iSLAMi GiZLi iLiMLER SiTESi CİNLERE, ŞEYTANLARA, İFRİTLERE ve DİĞERLERİNE, BÜYÜYE VE SİHRE KARŞI İNSANLARIN KALESİ ( SİTEMİZDEKİ HERŞEY ÜCRETSİZ ve KARŞILIKSIZDIR ) |
| | TATBİKAT ARAÇLARI | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
ulvi Administrator
Mesaj Sayısı : 3306 Kayıt tarihi : 30/10/09
| Konu: TATBİKAT ARAÇLARI Cuma Ocak 29, 2010 4:33 pm | |
| Orta seviyeden kültürlü kadın veya erkek bir kimseyi süje olarak alalım. Bunlar sonra tasfiye olacaklar ve neticede en iyileri kalacaktır. Süje ne kadar kaba ise (hassasiyet bakımından) gelişme o derecede güç olacaktır. Başarıya ulaşmak için imajinasyon kabiliyeti orta derecede olanlar da yeterlidir. Yeter ki, kendini tamamıyla dünya işlerine vermemiş, hayatın küçük taraflarıyla dolmamış, şahsî çıkarlarına bağlanmamış olsun... Şüphesiz ayrıca süjenin hasta ve şiddetli heyecanlara uğramamış olması, şoklar geçirmemiş olması gereklidir. Yani muhtelif manevî şoklar zamanla şuur sahasından şuuraltına kaydırılarak, görünür bir rahatlık ve denge sağlanabilir. Fakat bu çalışmalarda şuuraltı faaliyet açığa çıktığı için şokla ilgili heyecanlar, tıkanıklıklar, marazî hâller nüksedebilir. Önce süjede sükûnet hâli doğması gereklidir. Bunun için loş bir oda ve bir yardımcı ile tecrübeye girişilir. Yardımcı, odanın bir köşesinde sükûnet hâlinde zihnen pasif durumda oturmalıdır. Süje rahatça oturmalı, ışık gözlerine düşmemeli (gözler rahat şekilde bağlanabilir ya da ışığa bir perde veya paravana ile engel olunur). O andaki zihinsel meşguliyetlerini bertaraf etmek için süjeye zıt imajlar vasıtasıyla yardım edilir. (Yani zihnî sükûnete götürecek imajlar verilir. Meselâ, sakin bir deniz manzarası, ıssız bir çöl manzarası, mavi bir gökyüzü, sükûnet verici bir kır manzarası vs.) Bu imajlar süjenin zihnindeki karışık imajları, günlük endişeleri dağıtmaya yeter. Sonra bütün düşüncelerden ayrılması ve celse içinde sadece en yüksek ruhî bir yükseliş imkânı araması rica edilir. (Yani süjede manevî bir incelik, hassasiyet, manevî alemlere doğru bir çekilme duygusu ihtiyacı ortaya çıkartılır. Hikmetli birkaç cümle, dua vs. kullanılabilir.) Sükûnet elde edildikten sonra açık seçik ve somut bir imaj uyandırmaya elverişli bir kelime söylenir: vazo, bardak yumurta, kaşık, portakal gibi... (Söylenen kelime mümkün olduğu kadar çok kolaylıkla ve zihni dağıtmadan göz önüne getirilebilmelidir, basit olmalıdır.) Süjeden, kelime işittikten sonra göreceği ve hissedeceği duyguları anlatması (görünür hâle getirmesi), açıklaması istenir. Üç durum ortaya çıkabilir: 1. Hiçbir izlenim meydana çıkmaz. 2. Ne olduğu anlaşılmayan bir hatıra ortaya çıkabilir. 3. Bilinmeyen bir imaj ortaya çıkar. İzlenim yokluğu, açıkça süjenin endişelerinden kurtulamadığını veya şuurdışı bir meşguliyeti bulunduğunu gösterir. Söylenen kelime, gerçekte, şuuraltında titreşimler ortaya çıkaran bir titreşim dalgasıdır. Eğer şuuraltı nötr hâlde kalmışsa hemen hemen hiçbir şey meydana gelmez. Çünki şuuraltına nüfuz edilememiştir. Süje duvarla kapalıdır. Ve kelime bir engele çarpan top gibi geri dönmüştür. Böyle bir durumda, birbirinden farklı bir dizi kelime söyleyerek (ki bu, süjeyi içine alan ön düşünceleri ortadan kaldırmak içindir), eğer bu yeterli değilse, alışılmış bir eşyanın (olayın) hatırasını hatırlatarak o meşguliyetten kurtarılır. Alışılmış bir eşya veya olayın hatırlatılmasıyla yarı hatırlama hâli uyandırılır. Böylece ikinci hâle geçirilir. Eğer bu usul yeterli olmazsa süjeyi küçük bir sahne veya manzara gibi temsilî bir hâli düzenlemeye çeken, onu zorlayan yaratıcı imajinasyondan istifade edilir. Başta da söylediğimiz gibi süje biraz imajinatif karakterde olmalıdır. Yani süjede tecrübeyi kolaylaştıracak sahneleri telkinle tahayyül ettirmek mümkün olmalıdır, meselâ ‘Ben sizi falan yerde görüyorum’ gibi... Sonuç gözükmekte gecikmez. Ön meşguliyet böylece mağlûp edilmiş ve iç imajların meydana çıkması mümkün olmuştur.
Alıntıdır | |
| | | | TATBİKAT ARAÇLARI | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|