iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Vakit Namazınızı Kıldınızmı?

Hoş Geldiniz Forumdaki Konulardan Tam Anlamıyla Faydanalabilmek İçin Giriş Yapınız Uye Degılsenız 1 Dakıkanızı Ayırarak Kayıt Olunuz---ByNoKta
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi

CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR )
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 RUHSAL ve PSİŞİK YETENEKLER ARASINDAKİ BAĞLANTI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ulvi
Administrator

Administrator
ulvi


Mesaj Sayısı : 3306
Kayıt tarihi : 30/10/09

RUHSAL ve PSİŞİK YETENEKLER ARASINDAKİ BAĞLANTI Empty
MesajKonu: RUHSAL ve PSİŞİK YETENEKLER ARASINDAKİ BAĞLANTI   RUHSAL ve PSİŞİK YETENEKLER ARASINDAKİ BAĞLANTI Icon_minitimeCuma Ocak 29, 2010 4:37 pm

Psişik yeteneklerin ruhsal gelişime sevk etmedeki başarısızlığına rağmen, sürecin bunun aksine çalışabildiği gerçeği, bu ikisi arasında bir bağlantı olması gerektiğini gösterir. Bu bağlantıyı keşfetmeye nasıl başlayabiliriz? Yunanistan’da Delf tapınağının Apollo sunağının üzerinde -dünyadaki en büyülü yerlerden biridir-, “Kendini Bil” öğüdü vardır. Apollo sunağı; Piton’un, yani ilâhlarla iletişim kurduğuna inanılan bir rahibenin -biz ona muhtemelen bir trans medyomu diyecektik- eviydi. Kendisine Atina’daki en bilge adamın kim olduğu sorulduğunda, “Hiçbir şey bilmediğini bilecek kadar bilge olan tek adam Sokrat’tır.” diye cevap vermiştir. Yani bizim bu keşfe başlama noktamız; Sokrat ile birlikte, sadece dışsal dünya değil ama kendi zihnimiz hakkında da ne kadar az bildiğimizi kabul etmektir. Bu bizi, “Kendi zihnimin yapısı nedir?”, “Ben neyim?”, “Ben kimim?” gibi varlıksal soruları sormaya götürür. Bazıları -örneğin Darwinciler- bu soruları, bizim şans eseri yaratılan biyolojik tesadüfler olduğumuzu, anlamı ve amacı olmayan başıboş bir evrende yaşadığımızı söyleyerek cevaplayacaklardır. Diğerleri bu cevabı kabul etmenin, anlamsızca yaşamak ve ümitsizce ölmek demek olduğunu kabul edecektir. Onlar bize, modern bilimin bütün gücüne ve bütün keşiflerine rağmen zihin hakkında fazla bir şey söyleyemeyeceğini ve ruh veya Tanrı’nın hiç olmadığını -Yüksek Şuur veya hangi terimi kullanmayı tercih ederseniz- kategorik olarak kesinlikle ifade edemeyeceğini hatırlatmaya devam edeceklerdir. Modern bilim psişik ihsanların olmadığını kategorik olarak ifade edemez ve bundan dolayı en materyalist bilim adamları bile böyle meselelerde agnostisizmin -belirsizliğin bir kabulünün- ötesine geçemezler.
Delilleri inceleyenler, insan yaşamında bir ruhsal boyutun mevcudiyetini ve psişik yeteneklerin mevcudiyetini desteklemek için çok miktarda şeyin mevcut olduğunun farkına varırlar. Bununla birlikte, bu boyutun ve bu yeteneklerin yapısına ve anlamına ilişkin daha derin sorular, bir anlamda fiziksel bilimlerin nüfuz sahasının ötesinde yatar. Bilim, bütün şüphe edilmez güçlerine rağmen, bizim sınırlı bir uygunluk alanı dediğimiz şeye sahiptir. Bu alanın ötesinde, onun hitap edemediği sorular vardır; sadece varoluşun temel anlamı ve benliğin tabiatıyla ilgili sorular değil, ama diğerkâmlık gibi insan vasıfları ve bir Bach veya Mozart veya bir Michael Angelo gibiler tarafından tezahür ettirilen yüce yaratıcı yeteneklerle ilgili sorular. Böyle sorular aslında ruhsal sorulardır ve onlar bilimin usulüyle dışarıya, maddesel dünyaya bakarak değil, ama aziz ve mistiğin usulüyle bir kişinin içine bakarak cevaplanırlar.
Zen Budizmi bunu yapmanın bir yolunu, koan kullanımı sayesinde öğretir. Koan hiçbir mantıklı cevabın olmadığı bir sorudur. O bize sık sık o kadar paradoksal bir şey sorar ki, bizim ilk tepkimiz onu gülünç bularak bertaraf etmek olur. En iyi bilinen örneklerinden biri şudur: “Bir elle alkışlamanın sesi nedir?” Gerçekten de bir paradoks. Tanımlamada, alkışlama iki eli içerir. Ama Zen Budist öğretmeniniz size, yargılamadan ve ummadan sadece oturmanızı ve soru üzerine meditasyon yapmanızı söyleyecektir. Bir öğretmenin bana öğrettiği gibi, “Kendine cevabı sorma, sadece koanı sor.” Koan üzerine meditasyon yaptığınızda, “cevap, sessizlik olmalı” gibi düşünceler kendiliğinden yükselmeye başlar, ama cevabı öğretmeninize verdiğiniz her seferinde o başını sallar ve size gitmenizi ve meditasyonunuza devam etmenizi söyler.
Koanın amaçlarından biri sizi, mantıklı zihnin, hayatımızda çoğu zaman kullandığımız zihnin, daha fazla gidemeyeceği bir noktaya getirmektir. “Eller” ve “alkışlama” maddesel dünyaya aittir. Maddesel dünya bizim tarafımızdan, hepsinin anlamlarını ayrılıktan aldıkları ayrı nesneler ve kavramlardan meydana gelmiş biçimde anlaşılır. Sol el, sağ elden ayrıdır -onun karşıtı-; alkış sesi, sessizlikten ayrıdır -onun karşıtıdır-. Bundan dolayı, mantıksal olarak tek elle alkışlayamayız. Ama koan bu karşıtlıklarla düşünmeyi keser. Eğer kişi onunla çalışmaya devam ederse, orada ayrılık hissiyatının bir yanılgı olduğunun farkındalığı an”den gelir. Hiçbir şey, ister bir nesne veya bir kavram olsun, diğer bütün şeylerden izole edilmiş olarak var olamaz. Her şey, hem canlı hem cansız, aslında temelde yatan bir birliğin, bütün varoluşun esası olan bir birliğin tezahürüdür. Ve farkındalığın bu anında, koanın kendini çözdüğü söylenir, bu, onun sizi daha derin bir anlayış seviyesine götürmesidir. Ve koan kendisini çözerken, aynı zamanda -en azından kısmen- elbette ki niha” koan olan “Ben kimim?” sorusunu ve “Onu nasıl bilebilirim?” “Kendi yüzümü nasıl görebilirim?” “Ben hem soru hem de cevap nasıl olabilirim?” gibi her noktası bir elle alkışlamak kadar paradoksal olan sorulardan birini de çözer.
Elbette ki, bu şekilde kelimelere döküldüğünde, onun sadece bir entelektüel egzersiz hâline dönüşmesi riski ortaya çıkar ve eğer sadece entelektüel cevaplar sunduysanız iyi bir Zen öğretmeni meditasyon yaptığınız şeye iki kat hızlı geri gönderecektir. Öğretmen, sizin bu birliği gerçekten deneyimlediğinizi görmek isteyecektir. Bunu yaptığınızda, cevabınız herhangi bir önceden belirlenmiş formül yerine sizin dönüşmüş olduğunuz kişi içinde görünür olacaktır. Ama “Bunun, ruhsallık ve psişik yetenekler arasındaki bağlantıyla ne ilgisi var?” diye düşünebilirsiniz. Her bakımdan ilgili. Eğer her birimiz kendi mevcudiyetimiz içinde kilitlenmiş olmaktan daha çok temelde yatan bir birliğin ifadeleriysek, o zaman bu birlikle (ruhsal gelişim deneyimi yoluyla) temasa geçmek veya diğerlerinin zihinleriyle (psişik yetenekler yoluyla) temasa geçmek fikri bir çeşit anlam kazanmaya başlar. Sadece bu da değil, bu fikir yaşanmış bir imkân hâline gelir. Zihinlerimiz ve arkadaşımız olan diğer varlıkların zihinleri; oldukları gibi, yani tek şuurun görünümleri olarak tanınırlar ve bundan dolayı psişik deneyimlere engel olan kendimiz ve diğerleri arasındaki bariyerler kaybolur. Bundan dolayı ruhsal inançlar, hem bizim dışsal dünyayla hem de kendi varlığımızla daha derinden ilşikimizde etkileyici bir aksiyondur.

Alıntıdır
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
RUHSAL ve PSİŞİK YETENEKLER ARASINDAKİ BAĞLANTI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» RUHSALLIK ve PSİŞİK YETENEKLER
» PSİŞİK YETENEKLER ve RUHSALLIK
» Psişik hakkında herşey
» PSİŞİK YETENEKLERİ GELİŞTİRME TEKNİĞİ
» PSİŞİK YETENEK ve RUHSALLIĞI BÜTÜNLEŞTİRMEK

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi :: 

Zamane Çıkarmaları Ve Reddiyeleri

 :: Psişürji, Parapsikoloji Ve Uygulamaları
-
Buraya geçin: