BÖLÜM: 38
PEYGAMBERLER VE ASHABI YÜNDEN ELBİSELER GİYERLERDİ
2479- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber olduğumuz günlerde yağmura tutulduğumuz da bizi görmüş olsaydın kokumuzu koyun kokusu zannederdin.” (Ebû Dâvûd, Libas: 17; İbn Mâce, Libas: 27)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Bu hadisin anlamı şudur: Onların giydikleri elbiseleri yündendi bu yüzden yağmur değdiği zaman elbiselerden koyun kokusu gibi koku gelmekteydi.
BÖLÜM: 39
YAPI VE İNŞAAT İŞLERİNDE SEVAP KAZANILIR MI?
2480- Ebû Hamza ve İbrahim Nehaî (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Bina ve inşaat tamamen sorumluluk yükleyen bir iştir.” Gerekli olan kişinin oturacağı yeri yapmasına ne dersin? Dedim. “Günahta yok sevapta yok” dedi. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
2481- Muâz b. Enes el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim gücü yettiği halde Allah için tevazu göstererek pahalı ve kıymetli elbiseler giymeyi terk ederse Allah, kıyamet gününde herkesin önünde onu çağırarak iman elbiselerinden hangisini dilerse giymesi için onu serbest bırakacaktır.” (Müsned: 15078)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.
“İman elbiseleri” demek; İman ehline Cennet’te verilecek elbiseler demektir.
BÖLÜM: 40
BİNA VE İNŞAAT HARCAMALARINDA SEVAP OLMAZ MI?
2482- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Tüm harcamalar Allah yolunda sayılır yani kişiye sevap kazandırır, sadece bina ve inşaata yapılan harcamalarda hayır yoktur.” (İbn Mâce, Zühd: 13)
Tirmizî: Bu hadis garibtir.
2483- Hârise b. Mudarrib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Habbab'ı hastalığı dolayısıyla ziyarete geldik kendisi yedi sefer dağlanmak suretiyle tedavi görmüştü. Bize şöyle dedi: Hastalığım uzadı, Rasûlullah (s.a.v.)’den ölümü temenni etmeyiniz!” buyurduğunu işitmemiş olsaydım mutlaka ölümü temenni ederdim.” Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Kişi yaptığı hertürlü harcamada sevap kazanır ancak toprağa ve binaya yaptığı yatırımlarda sevap yoktur.” (İbn Mâce, Zühd: 13)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
BÖLÜM: 41
ALLAH RIZASI İÇİN YAPILAN HARCAMALAR KİŞİYİ ALLAH’IN HİMAYESİNE SOKAR
2484- Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir dilenci geldi ve İbn Abbâs’tan bir şeyler istedi. İbn Abbâs dilenciye dedi ki: “Allah'tan başka ilah olmadığını kabul ediyor musun?” Dilenci “evet” dedi. İbn Abbâs, “Muhammed (s.a.v.)'in Allah'ın Rasulû oldu¬ğuna şehâdet ediyor musun?” dedi. Dilenci “evet” dedi. İbn Abbâs, “Ramazan’da oruç tutuyor musun?” dedi. Di¬lenci “evet” dedi. Bunun üzerine İbn Abbâs şöyle devam etti: “İstedin ve isteyenin hakkı vardır. Bu sebeple sana bir şeyler vermek bize gerekir dedi ve bir elbise verdi ve şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işittim: “Her¬hangi bir Müslüman, bir Müslüman’a bir elbise giydirirse o elbiseden bir parça kalmayıncaya kadar yani kullandığı sürece o Müs¬lüman, Allah'ın himayesindedir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.
BÖLÜM: 42
RASÛLULLAH (S.A.V.), MEDÎNE’YE GELDİĞİNDE İLK OLARAK NE SÖYLEMİŞTİ?
2485- Abdullah b. Selam (r.a.)’den rivayete göre, şöyle demiştir; Rasûlullah (s.a.v.), Medîne’ye geldiklerinde insanlar ona doğru koşuştular. Rasûlullah (s.a.v.) geldi Rasûlullah (s.a.v.) geldi Rasûlullah (s.a.v.) geldi denildi. O'nu görmek için ben de halkın arasına katıldım. O’nun yüzünü gördüğüm an onun yalancı bir kimse olmadığını bildim. Konuştuğu ilk söz şöyle olmuştu: “Ey İnsanlar! Selam'ı aranızda yaygınlaştınız, yemek yediriniz. İnsanlar uykuda iken namaz kılınız ki, selametle Cennete giresiniz.” (İbn Mâce, Etıme: 1; Dârimî, Salat: 156)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir.
BÖLÜM: 43
YİYİP İÇİP ŞÜKREDEN, ORUÇTA AÇLIĞA SABREDEN KİMSE GİBİDİR
2486- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Yiyip Allah’a şükreden kimse sevap yönünden oruç tutarak açlığa sabreden kimse gibidir.” (İbn Mâce, Sıyam: 53)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
BÖLÜM: 44
ENSÂRIN MUHÂCİRLERE YAPTIĞI İYİLİKLER
2487- Enes (r.a.)’den rivayete göre Rasûlullah (s.a.v.), Medîne'ye gelince Muhâcirler kendisine gelerek; “Ey Allah’ın Rasûlü!” dediler; “Aralarına girip misafir olduğumuz bu Ensâr kardeşlerimiz kadar çok olan şeyden bol bol dağıtan, azı da en iyi şekilde taksim eden bir toplum hiç görmedik. Sıkıntılarımızı giderdiler, mutluluklarına bizi ortak ettiler. Tüm sevapları alıp götüreceklerinden korktuk.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hayır öyle değil… Siz onlar için dua ettiğiniz ve kendilerinin yaptığı bu iyilikleri bildiğiniz sürece onlara karşı vazifenizi yapmış olursunuz.” (Müsned: 12602)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle sahih hasen garibtir.
BÖLÜM: 45
CEHENNEM ATEŞİ KİME HARAMDIR?
2488- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kendisi Cehennem ateşine, Cehennem ateşi de kendisine haram olan bir kişiyi size bildireyim mi? Her cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimsedir.” (Müsned: 3742)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
2489- Esved b. Yezîd (r.a.)'den rivayete göre, şöyle demiştir: “Ey Âişe!” dedim, “Rasûlullah (s.a.v.), evine girdiği zaman ne yapardı?” Âişe şöyle cevap verdi: “Ailesinin ev hizmetlerine yardım eder namaz vakti girince de kalkıp namaz kılardı.” (Buhârî, Ezan: 35) Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
BÖLÜM: 46
RASÛLULLAH (S.A.V.), KARŞILAŞTIĞI KİMSEYE NASIL MUAMELE EDERDİ?
2490- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir; “Rasûlullah (s.a.v.) bir kimseyle karşılaşınca onunla tokalaşır o kimse elini bırakmadan elini ondan çekmezdi o kimse yüzünü çevirmeden Rasûlullah (s.a.v.)’de yüzünü ondan çevirmezdi. Rasûlullah (s.a.v.)’in, beraber oturduğu bir kimsenin önüne ayaklarını uzattığı görülmemiştir.” (İbn Mâce, Edeb: 15)
Tirmizî: Bu hadis garibtir.
BÖLÜM: 47
GİYİM KUŞAMIYLA KİBİRLENEN KİMSE YERE BATIP GİTTİ Mİ?
2491- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden önceki toplumlardan bir adam, kıymetli elbisesini içerisinde kurularak çıkmıştı ki, Allah yeryüzüne emretti de yeryüzü onu içerisine alıverdi o adam kıyamete kadar batmak¬tadır veya batıp çıkmaktadır.” (Müsned: 6777)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir.
2492- Amr b. Şuayb (r.a.)’ın dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dünyada kendini beğenip büyüklük taslayanlar kıyamet günü insan şeklinde zerrecikler gibi mahşer yerine çıkarılacaklar, heryönden zillet kendilerini kaplayacak. Cehennem’de adına “Bûlüs” denilen bir hapishaneye sürülecekler üzerlerinde ateşlerin ateşi yükselecek. Cehennemliklerin kan irin ve tortuları onlara içirilecektir.” (Müsned: 6390)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
BÖLÜM: 48
ÖFKESİNİ YENEN KİMSENİN MÜKAFATI
2493- Musa b. Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim gücü yettiği halde öfkesini tutar ve kimseye zarar vermez ise Allah o kimseyi kıyamet gününde herkesin önünde çağırarak dilediği huriyi almakta kendisini serbest bırakacaktır.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 27; İbn Mâce, Zühd: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
2494- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kimde şu üç özellik bulunursa Allah o kimseye himayesini artırır ve onu Cennetine koyar. Güçsüzlere yumuşak davranmak, ana babaya şefkat ve elinin altında bulunanlara iyi muamele…” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû Bekir b. Münkedir; Muhammed b. Münkedir’in kardeşidir.
2495- Ebû Zerr (r.a.)’den rivayete göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu; “Allah şöyle buyurur: “Ey kullarım! Hepiniz dalalettesiniz ancak benim hidayet nasib ettiğim kişiler hariç benden hidayet isteyiniz ki, size hidayet vereyim. Hepiniz fakirsiniz, ancak benim zengin ettiğim kimseler hariç; benden isteyin, sizi rızıklandırayım. He¬piniz günahkarsınız, benim affettiklerim dışında; içinizden her kim, benim bağışlama gücüne sahip olduğumu bilir ve benden bağışlanmasını isterse gü¬nahlarının çokluğuna ve büyüklüğüne aldırmaksızın onu affederim.
Sizin öncekileriniz, sonrakileriniz, ölüleriniz ve dirileriniz yaşlarınız ve kurularınız kullarımdan en takvalı bir kimse gibi olsalar benim saltanatımda sivrisineğin kanadı kadar bir şey artmaz.
Eğer sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, ölüleriniz ve dirileriniz yaşlarınız ve kurularınız kullarımdan en kötü ve bedbaht bir kimse gibi olsalar benim saltanatımdan sivrisineğin kanadı kadar bir şey eksilmez.
Eğer sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, ölüleriniz ve dirileriniz yaşlarınız ve kurularınız büyük bir meydanda toplansa ve herkes hayalinde canlandırabileceği her şeyi istese hepsini veririm ve bu verilenler benim mülkümden hiç bir şey eksiltmez; ancak bir kişinin denize iğne daldırıp çıkardığında ne kadar su eksilirse o kadar eksilir. Çünkü ben cömerdim, varlık sahibiyim, güçlüyüm istediğimi yapabilirim, bağışlamam bir söze bağlıdır. Azabım da yine bir söze bağlıdır. Bir şeyin olmasını istediğimde sadece ol derim ve o şey hemen oluverir.” (Müslim, Birr ve Sıla: 17; İbn Mâce, Zühd: 27)
Bu hadis hasendir. Bazıları da bu hadisi Şehr b. Havşeb’den, Ma’dikerb’den ve Ebû Zerr’den benzeri şekilde rivâyet etmişlerdir.¬
2496- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir; Rasûlullah (s.a.v.)’den bir hadis işittim ki onu bir, iki, üç, beş yedi ve yediden çok fazla işittim böyle çok işitmeseydim onu size aktaramazdım Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyur¬duğunu işittim: “İsrail oğuIlarından Kifl adında biri vardı günah işlemekten çekinmezdi. Bir kadın ona geldi ve cinsel ilişki kurmak için altmış dinar verdi. Bir kocanın karısına hazırlanması gibi o kadına Kifl hazırlık yapınca kadın titremeğe ve ağlamağa başladı. Kifl: “Neden ağlıyorsun seni bu işe zorladım mı?” dedi. Kadın: “Hayır!” dedi “Fakat bu iş hiç yapmadığım bir iştir ve beni bu işe zorlayan da sadece bir ihtiyaçtır. Bunun üzerine Kifl şöyle dedi: “Sen titriyorsun ve daha önce de bu işi yapmış değilsin, o halde git ve o alt¬mış dinar da senin olsun.” Kifl dedi ki: “Hayır! hayır!” Vallahi bundan sonra bir daha Allah'a isyan etmeyece¬ğim.” Kifl, o gece öldü sabahleyin Kifl’in kapısı üzerinde “Allah, Kifl'i bağışladı!” yazılı idi.” (Müsned: 4517)
Tirmizî: Bu hadis hasendir, Şeyban ve pek çok kimse bu hadisi A’meş’den merfu olarak rivâyet etmişlerdir. Bazıları ise A’meş’den merfu olmaksızın rivâyet ettiler. Ebû Bekir b. Ayyaş bu hadisi El A’meş’den rivayet etmekte ve senedinde yanılarak “Abdullah b. Abdullah’tan, Saîd bin Cübeyr’den ve İbn Amr’dan” demektedir ki bu rivâyet makbul değildir.
Abdullah b. Abdullah er Razî; Küfelidir ve onun bü¬yük annesi, Ali b. ebî Tâlib'in, kendi¬sine oda tahsis eden cariyesi idi, Abdullah b. Abdullah er Ra¬zî’den, Ubeyde Ed Dabbî, Haccac b. Ertae ve pek çok ilim adamları hadis rivayet etmiştir.
BÖLÜM: 49
MÜ’MİN KİMSE GÜNAHLARINI NASIL GÖRÜR?
2497- Abdullah b. Mes’ûd (r.a.), biri kendisinden diğeri Rasûlullah (s.a.v.)’den olmak üzere iki hadis anlattı: Abdullah dedi ki: “Mü’min kimse günahlarını üzerine düşüverecek bir dağ gibi büyük görür. Günahkar kişi de günahlarını, burnu üzerine konan ve kovalayınca kaçıverecek sinek gibi görür.” Ebû Muaviye bu hadisi bu şekilde A’meş’den, Umare b. Umeyr’den ve Harîs b. Süveyd’den rivâyet etmiştir. (Buhârî, Deavat: 27; Müslim, Tevbe: 17)
2498- Fetar (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin tevbesine, Allah o derece sevinir ki; şu örnekte olduğu gibi: Sizden birinizin ıssız bir çölde üzerinde yiyeceği içeceği ve her şeyi devenin sırtında olan, derken devesini kaybedip onu aramaya başlayan sonunda ölümle karşı karşıya gelince “Deveyi kaybettiğim yere döneyim ve orada can vereyim!” deyip eski yerine dönen ve uykuya dalan uyandı¬ğı zaman yanı başında devesini ve tüm eşyalarını bulan kimsenin sevinmesinden daha çok Allah’ı sevindirir. (Buhârî, Deavat: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih'tir.
Bu konuda Ebû Hüreyre, Numân b. Beşîr, Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiştir.
2499- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Adem oğlunun hepsi hatadadır, hatalıların en iyisi ise tevbe edenlerdir.” (İbn Mâce, Zühd: 17; Dârimî, Rıkak: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Ali b. Mes’ade’nin Katâde’den rivâyetiyle bilmekteyiz.
BÖLÜM: 50
MUTLAKA HAYIR SÖYLENMELİ VEYA SUSMALI
2500- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi mutlaka hayır söylesin veya sussun.” (Buhârî, Edeb: 27; Müslim, İman: 17)
Bu hadis sahihtir.
Bu konuda Âişe ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Ebû Şureyh el Adevî el Ka’bî el Huzaî’nin adı Huveylid b. Amr’dır.
2501- Abdullah b. Amr’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim gereksiz ve günah kazandıran sözlerden dillini korursa her türlü sıkıntıdan ve günahtan kurtulur.” (Dârimî, Rıkak: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu hadisi sadece İbn Lehîa’nın Ebû Abdurrahman’dan rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Abdurrahman el Hublî; Abdullah b. Yezîd’tir.
BÖLÜM: 51
İNSANLAR TAKLİD EDİLEBİLİR Mİ?
2502- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e bir kişiden, taklidini yaparak bahsetmiştim de şöyle buyurdular: “Benim şu kadar veya bu kadar menfaatim olsa bile birinin taklidini yapmak hoşuma gidip beni sevindirmez.” Âişe diyor ki: Bir seferinde “Ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. “Safiyye küçücük bir kadındır” dedim ve elimle kısa oluşunu gösterdim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Öyle bir söz ettin ki o söz denize karışsaydı denizin suyu değişirdi.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 27)
2503- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Benim için pek çok şeyler verilse bile hiç kimsenin taklidini yapmaktan hoşlanmam.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Huzeyfe; Küfeli olup İbn Mes’ûd’un arkadaşlarındandır. İsmine, Seleme b. Şuheybe denilir.
BÖLÜM: 52
GERÇEK MÜSLÜMANIN ELİNDEN VE DİLİNDEN ZARAR GELMEZ
2504- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e hangi Müslüman daha değerlidir diye soruldu da: “Elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği kimsedir” buyurdu. (Nesâî, İman:
Tirmizî: Ebû Musa’nın rivâyeti olarak bu şekliyle bu hadis sahih garibtir.
BÖLÜM: 53
KİŞİ AYIPLADIĞI BİR GÜNAHI İŞLER Mİ?
2505- Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Müslüman kardeşini işlediği bir suçtan dolayı ayıplarsa kendisi de o suçu işlemeden ölmez.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Ahmed diyordu ki “Tevbe ettiği bir günahtan dolayı ayıplarsa”
Tirmizî: Bu hadis garib olup senedi muttasıl değildir. Çünkü Hâlid b. Ma’dan, Muâz b. Cebel’e yetişip onu görmemiştir. Hâlid b. Ma’dan’ın Peygamber’in ashabından yetmiş kişiye yetişip onlarla görüştüğü rivâyet ediliyor Muâz b. Cebel Ömer’in halifeliği döneminde vefat etmiştir. Hâlid b. Ma’dan, Muâz’ın arkadaşlarından başka pek çok kimseden ve Muâz’dan bu hadisin başka hadisler de rivâyet edilmiştir.
BÖLÜM: 54
KİŞİ SEVİNİP GÜLDÜĞÜ ŞEYLE DE İMTİHAN OLUR MU?
2506- Vasile b. Eskâ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme sonra Allah onu bağışlar ve merhamet eder de seni o şeyle imtihan eder.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
Mekhûl, Vasile b. Eskâ, Enes b. Mâlik ve Ebû Hind ed Dârî’den hadis işitmiştir. Kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından sadece bu üç kişiden hadis işitmiştir. Mekhûl, Şamlı olup Ebû Abdullah diye künyelenir köle idi sonradan azâd edilmiştir.
Mekhûl el Ezdî ise Basralıdır. Abdullah b. Ömer’den hadis işitmiştir. Kendisinden Imara b. Zazân hadis rivâyet etmektedirler.
Ali b. Hucr, İsmail b. Ayyaş vasıtasıyla Temim b. Atıyye’den şöyle aktarmıştır: “Çoğu zaman Mekhûl’e soru sorulduğunda Nedanem (bilmiyorum) dediğini işittim.”
BÖLÜM: 55
MÜSLÜMANLARIN ARASINA KARIŞMAK GEREKİR
2507- Rasûlullah (s.a.v.) ashabından yaşlı bir kimse olan Yahya b. Vessab’tan aktarıldığına göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslümanların arasına karışarak onların eziyetlerine katlanan kimse halk arasına karışmayıp eziyete katlanmayan kimseden daha hayırlıdır.” (İbn Mâce, Fiten: 23)
Tirmizî: İbn ebî Adıy diyor ki: Şu’be, hadisi rivâyet eden yaşlı kimsenin İbn Ömer, olduğu kanaatindedir.
BÖLÜM: 56
DİNİ YOK EDİP BİTİREN ŞEY NEDİR?
2508- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Aranızın kötü olmasından şiddetle sakınınız. Çünkü bu özellik dini yok edip bitirir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle sahih garibtir: “Aranızın kötü olması” demek Müslümanların birbirine düşman olmaları ve kin beslemeleridir. “Halika” kelimesinin manası dini tıraş edip bitirir anlamındadır.
2509- Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Oruç, namaz ve sadaka vermenin kazandıracağı sevap ve dereceden daha değerlisini size bildireyim mi? Ashab “evet” dediler; Rasûlullah (s.a.v.): “Müslümanların birbirleriyle aralarının iyi olmasıdır çünkü aranın bozuk olması dini yok edip bitirir” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Edeb: 50)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle de rivâyet edilmiştir: “Yok edip bitirir diyorum saçı tıraş eder demiyorum fakat dini tıraş edip bitirir diyorum.”
2510- Zübeyr b. Avvam (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Geçmiş toplumların hastalığı size de bulaştı hasen ve kin beslemek işte bu kökten yok etmedir saçı tıraş eder demiyorum fakat dini kökünden kazıyıp yok eder. Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki iman etmeden Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de mü’min olamazsınız. Aranızda birbirinizi sevmeyi gerçekleştirecek olan şeyi size haber vereyim mi? Selamı aranızda yayın.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadisin rivâyetinde ihtilaf edilmiştir. Kimileri Yahya b. ebî Kesîr’den derken bazıları da Yahya b. ebî Kesîr’den, Yaîş b. Velid’den ve Zübeyr’in azâdlı kölesinden demektedirler ve “Zübeyr’den” dememektedirler.
BÖLÜM: 57
CEZASI DÜNYADA VERİLEN GÜNAHLAR
2511- Ebû Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın ahirette ayırdığı azabla beraber dünyada sahibini acele olarak cezalandıracağı iki günah vardır: “Azgınlık ve akraba ile ilgiyi kesmek.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 43)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
BÖLÜM: 58
ŞÜKREDEN VE SABREDEN KUL HANGİ ÖZELLİKTEDİR?
2512- Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu işittim: “Her kimde şu iki özellik bulunursa Allah o kimseyi şükreden ve sabreden bir kul olarak yazar kimde de bu iki özellik bulunmazsa Allah o kimseyi şükreden ve sabreden olarak yazmaz. Kim din konusunda kendisinden üstün kimselere bakar ve onlar gibi olmaya çalışırsa dünyalık konusunda da kendisinden aşağılık olanlara bakıp Allah’ın kendisine verdiği nimete hamdederse Allah bu kimseyi şükredici ve sabredici olarak yazar kimde din konusunda kendisinden aşağı olan kimseye bakar ve kendisini ondan iyi görüp kulluğunu artırmaz dünyalık konusunda da kendisinden üstün olan kimselere bakarak elinden kaçan şeylere üzülürse Allah’ta o kimseyi ne şükreden nede sabreden olarak yazar.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Salih insan Musa b. Hizam, Ali b. İshâk vasıtasıyla Abdullah b. Mübarek’den, Müsennab Sabah’tan, Amr b. Şuayb’tan babasından ve dedesinden bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Süveyd b. Nasr rivâyetinde “babasından” dememektedir.
2513- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dünyalık sıhhat ve afiyet konularında kendinizden aşağı olan kimselere bakınız, Üstün olan kimselere bakmayınız! Çünkü Allah’ın size verdiği nimeti küçük görmemeniz için size uygun davranış budur.” (Müslim, Zühd: 17; İbn Mâce, Zühd: 9)
Bu hadis sahihtir.
BÖLÜM: 59
MELEKLER BİZİMLE NE ZAMAN TOKALAŞIRLAR?
2514- Hanzale el Üseydî (r.a.) ki Peygamber (s.a.v.)’in vahiy katiplerindendir. Hanzale, bir gün ağlayarak Ebû Bekir’in yanına uğradı. Ebû Bekir “Neyin var ey Hanzale!” diye sordu. Hanzale, “Ey Ebû Bekir!” de¬di, “Hanzale münafık olmuştur. Şöyle ki Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında olduğumuz sürece bize Cennet ve Cehennemi hatırlattığında gözümüzle görüyormuş gibi oluyoruz. Fakat onun yanından ayrılıp çoluk çocuğumuzun ve işlerimizin başına vardığımızda ise çoğunu unutuyoruz.” Ebû Bekir, “Allah’a yemin olsun ki bizlerde aynı durumdayız, yürü beraberce Rasûlullah (s.a.v.)’e gidelim dedi. Ve beraberce gittik. Rasûlullah (s.a.v.), onu görünce “Hanzale, derdin nedir?” diye sordu. Hanzale: “Ey Allah’ın Rasûlü! Hanzale münafık oldu dedi şöyle ki, senin yanında bulunduğumuz hallerde Cennet ve Cehennemi hatırlattığında sanki gözümüzle görür gibi oluyoruz. Fakat senin yanından ayrılıp hanımlarımızın ve işlerimizin başına vardığımızda çok şeyi unutuyoruz. Ebû Bekir dedi ki: Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her zaman benim yanımdan kalktığınız durumda olsaydınız melekler oturduğunuz yerlerde yollar üzerinde ve yataklarınızda sizinle tokalaşırlardı. Fakat Ey Hanzale bazen öyle bazen böyle her an bir olmaz.” (İbn Mâce, Zühd: 28; Müslim, Tevbe: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
2515- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz kendisi için sevdiğini mü’min kardeşi içinde sevmedikçe gerçek mü’min olamaz.” (Müslim, İman: 17; Nesâî, İman: 19)
Bu hadis sahihtir.
2516- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir; Birgün Rasûlullah (s.a.v.)’in binitinin arkasında idim. Buyurdu ki: “Ey delikanlı! Sana birkaç kelime öğreteceğim: “Allah’ın emir ve yasaklarına iyi dikkat ederek yaşa ki Allah’ta seni gözetip kollasın. Allah’ı hiç hatırından çıkarma ki onu her an karşında bulasın. İsteyeceğinde Allah’tan iste yardım isteyeceğinde Allah’tan yardım iste, bilmiş ol ki tüm insanlar sana bir konuda fayda vermek için bir araya gelseler ancak Allah’ın yazdığı kadarıyla sana faydalı olabilirler. Eğer tüm insanlar sana zarar vermek konusunda birleşip bir araya gelseler ancak Allah’ın sana yazdığı kadarıyla zarar verebilirler. Kader kalemleri kalkmış ve yazılan sahifeler kurumuştur.” (Müsned: 2527)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
BÖLÜM: 60
ALLAH’A TEVEKKÜL NASIL OLMALIDIR?
2517- Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, diyor ki: Bir adam Peygamber (s.a.v.)’e Ey Allah’ın Rasûlü! devemi bağlayarak mı yoksa salıvererek mi Allah’a tevekkül edeyim diye sordu Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Deveni bağla sonra Allah’a güven ve dayan.” (Tirmizî rivâyet rivâyet etmiştir.)
Amr b. Ali, Yahya’nın bu hadis bence münkerdir dediğini aktarmaktadır.
Tirmizî: Enes’in rivâyeti olarak bu hadisi garibtir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Amr b. Ümeyye ed Damrî’den bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiştir.
2518- Ebû’l Havra es Sa’dî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hasan b. Ali’ye Rasûlullah (s.a.v.)’den ezberlediğin bir şey var mı diye sordum dedi ki, Rasûlullah (s.a.v.)’den şunu ezberledim: “Şüpheli olanı bırak şüphesiz olana bak, çünkü doğruluk gönül rahatlığıdır yalancılık ise kuşkudan ibarettir. (Nesâî, Eşribe: 17; Dârimî, Büyü: 27)
Bu hadis biraz uzuncadır. Tirmizî: Ebû’l Havra es Sa’dî’nin ismi Rabia b. Şeyban’dır.
Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Bündar, Muhammed b. Cafer el Mahremî vasıtasıyla Şu’be’den ve Büreyd’den geçen hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.
2519- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) yanında bir adam ibadet ve gayretiyle anıldı başka birisi de Allah’ın hakkını gözetme konusunda anıldı da Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hiçbir şey Allah’ın hukukunu gözetmeye denk olamaz.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Abdullah b. Cafer, Misver b. Mahreme’nin oğludur Medînelidir. Hadisçiler yanında güvenilen bir kimsedir.
Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece bu şekliyle biliyoruz.
2520- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim helal lokma yer ve İslam nizamına göre yaşarsa ve insanlar da onun kötülüklerinden emin olurlarsa o kişi Cennete girer. Bir adam: Ey Allah’ın Rasûlü! bugün bu özellikte kişiler halk arasında pek çoktur. Rasûlullah (s.a.v.), benden sonraki asırlarda da bu özellikte kimseler bulunacaktır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle İsrail’in hadisi olarak bilmekteyiz.
Abbâs ed Dûrî, Yahya b. ebî Bükeyr vasıtasıyla İsrail’den aynı senedle bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.
Muhammed b. İsmail’e bu hadis hakkında sordum sadece İsrail’in hadisi olarak bildi Ebû Bişr’in ismini de bilemedi.
2521- Sehl b. Muâz b. Enes el Cühenî (r.a.)’den ve babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Allah için verir ve Allah için engel çıkarırsa, Allah için sever ve Allah için buğzederse ve Allah için nikahlanıp evlenirse o kimsenin imanı olgunluğa ermiştir.” (Müsned: 15064)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.
2522- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennete ilk girecek kimseler ayın bedir şeklindeki parlak oluşu gibi girecekler ikinci olarak girecekler ise gökteki parlak yıldızın parlaklığı gibi gireceklerdir. Her bir kimse için iki hanım verilecek, her bir hanımın yetmiş kat elbisesi olacak bu kadar elbise altından inciklerinin iliği görülecektir.” (Müsned: 10702)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.