişe’ye soranların bir kısmından işittim. Dedi. Ali b. İsa b. Yezîd el Bağdadî bu hadisi bize Ralh b. Ubâde yoluyla İbn Cüreyc’den naklederek aynı hadisi bize aktardı. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve sonrakilerden bazı ilim adamları bu hadisle amel ederek; “Nafile orucu bozan kimsenin kaza etmesi gerektiği kanaatindedirler.” Mâlik b. Enes bunlardandır.
BÖLÜM: 37
RAMAZAN DIŞINDA TÜMÜNDE ORUÇ TUTULAN AY HANGİSİDİR?
736- Ümmü Seleme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in peş peşe iki ay oruç tuttuğunu görmedim ancak Şaban ve Ramazanı tutardı.” (Ebû Dâvûd, Savm: 12; Nesâî, Sıyam: 70)
Tirmîzî: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ümmü Seleme hadisi hasendir. Bu hadis aynı şekilde Ebû Seleme yoluyla Âişe’den şu şekilde rivâyet edilmiştir. “Peygamber (s.a.v.)’in hiçbir ayda Şaban’da tuttuğu oruçtan daha çok oruç tuttuğunu görmedim çoğunlukla oruçla geçirirdi veya Şaban’ın tümünde oruç tutardı.”
737- Hennâd, Âişe (r.anha)’dan aynı şekilde bir hadis daha rivâyet etmiştir.
Bu hadis hakkında İbn’ül Mübarek’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Bu konu yani ayın çoğunu oruç tuttuğu zaman bütün ayı oruçla geçirdi demek, Arapça’da caiz olan bir konuşma şeklidir. Filan kimse tüm geceyi ibadetle geçirdi denilir, o kimse akşam yemeği ve bazı işlerini de o gecede yapmıştır. Yani İbn’ül Mübarek iki hadisin de aynı anlamda olduğu görüşündedir. Ve şöyle demek istiyor: “Ayın çoğunu oruçla geçirirdi.”
Tirmîzî: Sâlim, Ebûn Nadr ve başkalarından Ebû Seleme yoluyla Âişe’den, Muhammed b. Amr’ın rivâyetinin benzerini rivâyet etmiştir.
BÖLÜM: 38
RAMAZANDA DİNÇ OLABİLMEK İÇİN ŞABAN AYININ ONBEŞİNDEN SONRA ORUÇ TUTMAMAK
738- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şaban ayının ikinci yarısında oruç tutmayın.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 12; Müslim, Sıyam: 37)
Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Bu hadisi bu şekliyle bu sözcüklerle biliyoruz. Bazı ilim adamlarınca bu hadisin anlamı: “Ramazan ayına dinç durumda çıkabilmek için şaban ayının ikinci yarısında orucu tutmaz” derler. Peygamber (s.a.v.)’den buna benzer bir hadis Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir. Şöyle ki: “Ramazan ayını oruçla karşılamaya çalışmayın ancak tutmakta olduğunuz bir oruca denk gelirse tutabilirsiniz.” Oruç tutmanın hoş olmayışı Ramazan’ı karşılamak için olan oruçtan dolayıdır. Dolayısıyla kişi Ramazan ayında dinç ve hazırlıklı olmuş olur.
BÖLÜM: 39
ŞABAN AYININ ON BEŞİNCİ GECESİNİN DEĞER VE KIYMETİ
739- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah (s.a.v.)’i yanımda olmadığını görerek çıktım ve ararken Bakî’ mezarlığında buldum. Allah ve Rasûlünün sana haksızlık etmelerinden mi korkmuştun? Buyurdular. Bende dedim ki: “Ey Allah’ın Rasûlü, hanımlarından birisinin yanına gittiğinizi zannetmiştim.” Bunun üzerine; “Allah, Şaban ayının yarısında dünya semesına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar” buyurdular. (Nesâî, Cenaiz: 103)
Bu konuda Ebû Bekir es Sıddık’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Âişe (r.anha)’nın hadisini bu şekliyle sadece Haccac’ın rivâyetinden biliyoruz. Muhammed’den işittim bu hadisin zayıf olduğunu ve Yahya b. ebî Kesir’in, Urve’den işitmediğini söylerdi. Haccac b. Ertae, Yahya b. ebî Kesir’den hadis işitmemiştir.
BÖLÜM: 40
MUHARREM AYINDA ORUÇ TUTMANIN DEĞER VE KIYMETİ
740- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan ayından sonra en kıymetli oruç Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” (Müslim, Sıyam: 38; Ebû Dâvûd, Savm: 56)
Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasendir.
741- Ali (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: “Bir kimse Ali (r.a.)’e ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin diye sordu da bunun üzerine Ali (r.a.) dedi ki: Bu soruyu ben Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında oturuyorken bir kişinin sorduğunu işittim şöyle demişti. Ey Allah’ın Rasûlü, Ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin? Buyurdular ki: Ramazan’dan sonra oruç tutacaksan Muharrem ayında tut çünkü o Allah’ın aylarından ilk ayıdır. O ayda bir gün vardır ki o günde Allah bir toplumun tevbesini kabul edip bağışlamıştır. Başka bir toplumu da affedip bağışlayabilir.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir.
BÖLÜM: 41
CUMA GÜNÜ ORUÇ TUTMAK
742- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) her ayın parlak günlerinde üç gün oruç tutardı. Cuma günleri oruçlu olmadığı çok azdı.” (Ebû Dâvûd, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyam: 37)
Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Abdullah hadisi hasen garibtir. ilim adamlarından bir kısmı Cuma günü oruç tutmayı müstehab görmüşlerdir. Sadece Cuma günü oruç tutmak, öncesinde ve sonrasında tutmamak mekruhtur. Tirmîzî: Şu’be bu hadisi Âsım’dan rivâyet ediyor ve Peygamber (s.a.v.)’e kadar ulaştırmamıştır.
BÖLÜM: 42
TEK BAŞINA CUMA GÜNÜ ORUÇ TUTMANIN HOŞ OLMADIĞI
743- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz tek olarak Cuma günü oruç tutmasın önce ve sonraki günler tutulursa olabilir.” (Ebû Dâvûd, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyam: 37)
Tirmîzî: Bu konuda Ali, Câbir, Cünade el Ezdî, Cüveyriye, Enes ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler. Sadece Cuma gününü oruca tahsis edip o günden önce ve sonra oruç tutmamayı mekruh görürler. Ahmed ve İshâk ta bu görüştedir.
BÖLÜM: 43
CUMARTESİ GÜNÜ ORUÇ TUTMAK
744- Abdullah b. Büsr (r.a.)’ın kız kardeşinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cumartesi günü Allah’ın size farz kıldığı dışında oruç tutmayınız. O gün oruçlu olmadığınızı belirtmek için üzüm çubuğu kabuğu veya bir ağaç dalından başka bir şey bulamasanız bile onu çiğneyin veya emin.” (Ebû Dâvûd, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyam: 38)
Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadisteki mekruh olmanın manası; Yahudilerin o günü büyük saymalarından dolayı o günü oruca tahsis etmektir.
BÖLÜM: 44
PAZARTESİ VE PERŞEMBE GÜNLERİ ORUÇ TUTMAK
745- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Pazartesi ve Perşembe günü oruçlarını dört gözle beklerlerdi.” (Nesâî, Sıyam: 70; İbn Mâce, Sıyam: 42)
Tirmîzî: Bu konuda Hafsa, Ebû Katâde, Ebû Hüreyre, Üsâme b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Âişe hadisi bu şekliyle hasen garibtir.
746- Âişe (r.anha)’dan rivayete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) bir ayın Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerini diğer ayda da Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerini oruçla geçirirdi.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Abdurrahman b. Mehdî bu hadisi Sûfyân’dan rivâyet ederek Peygamber (s.a.v.)’e kadar ulaştırmamıştır.
747- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanların amelleri Pazartesi ve Perşembe günleri Allah’a arz olunur. Bu yüzden ben amelimin oruçlu olarak Allah’a arz olunmasını severim.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir.
BÖLÜM: 45
ÇARŞAMBA VE PERŞEMBE GÜNÜ ORUCU
748- Ubeydullah b. Müslim el Kureşî (r.a.)’in babasından rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.)’e yıl boyu tutulan devamlı oruçtan soruldu (veya sordum) buyurdular ki: Senin üzerinde çoluk çocuğunun da hakkı vardır. Ramazan ayında, sonraki ay olan Şevval ayında ve Çarşamba ile Perşembe günleri oruç tut. Sen böyle yaparsan seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap kazanırsın ve devamlı oruç tutmamış da olursun.” (Ebû Dâvûd, Savm: 57)
Tirmîzî: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Müslim el Kureşî hadisi garibtir. Bazıları ise bu hadisi Harun b. Selman’dan, Müslim b. Ubeydullah ve babasından rivâyet etmişlerdir.
BÖLÜM: 46
KURBAN BAYRAMINDAN BİR GÜN ÖNCE ORUÇ TUTMAK
749- Ebû Katâde (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Arefe günü tutulacak orucun önceki ve sonraki senenin günahlarına keffâret olacağını ümid ederim.” (Müslim, Sıyam: 18; İbn Mâce, Sıyam: 40)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Katâde hadisi hasendir. İlim adamları Hac için arafatta olanlar hariç Kurban bayramı arefesinde oruç tutmayı müstehab görmüşlerdir.
BÖLÜM: 47
AREFE GÜNÜ ARAFATTA ORUÇ TUTMANIN HOŞ OLMADIĞI
750- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Arafat’ta oruç tutmadı Ümmü Fadl’ın gönderdiği sütü içti. (İbn Mâce, Sıyam: 40; Ebû Dâvûd, Sıyam: 63)
Bu konuda Ebû Hüreyre, İbn Ömer ve Ümmü Fadl’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. İbn Ömer’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir. Peygamber (s.a.v.) ile birlikte haccettim arefe günü oruç tutmadı. Ömer’le haccettim oruç tutmadı. Osman’la haccettim, oruç tutmadı. Ebû Bekir’le haccettim oruç tutmadı. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel ederler. Arafatta dua yapmaya kuvvet bulabilmek için o gün oruç tutulmamasını müstehab görüyorlar bazı ilim adamları da Arafat’ta oruç tutmuşlardır.
751- Ebû Nüceyh (r.a.)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Îbn Ömer’e arefe günü Arafat’taki oruç hakkında soruldu da dedi ki: “Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte haccettim Arafat’ta oruç tutmadı. Ebû Bekir’le haccettim, o da tutmadı. Ömer’le haccettim o da tutmadı. Osman ile haccettim o da tutmadı. Bende o gün oruç tutmuyorum, tutulmasını da emretmem, tutulmasın da demem.” (İbn Mâce, Sıyam: 40; Ebû Dâvûd, Sıyam: 63)
Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadis İbn ebî Nüceyh’in babasından başka bir adamdan ve İbn Ömer’den de rivâyet edilmiştir. Ebû Nüceyh’in ismi “Yesâr” dır.
BÖLÜM: 48
MUHARREM AYININ ONUNCU GÜNÜ OLAN “AŞÛR” DE ORUÇ TUTMAK
752- Ebû Katâde’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Aşûrâ günü orucunun bir önceki yılın günahlarına keffâret olmasını ümit ediyorum.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 64; Müslim, Sıyam: 20)
Bu konuda Ali, Muhammed b. Sayfiy, Selemetübnül Ekvâ’, Hind b. Esma, İbn Abbâs, Rübeyyi’ binti Muavviz b. Afrâ, Abdurrahman b. Seleme el Huzaî’nin amcasından, Abdullah b. Zübeyr’den hadis rivâyet edilmiş olup Peygamber (s.a.v.)’in aşûrâ orucunun tutulmasını teşvik ettiğini söylemişlerdir.
Tirmîzî: Peygamber (s.a.v.)’in “Aşûrâ günü orucu bir senenin keffaretidir” dediğini sadece Ebû Katâde rivâyetiyle biliyoruz Ahmed ve İshâk’ta, Ebû Katâde rivâyetiyle amel ederler.
BÖLÜM: 49
AŞÛRÂ GÜNÜ ORUCU FARZ DEĞİLDİR ARZU EDEN TUTABİLİR
753- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Aşûrâ günü cahiliyye döneminde Kureyş’in oruç tuttuğu bir gündü. Rasûlullah (s.a.v.)’de o günü oruç tutardı. Medîne’ye gelince yine o gün oruç tuttu Müslümanlara da oruç tutmalarını emretti. Sonra Ramazan orucu farz kılınca farz oruç olarak Ramazan kaldı. Aşûrâ orucu bırakıldı. Ondan sonra dileyen tuttu dileyen de tutmadı.”(Müslim, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 64)
Tirmîzî: Bu konuda İbn Mes’ûd, Kays b. Sa’d, Câbir b. Semure, İbn Ömer ve Muaviye’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: İlim adamları Âişe hadisiyle amel ederler ve bu hadis sahihtir. Aşûrâ orucunun vâcib olmadığı kanaatindedirler. Değerli ve kıymetli bir gün olmasından dolayı dileyen o gün oruç tutulabilir.
BÖLÜM: 50
AŞÛRÂ HANGİ GÜNDÜR?
754- Hakem b. A’rec (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zemzem kuyusu yanında elbisesini yastık yapmış vaziyette duran İbn Abbâs’ın yanına varmıştım. Dedim ki: “Aşûrâ günü hangi gündür bana haber ver o gün oruç tutacağım. Dedi ki: Muharrem ayının hilalini gördüğünde günleri say ve dokuzuncu günü oruçlu ol” dedi. Ben de: “Muhammed (s.a.v.)’de Aşûrâ orucunu böyle mi tutardı dedim. İbn Abbâs “Evet” cevabını verdi. (Müslim, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Savm: 65)
755- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), Aşûrâ orucunun onuncu gün tutulmasını emretti.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.)
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir.
İlim adamları Aşûrâ günü hakkında değişik görüşler ortaya koydular kimisi Muharrem ayının dokuzuncu günü olduğunu söylerken kimileride onuncu günüdür demişlerdir. İbn Abbâs’ın şöyle dediği de rivâyet edilmiştir. “Dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tutarak Yahudilere muhalefet ediniz…” Ahmed, İshâk ve Şâfii’de aynı görüştedirler.
BÖLÜM: 51
ZİLHİCCENİN, ON GÜNÜNÜN ORUCU
756- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v.)’i Zilhicce’nin on gününde hiç oruçlu görmedim.” (Ebû Dâvûd, Savm: 62; İbn Mâce, Savm: 39)
Tirmîzî: Pek çok kimse bu hadisi A’meş’den, İbrahim’den, Esved’den ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. Sevrî ve diğerleri bu hadisi Mansur’dan ve İbrahim’den rivâyet ederek “Peygamber (s.a.v.)’in Zilhicce’nin on gününde oruçlu görülmediğini” söylüyorlar.
Ebûl Ahvas’ta; Mansur, İbrahim ve Âişe’den rivâyet etmiş olup “Esved” i zikretmemişlerdir. Bu hadiste Mansûr hakkında ihtilaf edilmiştir. A’meş’in rivâyeti daha sahih isnad yönünden de daha güzeldir.
Tirmîzî: Muhammed b. Ebân’dan işittim şöyle diyordu: Vekî’den işittim şöyle diyordu: A’meş, İbrahim’in hadisini Mansur’dan daha iyi bilendir.
BÖLÜM: 52
ZİLHİCCENİN ON GÜNÜNDE YAPILAN İŞLERİN DEĞER VE KIYMETİ
757- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Hiçbir gün yoktur ki o günlerde işlenen ameli salih bu Zilhicce’nin on gününde işlenen işlerden Allah’a daha sevimli olsun. Ya Rasûlullah! Dediler. Allah yolunda cihat etmekte mi? Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Allah yolunda cihat da daha sevimli değildir. Ancak kişi canı ve malı ile cihada çıkar ve hiçbiri ile geri dönmezse o hariçtir.” (Ebû Dâvûd, Savm: 61; İbn Mâce, Sıyam: 39)
Bu konuda İbn Ömer, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih garibtir.
758- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Zilhicce’nin on gününde işlenen ameller diğer günlerde işlenen ameller ve yapılan kulluktan daha sevimlidir. Bu on günde tutulacak her oruç bir senenin orucuna denktir. Her gecesini namazla değerlendirmekte Kadir gecesini değerlendirme gibidir.” (İbn Mâce, Sıyam: 39; Ebû Dâvûd, Savm: 61)
Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Mes’ûd b. Vasıl’ın Nehhas’ın rivâyetinden bilmekteyiz.
Muhammed’e bu hadisi sordum. Bu şekilde ve bu rivâyetle bildiğini başka türlü bilmediğini belirtti ve şöyle dedi “Katâde’den, Saîd b. Müseyyeb’den ve Peygamber (s.a.v.)’den mürsel olarak buna benzer bir şey rivâyet edilmiştir.”
Yahya b. Saîd, Nehhas hakkında hafızası yönünde ileri geri konuşmuştur.
BÖLÜM: 53
ŞEVVAL İÇERİSİNDE ALTI GÜN ORUÇ TUTMAK
759- Ebû Eyyûb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Kim Ramazan orucunu tutar ona Şevval’den altı gün daha eklerse tüm seneyi oruçlu geçirmiş gibidir.” (Müslim, Sıyam: 39; İbn Mâce, Sıyam: 33)
Bu konuda Câbir, Ebû Hüreyre ve Sevbân’dan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Ebû Eyyûb hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarından bir kısmı bu hadisle Şevval’de altı oruç tutmayı müstehab görmüşlerdir.
İbn’ül Mübarek der ki: Her aydan üç gün oruç tutmak güzel bir oruçtur. Bazı hadislerde bu orucun Ramazan orucuna ilave edileceğini ve bu ayın ilk günlerinde tutulmasını tercih ettiğini fakat değişik günlerde de tutulursa caiz olacağını söyler.
Tirmîzî: Abdulaziz b. Muhammed bu hadisi Saffan b. Süleym’den, Sa’d b. Saîd’den, Ömer b. Sabit’den ve Ebû Eyyûb’tan bu şekilde rivâyet etmiştir. Şu’be ise Verka b. Ömer’den, Sa’d b. Saîd’den bu hadisi rivâyet etmiştir. Sa’d b. Said, Yahya b. Saîd el Ensarî’nin kardeşidir. Bazı hadisçiler Sa’d b. Saîd’i hafızası yönünden tenkit etmişlerdir. Hennâd’ın bize bildirdiğine göre; Huseyn b. Ali el Cufî, İsrail’den, Ebû Musa’dan, Hasan’ı Basrî’den aktardığına göre Hasan’ı Basrî’ye, Şevval’den tutulacak altı gün orucu hatırlatıldığında diyor ki: “Bu ayda tutulan oruçla Allah; Tüm seneyi oruçla geçirmiş gibi razı olmuştur.”